Abaküs Yazılım
16. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/703
Karar No: 2020/4721
Karar Tarihi: 26.10.2020

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2018/703 Esas 2020/4721 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Dava, 14.820 metrekare yüzölçümlü bir taşınmazın imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak davacı adına tesciline ilişkindir. Ancak mahkemece yapılan inceleme eksik kalmıştır. Mahkeme, davacıya, tescil davalarında yasal hasım konumunda bulunan kamu tüzel kişilikleri olan Aydıncık Belediye Başkanlığı ve ilgili İlçe Belediye Başkanlığı'nın da davada taraf olmalarını sağlamadan karar vermiştir. Karar, çekişmeli taşınmazın imar planı sınırları içinde kalıp kalmadığı hususunda da yeterli araştırma yapılmadan verilmiştir. Bu nedenle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmüştür. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17. maddesinin 2. fıkrasına göre il, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz malların imar-ihya edenler adına tescil edilemeyeceği düzenlenmektedir. Temyiz incelemesi sonucunda da bu yönde karar verilmiştir. Karar ve ilam harcının davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına karar verilmesi gerekmektedir.
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddelerinde öngörülen koşulların sağlanıp sağlanmadığı tüm deliller birlikte değerlendirilerek belirlenmeli ve sonucuna göre
16. Hukuk Dairesi         2018/703 E.  ,  2020/4721 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TESCİL
    KANUN YOLU: TEMYİZ


    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
    Davacı ..., ... Köyü çalışma alanında bulunan ve 1968 tarihli kadastro çalışması sırasında tespit harici bırakılan dava dilekçesi ekindeki krokide (G) harfi ile gösterilen 14.820 metrekare yüzölçümlü taşınmaz hakkında, imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece verilen önceki hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesi"nin 27.05.2014 tarih ve 2014/2599 Esas, 2014/5825 Karar sayılı ilamı ile; "davacının miras yoluyla gelen hakka değil müstakil zilyetliğe dayandığı, ancak mahkeme tarafından yapılan incelemenin yeterli olmadığı, taşınmazın hangi nedenle tescil harici bırakıldığı ve kadastro çalışmalarından sonra kim tarafından ne şekilde hangi tarihte imar-ihya edildiğinin araştırılmadığı belirtilerek, mahallinde yeniden keşif yapılarak zilyetlik koşullarının oluşup oluşmadığının, taşınmazın davacıya miras yoluyla kalıp kalmadığının ve miras yoluyla kalmış ise taksim edilip edilmediğinin açıklığa kavuşturulması, çekişmeli taşınmazın tapu kaydının bulunup bulunmadığı sorularak anılan eksikliklerin giderilmesi" gereğine değinilerek bozulmuştur. Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, 18.04.2017 tarihli rapor krokisinde (G) harfi ile gösterilen 14.820 metrekarelik taşınmazın davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Karar tarinden önce 30.03.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanun gereğince, taşınmazın bulunduğu Aydıncık Köyü"nün tüzel kişiliği son bulmuş olduğundan, anılan Yasa ile tescil davalarında ilgili kamu tüzel kişilikleri olarak yasal hasım sıfatını kazanan ... Belediye Başkanlığı ile ilgili İlçe Belediye Başkanlığı"nın da davada taraf olmalarının sağlanması gerekirken, yöntemince taraf teşkili sağlanmaksızın ve eksik araştırma ve incelemeye dayanılarak karar verilmesi usul ve yasaya uygun değildir. Dairemizin hükmüne uyulan 2014/2599 Esas, 2014/5825 Karar sayılı 27.05.2014 tarihli bozma ilamında bu yön sehven göz ardı edilerek esasa ilişkin sair nedenlerle mahkeme kararı bozulmuş ise de, kamu düzenine ilişkin bu konunun maddi hataya dayalı olarak bozma nedeni yapılmamasının davacı lehine kazanılmış hak oluşturmayacağı ve dava şartlarından olan taraf teşkili sağlanmaksızın davanın esasına girilemeyeceği kuşkusuzdur. Öte yandan 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 17. maddesinin 2. fıkrasında il, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz malların imar-ihya edenler adına tescil edilemeyeceği düzenlendiği halde, Mahkemece, çekişmeli taşınmazın imar planı sınırları içinde kalıp kalmadığı hususunda herhangi bir araştırma yapılmadığı anlaşılmaktadır. Bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulması usul ve yasaya uygun düşmemektedir.
    Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece, öncelikle davacıya, davasını yasal hasım konumunda bulunan ... Belediye Başkanlığı ile taşınmazın bulunduğu İlçe Belediye Başkanlığı"na da yöneltmesi için süre ve imkan tanınmalı; bu şekilde taraf teşkilinin sağlanması halinde adı geçen belediyelerden de savunma ve delilleri sorulmalı; bildirdikleri taktirde delilleri toplanmalı; çekişmeli taşınmazın imar planı sınırları içinde kalıp kalmadığı, imar planı sınırları içinde kalıyorsa hangi yıl imar planı sınırları içine alındığı ve imar planının hangi tarihte onaylanarak kesinleştiği ... Belediye Başkanlığı ile ilgili İlçe Belediye Başkanlığı"ndan sorularak, imar planının onaylı bir örneği ve ilgili belgeler dosya arasına getirtilmeli ve bundan sonra çekişmeli taşınmaz imar planı kapsamına alınmış ve imar planı dava tarihinden önce kesinleşmişse imar planının onay tarihinden, aksi halde dava tarihinden önce 3402 sayılı Yasa"nın 14. ve 17. maddesinde öngörülen koşulların davacı yararına gerçekleşip gerçekleşmediği tüm deliller birlikte değerlendirilerek belirlenmeli ve sonucuna göre karar verilmelidir.
    Mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi, kabule göre de; TMK"nın 713/1. maddesine dayalı olarak açılan tescil davalarında Hazine ve ilgili kamu tüzel kişilikleri aynı maddenin üçüncü fıkrası uyarınca yasal hasım konumunda olup yargılama giderleri, harç ve vekalet ücretiyle sorumlu tutulamayacaklarından, karar ve ilam harcının davanın mahiyeti gereği davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına karar verilmesi gerekirken yatırılan peşin harcın davacıya iadesine karar verilmesi de isabetsiz olup, davalı Hazinenin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.10.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.








    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi