4. Hukuk Dairesi Esas No: 2019/894 Karar No: 2019/2824 Karar Tarihi: 15.05.2019
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2019/894 Esas 2019/2824 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2019/894 E. , 2019/2824 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 09/07/2013 gününde verilen dilekçe ile itirazın iptalinin istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 22/05/2015 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA ve aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 15/05/2019 gününde oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dava, su kullanım hizmet bedelinin tahsili için girişilen icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece istem kısmen kabul edilmiş, kararı davalı temyiz etmiştir. Davacı; 01/01/2004 – 31/12/2011 tarihleri arasındaki su kullanım hizmet bedellerinin, borç ihtarnamesi askıya çıkarıldığı halde ödenmemesi üzerine, davalı aleyhine 24/09/2012 günü girişilen icra takibine davalının itirazının haksız olduğunu iddia ederek, itirazın iptalini istemiştir. Davalı cevabında, zamanaşımı def"inde bulunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, uyuşmazlığın Türk Borçlar Kanunu hükümlerine göre çözümleneceğinden zamanaşımı def"inin yerinde olmadığı belirtilerek, davanın bilirkişi tarafından hesaplanan miktar üzerinden kısmen kabulüne karar verilmiştir. Dosya kapsamına göre, davalı davacı birlik üyesi olmayıp, su kullanım hizmet bedelinden yani ilgili tesislerin bakım ve onarım giderlerinden yasa gereği sorumludur. Bu sorumluluğun kaynağı hizmetten haksız yararlanma şeklinde olduğundan uyuşmazlığa uygulanacak zamanaşımı süresinin de buna göre belirlenmesi gerekir. Şu durumda, davalının eylemi haksız fiil olduğundan olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 60/1. maddesinde yer alan "...zarar ve ziyan yahut manevi zarar namıyla nakdi bir meblağ tedüyesinde müteallik dava, mutazarrır olan tarafın zarara ve failine ıttıla tarihinden itibaren bir sene ve her halde zararı müstelzim fiilin vukuundan itibaren on sene mürurundan sonra istima olunan..." hükmüne göre 1 ve 10 yıldır. BK"nun 60.maddesindeki 10 yıllık süre genel zamanaşımı süresi olup, davanın zararın ve failin öğrenilmesinden itibaren 1 yıl içinde açılması gerekir. Bu haliyle mahkemece, davalının zamanışımı def"i değerlendirilirken anılan süreler gözetilerek ve davacının zararı ve faili öğrenme tarihi araştırılarak sonucuna göre karar verilmelidir. Bu yön gözetilmeksizin zamanaşımı def"inin gerekçesiz reddi doğru olmadığından, kararın bozulması gerektiğini düşündüğümden sayın çoğunluğun onama görüşüne katılmamaktayım. 15/05/2019