17. Hukuk Dairesi 2015/5653 E. , 2015/13012 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki rücuen tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda,kararda yazılı nedenlerle davanın görev yönünden usulden reddine ilişkin verilen hüküm,davacı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, şirketleri tarafından kasko sigorta poliçesi ile sigortalanan araca, davalının sevk ve idaresindeki iş makinası ile çarptığını, sigortalılarının aracında kaza nedeniyle oluşan 2.498,00 TL. hasar bedelini 27.02.2012 tarihinde sigortalılarına ödediklerini, TTK"nun 1472. maddesi gereğince sigortalılarının haklarına halef olduklarını belirterek ödedikleri 2.498,00 TL"nin ödeme tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı, davaya konu kazanın oluşumunda kusurunun olmadığını, kaza yerinde operatörlüğünü yaptığı iş makinasına 25 metreden az mesafeye başka araçların park etmesinin yasak olduğu yönünde uyarı levhaları olduğunu, davacının sigortalısına ait aracın kendisinin kullandığı araca 1 metre mesafede park ettiğini, hava koşulları ile saat nedeniyle görüş kapalı olduğundan ve diğer araç çok yakın park edildiğinden kazanın oluştuğunu, kazada ihmali bulunmadığından zarardan sorumlu tutulamayacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, kararda yazılı gerekçelerle, ticari dava niteliği bulunmayan davanın görev yönünden usulden reddine, talep halinde dosyanın yetkili ve görevli ... Asliye Hukuk Mahkemesi"ne gönderilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz olunmuştur.
Dava, trafik kazasında oluşan hasar nedeniyle, sigortalısına ödeme yapan sigortacının, ödediği miktarın zarara sebep olan 3. kişiden rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun 4/I-a maddesinde her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı açıkça düzenlenmiştir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 22.3.1944 Tarih E. 37, K. 9, RG. 3.7.1944 sayılı kararında bu husus "sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dâva, sigorta poliçesinden doğan bir dâva değildir. Bu nedenle, halefiyet dâvası bir ticarî dâva sayılamaz. Bu dâva, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dâva gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dâva açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu dâvası için de söz konusudur " şeklinde vurgulanmaktadır.
Somut olayda, taraflar arasındaki dava,haksız fiil nedenine dayanan rücuen tazminat istemine ilişkin olup, kanundan doğan halefiyet gereği sigortalısının haklarına halef olan davacı ... şirketinin, zarar failine açtığı dava, ticari nitelikte değildir ve haksız fiil esaslarına göre genel mahkemelerde çözülmesi gereken bir uyuşmazlığa ilişkindir. Bu yönüyle, yerel mahkemenin, davanın ticari dava olmadığı gerekçesine dayalı görevsizlik kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
Ancak yerel mahkeme tarafından, davanın görev nedeniyle usulden reddine karar verirken, yetkili mahkemeyi değiştirecek şekilde hüküm tesis ettiği görülmektedir. Zira yerel mahkeme, mahkemelerinin görevsizliğine karar verirken " davalının ikametgahı da dikkate alınarak, talep halinde dosyanın yetkili ve görevli ... Asliye Hukuk Mahkemesi"ne gönderilmesine " şeklinde hüküm tesis etmiştir.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6100 Sayılı HMK"nun genel yetkili mahkemeyi belirleyen 5.maddesi ve haksız fiilden doğan davalarda yetkiyi düzenleyen 16.maddesindeki düzenlemeler dikkate alındığında; eldeki dava yönünden kesin yetki kuralının bulunmadığı görülmektedir. HMK"nun 19/2.maddesine göre kesin yetki kuralının bulunmadığı
davalarda, mahkemenin yetkisizlik kararı verebilmesi için, davalı tarafından cevap dilekçesinde yetki itirazında bulunmuş olması gerekmekte olup, geçerli bir yetki itirazı olmadan mahkemenin kendiliğinden yetkisizlik kararı vermesi ya da yetkili mahkemeyi belirlemesi, değiştirmesi mümkün değildir.
Somut olayda, davalının davaya karşı sunmuş olduğu cevap dilekçesinde, yetki itirazında bulunmadığı görülmektedir. Bu durumda mahkemece, ticari dava niteliği bulunmayan davada görevsizlik kararı verirken, yetkili mahkemeyi değiştirecek biçimde, ... Asliye Hukuk Mahkemesi"ne dosyanın gönderilmesi yönünde hüküm kurması yerinde görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı ... şirketi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 30.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.