14. Hukuk Dairesi Esas No: 2013/390 Karar No: 2013/1728 Karar Tarihi: 07.02.2013
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2013/390 Esas 2013/1728 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2013/390 E. , 2013/1728 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 30.05.2011 gününde verilen dilekçe ile satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 05.06.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı, 01.12.1997 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile 114 parsel sayılı taşınmazda davalıların murisinden gelen tüm hak ve hisseleri devir aldığını, bedelini ödediğini belirterek satış vaadi borçlularının hisselerinin adına tescilini istemiştir. Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalılar vekili temyiz etmiştir. Davacı, temyiz dilekçesine ekli beyan dilekçesi ile 114 parsel sayılı taşınmazda malik olarak görünen ...’in, davalıların murisi... olduğunu ve davalıların bu kişiden gelen miras paylarını satmayı vaat ettiklerini beyan etmiştir. Öncelikle, tapu kaydında paylı malik olarak görünen “...” ile davalıların murisi “... ’ın” aynı kişi olduğunun ispatlanması gerekir. Bu nedenle paydaş “...’e” ait pay yönünden işlem yapılması mümkün bulunmadığından öncelikle bu kaydın düzeltilmesi gerekmektedir. Mahkemece bu konuda davacıya yetki ve makul bir süre verilerek bu işlem gerçekleştikten sonra işin esasının incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. Kabule göre de; satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davalarda mülkiyet aktarımına ilişkin talebin kabul edilebilmesi için sözleşmenin ifa olanağının bulunması zorunludur. Elbirliği mülkiyetine tabi bir taşınmazda ortaklardan sadece birinin veya birkaçının ortaklık dışı bir kişiye satım vaadinde bulunması halinde sözleşme bir taahhüt muamelesi olarak geçerlidir. Ancak dosyada mevcut veraset ilamına göre ...’ın mirasçılarından bir kısmı olan davalıların miras paylarını satmayı vaat ettikleri anlaşılmaktadır. Dava konusu taşınmazdaki ...’in davalıların murisi olduğunun tespiti halinde taşınmazın halen elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olduğu ortaya çıkacaktır. Elbirliği mülkiyetine tabi taşınmazlarda ise pay satışı halinde sözleşmenin ifa kabiliyeti olmayacağından tescile hükmedilmesi de yerinde olmamıştır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 07.02.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.