21. Hukuk Dairesi 2019/1185 E. , 2019/8054 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
A) Davacı istemi;
Davacı Ekim 1996 ile 11/01/2011 tarihleri arasında davalı işverene ait iş yerinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespitini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabı;
Davalı apartman yönetimi vekili; davacının dava konusu apartmanda hiçbir zaman çalışmasının söz konusu olmadığını, davacının eşini kaybetmiş olması, maddi olarak durumunun kötü olması ve kalacak yerinin bulunmaması nedeniyle bir süre apartmanda kalmasına izin verildiğini, ancak yapılan bu iyiliğe davacının tamamen kötü niyetli olarak huzurdaki dava ile cevap verdiğini, hiçbir şekilde davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla zamanaşımı itirazından bulunduklarını beyanla, davanın reddini talep etmişlerdir.Davalı Kurum vekili; davacının çalıştığını iddia ettiği işyerinin 01/02/1974 tarihi itibariyle 506 sayılı kanun kapsamına alındığını ve 31/10/1996 tarihinde kanun kapsamından çıktığım ve iz olduğunu, SGK hizmet cetveli incelendiğinde davacının diğer davalı yanında herhangi bir çalışmasının gözükmediğini, davacının çalışmaları bakımından kurum kayıtlarının esas olduğunu, davacının huzurdaki dava ile ileri sürdüğü iddialarını tanık beyanları dışında kurum kayıtlarına eş değer belgelerle kanıtlaması gerektiğini ve ücret konusu üzerinde titizlikle durulması gerektiğini beyanla, davanın reddini talep etmiştir.
C)İlk Derece Mahkemesi Kararı;
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile; davacının davalı iş yerinde 13/08/1998- 11/01/2011 tarihleri arasında tam süreli hizmet akdi ile ayda 30 gün üzerinden hizmetinin bulunduğunun tespitine, Davacının 01/10/1996 - 12/08/1998 tarihleri arasındaki çalışmasının hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.
D)Bölge Adliye Mahkemesi Kararı;
Bölge Adliye Mahkemesince davalı tanıklarının dolaylı anlatımlarından da davacının davalı apartmanda kapıcı dairesinde oturduğu ve kapıcı olarak çalıştığının anlaşıldığı, davacının başka bir yerde çalıştığına dair her hangi bir iddia bulunmaması ve apartmanda servis işini de yapması nedeniyle her zaman apartman sakinlerinin emir ve talimatlarına hazır halde beklediği dönemlerin de çalışma süresinden sayılması gerektiği kanaatiyle tam süreli olarak çalıştığı kabulüne dair verilen ilk derece mahkemesi kararının yerinde olduğu belirtilerek davalı kurum ve davalı işveren vekilinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
E)Temyiz;
Davalı SGK vekili, davacının talebi zamanaşımına uğradığından davanın kabulünün usul ve yasaya aykırı olduğunu, çalışmasının gerçek ve fiili olduğunu ispat edemediğini, Kurum zorunlu hasım olduğundan aleyhine yargılma gideri ve avukatlık ücretine hükmedilmemesi gerektiğini belirterek kararı temyiz etmiştir.Davalı apartman yönetimi vekili, çelişkili bilirkişi raporlarına rağmen hüküm tesis edildiği, zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin dikkate alınmadığı, davacının başka bir yerde çalıştığı, sonrasında isteğe bağlı sigortalılık yaptırdığının dikkate alınmadığı, apartmanda ferdi doğalgaza geçildiğini, kapıcı çalıştırmayı gerektirecek bir çalışmanın olmadığını, gelir getirmesi için apartmana ait ortak dairenin davacının eşine kiraya verildiğini, tanık beyanlarının çelişkili olduğunu belirterek temyiz etmiştir.
E)Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe;
Dava hizmet tespitine ilişkindir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Yasal dayanağı 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri olan bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği ya da çalıştıklarının Kurumca tespit edilip edilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu yasal koşul oluşmuşsa işyerinin o dönemde gerçekten var olup olmadığı, Kanun"un kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma iddiasının gerçeğe uygunluğu özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispatlanabilirse de çalışmasının konusu, sürekli kesintili mevsimlik mi olduğu, başlangıç ve bitiş tarihleri ve alınan ücret konularında tanıkların sözleri değerlendirilirken bunların inandırıcılığı üzerinde durulmalı, verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları, işveren ve işçiyle, işyeriyle ilişkileri, bazen uzun yılları kapsayan bilgilerin insan hafızasında yıllarca eksiksiz nasıl taşınabileceği düşünülmeli ve tanıklar buna göre dinlenmeli, işyerinin kapsam kapasite ve niteliği ile bu beyanlar kontrol edilmeli, mümkün oldukça işyerinin müdür, amir, şef, ustabaşı ve posta başı gibi görevlileri ve o işyerinde çalışan öteki kişiler ile o işyerine komşu ve yakın işyerlerinde bu yeri bilen ve tanıyanlar dahi dinlenerek tanık beyanlarının sağlığı denetlenmeli ve çalışma olgusu böylece hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak sağlıklı bir biçimde belirlendikten sonra ücret konusu üzerinde durulmalı, tespiti istenilen sürenin evvelinde ve sonrasında beyyine başlangıç sayılabilecek ödeme belgeleri ve sair bu nitelikte bir belge yoksa Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunun m.288 de yazılı sınırları taşan ücret alma iddialarında yazılı delil aranmalı, bu sınırlar altında kalan ücret alma iddialarında ücret miktarları tanıklardan sorulmalı, 506 sayılı Yasa"nın 3/B-D maddeleri ile 5510 sayılı Yasa"nın 6/a-c maddelerinde de olduğu gibi ücretin sigortalı sayılmanın koşulu olan durumlarda ücret alma olgusunun var olup olmadığı özellikle saptanmalıdır. Bu davalarda işverenin kabulünün tek başına hukuki bir sonuç doğurmayacağı göz önünde tutulmalıdır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır. Yukarıda açıklanan hususlar gözönüne alınarak, yeterli ve gerekli bir araştırmayla ve deliller hep birlikte değerlendirilerek aydınlığa kavuşturulduktan sonra o çalışmanın sigortalı çalışma niteliğinde olup olmadığı, ya da ne zaman bu niteliğe kavuştuğu yönü üzerinde durulmalı ve çalışmayı kapsama alan yasanın yürürlük tarihinden sonraki dönem için hizmetin tespitine karar verilmelidir.Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının başka bir iş yerinden 10/06/1998-12/08/1998 tarihleri arasında kuruma hizmetinin bildirildiği, 01/02/1992-31/07/1999 tarihleri arasında isteğe bağlı sigortalılığının bulunduğu, 01/11/1996 başlangıç tarihli kira kontartının kiraya veren tarafının davalı apartman yönetimi olduğu, kiralayanın belirtilmediği ancak kiracı adı yazılı olan bölümün imzalı olduğu, davacının eşinin 09/05/1997 ve 05/11/1998 olmak üzere iki adet tahliye taahhüdünde bulunduğu, davalı apartmana ait karar defterinde 20/09/1996 tarihinde toplanarak 20/09/1996 tarihinde kapıcı ..."in çıkarılmasına karar verildiği, karar defteri ve işletme defterlerinde davacının isminin yer almadığı, tanık beyanlarından davacının çalışmasının tam süreli mi yoksa kısmî süreli mi olduğunun tam olarak anlaşılamadığından Mahkemece eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde sonuca gidilmesi isabetsiz olmuştur.Yapılacak iş, dava konusu dönemde davacının çalıştığını iddia ettiği davalı apartmanda ve bu apartmana komşu olan apartmanlarda oturan veya iş yeri bulunan kişileri ve komşu apartmanlarda kapıcı olarak çalışanlar ile dava konusu apartmana yakın bakkal ve apartman yöneticilerini tanık olarak dinleyerek davacının tüm mesaisini davalı apartmana hasredip hasretmediği, davacının davalı apartman dışında başkaca hizmet verip vermediği, davalı apartmanın büyüklüğü, daire sayısı, bahçesi, büyüklüğü, ısınma sistemi göz önünde bulundurularak çalışmanın kısmî süreli olup olmadığı saptanarak sonucuna göre karar vermek, kısmî süreli çalıştığının kabulü halinde ise, davacının sürekli olarak bir günde kaç saat çalıştığı, giderek haftalık ve aylık çalışma süreleri belirlenerek, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 63. maddesi gereğince 7.5 saat çalışma bir günlük çalışma hesabı ile kaç işgücüne karşılık olduğunu belirlemek, gerektiğinde bilirkişi incelemesi ile çalışmanın niteliğini ve gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde kanıtladıktan sonra Mahkemece sonucuna göre karar vermektir.Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, Bölge Adliye Mahkemesince davalıların istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden hüküm kurulması gerekirken, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı kaldırılmasına ve ilk derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
G) SONUÇ: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK"nun 373/1. maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının BOZULMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalı ... Apartman Yönetimine iadesine, 24/12/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.