13. Hukuk Dairesi 2016/26785 E. , 2019/9711 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar ve davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı; davalı şirketin ..."da bulunan tavuk çiftliğinde 15.07.2006 tarihinde çalışmaya başladığını ve 16.05.2010 tarihinde davalı işveren tarafından hizmet sözleşmesinin haksız olarak feshedilmesi ile işten çıkarıldığını, kesintisiz günde 12 saat çalışmak zorunda kaldığını, milli veya dini bayramlar ve hafta sonları dahi kesintisiz olarak çalışmasının devam ettiğini, hak ettiği fazla mesai ile dini ve milli ... çalışmaları karşılığı ücret ve yıllık izin ücretinin ödenmediğini beyanla, bu alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı; davacının 07.04.2010 tarihinde amiri olan işletme müdürü ..."na sözlü olarak, 08.04.2010 tarihinde ise şirket ortağı ve yetkilisi ..."na telefonla hizmet akdini feshettiğini ve 28.05.2010 tarihine kadar ihbar süresi verdiğini bildirdiğini, bu bildirim sonrası işini savsadığı, amiri ve çalışanlarla sürekli tartışma yaratıp işyerindeki huzuru bozduğu, işletme müdürüne küfrettiği için kendilerinin iş akdini haklı nedenle feshettiklerini, ücreti ve işe başlangıç tarihi hakkındaki iddialarının doğru olmadığını, vardiyalı olarak çalıştırıldığını ve en fazla üç saat süren rutin kontrolleri yaparak günlük mesaisini tamamladığını beyanla, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, kıdem tazminatı isteminin reddine, ihbar tazminatı isteminin kısmen kabulü ile, 858,83 TL"nin dava tarihi 21.06.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, fazla istemin reddine, yıllık izin ücreti alacağının kabulü ile, 1.500,00 TL"nin dava tarihi 21.06.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye hakkın saklı tutulmasına, ... tatili ve genel tatil ücreti alacağı isteminin kabulü ile, 500,00 TL"nin dava tarihi 21.06.2010 tarihinden, 130,71 TL"nin ıslah tarihi 05.03.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye hakkın saklı tutulmasına, haksız fesih yönünden tazminat talep hakkının saklı tutulmasına karar verilmiş; hüküm, davacılar ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-6100 sayılı HMK"nun 294. maddesi gereğince mahkeme, yargılamanın sona erdiği duruşmada hükmü vererek tefhim eder. Hükmün tefhimi, her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir. HMK"nun 297/2. maddesi gereğince, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Yine HMK"nun 298/2. maddesi gereğince de, gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Kararın gerekçesi ile hükmün birbirine uyumlu olması gerekir.
Somut olayda; davacı, davalı şirkete ait iş yerinde 15.07.2006-16.05.2010 tarihleri arasında çalıştığını ve hizmet akdinin haksız olarak davalı tarafından feshedildiğini iddia ederek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti, yıllık izin ücreti ve ulusal ... genel tatil ücreti alacağının davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı taraf ise, davacının iş akdine haklı nedenle son verildiğini ve herhangi bir alacağının bulunmadığını savunmuştur. Mahkemece, karar gerekçesinde; davacının çalıştığı işin niteliği gereği fazla çalışması bulunduğu, ulusal bayramlarda ve genel tatillerde çalışmak zorunda kaldığının anlaşıldığı gibi, yıllık izin kullandırıldığı hususu da işverence kanıtlanamadığından, tazminatlarının ve yıllık izin ücreti ile fazla çalışma ücreti ve tatil ücretlerinin ödenmediği düşüncesi ile, davacının bozma öncesi talebi ile bağlı kalınarak davanın kısmen kabulüne karar vermek gerektiği, görevsiz mahkemece fazla mesai ve genel tatil ücretlerinden indirim yapılmış ise de, davacının civcivlerin yetiştirilmesi işinde çalıştığı ve çiftliğin hemen yanında ikamet ettiği anlaşıldığından ve işverence de kabul edildiğinden, işin niteliği gereğince kesintisiz fazla çalışılması gerektiği ve davacının da bu şekilde çalıştığı düşüncesi ile indirim yapılmaması gerektiği belirtilmişken, kısa kararın verildiği duruşma tutanağında, “1-Kıdem tazminatı isteminin reddine, 2-İhbar tazminatı isteminin kısmen kabulü ile 858,83 TL"nin dava tarihi 21.06.2010 dan itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, fazla istemin reddine, 3-Yıllık izin ücreti alacağının kabulü ile 1.500,00 TL"nin dava tarihi 21.06.2010 dan itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye hakkın saklı tutulmasına, 4-... tatili ve Genel tatil ücreti alacağı isteminin kabulü ile 500,00 TL nin dava tarihi 21.06.2010 dan, 130,71 TL"nin ıslah tarihi 05.03.2012 den itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye hakkın saklı tutulmasına, 5-Haksız fesih yönünden tazminat talep hakkının saklı tutulmasına,” şeklinde karar verildiği belirtilmiş ve hüküm böylece tefhim edilmiş. Böylelikle kısa kararda reddine veya kabulüne dair karar verilmeyen fazla mesai ücreti alacağının, gerekçeli kararda kabulüne yönelik hüküm kurulması suretiyle duruşma tutanağına geçirilen kısa karar ile gerekçeli karar arasında aykırılık yaratıldığı anlaşılmıştır. Bu husus, az yukarıda açıklanan kısa kararla gerekçeli karar ve hüküm fıkrasının birbirine uygun olması gerektiğine ilişkin ilke ve yasa hükümlerine aykırı olup mahkemece, 10.04.1992 gün ve 1991/7 esas ve 1992/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da benimsendiği gibi, kısa karar ile bağlı kalınmaksızın, ancak kısa karar ile gerekçeli karar ve hüküm fıkrası arasındaki çelişki giderilecek şekilde yeniden bir karar verilebilmesi için usul ve yasaya aykırı olan hükmün bozulması gereklidir.
2-Bozma nedenine göre davacılar ve davalının diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) no"lu bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, (2) no"lu bent gereğince davacılar ve davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan 29,20 TL harcın davacıya, 51,10 TL harcın davalıya iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 10/10/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi