Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/72
Karar No: 2020/1805
Karar Tarihi: 12.03.2020

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2020/72 Esas 2020/1805 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2020/72 E.  ,  2020/1805 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL


    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar taraflarca süresinde temyiz edilmiş olup, davalı tarafından temyiz incelemesinin duruşmalı yapılması istenilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 10.10.2019 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden asil davalı ... geldi, davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz eden davacılar ... v.d. vekili Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen asilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

    -KARAR-

    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Davacılar, mirasbırakan Ahmet Deveci’nin dava konusu 632, 945, 999, 1127, 1643, 1150, 1204, 1288, 1289, 1291, 314 ada 3 ve 4 parsel sayılı taşınmazları mirastan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak davalı oğluna satış yolu ile temlik ettiğini, daha önce açılan tenkis davasının açılmamış sayılmasına karar verilip kesinleştiğini ileri sürerek dava konusu taşınmazların davalı adına olan tapu kayıtlarının miras payları oranında iptali ile adlarına tescilini istemişlerdir.
    Davalı, temlik ve ölüm tarihi itibariyle zamanaşımı süresinin geçtiğini, işlemin gerçek bir satış olup satış bedelini ödediğini, tenkis davasını müracaata bırakan davacılar tarafından 34 yıl aradan sonra eldeki davanın açılmasının hakkın kötüye kullanılması olduğunu, daha önce tenkis talep edilmekle satış işlemlerinin geçerli olduğunun da kabul edildiğini belirtip davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden, eksiğin giderilmesi suretiyle getirilen kayıtlardan; 1917 doğumlu mirasbırakan...’nin 20.09.1981 tarihinde, eşi ...’nin de 1993 yılında ölümü üzerine çocukları...,...,...,..., ..., ... ile 2001 yılında ölen kızı Huriye’nin çocukları ...,...,.... ..., 2002 yılında ölen kızı ...in eşi İrfat ve çocukları ...,... ve ...’ın mirasçı kaldıkları, eldeki davanın mirasbırakanın çocukları ..., ..., ... ile ölen kızının eşi İrfat, torunları ...,...,...,...,..., ... tarafından mirasbırakanın oğlu ....’ya karşı açıldığı, dava konusu 945, 999, 1127, 1150, 1643, 1204, 1288, 1289, 1291 632 parsel sayılı taşınmazların tamamı mirasbırakan ...adına kayıtlı iken tamamını 26.07.1978 tarihinde satış yoluyla davalı oğlu ...’ya temlik ettiği, bu taşınmazlardan 945, 999, 1127, 1150 parsellerin 03.01.2014 tarihli toplulaştırma işlemi sonucu 179 ada 1 parsel sayılı taşınmaza gittiği ve 179 ada 1 parselde 23801/96912 payın davalı adına tescil edildiği, 1643, 1204, 1288, 1289, 1291 parsellerin 03.01.2014 tarihli toplulaştırma işlemi sonucu 185 ada 2 parsele gittiği ve bu parselin tamamının davalı adına tescil edildiği, dava konusu taşınmazlardan 632 parselin 03.01.2014 tarihinde toplulaştırma görmesi sonucu oluşan 124 ada 2 parsel sayılı taşınmazın 32932/64721 payının davalı adına tescil edilip 632 parselin toplulaştırma dışında kalan kısmının davalı adına kayıtlı olduğu, dava konusu 314 ada 3 ve 4 parsel sayılı taşınmazların geldi kayıtlarına göre 27.04.1967 tarih 65 ve 66 sıra no’lu tapu kaydı ile mirasbırakan Ahmet adına kayıtlı iken 22.09.1977 tarihli satış işlemiyle davalı oğlu Musa’ya temlik ettiği, 22.09.1977 tarih 24 ve 25 sıra numarasına kaydedilen bu taşınmazların 06.06.1985 tarihli kadastro tespiti ile 314 ada 3 ve 4 parsel olarak davalı adına tespit edilip kadastro tespitinin 17.11.1986 tarihinde kesinleşerek 18.11.1986 tarihinde davalı adına tescil edildiği; Çumra Asliye Hukuk Mahkemesinin 1981/385 Esas 1985/51 Karar (bozma sonrası 1986/240 Esas 1992/185 Karar) sayılı dosyası üzerinden mirasbırakanın eşi ve bütün çocuklarının davalı ...’ya karşı dava konusu taşınmazlarla ilgili olarak açtıkları tenkis davasında 26.03.1992 tarihli karar ile eldeki davanın da davacıları olan mirasçılarla ilgili olarak HUMK 409. maddesi gereğince davanın müracaata bırakılmasına karar verilip temyiz edilmeyerek 16.01.2014 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın davacısı olmayan mirasçı Keziban ile mirasbırakanın eşi Cemile’nin ise tenkis isteklerinin kabulüne karar verildiği, mirasçı ... tarafından temyiz edilen kararın Dairenin 02.06.2015 tarih 2014/8318 Esas 2015/8070 Karar sayılı kararı ile onandığı anlaşılmaktadır.
    Somut olayda dosya içeriği ve toplanan delillere göre, dava konusu 945, 999, 1127, 1150 (toplulaştırma ile 179 ada 1 parsel), 1643, 1204, 1288, 1289, 1291 (toplulaştırma ile 185 ada 2 parsel), 632 parsel sayılı taşınmazlar bakımından temlikin muvazaalı olduğu saptanarak davanın kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davalının anılan taşınmazlarla ilgili olarak esasa ilişkin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine.
    Davalının öteki temyiz itirazlarına gelince;
    Bilindiği üzere, HMK 297/2. maddesinde “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” düzenlemesi yer almaktadır. Kamu düzeninden olan doğru sicil oluşturma ilkesi gereğince de hakimin infazı kabil karar verme yükümlülüğü vardır.
    Ne var ki somut olayda; dava konusu 632 parsel sayılı taşınmazın toplulaştırmaya tabi tutulması sonucu oluşan 124 ada 2 parselin 32932/64721 payı ile 632 parsel sayılı taşınmazın toplulaştırma dışında kalan kısmının davalı adına kayıtlı olduğu gözetilmek suretiyle hüküm kurulması gerekirken dava konusu 632 parsel sayılı sayılı taşınmazın toplulaştırma ile 179 ada 1 ve 185 ada 2 parsellere gittiği kabul edilerek yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığı gibi davacıların miras payları oranında iptal tescile, kalan payların davalı üzerinde bırakılmasına şeklinde hüküm kurulması gerekirken taşınmazların tamamının iptaline şeklinde karar verilmesi de doğru değildir.
    Bununla birlikte, davacılardan Nursel kendi adına asaleten, davacılar ... ve ....’a vekaleten eldeki davayı açmış olup gerekçeli kararda davacılar ...ve ...’a yer verilmemesi de doğru olmamıştır.
    Öte yandan, muris muvazaası iddiasına dayalı davaların, muris muvazaasının terekeye karşı yapılan bir haksız fiil niteliğini taşıması ve yolsuz tescil sonucunu doğurması nedeniyle herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi olmaksızın her zaman açılabileceği kural ise de, anılan kuralın istisnası mirasbırakanın kadastro tespitinden önce ölmesi halidir. Zira, Türk Medeni
    Kanununun 599. maddesi hükmü uyarınca ölüm ile mirasçılar tereke üzerinde hak sahibi olurlar. Ölümün kadastro tespitinden önce gerçekleşmesi halinde mirasçılar tarafından davanın kadastro tespitinin kesinleşmesi tarihinden itibaren 3402 Sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süre içinde açılması zorunludur. Aksi halde, hak düşürücü süre geçtiğinden davanın reddi gerekir.
    Somut olayda, dava konusu 314 ada 3 ve 4 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespitinin 1985 yılında yapılıp 1986 yılında kesinleştiği, mirasbırakanın ise kadastro tespitinden önce 1981 yılında öldüğü, eldeki davanın 18.04.2014 tarihinde açıldığı, böylece kadastro tespitinin kesinleştiği 1986 yılından dava tarihine kadar 3402 Sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği anlaşıldığına göre, dava konusu 314 ada 3 ve 4 parsel sayılı taşınmazlar bakımından davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken kabul kararı verilmesi de isabetli değildir.
    Davalının değinilen yönlerden yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, davacı yanın vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının bozma nedenine göre incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 12.03.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



















    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi