
Esas No: 2016/235
Karar No: 2017/727
Karar Tarihi: 12.04.2017
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2016/235 Esas 2017/727 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki “Tarım Bağ-Kur sigortalılık süresi ile yaşlılık aylığı bağlanmasının tespiti” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Antalya 4. İş Mahkemesince davanın reddine dair verilen 20.02.2014 gün ve 2012/24 E.-2014/56 K. sayılı kararın temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 16.09.2014 gün ve 2014/15973 E., 2014/17557 K. sayılı kararı ile;
"...Dava, 01.01.1996-01.04.2006 tarihleri arasında Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespiti ile 01.07.2011 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanarak aylıkların faiziyle birlikte ödenmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
01.02.1993 tarihinden itibaren Resen 2926 sayılı Kanun kapsamında Tarım Bağ-Kur sigortalısı olarak tescil edilen davacının 01.01.1990-01.01.1996, 01.04.2006-21.04.2011 tarihleri arasında 2925 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olması nedeniyle, davalı Kurum tarafından 2926 sayılı Kanun kapsamında tescilinin iptal edilmiş olup, iş bu dava ile davacı 01.01.1996-01.04.2006 tarihleri arasında Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespiti ile 01.07.2011 tahsis talebi dikkate alınarak yaşlılık aylığı bağlanmasını istemiştir.
2926 sayılı Tarımda Kendi Adına Ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu"nun 2. maddesinde, kanunla veya kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdiyle bağlı olmaksızın, 3. maddenin (b) bendinde tanımlanan tarımsal faaliyette bulunanların, tarım Bağ-Kur sigortalısı sayılacakları belirtilmiştir.
Anılan Kanun’un 3. maddesinin (b) bendinde "Tarımsal faaliyette bulunanlar; kendi mülkünde, ortaklık veya kiralamak suretiyle başkalarının mülkünde, kamuya mahsus mahallerde ekim, dikim, bakım, üretim, yetiştirme ve ıslah yollarıyla veya doğrudan doğruya tabiattan istifade etmek suretiyle bitki, orman, hayvan ve su ürünlerinin üretimini, avlanmasını, avcılar ve yetiştiriciler tarafından muhafazasını, taşınmasını sağlayanlar veya bu ürünlerden sair bir şekilde faydalanmak suretiyle kendi adına ve hesabına faaliyette bulunanlar" olarak tanımlanmış, 5. maddesinde, sigortalı olmanın zorunlu olduğu, sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçilemeyeceği ve kaçınılamayacağı hüküm altına alınmıştır. Resen tescil başlığını taşıyan 9. maddeye göre bu kanun kapsamında sigortalı sayılanlardan, sigortalılıklarının başladığı tarihten itibaren 3 ay içinde Kurum’a kayıt ve tescilini yaptırmayanların tescil işlemlerinin, Kurum"ca re’sen yapılması gerekmektedir.
2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanununun 2. Maddesinde sosyal güvenlik kanunları kapsamı dışında olanlarla, bu kanunlara göre malullük, emeklilik (yaşlılık) aylığı, sürekli tam iş göremezlik geliri almayanlardan; süreksiz olarak tarım işlerinde hizmet akdiyle çalışanlar istekte bulunmaları kaydıyla bu Kanuna göre sigortalı sayılacakları belirtilmiştir. Maddede süreksiz olarak tarım işlerinde hizmet akdiyle çalışanlar, istekte bulunmaları kaydıyla bu Kanuna göre sigortalı sayıldıklarından, özde bir nevi isteğe bağlı sigortalı niteliği taşımaktadırlar.
Yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler uyarınca; 2925 sayılı Kanun kapsamındaki sigortalılığın isteğe bağlı, bir başka ifade ile tali (ikincil), 2926 sayılı Kanun kapsamındaki sigortalılığın zorunlu olması karşısında, 2926 sayılı Kanun kapsamında yapılan 01.02.1993 tarihinden itibaren tescilin iptaline dair Kurum işlemi yerinde değildir.
Öte yandan; tescil tarihi 01.02.1993 tarihinden itibaren, 2926 sayılı Kanun uyarınca Tarım Bağ-Kur sigortalılığı için 3. maddede belirtilen tarımsal faaliyetin kesintisiz sürdürüldüğünün yöntemince kanıtlanması zorunluluğu bulunmaktadır.
Tarımsal faaliyetin kesintisiz olarak devam ettiğini hususunun kanıtlandığının kabulü için, 2926 sayılı Kanun’un 10. maddesinde yer alan kurum veya kuruluş kayıtlarının mevcudiyeti tek başına yeterli olmayıp, bu kayıtların fiili olarak tarımsal faaliyette bulunulduğuna dair diğer delillerle birlikte varlığı aranmalıdır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.05.2011 gün ve 2011/10-230 E. 2011/319 K. sayılı kararında da açıkça belirtildiği üzere, davacının tarımsal faaliyetinin kesintisiz sürüp sürmediğinin tespiti için mahkemece; çekişmeli dönemde davacının nerede oturduğu; Nüfus Müdürlüğü, İlçe Seçim Kurulu Başkanlığı ve muhtarlık kayıtları esas alınarak belirlenmeli; dönem içinde Ziraat Bankası, kooperatif veya birlikler aracılığıyla tarımsal amaçlı kredi kullanıp kullanmadığı; 25.04.2006 gün 26149 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 5488 sayılı Tarım Kanunu’nun 19. maddesi uyarınca Çiftçi Kayıt Sistemine dahil edilerek doğrudan gelir desteği alıp almadığı ve bu bağlamda davacının hangi ürünleri ekerek bunları nerelere sattığı, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun "zirai kazanç, zirai faaliyet, zirai işletme, çiftçi ve mahsulün tarifi" başlıklı 52, "zirai kazançta vergileme" başlıklı 53 ve "vergi tevkifatı" başlıklı 94 vd. maddeleri ile 213 Vergi Usul Kanunu’nun "vergi kesenlerin sorumluluğu" başlıklı 11. maddesi kapsamında zirai kazançlarından dolayı vergi ödeyip ödemedikleri araştırılmalıdır.
Tarımsal faaliyeti kapsamında ilaç, gübre ve sulama parası ödenip ödenmediği, varsa bunların fatura ve belgelerinin neler olduğu, ziraat odası, kooperatif veya birliklere üyeliği varsa üyelik kaydı yanında bu kuruluşlara düzenli bir şekilde aidat ödenip ödenmediği araştırılmalı, tarımsal faaliyete elverişli tapulu taşınmazının bulunup bulunmadığı, tarımsal faaliyetin taşınmaz kiralanması yoluyla gerçekleştirildiğinin savunulması halinde; taşınmazların, kimden hangi yıllar için kiralandığı, kiracının; kiralama yoluyla faaliyetini yürütmeye elverişli alet ve edavatının bulunup bulunmadığı araştırılmalı; traktörünün bulunduğunun ileri sürülmesi halinde, traktörün hangi tarihte satın alınıp ilgilisi adına trafiğe tescil edildiğini gösteren fatura ve trafik tescil belgesi celp edilmeli; hayvan yetiştiriciliği bulunduğunun ileri sürüldüğü hallerde, Hukuk Genel Kurulu’nun 01.06.2011 gün ve 2011/10-306 E. 2011/365 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere 16.05.1986 tarihinde yürürlüğe giren 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanunu’nun 22. maddesi kapsamında hayvanlarına ilişkin menşe şehadetnamesinin bulunup bulunmadığı tespit edilerek, büyük ve küçükbaş hayvanlarına ilişkin istatistik bilgileri ve bu hayvanlara ilişkin yapılması zorunlu bulunan periyodik aşılara ait bilgiler İlçe Tarım Müdürlüklerinden sorulmalı, köy muhtarı ve ihtiyar heyeti üyeleri gibi tarımsal faaliyetin varlığını yakından bilebilecek durumdaki tanıklar dinlenilerek sigortalılık olgusunun varlığı hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulduktan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece yukarıda yapılan açıklanan maddi ve hukuki ilkeler uyarınca, davacının 01.02.1993 tarihinden itibaren 2926 sayılı Kanun"a tabi Tarım Bağ-Kur sigortalısı olarak kayıt ve tescilinden sonraki dönemlere ilişkin olarak tarımsal faaliyetinin devam edip etmediği hususunda yapılacak araştırma sonucu belirlenecek Tarım Bağ-Kur sigortalılık süresi gözetilerek, yaşlılık aylığı bağlama koşulları değerlendirildikten sonra hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır…)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, Tarım Bağ-Kur sigortalılık süresinin ve yaşlılık aylığına hak kazdığının tespiti istemine ilişkindir.
Davacı vekili müvekkilinin 0701030030961 sicil numarası ile 2925 sayılı Kanun kapsamında, 07944728758 sicil numarası ile de 2926 sayılı Kanun kapsamında kayıtlı olduğunu, Kuruma 2926 sayılı Kanun kapsamında bütün prim borçlarını ödedikten sonra yaşlılık aylığı talebinde bulunduğunu, ancak Kurumun 2926 sayılı Kanun kapsamındaki hizmetleri ile 2925 sayılı Kanun kapsamındaki hizmetlerinin çakışması nedeniyle Tarım Bağ-Kur hizmetlerini başlangıç tarihi itibariyle iptal ettiğini, Kurumun iptal işleminin yerinde olmadığını ileri sürerek 01.01.1996 ile 01.04.2006 tarihleri arasında Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespiti ile 01.07.2011 tarihinde yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine ve ödenmeyen aylıkların yasal faiziyle tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Kurum vekili davacının 2925 sayılı Kanun kapsamında 01.01.1990 tarihinde tescili yapıldığını ve aralıksız devam ettiğini, 2926 sayılı Kanun kapsamında 01.02.1993 tarihinde başlatılan sigortalılığının 2925 sayılı Kanun kapsamında sigortalılığından dolayı iptal edildiğini belirterek, davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece davacının ihtilaflı dönemde Tarım Bağ-Kur kapsamında sigortalı sayılmasını gerektirecek faaliyetinin usulünce kanıtlanamadığı, geriye dönük prim ödemesinin sonucu değiştirmeyeceği, süresinde tescil istemi ve Kuruma yapılmış başvurunun bulunmadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin temyizi üzerine hüküm Özel Dairece başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece önceki gerekçeler tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme hükmünü davacı vekili temyize getirmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olay bakımından davacının 01.01.1996 ile 01.04.2006 tarihleri arasında Tarım Bağ-Kur sigortası sayılabilmesi için yapılan araştırmanın yeterli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Bilindiği üzere, 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununun “Kapsam” başlıklı 2. maddesi; “Kanunla veya kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın 3 üncü maddenin (b) bendinde tanımlanan tarımsal faaliyetlerde bulunanlar, bu Kanuna göre sigortalı sayılırlar. Yukarıdaki fıkra hükmüne göre sigortalılığın tespit, tescil ve takibine ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı, Çevre ve Orman Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığı tarafından bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren altı ay içinde müştereken çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenir. İlk tescil tarihinde elli sekiz yaşını dolduran kadınlarla, altmış yaşını dolduran erkekler istekleri halinde kapsama alınırlar.” ve “Tanımlar” başlıklı 3. maddesi “ Bu Kanunda geçen; a)Sigortalı: Bu Kanuna göre sigortalı sayılan kimseleri, b)Tarımsal Faaliyette Bulunanlar: Kendi mülkünde, ortaklık veya kiralamak suretiyle başkalarının mülkünde, kamuya mahsus mahallerde ekim dikim, bakım, üretim, yetiştirme ve ıslah yollarıyla veya doğrudan doğruya tabiattan istifade etmek suretiyle bitki, orman, hayvan ve su ürünlerinin üretimini, avlanmasını, avcılar ve yetiştiriciler tarafından muhafazasını, taşınmasını sağlayanları veya bu ürünlerden sair bir şekilde faydalanmak suretiyle kendi adına ve hesabına faaliyette bulunanları…ifade eder.” şeklinde düzenlenmiştir.
Açıklanan mevzuat hükümleri gözetildiğinde 2926 sayılı Kanun kapsamında sigortalılığının zorunlu olması sebebiyle 2925 sayılı Kanun kapsamındaki tali sigortalılığa bir anlamda isteğe bağlı sigortalılığa üstünlük tanımamak gerekir.
2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanunu “Sigortalılığın sona ermesi ve kesintiye uğraması” başlıklı 6. maddesi:
“Sigortalı olanlardan;
a) (Değişik: 17/4/2008-5754/76 md.) Primlerini gecikme cezası ve gecikme zammı ile birlikte ait olduğu yılı takip eden yılın Şubat ayı sonuna kadar ödemeyenlerin o yılın 1 Ocak gününden itibaren,
b) Sigortalılıklarına devam etmek istemediklerini Kuruma yazılı olarak bildirenlerin, bu bildiriminin Kurum kayıtlarına intikal ettiği tarihi izleyen yılbaşından itibaren,
c) Sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi olarak çalışmaya başlamaları nedeniyle prim veya kesenek kesilmeye başladığı tarihten itibaren,
Sigortalılıkları sona erer.
(c) bendi uyarınca sigortalılıkları sona erip de sosyal güvenlik kuruluşları ile ilgilerinin kesilmesi nedeniyle prim veya kesenek ödenmesine son verilenlerin sigortalılıkları, prim veya kesenek ödenmesine son verildiği tarihi izleyen aybaşından itibaren kendiliğinden başlar.” şeklinde düzenlenmiş ve 2925 sayılı Kanun kapsamındaki sigortalılığın zorunlu sigorta kapsamına girilmesi halinde son bulacağı söz konusu maddede vurgulanmıştır.
Yukarıda belirtilen bilgiler ışığında somut olay incelendiğinde; davalı Kurum tarafından davacının 04.01.1993 tarihli giriş bildirgesine istinaden 01.02.1993 tarihinden itibaren Tarım Bağ-Kur sigortalılığı başlatılmış, ancak 01.01.1990-01.01.1991, 01.01.1992-01.01.1996, 01.04.2006-21.04.2011 tarihleri arasında 2925 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olduğu gerekçe gösterilerek 22.04.2011 tarihinde Tarım Bağ-Kur sigortalılığı tescil tarihi itibariyle iptal edilmiştir.
Hal böyle olunca mahkemece yapılacak iş 2925 sayılı Kanun kapsamındaki tali sigortalılığının 2926 sayılı Kanun kapsamındaki zorunlu sigortalılığının önüne geçemeyeceği gözönüne alınarak davacının talebinin 01.01.1996 tarihi olması sebebiyle 01.01.1996 ile 01.04.2006 tarihleri arasında söz konusu faaliyetlerinin Tarım Bağ-Kur sigortası kapsamında olup olmadığının değerlendirilmesinden ibarettir.
Sonuç olarak, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 12.04.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.