20. Hukuk Dairesi 2011/10448 E. , 2012/1268 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı gerçek kişi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Hükmüne uyulan Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 09.02.2004 gün ve 2004/118-578 sayılı kararında, sadece ... köyü 819 sayılı parselin tapu kaydının iptali ve zilyetli nedeniyle davacı adına tescili istemiyle dava açılıp 1451 sayılı parsel dava konusu edilmediği, çekişmeli 819 sayılı parselin beyanlar hanesinde yazılı olan zilyetlik şerhine ilişkin bir dava bulunmadığı halde, 1451 sayılı parsele ilişkin hüküm kurulmasının ve 819 sayılı parselin tapu kaydının beyanlar hanesinde yer alan zilyetlik şerhinin silinmesine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, kaldı ki 819 sayılı parsel için yapılan araştırma ve incelemenin yeterli olmadığı, komşu parsel kayıtları ve dayanaklarının getirtilmediği ve çekişmeli taşınmaz yönünü ne okuduğunun araştırılmaması, çekişmeli parselle ilgili Yargıtay denetiminden de geçtikten sonra kesinleşen Antalya 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 27.03.2000 gün ve 1998/787-361 sayılı kararı ve dosyasındaki bilgilerin gözetilmesi, ondan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda bu kez, çekişmeli 819 sayılı parselin kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları içindeyken yine kesinleşmiş 2/B uygulamasıyla Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğu, bu konudaki yasal düzenlemeler ve Y.İ.B.B.G.K."nun 2004/1-2010/1 sayılı kararı gerekçe gösterilerek 819 sayılı parsele ilişkin davanın REDDİNE, yine ... köyü 1451 sayılı parsel için yöntemine uygun bir dava açılmadığından bu parsele ilişkin davanın reddine, 819 sayılı parselin tapu kaydını beyanlar hanesinde yer alan zilyetlik şerhlerinin silinmesi istemiyle yöntemine uygun dava açılmadığından, bu hususta karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davacı gerçek kişi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu kaydının iptal ve tescile ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu ... köyünde ilk orman kadastrosu 1946 yılında yapılıp kesinleşmiştir. Daha sonra, 1980 yılında yapılıp, 06.04.1981 tarihinde ilan edilen aplikasyon ve 1744 sayılı Yasa ile değişik 6831 sayılı Yasanın 2. madde uygulaması, 1990 yılında yapılıp, 25.02.1991 tarihinde ilan edilen aplikasyon ve 3302 sayılı Yasa ile değişik 6831 sayılı Yasanın 2/B madde uygulaması vardır. Varsak köyünde ise 1946 yılında 3116 sayılı Yasa hükmüne göre yapılıp 1947 yılında kesinleşen orman kadastrosu, 1980 yılında yapılıp 23.05.1980 tarihinde ilan edilen, aplikasyon ve 6831 sayılı Yasanın 1744 sayılı Yasa ile değişik 6831 sayılı Yasanın 2. madde uygulaması vardır.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan inceleme ve kesinleşmiş orman kadastro haritasının uygulanmasına dayalı araştırma, inceleme ve keşif sonucu düzenlenen uzman orman bilirkişi raporuyla, dava konusu ... köyü 819 sayılı parselin, ... köyünde 3116 sayılı
Yasaya hükümlerine göre 1946 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde bırakıldığı; Ağustos 2007 tarih ve 8 sayılı YARGITAY KARARLAR DERGİSİNDE yayınlanan, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 20.12.2006 gün ve 2006/14641-17945 sayılı kararında da açıklandığı gibi, makiye ayırma çalışması yapan komisyon yasa ve yönetmelik hükümlerine uygun kurulmadığı gibi, yasa ve yönetmelik hükümlerine de aykırı çalıştığı, bu nedenle yaptığı makiye ayırma işlemine değer verilemeyeceği, yasa ve yönetmelik hükümlerine uyulmadan yapılan çalışma sonunda makiye ayrılan yerlerin tevzii işlemlerinin de yapılmadığı, makiye ayrılan yerlerde özel yasaları gereği oluşturulan tapu kayıtları dışındaki kayıtlar ile zilyetliğe değer verilmeyeceği, Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulun 30.04.2010 günlü kararında, 3116 sayılı Yasa hükümlerine göre yapılıp kesinleşen ve tapuya tescil edilen orman kadastro (tahdit) sınırları içinde bulunan ve 1996/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile kabul edilen konunun bu içtihadı birleştirmenin kapsamı dışında olduğunun, aynı yasa hükümlerine göre yapılıp kesinleşen, ancak tapuya tescil edilmeyen yerlerde 5653 sayılı Yasa ile değişik 3116 sayılı Yasa hükümlerine göre maki komisyonlarının yaptığı işlemlerin bir tespit niteliği taşıdığının, teknik ve hukuki anlamda orman kadastro (tahdit) sınırı dışına çıkarma işlemi olmadığının, 27/01/2009 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 5831 sayılı Yasanın 5. maddesi ile 6831 sayılı Orman Yasasına eklenen ek 10. madde hükmünün maki tespit komisyonlarınca 5653 sayılı Yasa uyarınca maki olarak tespit edilen yerlere de uygulanması gerektiğinin ve bunun sonucu olarak bu yerlerin tespit tarihinden itibaren imar-ihya ve zilyetlik yoluyla kazanılmasına olanak bulunmadığının kabul edildiği, 6831 sayılı Yasanın değişik 2 ve 2/B madde uygulaması sonucu nitelik kaybı nedeniyle Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan taşınmazların, Anayasanın 170. maddesinde belirtilen kamu hizmetinin yerine getirilmesi için 2924 sayılı Yasa gereği Orman Bakanlığının (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) emrine geçeceği, başka bir anlatımla, Orman Bakanlığına (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) tahsis edilmiş sayılacağından 3402 sayılı Yasanın 17. maddesi ve yine yasalar gereği Hazineye kalan yerler olması nedeniyle, kazandırıcı zamanaşımı yoluyla edinilmesine olanak bulunmadığı, bir an için makiye ayırma işlemine değer verilse dahi, makiye ayırma işleminden arazi kadastrosunda tapulama dışı bırakıldığı 1963 yılına ve bu tarihten 1744 sayılı Yasa ile değişik 6831 sayılı Yasanın 2. madde uygulamasıyla Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı tarihe ve daha sonra kullanım kadastrosunda kadastro dışı bırakılana kadar hiçbir zaman 20 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı, kaldı ki, 27.01.2009 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 5831 sayılı Yasanın 5. maddesiyle, 6831 sayılı Yasaya eklenen Ek.10. maddesi uyarınca, Orman Yasasının; 20.06.1973 tarih ve 1744 sayılı Yasayla değişik 2. maddesi, 23.09.1983 tarihli 2896 ve 05.06.1986 tarihli 3302 sayılı Yasalarla değişik 2. madde 1. fıkra (B) bendi uygulamaları ile orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin, çıkarma işleminin kesinleştiği tarihten itibaren kazandırıcı zamanaşımı yolu ile iktisap edilemeyeceği, yasa hükmünün “Orman sınırları dışına çıkarma işleminin kesinleştiği tarihten itibaren” denmek suretiyle, orman dışına çıkarma tarihine kadar geriye yürütüldüğü gözetilerek davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı gerçek kişinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden gerçek kişiye yükletilmesine 07/02/2012 günü oybirliği ile karar verildi.