Esas No: 2021/7942
Karar No: 2021/11085
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/7942 Esas 2021/11085 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Bölge Adliye Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
No : 2018/2464-2019/1025
Davacılar : 1-... (kendi adına asaleten üç çocuk adına velayeten)
2-... ... ... 3- ... ... 4- ...
adlarına Av. ...
İş kazası nedeniyle vefat eden sigortalının hak sahiplerinin maddi ve manevi zararlarının tazmini istemi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilk derece mahkemesince, ilâmda yazılı nedenlerle asıl davanın kabulüne birleşen davanın ise kısmen kabul ve kısmen reddine dair verilen karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince verilen kararın davalılar vekilleri ile davacılar vekilince de katılma yoluyla temyiz edilmesi ve ... Beypazarı Tarımsal Üretim Pazarlama San. Tic. A.Ş. avukatı tarafından da duruşma talep edilmesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 15/06/2021 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacılar adına Av. ... ile ... Beypazarı Tarımsal Üretim Pazarlama San. Tic. A.Ş adına Av. ... ... ve ... Grup Makine İnşaat Taahhüt Gıda Tekstil Kimyasal Maddeler İth. İhr. San. ve Tic. Ltd. Şti. adına Av. ... geldiler. Duruşmaya başlanarak, hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek başka günde Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
I- İSTEM:
Davacılar vekili 14.04.2015 tarihli asıl dava dosyasının dava dilekçesinde özetle müvekkillerinin murisi sigortalının 19.04.2014 tarihli iş kazası neticesinde vefatı nedeniyle desteğinden yoksun kalan sigortalının eşi lehine fazlaya ilişkin talep hakkı saklı kalmak üzere 4.000 TL, sigortalının çocuklarının her biri için ise yine fazlaya ilişkin talep hakkı saklı kalmak üzere 2.000 TL’şer maddi tazminatın kaza tarihinden faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davacılar vekili 03.07.2017 tarihli birleşen dava dosyasının dava dilekçesinde sigortalının eşi lehine 150.000 TL, sigortalının çocuklarının her biri lehine 100.000 TL’şer manevi tazminatın kaza tarihinden faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davacılar vekili 03.07.2017 tarihli ıslah dilekçesiyle maddi tazminat istemini sigortalının eşi için 168.471,31 TL’ye sigortalının çocuklarından ... için, 10.991,36 TL’ye, ... için 22.610,37 TL’ye ve ... ... için 74.729,79 TL’ye artırmıştır.
II- CEVAP:
Davalı ... şirketi vekili , davacılarının murisinin müvekkili şirketin çalışanı olmadığını, diğer davalı şirket ile müvekkili arasında hizmet sözleşmesi bulunmadığını , tüy seperatörü imali ve yerine takılma anlaşması imzalandığını , bu sözleşme eser sözleşmesi niteliğinde olduğundan davalı şirketin asıl işveren olarak kabul edilmeyeceğini ,kazanın oluşumunda müvekkili şirketin sorumluluğunun bulunmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... Grup vekili, mütevefa işçiye müvekkili şirket tarafından gerekli iş güvenliği eğitimi verildiğini ve koruyucu malzemelerin teslim edilmiş olduğunu, diğer davalı ... A.Ş"nin seperatör olarak tabir edilen makinenin yapılması işini müvekkili şirkete sipariş etmesi üzerine , makinenin ölçülerini kontrol etmek için müteveffanın 19.04.2014 tarihinde görevli olarak ..."nin ..."daki fabrikasına gönderildiğini,meydana gelen kazada müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, kazanın müteveffa işçi ve diğer davalı ... A.Ş"nin kusuruyla meydana geldiğini, ayrıca davacılara düzenli olarak maddi yardım yapıldığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III- MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece “1-Asıl dava dosyasında istemlerin kabulü ile, eş ... için, 168.471,31 TL, çocuk ... için, 10.991,36 TL, çocuk ... ... için 22.610,37 TL ve çocuk ... ... ... için 74.729,79 TL maddi tazminatın olay tarihi olan 19/04/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, davacıların fazlaya dair haklarının saklı tutulmasına,
2-Birleşen dosyadaki davanın kısmen kabulü ile, eş ... için 50.000,00 TL, çocuk ... için, 25.000,00 TL, çocuk ... ... için 25.000,00 TL ve çocuk ... ... ... için 25.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 19/04/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, fazlaya dair talebin reddine,” karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece “Davacılar vekili ve Davalı ... A.Ş ve Davalı ... Grup Ltd.Şti vekillerinin istinaf başvurusunun HMK"nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine,” karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı ... şirketi vekili temyiz dilekçesinde özetle: müteveffa ile müvekkili arasında eser akti olduğunu, işçi işveren ilişkisi olmadığını, ceza dosyasında asli kusurun sigortalıya verildiğini, müvekkiline çalışmanın yapıldığının haber verilmediğini, manevi tazminatların fahiş olduğunu, davacıların sigorta şirketine başvuruda bulunmaları gerektiğini, ihbar taleplerinin yerine getirilmediğini, sigorta şirketinden ödeme yapılıp yapılmadığının araştırılmadığını, davalı ... Grup şirketinden yapılan ödemelerin mahsubu gerektiğini, ücretin brüt günlük 36,5 TL olarak esas alınması gerekirken 2,2 kat alınmasının hatalı olduğunu, evlenme ihtimalinin % 2 kabulünüm hatalı olduğunu, SGK gelirinin hatalı olarak az oranda mahsup edildiğini, sigortalının malulen emeklilik başvurusu olduğu dikkate alınarak 60 yaşa kadar çalışmayacağını bu durumun dikkate alınması gerektiğini beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.
Davalı ... Grup şirketi vekili temyiz dilekçesinde özetle: kusurun diğer davalı ... şirketine ait olduğunu, ücretin hatalı tespit edildiğini, sigortalının malulen emeklilik başvurusu olduğu dikkate alınarak 60 yaşa kadar çalışmayacağını, ödemeler ile şirket tarafından verilen araç bedelinin tazminattan düşülmesi gerektiğini, manevi tazminatların fahiş olduğunu beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.
Davacı vekili katılma yoluyla verdiği temyiz dilekçesinde özetle: müteveffa sigortalıya verilen %40 kusurun fazla olduğunu, sigortalıdan habersiz olarak elektrik verilmesi ile kaza gerçekleştiğini, bu nedenle gerekli kontrolleri yapmayan davalıların daha ağır kusurlu olması gerektiğini, manevi tazminatların ayrı ayrı az olduğunu beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
A- Davalılar vekilinin sigortalının çocukları ... ve ... ... için takdir edilen maddi tazminatlar ile davacıların her biri lehine takdir edilen manevi tazminatlara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde:
Mülga 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu"nun 20.07.2016 tarihinden itibaren uygulanan 8. maddesinin 3. fıkrasına göre, “Bölge adliye mahkemesinin para ile değerlendirilemeyen dava ve işler hakkındaki kararları ile miktar veya değeri beşbin lirayı geçen davalar hakkındaki nihaî kararlara karşı tebliğ tarihinden başlayarak sekiz gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir.” Bu fıkradaki “beşbin” ibaresi 6763 sayılı Kanunun 5. maddesi ile “kırk bin Türk Lirası” şeklinde değiştirilmiştir.
Mülga 5521 sayılı Kanunun, 6763 sayılı Kanun 5. maddesi ile değişik beşinci fıkrasına gör parasal sınırların, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanacağı öngörülmüştür.
25.10.2017 tarihinde yürürlüğe giren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 8. maddesinde “temyiz edilemeyen kararlar” sayılmış ancak miktar itibariyle kesinliğe bu maddede yer verilmemiş, 7/3. maddede, 6100 sayılı HMK’nın kanun yollarına ilişkin hükümlerinin, iş mahkemelerince verilen kararlar hakkında da uygulanacağı belirtilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca, Bölge adliye mahkemelerinin miktar veya değeri kırk bin Türk Lirasını (bu tutar dâhil) geçmeyen davalara ilişkin kararların temyiz yoluna başvurulamayacağı hükme bağlanmıştır. HMK Ek Madde 1 hükmüne göre de, 362. maddedeki parasal sınırların, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanacağı belirtilmiştir.
HMK 362/2. maddesine göre “Birinci fıkranın (a) bendindeki kararlarda alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda, kırk bin Türk Liralık kesinlik sınırı alacağın tamamına göre belirlenir. Alacağın tamamının dava edilmiş olması hâlinde, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü kırk bin Türk Lirasını geçmeyen tarafın temyiz hakkı yoktur. Ancak, karşı taraf temyiz yoluna başvurduğu takdirde, diğer taraf da düzenleyeceği cevap dilekçesiyle kararı temyiz edebilir”
HMK 366. maddenin yollaması ile temyiz yolunda da uygulanan 346. madde uyarınca, temyiz dilekçesi kesin olan bir karara ilişkin olursa, kararı veren mahkeme temyiz dilekçesinin reddine karar verir. Ancak temyiz edilen karar kesin olduğu halde bu konuda inceleme yapılıp karar verilmeksizin dosya Yargıtay’a gönderilmiş ise, 01.06.1990 tarih, 1989/3 E, 1990/4 sayılı içtihadı birleştirme kararı gereğince dosyanın mahalline çevrilmesine gerek olmaksızın Yargıtay tarafından temyiz talebinin reddine karar verebilecektir.
Yukarıda belirtildiği şekilde, iş mahkemelerinin kararlarının istinaf incelemesi sonucu Bölge adliye mahkemelerince verilen kararlarda karar tarihine göre kesinlik sınırı: 20.07.2016-01.12.2016 tarihleri arasında 5.000 TL; 02.12.2016 tarihi sonrası için 40.000 TL; 01.01.2017 sonrası için 41.530 TL; 01.01.2018 tarihi sonrası için 47.530 TL ve 01.01.2019 tarihi sonrası için 58.800 TL’dir
Somut olay incelendiğinde, temyize konu Bölge Adliye Mahkemesince esastan red kararı verilerek onanan ilk derece mahkemesince verilen kararda asıl davada davacı çocuk ... için, 10.991,36 TL, çocuk ... ... için 22.610,37 TL maddi tazminata, birleşen davada ise eş ... için 50.000 TL, çocuklar ... ... ... ve ... ... ... için 25.000 TLşer manevi tazminata hükmedildiği, hükmedilen tutarların her birinin ayrı ayrı Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihinde geçerli olan 58.800 TL’lik temyiz (kesinlik) sınırının altında bulunduğu anlaşılmakla, bu hükümlere karşı temyiz yoluna başvurulmasının miktar itibariyle mümkün bulunmadığından, davalılar vekillerinin bu yöne ilişkin temyiz dilekçesinin miktar itibarıyla kesinlik nedeniyle reddine karar verilmiştir.
B- Davalılar vekilinin sigortalının eşi ... ile ... ... ... için takdir edilen maddi tazminatlara karşı, davacılar vekilinin ise katılma yoluyla davacıların her biri için reddolan manevi tazminatlara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplerle, temyiz kapsam ve nedenlerine göre, davacılar ve davalılar vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Davaya konu olayın iş kazası sebebiyle desteğini yitiren hak sahiplerinin maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup Yargıtay’ın kökleşmiş içtihatları gereğince destekten yoksun kalma tazminatı hesaplarında dikkat edilmesi gereken hususlardan biri, dul eşin yeniden evlenme ihtimalinin nazara alınmasıdır. Hesaplama, bilinmeyen dönem için farazi bazı kriterlere göre yapılmakta ise de; evlenme ihtimali belirlemesinde dul eşin hesap tarihi itibari ile evlenip evlenmediği tespit edilebilir bir olgudur. Bu olgunun tespitinde ise Yargıtay öteden beri Askeri Yüksek İdare Mahkemesi (AYİM) tarafından kabul edilen yeniden evlenme ihtimallerine ilişkin tabloları uygulamaktadır.
Somut olayda davacı eş ...’ın nüfus kayıt örneğine göre doğum tarihinin 15.12.1981, hükme esas hesap tarihinin ise 01.06.2017 tarihi olduğu, davacı eşin hesap tarihinde 35 yaşında olduğu ve AYİM evlenme ihtimali tablosuna göre bu yaş için %17 oranında bir indirim oranı öngördüğü, hesap tarihi itibariyle 16.03.1999 Doğumlu olan ...’ın 18 yaşını ikmal ettiğinin anlaşılmış olmasına göre, davacı eşin 18 yaşından küçük iki çocuğunun bulunması nedeniyle her çocuk için %5 indirim yapılması gerektiğinin kabul edilmiş olmasına göre, davacı eşin hesap raporu tarihi itibariyle %7 oranında bir evlenme ihtimalinin bulunduğu bu oran gözetilerek maddi tazminat hesabında indirim yapılması gerekirken hükme esas alınan raporda %2 oranında az miktarda bir indirim yapılması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, mahkemece yapılacak iş hükme esas alınan 01.06.2017 tarihli rapordaki verileri esas alarak davacı eş ... için esas alınması gereken evlenme ihtimali oranını %2 yerine %7 olarak esas alarak belirlenecek maddi tazminata hükmetmekten ibarettir.
3- Taraflar arasında manevi tazminatın miktarı noktasında da uyuşmazlık bulunduğu anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere gerek mülga BK’nun 47 ve gerekse olay tarihinde yürürlükteki 6098 sayılı TBK’nun 56.Maddesinde hâkimin bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verebileceği öngörülmüştür. Hâkimin manevi zarar adı ile ölenin yakınlarına verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin Duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hâkimin takdirine bırakılmış ise de hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerekir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23.6.2004, 13/291-370
Somut olayda; sigortalının davalı ... Grup çalışanı olarak ... şirketine ait işyerinde bulunduğu sırada, ölçü almakta olduğu makinenin elektiriğinin kontrolsüz bir biçimde verilmesi üzerine makine içerisinde dönen parçaların başına çarpması neticesinde ölüm olayının gerçekletiği, hükme esas kusur raporuna göre olayın gerçekleşmesinde Davalı ... Şirketi %30, makineyi çalıştıran dava harici ... ... %5 iş güvenliği uzmanı dava harici ... %2, dava harici ... ... %3, Davalı ... Grup Şirketi % 20 ve müteveffa Sigortalı % 40 oranında kusurlu kabul edilmiş, sigortalının vefatı nedeniyle davacı eş ve çocukların destekten mahrum kaldığı anlaşılmaktadır.
Bu açıklamalar doğrultusunda davacı eş ve çocukların destekleri sigortalı ...’ın vefatı nedeniyle duydukları elem ve ızdırabın büyüklüğü dikkate alındığında eş lehine 50.000,00 TL, çocukların her biri lehine hükmedilen 25.000,00 TL’şer manevi tazminatın az olduğu açıktır.
O halde mahkemece manevi tazminat yönünden de davacı eş ve çocukların her biri lehine sigortalıyı kaybetmeleri nedeniyle duydukları elem ve ızdırapla orantılı makul bir miktarda manevi tazminat takdiri gerekirken yazılı şekilde yetersiz miktarlarda manevi tazminatlara hükmedilmesi hatalı olmuştur
Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacılar ve davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin, tarafların istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin HMK’nın 373/1. maddesi gereği kaldırılarak ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin gönderilmesine, davacılar avukatı yararına takdir edilen 3050,00 TL. duruşma avukatlık parasının davalılara yükletilmesine, davalılar avukatları yararına takdir edilen 3.050,00 TL. duruşma avukatlık parasının davacılara yükletilmesine, peşin yatırılan harcın istek halinde temyiz eden taraflara iadesine, Üye ..."ın muhalefetine karşı, Başkan ... ve Üyeler ..., ..., ..."nın oyları ve oy çokluğuyla, 28/09/2021 gününde karar verildi.
(M)
KARŞI OY GEREKÇESİ
Dairemizin 2020/7889 E., 2021/7845 K. sayılı ilamında belirttiğim karşı oy gerekçeleri ile talep yığılması olan davalarda temyize getirilen taleplerin toplamı üzerinden kesinlik sınırı belirlenmesi gerektiğinden ve davalının temyize tabi olan maddi tazminat ile ilgili temyiz incelemesinin, hüküm altına alınan ancak her davacı açısından kesin kabul edilen manevi tazminat istemleri hakkında da yapılması gerektiğini düşündüğümden, çoğunluğun kesin olduğu yönündeki ret kararına katılınmamıştır.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.