Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/8477
Karar No: 2022/1692
Karar Tarihi: 28.02.2022

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/8477 Esas 2022/1692 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacılar, bir köyde bulunan ve kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazların tescili için dava açtılar. Mahkeme, taşınmazların bir kısmının davacıların miras payları oranında tapuya kaydedilmesine karar verdi. Ancak, dava dışı bir mirasçının varlığı ve davacıların taşınmazlar hakkında tam bir talep beyanında bulunmamaları sebebiyle karar bozuldu. Mahkeme, dava dilekçesindeki belirsizlikleri gidermek için davacılara süre verilmesi gerektiğini ve taşınmazların tüm mirasçılar adına mı yoksa sadece davacılar adına mı tescil edileceğinin açığa kavuşturulması gerektiğini belirtti. Kanun açısından, mahkeme, bir iştirak halinde mülkiyete tabi terekenin tasarruf işlemlerinin tüm mirasçılar tarafından birlikte yapılması gerektiğini belirtti. Davacıların da tüm mirasçıların katılımının sağlanması veya terekeye temsilci atanması suretiyle dava açmaları gerektiği ifade edildi. Aynı zamanda, bir mirasçının yalnız kendi payı için açtığı davanın diğer mirasçıların payları için geçerli olmadığına dikkat çekildi. Kanun maddeleri olarak, Türk
8. Hukuk Dairesi         2021/8477 E.  ,  2022/1692 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Tescil

    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacılar ... ve arkadaşları, ... ili ... ilçesi ... Köyü çalışma alanında bulunan ve 1963 yılında yapılan kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazlar hakkında, irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, adlarına tescili istemiyle 05.02.2015 tarihinde dava açmışlardır.
    Mahkemece verilen, davanın kısmen kabulüne ilişkin önceki hüküm, ... (Kapatılan) .... Hukuk Dairesi' nin 08.05.2017 tarihli ilamı ile; "6360 sayılı Kanun uyarınca ...'na husumet yöneltilerek taraf teşkili sağlandıktan sonra tüm deliller toplanıp değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi" gereğine değinilerek bozulmuştur.
    Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, davanın kısmen kabulüne, 22.06.2015 tarihli bilirkişi raporunda ve eki krokisinde A, B, C harfleriyle gösterilen sırasıyla 2.022.91, 3.540,86 ve 7.243,14 metrekare yüzölçümündeki taşınmazların davacılar adına miras payları oranında tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    İştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabi bulunan bir terekede, terekeye ilişkin tüm tasarruf işlemlerinin, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 640 ve 702. maddeleri gereğince, tüm mirasçılar tarafından birlikte yapılması zorunlu olup, tasarrufi işlem niteliğindeki davanın da tüm mirasçılar tarafından birlikte dava açılması gerekir. Buna göre, bir mirasçı ancak, özellikle acele hallerde miras şirketinin menfaatini korumak için, bütün mirasçılar adına, yalnız başına dava açabilirse de, mirasçı kendi açtığı böyle bir davayı yalnız başına yürütemez. Bu halde, diğer mirasçıların da davaya katılımlarının sağlanması, muvafakatlerinin alınması veya terekeye temsilci tayin ettirilmesi suretiyle davanın yürütülmesi mümkündür. Öte yandan, bir ya da bir kısım mirasçının, terekeye ait bir mal, hak veya alacaktan yalnız kendi payına düşen kısım için dava açması halinde mirasçıların iştirak halindeki payları üzerinde tasarrufta bulunmak yetkisi bulunmadığından davanın reddi gerekir. Böyle bir dava, diğer mirasçıların paylarını kapsamadığından ve aynı zamanda onlar adına da açılmadığından, davaya diğer mirasçıların katılmasına (icazet vermesine) ve tereke temsilcisinin de, bir mirasçının yalnız kendi payı için açtığı davaya icazet verip davayı devam ettirmesine olanak yoktur.
    Bilindiği üzere vakıaları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelemeyi yapmak ve uygulanacak kanun hükmünü tespit ve tatbik etmek hakime aittir. Eldeki dava, TMK’nin 713. maddesine dayalı olarak muris ... ...’un bir kısım mirasçıları tarafından açılan tapusuz taşınmazların adlarına tescili istemine ilişkindir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda A, B ve C harfleriyle gösterilen temyize konu taşınmazların, davacıların kök murisi ... ...’ dan kaldığı hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Ancak dava dilekçesi ekinde yer alan veraset ilamına göre, muris ... ...’un davacılar haricinde dava dışı oğlu ... ...’un da mirasçısı olduğu ve anılan şahsın nüfus kaydında halen sağ göründüğü anlaşılmaktadır. Dava dilekçesi içeriğine göre, muris ... ...’un bir kısım mirasçıları tarafından açılan davanın, taşınmazların tüm tereke adına tescil istemini mi içerdiği yoksa sadece kendi miras payları oranında tescil mi istedikleri hususunda tereddüt bulunmakta olup, dilekçede taşınmazların satış, bağış veya taksim yolu ile davacı mirasçılara kaldığı hususunda da açık bir iddia bulunmadığı gibi, yapılan yargılama sürecinde bu husus Mahkemece de açıklığa kavuşturulmamıştır.
    Hal böyle olunca; Mahkemece öncelikle, hakimin davayı aydınlatma ödevi kapsamında, dava dilekçesini açıklaması için davacılar vekiline süre ve imkan tanınmalı; çekişmeli taşınmazların kök muris ... ...’dan kaldığının ve satış, bağış, taksim olmaksızın sadece davacı mirasçılar adına miras payları oranında tescil istediklerinin anlaşılması halinde terekeye göre üçüncü kişi konumunda bulunan davalılar aleyhine açılan davanın dinlenilmesi hukuken mümkün bulunmadığından aktif dava ehliyetinden davanın reddine karar verilmeli; aksi halde, yani davacıların taşınmazların tüm mirasçılar adına tescilini istediklerinin anlaşılması durumunda dava dışı mirasçının yöntemince davaya katılımının sağlanması, davaya muvafakatinin alınması ya da terekeye temsilci atanması için davacılar vekiline süre verilmeli ve sonucuna göre hüküm kurulmalıdır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazinenin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı olan hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 28.02.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi