Esas No: 2019/2833
Karar No: 2019/8066
Karar Tarihi: 24.12.2019
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2019/2833 Esas 2019/8066 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ: Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
A) Davacı İstemi;
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle, davacılar murisinin davalılara ait işyerinde çalışırken 13/10/2014 tarihinde geçirdiği kaza sonucunda vefat ettiğini, eş ve çocuklar için 10.000,00"er TL maddi, 50.000,00’ er TL manevi tazminatın, anne ve baba için 1.000,00"er TL maddi, 50.000,00"er TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacılar vekili ıslah dilekçesi ile maddi tazminat taleplerini artırmıştır.
B) Davalı Cevabı;
Davalılar davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C) İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı :
Davacılar murisinin 13/10/2014 tarihinde geçirdiği iş kazası sonucunda vefat ettiği, iş güvenliği uzman heyetinden alınan raporda; kazalı işçinin %20, davalı ... Pazarlama İnşaat Hayvancılık San. Tic. Ltd. Şti."nin ise %80 oranında kusurlu oldukları, diğer davalılar ..., ... Demir Çelik ve Alüminyum Pazarlama San. ve Tic. Ltd. Şti. ve ... Alüminyum San. ve Tic. Ltd. Şti."nin meydana gelen kazada bir kusurlarının bulunmadığının bildirildiği, hesap bilirkişisi ... tarafından düzenlenen 07/05/2018 tarihli bilirkişi raporunda, tarafların kusur oranı, kurum tarafından yapılan ödemeler ve dosya kapsamı nazara alınarak davalının sorumlu olduğu miktarın tespit edildiği ve manevi tazminat takdir edildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulune karar verilmiştir.
D) İstinaf Nedenleri:
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle: manevi tazminat miktarının az olduğunu, davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını, ceza dosyasında alınan raporla çelişkiler olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
E)Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
Davalı ... hakkında kesinleşmiş bir kararın olmadığı, davalının olayda şahsi eyleminin ve davranışının olmadığı tespit edilmekle davacı vekilinin bu yöndeki istinaf taleplerinin yerinde olmadığı, kusur durumunun tespiti için alınan raporda, diğer davalıların kusursuz olduklarının açıklandığı gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK"nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
F)Temyiz Nedenleri;
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle;iş kazasının meydana gelmesinde davalıların müştereken ve müteselsilsen kusurlu ve sorumlu olduklarını, ceza dosyasında alınan raporla bu dosyada alınan rapor arasında çelişkiler olduğunu , hükmedilen manevi tazminatların az olduğunu beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.
G) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe;
Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenler ile temyiz kapsam ve nedenlerine göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.Dava, 13/10/2014 tarihinde meydana gelen zararlandırıcı iş kazası sonucu vefat eden sigortalının yakınlarının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince, davanın, davalı ..., davalı ... Çelik ve Alüminyum Pazarlama San. ve Tic. Ltd. Şti. ve davalı ... Alüminyum San. ve Tic. Ltd. Şti. yönünden husumetten reddine, davacı eş ... için 192,281,03 TL maddi, 30.000,00 TL manevi, davacı çocuk ... için 30.201,52 TL maddi, 25.000,00 TL manevi, davacı çocuk ... için 13.316,92 TL maddi, 25.000,00 TL manevi, davacı çocuk ... için 4.546,49 TL maddi, 25.000,00 TL manevi, davacı anne Salice Baş için 10.618,02 TL maddi, 50.000,00 TL manevi, davacı baba ...’ın maddi tazminat isteminin reddine, 50.000,00 TL manevi tazminatın iş kazasının meydana geldiği 13/10/2014 tarihinden itibaren işleyecek ve hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalı ... Alüminyum Pazarlama İnşaat Hayvancılık San. Tic. Ltd. Şti.’den alınarak davacılara verilmesine, davacılardan ... ve ... için maddi tazminat yönünden fazlaya ilişkin talebin saklı tutulmasına, davacılar ..., ... ve ... ’ın fazlaya ilişkin maddi tazminat taleplerinin reddine, davacılar ..., ..., ... ve ...’ın fazlaya ilişkin manevi tazminat taleplerinin reddine, karar verilmiştir.Bölge Adliye Mahkemesince, davacı tarafların istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir. Dosya kapsamındaki bilgilerden, sigortalı müteveffanın 13/10/2014 tarihinde davalı ... Alüminyum Pazarlama İnşaat Hayvancılık San. Tic. Ltd. Şti.’ne ait çatı tadilatı işinde çalıştığı esnada, yüksekten düşmesi neticesinde vefat ettiği, hükme esas kusur raporlarında davalı ... Alüminyum Pazarlama İnşaat Hayvancılık San. Tic. Ltd. Şti.’ne %80, sigortalı müteveffaya %20 oranında kusur verilirken, davalı ...’a, davalı ... Demir Çelik ve Alüminyum Pazarlama San. ve Tic. Ltd. Şti.’ne ve davalı... Alüminyum San. ve Tic. Ltd. Şti.’ne ise bir kusur verilmediği anlaşılmaktadır. Taraf iddialarına göre müteveffa sigortalı ... ’ın davalı ... Alüminyum Pazarlama İnşaat Hayvancılık San. Tic. Ltd. Şti.’ nin ortağı ve müdürü olan davalı ... ile şirketin faaliyet gösterdiği binanın tadilat işlerinin yapılması hususunda anlaştıkları belirtilmiştir. Nitekim ... 31.Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/554 Esas sayılı Ceza Dava dosyasında ... Alüminyum Pazarlama İnşaat Hayvancılık San. Tic. Ltd. Şti. yetkilisi davalı ... hakkında taksirle ölüme neden olma suçundan adli para cezası verildiği görülmüş, ancak kararın kesinleştiği hususunda herhangi bir bilgi ve belgeye rastlanılmamıştır.Uyuşmazlık 13/10/2014 tarihli zararlandırıcı olaydan dolayı hakkında davanın reddine karar verilen davalı ...’ın, davalı ... Çelik ve Alüminyum Pazarlama San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin ve davalı ... Alüminyum San. ve Tic. Ltd. Şti. nin davacıya karşı sorumluğunun doğup doğmadığı noktasında toplanmaktadır.
1-6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 74. maddesine göre; hukuk hakimi zarar verenin kusuru olup olmadığına karar vermek için ceza hukukunun sorumluluğa dair hükümleri ile bağlı olmadığı gibi, kusurun takdiri ve zarar miktarının belirlenmesi konusunda da ceza mahkemesi kararı ile bağlı değildir. Ancak Ceza Mahkemesinin mahkumiyet kararındaki, fiilin hukuka aykırılığını ve illiyet bağını saptayan maddi olaya ilişkin kabul, hukuk hakimini de bağlar. Başka bir ifadeyle; Borçlar Kanunu"nun 74. maddesi ve yerleşik yargıtay uygulamasına göre; hukuk hâkimi, ceza davasındaki kusur oranları ile bağlı değilse de, kesinleşen ceza mahkemesi kararıyla saptanmış maddi olgularla bağlıdır. Aynı şekilde 818 sayılı mülga Borçlar Kanunu"nun 53. maddesi de bu düzenlemeyi içermektedir.Dairemizin 22.10.2013 tarih ve 2013/10753 – 18935 Esas - Karar sayılı emsal nitelikteki ilamında da işaret olunduğu üzere, “Her ne kadar ceza davasında hükmün açıklanmasının geri bırakılması nedeniyle kesinleşmiş bir mahkumiyet kararından söz etmek mümkün değilse de, ceza yargılamasında maddi vakıa olarak eylemin hukuka aykırılığının ve failinin belirlenmiş bulunması karşısında kusur oranlarının belirlenirken bu durumun da göz önüne alınması gerektiği açıktır”Somut olayda, dava konusu olay nedeniyle ... 31.Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/554 Esas sayılı dosyası ile ceza davası açıldığı, sanık ...‘ın taksirle bir kişinin ölümüne neden olmak suçundan adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, ancak bahse konu ceza dava dosyasının temyiz incelemesine konu bu dosya içerisinde yer almadığı dolayısıyla da kesinleşip kesinleşmediği hususunun tespit edilemediği anlaşılmıştır. Yukarıda değinildiği üzere ceza yargılaması sırasında alınan kusur raporu oran olarak olmasa bile kesinleşen maddi gerçeklikler bakımından hukuk mahkemelerini bağlayıcıdır.Bu açıklamalar doğrultusunda yapılacak iş; mahkemece, incelenmesine ihtiyaç duyulan ... 31.Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/554 Esas sayılı dosyasının asılları veya onaylı suretlerinin, ilgili mahkemelerce hüküm verilmiş ve kesinleşmiş ise kesinleşme şerhli ilamlar ile birlikte dosya içerisine eklenmesi, verilen ceza hükmünün davalı ... hakkında kesinleşmiş olması halinde hükmedilen tazminatlardan bu davalının da sorumlu tutulması suretiyle sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir.
2-Diğer taraftan, geniş anlamıyla sorumluluk kavramı, bir kişinin başka bir kişiye verdiği zararları giderme yükümlülüğü olarak açıklanmıştır. Hukuki anlamda sorumluluk ise, taraflar arasındaki borç ilişkisinin zedelenmesi sonucu doğan zararların giderilmesi (tazmin edilmesi) yükümlülüğünü içerir.İşçi ve işverenin hizmet sözleşmesinden kaynaklanan sıkı iş ilişkisi, işçi yönünden işverene içten bağlılık (sadakat borcu), işveren yönünden işçiyi korumak ve gözetmek borcu şeklinde ortaya çıkar. Gerçekten işçi, işverenin işi ve iş yeri ile ilgili çıkarlarını korumak, çıkarlarına zarar verebilecek davranışlardan kaçınmak, buna karşı işveren de, işçinin kişiliğine saygı göstermek, işçiyi korumak, iş yeri tehlikelerinden zarar görmemesi için iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini almak, işçinin özlük hakları ve diğer maddi çıkarlarının gerektirdiği uygun bildirimlerde ve davranışlarda bulunmak, işçinin çıkarına aykırı davranışlardan kaçınmakla yükümlüdür.
Çalışma hayatında işçinin asıl işverenin dışında başka işverenlere de hizmet verdiği, yine işçinin bilgisi dışında olmakla beraber esasında birbiri ile bağlantısı olan işverenlerin işlerini ifa ettiği de bir hakikattir. Bu gibi durumlarda, Dairemizin önceki içtihatlarında da belirtildiği gibi şirketler arasında organik bağdan söz etmek gerekir.Organik bağda işçinin birden fazla işverene iş görme edimi yerine getirmesine gerek yoktur. Burada işverenlerin kanuna karşı hilesi veya dürüstlük kuralına aykırı davranışı vardır. Dolayısıyla salt birlikte istihdamın veya organik bağın tespiti müşterek ve müteselsil sorumluluk için yeterlidir.Mahkemece yapılacak iş, davalı ... Alüminyum Pazarlama İnşaat Hayvancılık San. Tic. Ltd. Şti. ile davalı ... Çelik ve Alüminyum Pazarlama San. ve Tic. Ltd. Şti. ve davalı ... Alüminyum San. ve Tic. Ltd. Şti. arasında organik bağ bulunup bulunmadığı, birlikte istihdamın veya muvazaalı işlemlerin söz konusu olup olmadığı araştırılarak, oluşacak sonuca göre karar vermekten ibarettir. 3-Öte yandan, gerek mülga BK’nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı TBK’nun 56. maddesinde hakimin bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verebileceği öngörülmüştür. Hakimin manevi zarar adı ile ölenin yakınlarına verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerekir.Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23.6.2004, 13/291-370) Bu ilkeler gözetildiğinde, davacı eş yararına hükmedilen 30.000,00 TL manevi, çocuklar yararına ayrı ayrı hükmedilen 25.000,00 er TL manevi tazminatın az olduğu açıktır.
Mahkemece davacı eş ve çocukların her biri lehine adalete uygun manevi tazminat takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilerek temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı kaldırılmasına, ilk derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.SONUÇ: 1- Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda belirtilen nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacılara iadesine
dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesi"ne, karardan bir örneğin de Bölge Adliye Mahkemesi"ne gönderilmesine 24/12/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.