Esas No: 2018/390
Karar No: 2021/3902
Karar Tarihi: 16.03.2021
Danıştay 6. Daire 2018/390 Esas 2021/3902 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2018/390
Karar No : 2021/3902
KARARIN DÜZELTİLMESİ İSTEMİNDE BULUNAN
(DAVACILAR) : 1- ...
VEKİLİ : Av. ...
2- ...
3- ...
4- ...
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVALILAR) : 1- ... Bakanlığı
VEKİLİ : ...
2- ... Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN KONUSU : ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararının onanmasına dair Danıştay Altıncı Dairesinin 17/10/2017 tarih ve E:2015/8866, K:2017/7787 sayılı kararının; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi uyarınca düzeltilmesi istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Antalya ili, Manavgat ilçesi, ... köyü, ... mevkii, ... parsel sayılı taşınmazı kapsayan alanda 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu'nun 7. maddesi uyarınca Kültür ve Turizm Bakanlığı'nca 02.08.2013 tarihinde onaylanan 1/25000 ölçekli Doğu Antalya Çenger Turizm Merkezi Çevre Düzeni Planı Revizyonu, 1/5000 ölçekli revizyon ve ilave nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli revizyon ve ilave uygulama imar planının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Taşınmazın mevzi imar planı kapsamında kalması ve mevzi imar planının kıyı kenar çizgisinden itibaren kara yönünde 100 metrelik bant içerisinde kalan kesiminde yer alan parselde yapılaşmanın gerçekleşmemiş olması karşısında, dava konusu taşınmaz açısından Yasa ve Yönetmelikte öngörülen kısmi yapılaşmanın gerçekleştiğinin kabulü olanaklı olmayıp Kıyı Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde belirtilen onaylı imar planındaki sahil şeridinde geçerli olmayacağı, kıyı mevzuatı hükümlerine uygun olarak gerçekleştirilen dava konusu imar planlarının şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına uygun olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Daire kararının özeti: Davacıların temyiz başvurusu üzerine Danıştay Altıncı Dairesince, temyize konu karar hukuk ve usule uygun bulunmuş ve kararın onanmasına karar verilmiştir.
KARAR DÜZELTME TALEP EDENLERİN İDDİALARI : Taşınmazın kıyı şeridi dışında olduğu, 3621 sayılı Kanun ve yönetmelik hükümlerinin taşınmaza uygulanmasının mümkün olmadığı, bilirkişi raporunda yer alan dava konusu imar planı değişikliklerinin şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına, kamu yararına uygun olduğu yönündeki beyanların raporda tespit edilen hususlara aykırı olduğu, 613 sayılı parselin bir kısmının konut alanı bir kısmının ise park alanı olarak ayrılarak plan bütünlüğünün bozulduğu, kendi içerisinde çelişen bilirkişi raporunun hükme esas alınması suretiyle mahkemece verilen kararda yasaya uyarlık bulunmadığı ileri sürülerek Danıştay Altıncı Dairesince verilen kararın düzeltilmesi istenilmektedir.
DAVALI ...'NIN SAVUNMASI : Dava konusu planlar ile uyuşmazlık konusu taşınmaz ile aynı durumda olan tüm taşınmazlarda sahil şeridinin ilk 50 metrelik ksımının park alanı (orman mülkiyetindekiler hariç), ikinci 50 metrelik kısmının günübirlik tesis alanı olarak düzenlendiği, dava konusu imar planlarının Kıyı Kanunu ve ilgili uygulama yönetmeliği uyarınca gerçekleştirildiği, uyuşmazlık konusu taşınmazda 11.07.1992 tarihi itibariyle kısmi yapılaşma durumunun gerçekleştiğini kanıtlar nitelikte herhangi bir bilgi belge sunulmadığı, düzeltilmesi istenen kararın usul ve yasaya uygun olduğu, ileri sürülen nedenlerin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 54. maddesine uymadığı, bu nedenle istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DAVALI ...'NİN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ ...'NİN DÜŞÜNCESİ : Davacıların karar düzeltme isteminin kabulü ile Daire kararının kaldırılarak İdare Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Kararın düzeltilmesi dilekçesinde ileri sürülen nedenler, 2577 sayılı Kanunun Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi hükmüne uygun bulunduğundan, karar düzeltme isteminin kabulü ile Danıştay Altıncı Dairesinin 17/10/2017 tarih ve E:2015/8866, K:2017/7787 sayılı kararı kaldırılarak uyuşmazlık yeniden incelendi:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacıların hissedar malik olduğu Antalya ili, Manavgat ilçesi, ... köyü, ... mevkii, ... parsel sayılı taşınmaz Manavgat Belediye Meclisi'nin ... tarih ve ... sayılı kararıyla kabul edilen 1/1000 ölçekli mevzii uygulama imar planı ile ''kısmen turizm 2 Konut Alanı, kısmen park alanı'' olarak planlanmıştır. Bu plan uyarınca taşınmaz için 30.12.1993 tarihli yapı ruhsatı düzenlenmiş ve üzerinde tatil sitesi inşa edilmiştir. Daha sonra 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu'nun 7. maddesi uyarınca Kültür ve Turizm Bakanlığı'nca 02.08.2013 tarihinde onaylanan 1/25000 ölçekli Doğu Antalya Çenger Turizm Merkezi Çevre Düzeni Planı Revizyonu, 1/5000 ölçekli revizyon ve ilave nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli revizyon ve ilave uygulama imar planı ile söz konusu taşınmazın ilk 50 metresi park alanı ikinci 50 metresi günübirlik tesis alanı sonraki alanları ise turizm tesis alanı olarak planlanmış, davacıların maliki olduğu 32 numaralı bağımsız bölüm ise ''park alanında'' kalmıştır. Bunun üzerine davacılar tarafından bu imar planı değişiklikleri ile kazanılmış haklarının ihlâl edildiği, mülkiyet haklarının ortadan kaldırıldığı, bitişik parsellerle bir bütünlük sağlanmadığı ileri sürülerek bu imar planı değişikliklerinin iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
3621 sayılı Kanun'un 4. maddesinde: "Sahil şeridi: Kıyı kenar çizgisinden itibaren kara yönünde yatay olarak en az 100 metre genişliğindeki alan" olarak tanımlanmış, geçici maddesinde; "Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce mevzuat hükümlerine uygun olarak onanmış ve kısmen veya tamamen yapılaşmış 1/1000 ölçekli uygulama imar planlarının sahil şeritleri ile ilgili hükümleri geçerlidir. Ancak, 8 inci maddenin ikinci fıkra hükümleri saklıdır." hükmü yer almıştır.
3621 sayılı Kıyı Kanunu uyarınca 03.08.1990 tarih ve 20594 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Kıyı Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 4. maddesinde "Kısmi Yapılaşma:
"a) Belediye ve mücavir alan sınırları içinde ve dışında; 11 Temmuz 1992 tarihinden önce belirli bir kullanım amacına dayalı olarak onaylanmış 1/1000 ölçekli mevzi imar planlarının, kıyı kenar çizgisinden itibaren kara yönünde 100 metrelik kesim içerisindeki imar adalarında; üzerinde yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan plan ve mevzuata uygun olarak tamamlanmış yapılar ile ruhsat alınarak en az subasman seviyesinde inşaatı tamamlanmış yapıların bulunduğu parsellerin sayısının veya kullanılan toplam taban alanının, imar adasındaki toplam parsel sayısının veya toplam taban alanının yüzde ellisinden fazla olması durumudur.
Üzerinde birden fazla yapı yapılması mümkün olan parseller, en az subasman seviyesinde inşaatı tamamlanmış olmak kaydı ile taban alanı veya yapı sayısı itibariyle bu kapsamda değerlendirilir.
b) Kentsel ve kırsal yerleşmelerde; meskun ve gelişme alanlarını kapsamak yerleşmenin mevcut ve projeksiyon nüfusuna dayalı gerekli tüm kullanım ve fonksiyonları içermek üzere hazırlanmış ve 11 Temmuz 1992 tarihinden önce onaylanmış uygulama imar planlarının kıyı kenar çizgisinden itibaren kara yönünde 100 metrelik bandı içerisinde kalan kesiminde yer alan imar adalarının sayısının yüzde ellisinden fazlasında, (a) bendindeki tanıma uygun yapılaşma durumudur. Aksi halde (a) bendi hükümleri geçerlidir.
c) Turizm ve alan merkezlerinde; Turizm Bakanlığınca 11 Temmuz 1992 tarihinden önce onaylanmış turizm amaçlı uygulama imar planlarının, kıyı kenar çizgisinden itibaren kara yönünde 100 metrelik bandı içerisinde kalan kesimlerdeki imar adalarının yüzde ellisinden fazlasında (a) bendindeki tanıma uygun yapılaşma olması durumudur. Aksi halde (a) bendi hükümleri geçersizdir.
d) Turizm alan ve merkezlerinde, turizm dışı kullanımlara yönelik olarak hazırlanmış ve 11 Temmuz 1992 tarihinden önce onaylanmış uygulama imar planlarının ilgi ve kapsamına göre (a) veya (b) bentlerindeki tanımlara uygun yapılaşmış olması durumudur." şeklinde tanımlanmış, aynı yönetmeliğin "sahil şeridinin belirlenmesi" başlığı altında düzenlenen 16/b maddesinde; ''11 Temmuz 1992 tarihinden önce onaylanmış uygulama imar planı bulunan kentsel ve kırsal yerleşmelerde, turizm merkez ve alanlarındaki turizm amaçlı alanlar ile turizm merkez ve alanlarındaki kentsel ve kırsal yerleşmelerde kısmen veya tamamen yapılaşma varsa onaylı imar planındaki sahil şeridi geçerlidir. Aksi halde sahil şeridi (c) bendi uyarınca belirlenir." hükmüne yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda yazılı Kanun ve Yönetmelik maddelerinin birlikte değerlendirilmesi sonucu, daha önce kanunla belirlenmiş hakların korunması ve kişilerin mağdur edilmemesi amacıyla Kıyı Kanunu'na bu kanundan önce oluşmuş hakların nasıl ve hangi ölçüler içinde korunabileceğine ilişkin geçici madde eklenmiş ve bu Kanun uyarınca çıkartılan yönetmelikte de kısmi yapılaşma durumu tanımlanarak mevcut hakların sınırları belirlenmiştir.
Anılan Yönetmelikteki kısmi yapılaşma durumuna ilişkin tanımlar incelendiğinde ise imar planının uygulama imar planı veya mevzi imar planı olmasına göre kısmi yapılaşma durumuna ilişkin değerlendirmede farklı ölçülerin esas alındığı görülmüş, bu değerlendirmenin mevzi imar planlarında imar adası bazında, uygulama imar planlarında ise sahil şeridinde kalan imar adalarının bütününe göre olması gerektiği ifade edilmiştir.
Uyuşmazlık konusu taşınmaz ile bu taşınmazın bulunduğu bölgede ise sahil şeridindeki ilk imar planları bütüncül olarak değil parsel ölçeğinde yapıldığından, dava konusu imar planları yapılırken anılan Yönetmelikteki düzenlemenin aksine 11 Temmuz 1992 tarihinden önce mevzuatta belirtilen şekilde kısmi yapılaşma şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği hususunda sadece parsel ölçeğinde değerlendirme yapılmış ve buna göre uyuşmazlık konusu taşınmazın ve bu bölgedeki diğer taşınmazların kullanım kararları ve yapılaşma koşulları belirlenmiştir.
Bu durumda, dava konusu imar planları yapılırken anılan Kanun ve Yönetmelik hükümlerinde belirtildiği şekilde imar adası bazında oluşan kısmi yapılaşma koşullarının değerlendirilmesi gerekmekte iken bu husus dikkate alınmamış, davacıların ve diğer parsel maliklerinin bu kapsamda korunması gerekli müktesep hakkının bulunup bulunmadığı tespit edilmemiş, sahil şeridindeki her parsel için farklı kullanım kararları ve yapılaşma koşulları getirilmiştir.
Bu itibarla, davaya konu imar planları yapılırken imar adası bazında oluşan kısmi yapılaşma koşulları değerlendirilmek suretiyle planlama yapılması gerekmekte iken kısmi yapılaşma koşulları göz önüne alınmadan parsel ölçeğinde yapılan değerlendirme sonucu tesis olunan dava konusu imar planlarında hukuka uygunluk, davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davacıların temyiz isteminin kabulüne,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin, ... İdare Mahkemesi'nin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararının 2577 sayılı Kanunun 49. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine, 16/03/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.