
Esas No: 2017/74
Karar No: 2017/728
Karar Tarihi: 12.04.2017
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/74 Esas 2017/728 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki “Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptali ve markanın hükümsüzlüğü” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 4. Fikri ve Sinaî Haklar Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 02.07.2012 gün ve 2011/327 E., 2012/140 K. sayılı karar, davacı vekilinin temyiz istemi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 24.06.2013 gün ve 2012/15330 E., 2013/13168 K. sayılı kararı ile onanmış ise de davacı vekilinin kararın düzeltilmesi isteminde bulunması üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 05.12.2013 gün ve 2013/15582 E., 2013/22186 K. sayılı kararı ile;
"...Davacı vekili, müvekkilinin "swatch" ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalı şirketin ise "i_watch" ibareli marka başvurusunda bulunduğu, müvekkilinin tescile itirazlarının TPE YİDK"nca reddedildiğini, kararın haksız olduğunu, taraf markalarının benzer olup tüketiciler nezdinde karıştırılacağını, müvekkili markaları tanınmış olduğundan başvurunun kötüniyetli olduğunu, "watch" ibaresinin tasviri bir işaret olmadığını ileri sürerek 11.08.2011 tarih 2011-M-3124 sayılı YİDK"nun kararının iptali ve davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı TPE vekili, davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket vekili, Türkçe"de saat anlamına gelen watch ibaresinin herkesin kullanımına açık tamamlayıcı bir unsur olduğunu, müvekkili markasının asli unsurunun I harfi olduğunu, taraf markalarının görsel açıdan farklı olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, "watch" ibaresinin İngilizce olduğu ve Türkçe"de kol saati anlamına geldiği, markaların tescil kapsamları aynı ise de davacı markaları yaratılmış orjinal marka iken davalı markasının tanımlayıcılığa kısmen yakın olan tamamen farklı anlamı, görsel ve şekilsel unsuru olan bilinçli tüketici nezdinde karıştırılma ihtimaline yol açmayacak unsurlar içerdiği, watch ibaresinin tanımlayıcı olarak algılanacağı, davacı markaları kol saati ürünlerinde tanımlayıcı olsa da marka içeriği tanımlayıcı ibareyi başkalarının kullanımına engel olma hakkı vermeyeceği gerekçesiyle davanın reddine dair verilen kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine karar, Dairemizin 24.06.2013 günlü ilamıyla onanmıştır.
Davacı vekili bu kez karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir. 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi hükmü uyarınca tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescili için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescili için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal ve hizmetlerle aynı veya benzer ise tescil edilmiş veya tescili için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa, marka sahibinin tescile itirazı üzerine başvurunun reddine karar verilir. Tescil edilmesi halinde de koşulları oluştuğunda anılan KHK"nın 42. maddesi uyarınca hükümsüzlüğü talep edilebilir.
Somut olayda, hem itiraza mesnet teşkil eden markalarda hem de tescili istenilen markada geçen İngilizce "watch" kelimesi "kol saati" anlamına gelmekte ise de davacı adına tescilli "Swatch" ibareli marka türetme bir marka olup tanınmış marka olarak da sicile kaydedildiği anlaşılmaktadır.Markaların tescil kapsamındaki malların da aynı/aynı tür olduğu dosya içeriğinden anlaşıldığı gibi bu husus mahkemece de kabul edilmiştir. Bu durumda, davalının başına “i” harfi ekleyerek oluşturduğu “i_watch” işaretini davacının tanınmış markaları ile aynı/aynı tür emtialarda marka olarak tescil ettirmesi halinde söz konusu markalarla aynı yerlerde satışa sunulacak davalı şirket ürünleri davacı markalarının serisi şeklinde algılanacak olup, iltibas tehlikesi yaratacaktır. Buna göre, TPE Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kararının iptaline ve seri marka izlenimi doğurup davacı markaları ile iltibas tehlikesi oluşturan dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmayıp, davacı vekilinin Dairemizin mahkeme kararını onayan ilama yönelik karar düzeltme istemi yerinde görülmekle, Dairemizce verilen onama kararının kaldırılarak mahkeme kararının açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir..."
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu (TPE YİDK) kararının iptali ile markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin temyiz isteminde bulunması üzerine, Özel Dairece yerel mahkeme kararı onanmış ise de onama kararına karşı davacı vekilince karar düzeltme yoluna başvurulması nedeniyle bu defa Özel Dairece onama kararı kaldırılmış ve yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenlerle yerel mahkeme kararı bozulmuştur.
Yerel Mahkemece önceki kararda direnilmiş, direnme kararı davacı vekilince temyize getirilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunda uyuşmazlığın esasının görüşülmesinden önce, davaya konu marka ile dava dışı başka kişilere ait marka görünümlerine ilişkin şekillere direnme kararında yer verilmesinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) “hükmün kapsamı” başlıklı 297. maddesine aykırı olup olmadığı, burada varılacak sonuca göre yerel mahkeme direnme kararının usule uygun bir gerekçe taşıyıp taşımadığı, ayrıca dava dosyasında fiziki olarak bulunan ve hakim imzalı şekilde taraflara tebliğe çıkarılan direnme kararı ile UYAP ortamında elektronik imzalı olarak kayıtlı bulunan direnme kararının birbirinden farklı olmasının HMK"nın "elektronik işlemler" başlıklı 445. maddesine aykırı olup olmadığı hususları ön sorun olarak ele alınıp incelenmiştir.
Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle mahkeme kararlarının niteliği ile gerekçeli kararın hangi hususları kapsayacağına ilişkin yasal düzenleme irdelenmelidir.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren HMK’nın “hükmün kapsamı” başlıklı 297. maddesi: Hüküm Türk Milleti Adına verilir ve bu ibareden sonra aşağıdaki hususları kapsar:
a) Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini.
b) Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini.
c) Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri.
ç) Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini.
d) Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını.
e) Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi.
(2) Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” şeklinde düzenleme getirmiştir.
Hemen belirtmelidir ki, hükümler davayı esastan halleden ve taraflar arasındaki uyuşmazlığı sona erdiren nihai kararlardır (HMK, m. 294).
Anayasa’nın 141. maddesi gereğince bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması gereklidir. Gerekçenin önemi Anayasal olarak hükme bağlanmakla gösterilmiş olup gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. Hâkim, hükmün gerekçesini hazırlarken yargısal içtihat ve bilimsel görüşlerden yararlanabilir. Gerekçe bölümünde hükmün dayandığı hukuki esaslar açıklanır. Hâkim, tarafların kendisine sundukları maddi vakıaların hukuki niteliğini kendiliğinden araştırıp bulmalı ve hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve nedenlerini gerekçede açıklamalıdır. Gerekçe, hakimin tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar (Kuru, Baki/ Arslan, Ramazan/Yılmaz, Ejder, Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, Yetkin Yayınları, Ankara 2011, 22. Bası, s. 472).
Bu açıklamalar ışığında ön sorun incelendiğinde; mahkemece direnme kararının gerekçe kısmında davacı ve davalı adına tescilli markalar ile dava dışı kişilere ait markalara ilişkin görünümlere (fotoğraf ve şekillere) yer verilmiştir.
Mahkemece, gerektiğinde hükmün eki niteliğinde kroki ve şekillere kararın ekinde yer verebilir ise de hükmün gerekçe kısmında, yukarıda anılan yasal düzenlemelere uygun düşmeyecek biçimde şekillere yer verilmesi davadan davalar doğmasına, tarafların yeniden uyuşmazlığa düşmelerine, infazda tereddüt yaşanmasına yol açabilecektir. Renk, boyut ve diğer özelliklerinden yoksun bir şekilde markaların ve tasarımların gerekçeli karara eksik yansıtılmaları yanıltıcı sonuçlara neden olabilecektir.
Nitekim, Hukuk Genel Kurulunun 14.11.2012 gün ve 2012/11–417 E., 2012/791 K.; 14.01.2015 gün ve 2013/11-1316 E., 2015/34 K.; 01.04.2015 gün ve 2013/11-1572 E., 2015/1133 K. sayılı kararlarında da aynı ilke benimsenmiştir.
Bu durumda, mahkemece direnme kararının gerekçesinde davaya konu taraf markaları ile dava dışı kişilere ait markaların görsel unsurlarına yer verilmiş olması 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesine uygun değildir.
Diğer taraftan, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) HMK"nın "elektronik işlemler" başlıklı 445. maddesinin 1. fıkrasında "adalet hizmetlerinin elektronik ortamda yürütülmesi amacıyla oluşturulan bilişim sistemidir " şeklinde tanımlandıktan sonra dava ve diğer yargılama işlemlerinin elektronik ortamda gerçekleştirildiği hallerde UYAP kullanılarak veriler kaydedilir ve saklanır denilmiştir. Anılan maddenin gerekçesinde, UYAP kapsamındaki tüm birimlerde her türlü yargısal, idari ve denetim faaliyetlerinin bu sistemle elektronik ortamda yürütüleceği belirtilmiştir.
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliğinin "UYAP"ın kullanılması" başlıklı 5. maddesi:
" (1) Mahkemeler ve hukuk dairelerinin iş süreçlerindeki her türlü veri, bilgi ve belge akışı ile dokümantasyon işlemleri, bu işlemlere ilişkin her türlü kayıt, dosyalama, saklama ve arşivleme işlemleri ile uyum ve işbirliği sağlanmış dış birimlerle yapılacak her türlü işlemler UYAP ortamında gerçekleştirilir.
(2) Daire başkanı, hâkim, üye, yazı işleri müdürü ve diğer personel iş listesini günlük olarak kontrol etmek ve yargılamanın bulunduğu aşamanın gereklerini yerine getirmekle yükümlüdür.
(3) Mahkemelere ve hukuk dairelerine fizikî olarak verilen ve gönderilen her türlü evrak, elektronik ortama aktarılarak UYAP"a kaydedilir ve ilgili birime gönderilir.
(4) Taraf ve vekilleri ile diğer ilgililer güvenli elektronik imza ile imzalamak suretiyle UYAP vasıtasıyla mahkemeler veya hukuk dairelerine elektronik ortamda bilgi ve belge gönderebilirler.
(5) Gelen evraktan sorumlu personel, UYAP üzerinden mahkeme veya hukuk dairelerine gönderilen ve iş listesine düşen belgeleri derhal ilgili kişiye ya da doğrudan dosyasına aktarır. Hâkimin onayını gerektiren evrak hâkimin iş listesine yönlendirilir.
(6) Tutanak, belge ve kararlar elektronik ortamda düzenlenir ve gerekli olanlar ilgilileri tarafından güvenli elektronik imza ile imzalanır. Elektronik ortamda düzenlenen ve güvenli elektronik imza ile imzalanan evrak UYAP kapsamındaki birimlere elektronik ortamda gönderilir. Ayrıca fizikî olarak gönderilmez.
(7) Teknik nedenlerle fizikî olarak düzenlenen belge veya kararlar, engelin ortadan kalkmasından sonra derhal elektronik ortama aktarılır, yetkili kişilerce güvenli elektronik imza ile imzalanarak UYAP"a kaydedilir ve gerektiğinde UYAP vasıtasıyla ilgili birimlere iletilir. Bu şekilde elektronik ortama aktarılarak ilgili birimlere iletilen belge ve kararların asılları mahallinde saklanır, ayrıca fizikî olarak gönderilmez. Ancak, belge veya kararın aslının incelenmesinin zorunlu olduğu hâller saklıdır. Elektronik ortama aktarılması imkânsız olan belgeler ise fiziki ortamda saklanır ve gerektiğinde fizikî olarak gönderilir.
(8) UYAP üzerinden hazırlanmış ve güvenli elektronik imza ile imzalanmış evrakın dış birimlere elektronik ortamda gönderilememesi halinde; belge veya kararın fizikî örneği alınır, güvenli elektronik imza ile imzalanmış aslının aynı olduğu belirtilerek altı hâkim veya görevlendirdiği yazı işleri müdürü tarafından imzalanmak sureti ile gönderilir
(9) Elektronik ortamda yapılan işlemlerde süre gün sonunda biter. Elektronik ortamda yapılacak işlemlerin, ertesi güne sarkmaması açısından saat 00:00"a kadar yapılması zorunludur.
(10) Fizikî ortamda yapılan işlemlerde süre mesai saati sonunda biter.
hükmünü içermektedir.
Tüm bu düzenlemeler açık bir biçimde göstermektedir ki, mahkemelerce dava ve yargılama işlemlerine ilişkin olarak fiziki ortamda yapılan tüm işlemler elektronik ortamda UYAP kullanılarak gerçekleştirilir ve elektronik veriler UYAP"a kaydedilerek burada saklanır. Elektronik ortamdan fiziki olarak örnek çıkartılması gereken hallerde ise tutanak veya belgenin aslının aynı olduğu belirtilerek altı hâkim veya görevlendirdiği yazı işleri müdürü tarafından imzalanır ve mühürlenir (HMK"nın 445/3).
Dava dosyasında ise fiziki olarak hazırlanıp, elle imzalanarak taraflara tebliğe çıkarılan direnme kararı ile UYAP ortamında elektronik imzalı olarak kayıtlı bulunan direnme kararının hüküm fıkraları aynı ise de gerekçe bölümleri birbirinden farklıdır. Bu durumda, yasal düzenlemelere uygun şekilde oluşturulmuş bir direnme kararı da bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca; yukarıda açıklanan nedenlerle ve salt bu usulü eksikliklere dayalı olarak direnme kararının bozulmasına, bozma nedenine göre davacı vekilinin işin esasına yönelik temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda gösterilen usulü nedenlerden dolayı BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin işin esasına yönelik temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, karar düzeltme yolu açık olmak üzere 12.04.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.