21. Hukuk Dairesi 2019/369 E. , 2019/8071 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ: Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
A) Davacının İstemi :
Davacı, 1996 yılından bu yana çiftçilikle uğraştığı halde yaşlılık aylığı talebinin prim günü yetmediği gerekçesiyle reddine karar verildiğinden bahisle sigortalı hizmet süresi başlangıç tarihinin tespiti istemine ilişkindir. B) Davalının Cevabı :Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının kuruma başvurusu olmadığından davanın usulden reddine, 1996/5. dönem kesintisinde ad soyad bulunsa dahi kimlik bilgilerinin bulunmadığı, nüfus araştırması ile de davacıya ait olduğunun ispatlanmadığı ve re’ sen nedenlerle davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C) İlk Derece Mahkemesinin Kararı :Mahkemece, “Davanın Kabulü ile; Sebze Meyve Komisyoncu ... tarafından düzenlenen 1996/5. Ayına ilişkin tevkifat belgesindeki ..."ın ... T.C. Kimlik numaralı ... ve ... oğlu, 1958 doğumlu davacı ..."a ait olduğunun tespiti ile davacı ..."ın Tarım Bağ-Kur Tescil tarihinin 01.06.1996 olduğunun tespitine, ” karar verilmiştir.
D) İstinaf Başvurusu :
Davalı kurum vekili, tevkifat bilgilerinin eksik yazılmasında kurumun kusurunun bulunmadığı, 1996/5. dönem kesintisinde ad soyad bulunsa dahi kimlik bilgilerinin bulunmadığı, nüfus araştırması ile de davacıya ait olduğunun ispatlanmadığı, eksik araştırma yapıldığı ve re’ sen gözetilecek nedenlerle istinaf yoluna başvurmuştur.
E) Bölge Adliye Mahkemesinin Kararı ve Gerekçesi :
Bölge Adliye Mahkemesi tarafından, “... Uyuşmazlığın nitelendirilmesi görevi hakime aittir. Bu yapılırken kullanılan lafızlara değil amaca göre yorum yapmak gerekir. Kurum davacıyı 01.06.1996 tarihi itibari ile tescil etmiş, prim tahsil etmiş, yıllar sonra davacı tahsis talebi ile başvurduğunda yeni bir değerlendirme yaparak bağkur çiftçi primleri bildiriminde ismi geçen ..."ın davacı olup olmadığı konusunda tereddüt bulunduğundan bahisle tescil tarihini 01.11.2003 olarak değiştirmiştir. Dava da bu işleme karşı açılmıştır. Bu itibarla dava dilekçesinde davanın sigortalı hizmet başlangıç tarihinin tespiti şeklinde ifade edilmesinin sonuca etkisi yoktur. Zira böyle bir davayı açmakta hukuki yararı olmayacaktı çünkü 506/5510 Sayılı Yasaların aksine 1479 ve 2926 Sayılı Yasalarda yaşlılık aylığı için sigortalılık süresinin değil primi ödenmiş günlerin esas alınması asıldır. İşin esasına gelince; davacının tarımla uğraştığı, ürün teslim ettiği, teslim ettiği ürünler dolayısıyla tevkifat yapıldığı ve kurum hesabına yatırıldığı görülüp anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesince davanın niteliğine ilişkin araştırma yapılmış, benzer kimlik bilgilerine sahip kimseler dinlenmiştir. Dayanak belge ile ilgili hak iddiasında bulunan olmamıştır. Kaldı ki davacıdan o tarih itibari ile prim de tahsil edilmiş olması da bu kabulü haklı kılmaktadır.” gerekçesiyle “ Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK"nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, ” karar verilmiştir.
F) Temyiz :
Davalı kurum vekili, istinaf talebindeki gerekçelerle ve dava açılmasına kurum sebebiyet vermediğinden aleyhine vekalet ücreti ile yargılama giderine hükmedilmemesi gerektiğinden bahisle kararın bozulmasını talep etmiştir.
G) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe :
Dava, davacının 1996 yılından bu yana çiftçilikle uğraştığı halde yaşlılık aylığı talebinin prim günü yetmediği gerekçesiyle reddine karar verildiğinden bahisle sigortalı hizmet süresi başlangıç tarihinin tespiti istemine ilişkindir. Dava dilekçesine ekli olarak 1996/2. ve 1996/5. dönemlere ait tevkifatlar da sunulmuştur. Davacının talebinin aidiyeti de içerdiği anlaşılmaktadır.Mahkemece, hükümde yazıldığı şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir. Davalı kurum vekilinin itirazı Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddedilmiştir.Davanın yasal dayanağını oluşturan 2926 sayılı Yasa’da 506 sayılı Yasa’nın 79/10. 5510 sayılı Yasa"nın 86/8.maddesine koşut geçmiş tarım Bağ-Kur hizmetlerinin tesbitine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir. 2926 sayılı Yasa’nın 7. maddesi hükmüne göre, bu yasaya göre sigortalı sayılanlar, sigortalı sayıldıkları tarihten itibaren en geç üç ay içinde Kurum’a başvurarak kayıt ve tescillerini yaptırmak zorundadırlar. Anılan Yasa’nın 5. maddesi ile 7. maddede belirtilen süre içinde kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren başlayacağı hükmü getirilmiştir. 2926 sayılı Yasa’nın 2. ve 3. maddeleri kapsamında, kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette bulunanlardan yasanın uygulanma tarihinde 58 yaşını dolduran kadınlarla, 60 yaşını dolduran erkekler dışındakiler bakımından tarım Bağ-Kur sigortalılığı zorunlu sigortalılık niteliğinde bulunmaktadır. Başka bir ifade ile sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçip kaçınmak mümkün değildir. Diğer yandan resen tescil başlığını taşıyan 9.maddeye göre bu yasa kapsamında sigortalı sayılanların sigortalılıklarının başladığı tarihten itibaren 3 ay içinde Kurum’a kayıt ve tescilini yaptırmayanların tescil işlemlerinin Kurum’ca re’sen yapılması gerekmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 36.maddesi kapsamında Kurum’un prim alacaklarını Bakanlar Kurulu Kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi mümkündür. Bu bağlamda 2.madde kapsamına girenlerin belirtilen şekilde prim borçlarının ürün bedellerinden tevkifat suretiyle kesilerek Bağ-Kur’a ödenmesi halinde kayıt ve tescil için Kurum’a başvuru olmasa dahi bahse konu biçim de prim ödenmesi suretiyle kayıt ve tescil konusundaki iradelerini ortaya koydukları tartışmasızdır. Bağ-Kur’un iş bu prim ödenmesine rağmen, sigortalıyı re’sen kayıt ve tescil etmemesi yasanın kendisine yüklediği re’sen tescil mükellefiyetine aykırılık teşkil etmektedir.
İlk prim kesintisini izleyen yıllarda prim kesintisi veya ürün tesliminin gerçekleştiğinin belirlendiği durumlarda, bu yıllar için de tespit kararı verilmesi gerekmektedir.
Tarım Bağ-Kur sigortalılığının temel koşulu 2926 sayılı Yasanın 2/1 ve 3/b maddelerinde belirtildiği gibi, tarımsal faaliyette bulunmaktır. Prim tevkifatına dayalı tespit davasında, salt ziraat odası ve kooperatif kaydı gibi belgelerin bulunması, davanın kabulü için yeterli değildir. Tarımsal faaliyetin sürdüğünün, faaliyete ilişkin olarak hangi tarımsal ürünlerin üretildiği, nereye satıldığı veya teslim edildiği gibi hususlar da somutlaştırılarak belirlenmelidir. Prim tevkifatı ve ürün tesliminin, iki yıla kadar olan süre dışında süreklilik arzettiği hallerde de, tarımsal faaliyetin sürekli olduğu kabul edilebilir. Dosyadaki kayıt ve belgelerden, 13/10/2003 tarihli bildirgesine göre 01/11/2003 tarihinde tarım bağ-kur sigortalılığının başlatıldığı, 1996/5. ay tevkifatına göre sigorta başlangıcının 01/06/1996 tarihine çekildiği, ancak tevkifatta kimlik bilgileri bulunmadığı için başlangıcın geriye çekilmesi işleminin kurumca iptal edildiği, tevkifat komisyoncusu ile davacı tanıklarının dinlendiği, Kaş nüfusuna kayıtlı ... isimli 1996/5. ay tevkifatına ilişkin aidiyet iddiası olabilecek kişilerin dinlendiği, davacının ikamet bilgilerinin araştırıldığı anlaşılmıştır.
Somut olayda, davacı sigortalılık başlangıç tarihinin tespitini talep etmiş olup, mahkemece istemin kabulüne karar verilmiş ise de, Tarım Bağ-Kur sigortalılığında bir günlük sigortalılık süresinin tespiti mümkün değildir. Sigortalılık hakkı kamu düzeniyle ilgili olup, bu haktan vazgeçilemez. Öte yandan tarım Bağ-Kur sigortalılığının temel koşulu kendi adına ve hesabına tarımsal faaliyette bulunmaktır. Bu şekilde tarımsal faaliyette bulunmak ise, belli bir zaman dilimini gerektirmektedir. Kaldı ki bir gün süreyle tarımsal faaliyette bulunduğunun kabulü, hayatın olağan akışına da aykırıdır. Mahkemece davacının bağ-kur tescil tarihinin 01/06/1996 tarihi olduğunun tespitine karar verilmekle davacının tarım bağ-kur sigortalılığının başladığı 01/11/2003 tarihin kadar sigortalı kabul edildiği anlaşıldığından davacının, talebi tekrar açıklattırılarak, başka prim kesintisi ve/veya ürün teslimi yoksa davacıya aidiyetine karar verilen 1996/05. ay tevkifatını takip eden aybaşından itibaren ilgili yılın sonuna kadar tarım Bağ-kur sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmesi gerekmektedir. Bu hususlar dikkate alınmadan sonuca gidilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davalı kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazlarının kabul edilmesi ve temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesinin kararının yukarıda yazılı sebeplerden dolayı KALDIRILMASI, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
H) Sonuç :Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK"nun 373/1. maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının yukarıda belirtilen nedenle BOZULMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 24/12/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.