Esas No: 2019/324
Karar No: 2021/632
Karar Tarihi: 16.03.2021
Danıştay 2. Daire 2019/324 Esas 2021/632 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
İKİNCİ DAİRE
Esas No : 2019/324
Karar No : 2021/632
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın, dilekçede yazılı nedenlerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava Konusu İstem : Dava; Amasya İl Milli Eğitim Müdürlüğü emrinde "Hizmetli" olarak görev yapmakta iken Engelli Personel İstihdamına Yönelik Atama kapsamında Amasya ili, … Ortaokuluna "Öğretmen" olarak ataması yapılan davacının, Sicil Kaydı İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu Kararı gereği, atamasının iptal edilmesine ilişkin … günlü, … sayılı Milli Eğitim Bakanlığı işleminin iptali istemiyle açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti : … İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararıyla; çocuğun basit cinsel istismarı suçundan dolayı 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 103/1-(a) maddesi uyarınca, 18/03/2008 tarihinde "1 yıl, 3 ay" hapis cezası ile cezalandırılarak bu cezası ertelenen davacının, işlediği suçun niteliğinin yasal düzenlemeler ve 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu'nun 43. maddesinde özel bir ihtisas mesleği olarak tanımlanan öğretmenlik mesleğine uygun olmadığından, yapılan atamanın iptaline ilişkin işlemde takdir yetkisinin hukuka uygun kullanıldığı sonucuna varılmış olup, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine hükmedilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararında; istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu belirtilerek, istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından; adli sicil kaydının bulunmadığı; on üç yaşında işlemiş olduğu bir suçtan dolayı cezalandırılmasının Anayasa ve yasal mevzuata aykırı olduğu; onsekiz yaşından küçüklerin işlediği suçlara ilişkin adli sicil bilgilerinin işleme esas alınamayacağı; Devlet Personel Başkanlığına yapılan başvuruda, anılan fiillerin öğretmen olarak atanmasına engel oluşturmayacağı yönünde mütalaa verildiği ileri sürülerek, Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması istenilmiştir.
KARŞI TARAFIN CEVABI : Temyiz istemin reddi gerektiği yolundadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmüştür.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İkinci Dairesi'nce; Tetkik Hâkimi'nin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Başkan … ve Üye …'in; "2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 'İstinaf' başlıklı 45. maddesindeki, '1) İdare ve vergi mahkemelerinin kararlarına karşı, başka kanunlarda farklı bir kanun yolu öngörülmüş olsa dahi, mahkemenin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde istinaf yoluna başvurulabilir. ... 6) Bölge idare mahkemelerinin 46 ncı maddeye göre temyize açık olmayan kararları kesindir.' hükmü ile bahsi geçen Kanun'un, 6545 sayılı Kanun'un 20. maddesiyle değiştirilen 'Temyiz' başlıklı 46. maddesindeki, 'Danıştay dava dairelerinin nihai kararları ile bölge idare mahkemelerinin aşağıda sayılan davalar hakkında verdikleri kararlar, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi Danıştayda, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde temyiz edilebilir: ... c) Belli bir meslekten, kamu görevinden veya öğrencilik statüsünden çıkarılma sonucunu doğuran işlemlere karşı açılan iptal davaları. ...' düzenlemesi uyarınca; hizmetli olarak görev yapmakta iken Engelli Personel İstihdamına Yönelik Atama kapsamında öğretmen olarak ataması yapılan davacının, Sicil Kaydı İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu Kararı gereği, atamasının iptal edilmesine ilişkin dava konusu işlemin, yukarıda anılan Kanun'un 46/c maddesinde ifade edilen 'belli bir meslekten çıkarılma sonucunu doğuran işlem' olarak değerlendirilemeyeceği, anılan ifadeden meslek grupları için ilgili hukuki metinlerinde ayrıca düzenlenmiş olan 'meslekten ihraç' veya 'mesleki faaliyetini durdurma' cezalarının anlaşılması gerektiği, bu nedenle kararın temyiz yolu açık olmayan 'kesin' kararlardan olduğu sonucuna varılmakla, temyiz isteminin incelenmesine yasal olanak bulunmadığı ve davacının temyiz isteminin incelenmeksizin reddedilmesi gerektiği' yolundaki ayrışık oylarına karşılık, dava konusu uyuşmazlığın, 2577 sayılı Kanun'un 46/c maddesi kapsamında, temyize tabi olduğuna oyçokluğuyla karar verilerek işin esasına geçildi:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Davacı; 02/10/1993 doğumlu olup, Gaziosmanpaşa Üniversitesi Eğitim Fakültesi Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi alanı mezunudur.
Amasya İl Milli Eğitim Müdürlüğü emrinde "Hizmetli" kadrosunda görev yapmakta iken Engelli Personel İstihdamına Yönelik Atama kapsamında 15/08/2017 tarihinde Amasya ili, … Ortaokuluna öğretmen olarak ataması yapılmış; 22/08/2017 tarihinde ise görevine başlamıştır.
Amasya Valiliği İl Emniyet Müdürlüğünce, Amasya İl Milli Eğitim Müdürlüğüne yazılan … günlü, … sayılı yazıda; davacı hakkında, … Ağır Ceza Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararı ile, "Çocuğun Basit Cinsel İstisması" suçundan 1 yıl 3 ay hapis cezası ile mahkumiyetine hükmedildiği ve 2 yıl cezanın ertelenmesi nedeniyle denetim kararı verildiği, ayrıca Tokat-Gaziosmanpaşa Polis Merkezi Amirliğince, … günlü "Kasten Yaralama-Hakaret" suçundan hakkında işlem yapıldığı ve yapılan işlemle alakalı …Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturmanın yürütüldüğü bildirilmiştir.
Söz konusu ceza yargılamasında; davacı, 13/08/2006 tarihinde işlediği çocuğun basit cinsel istismarı suçu nedeniyle … Ağır Ceza Mahkemesinin … günlü, E:… K:… sayılı kararı ile Türk Ceza Kanunu (TCK)'nun 103/1. maddesi uyarınca 3 yıl hapis cezası ile cezalandırılmış; yaş küçüklüğü ve takdiri indirimle neticeten hükmolunan 1 yıl 3 ay hapis cezası, TCK. madde 51/1 hükmü gereğince ertelenmiş; 2 yıl denetim süresi tayin edilmiş ve davacının, fiilin işlendiği tarihte on sekiz yaşın altında olması nedeni ile TCK 53/4. maddesi uyarınca belirli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma güvenlik tedbirinin uygulanmasına kanunen yer olmadığına karar verilmiş ve hüküm temyiz edilmeden 18/04/2008 tarihinde kesinleşmiştir.
Diğer taraftan; Tokat Gaziosmanpaşa Polis Merkezi Amirliğince … tarihinde basit yaralama ve hakaret suçuna ilişkin … Cumhuriyet Başsavcılığının … soruşturma nolu kararında, davacı müşteki; şüpheliler ise …., ….ve … isimli şahıslar olup; anılan dosyada, uzlaşma nedeniyle olayla ilgili kamu adına kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmiştir.
Davacı tarafından, … Cumhuriyet Başsavcılığından temin edilen 27/09/2017 günlü, adli sicil kaydı sorgulaması sonuçlarını içeren belgede, adli sicil kaydı ve adlı sicil arşiv kaydının bulunmadığı belirtilmiştir.
Davacı hakkındaki yukarıda ayrıntısına yer verilen ceza yargılaması ve yürütülen soruşturma nedeniyle; … günlü, … sayılı 2017 yılı İlk Defa Sözleşmeli ve Engelli Öğretmen Ataması Yapılanlara İlişkin Sicil Kaydı İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu Kararı gereğince, güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlandığından bahisle, Milli Eğitim Bakanlığının … günlü, … sayılı kararnamesiyle, davacının öğretmen olarak atanmasına ilişkin işlem iptal edilmiştir.
Anılan işlemin iptali istemiyle de, temyizen bakılmakta olan dava açılmıştır.
Ayrıca; dava açıldıktan sonra davacı tarafından, on sekiz yaşından küçükken işlemiş olduğu suçtan dolayı hakkındaki kesinleşmiş mahkumiyet hükmü ile … Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın, devlet memuru veya öğretmen olarak atanmasına engel oluşturup oluşturmadığına yönelik BİMER üzerinden yapılan 27/12/2017 tarihli başvuruya; Devlet Personel Başkanlığının … günlü, … sayılı yazısı ile verilen cevap; "... Çocuğun basit cinsel istismarı suçunu işlediğiniz tarihte (18) yaşından küçük olmanız, kasten yaralama ve hakaret suçundan ise hakkınızda kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiş olması sebebiyle, ilgili mevzuatında aranan diğer nitelikleri taşımanız kaydıyla, anılan mahkeme kararlarının devlet memuru ya da öğretmen olarak atanmanıza engel teşkil etmediği mütalaa edilmektedir." şeklindedir.
İLGİLİ MEVZUAT :
Anayasa’nın “Özel hayatın gizliliği” başlıklı 20. maddesinin birinci fıkrasında; “Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz." hükmüne, üçüncü fıkrasında; ''Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir. Bu hak; kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar. Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir.'' düzenlemesine yer verilmiştir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin “Özel ve aile hayatına saygı hakkı” başlıklı 8. maddesinde de; “(1) Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve yazışmasına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir. (2) Bu hakkın kullanılmasına bir kamu makamının müdahalesi, ancak müdahalenin yasayla öngörülmüş ve demokratik bir toplumda ulusal güvenlik, kamu güvenliği, ülkenin ekonomik refahı, düzenin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli bir tedbir olması durumunda söz konusu olabilir.” hükmü yer almaktadır.
4045 sayılı Güvenlik Soruşturması, Bazı Nedenlerle Görevlerine Son Verilen Kamu Personeli ve Kamu Görevine Alınmayanların Haklarının Geri Verilmesine ve 1402 Numaralı Sıkıyönetim Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun'un 1. maddesinin dava konusu işlem tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan halinde; "Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması; kamu kurum ve kuruluşlarında, yetkili olmayan kişilerin bilgi sahibi olmaları halinde devlet güvenliğinin, ulusal varlığın ve bütünlüğün, iç ve dış menfaatlerin zarar görebileceği veya tehlikeye düşebileceği bilgi ve belgelerin bulunduğu gizlilik dereceli birimler ile askeri, emniyet ve istihbarat teşkilatlarında çalıştırılacak kamu personeli ve ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde çalışacak personel hakkında yapılır. Devletin güvenliğini, ulusun varlığını ve bütünlüğünü iç ve dış menfaatlerinin zarar görebileceği ve tehlikeye düşebileceği bilgi ve belgeler ile gizlilik dereceli kamu personeli ile meslek gruplarının tespiti birim ve kısımlarının tanımlarının yapılması, güvenlik soruşturmasının ve arşiv araştırmasının usul ve esasları ile bunu yapacak merciler ve üst kademe yöneticilerinin kimler olduğu Bakanlar Kurulu kararı ile yürürlüğe konulacak yönetmelik ile düzenlenir." hükmü bulunmaktadır.
6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'nun 6. maddesinde; ''(1) Kişilerin ırkı, etnik kökeni, siyasi düşüncesi, felsefi inancı, dini, mezhebi veya diğer inançları, kılık ve kıyafeti, dernek, vakıf ya da sendika üyeliği, sağlığı, cinsel hayatı, ceza mahkûmiyeti ve güvenlik tedbirleriyle ilgili verileri ile biyometrik ve genetik verileri özel nitelikli kişisel veridir. (2) Özel nitelikli kişisel verilerin, ilgilinin açık rızası olmaksızın işlenmesi yasaktır. (3) Birinci fıkrada sayılan sağlık ve cinsel hayat dışındaki kişisel veriler, kanunlarda öngörülen hâllerde ilgili kişinin açık rızası aranmaksızın işlenebilir. Sağlık ve cinsel hayata ilişkin kişisel veriler ise ancak kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbî teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amacıyla, sır saklama yükümlülüğü altında bulunan kişiler veya yetkili kurum ve kuruluşlar tarafından ilgilinin açık rızası aranmaksızın işlenebilir. (4) Özel nitelikli kişisel verilerin işlenmesinde, ayrıca Kurul tarafından belirlenen yeterli önlemlerin alınması şarttır.'' düzenlemesi yer almıştır.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 48/A-5. maddesinde, ''Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkum olmamak'' devlet memurluğuna alınacaklarda aranacak genel şartlar arasında sayılmıştır.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun, "Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma" başlıklı 53. maddesinde; "(1) Kişi, kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak; a) Sürekli, süreli veya geçici bir kamu görevinin üstlenilmesinden; bu kapsamda, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinden veya Devlet, il, belediye, köy veya bunların denetim ve gözetimi altında bulunan kurum ve kuruluşlarca verilen, atamaya veya seçime tabi bütün memuriyet ve hizmetlerde istihdam edilmekten, b) Seçme ve seçilme ehliyetinden, c) Velayet hakkından; vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan, d) Vakıf, dernek, sendika, şirket, kooperatif ve siyasi parti tüzel kişiliklerinin yöneticisi veya denetçisi olmaktan, e) Bir kamu kurumunun veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşunun iznine tabi bir meslek veya sanatı, kendi sorumluluğu altında serbest meslek erbabı veya tacir olarak icra etmekten, Yoksun bırakılır. (2) Kişi, işlemiş bulunduğu suç dolayısıyla mahkûm olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar bu hakları kullanamaz. ... (4) Kısa süreli hapis cezası ertelenmiş veya fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında birinci fıkra hükmü uygulanmaz. ..." kuralına yer verilmiştir.
5352 sayılı Adli Sicil Kanunu'nun 10. maddesinin üçüncü fıkrasında, ''Onsekiz yaşından küçüklerle ilgili adlî sicil ve arşiv kayıtları; ancak soruşturma ve kovuşturma kapsamında değerlendirilmek üzere Cumhuriyet başsavcılıkları, hâkim veya mahkemelerce istenebilir. '' hükmü yer almak olup; 07/09//2005 günlü, 25929 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Adli Sicil Yönetmeliği'nin 12. maddesinin dördüncü fıkrasında, "Onsekiz yaşından küçüklerle ilgili adlî sicil ve arşiv kayıtları; ancak soruşturma ve kovuşturma kapsamında değerlendirilmek üzere mahkeme, hâkim veya savcılıklarca istenebilir.'', 14. maddesinin birinci fıkrasında da, ''Onsekiz yaşından küçüklerle ilgili adlî sicil ve arşiv kayıtları ancak soruşturma ve kovuşturma kapsamında değerlendirilmek üzere mahkeme, hâkim veya savcılıklara talep halinde verilir.'' düzenlemesi bulunmaktadır.
Öte yandan, 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu'nun "Öğretmenlik" başlıklı 43. maddesinde, "Öğretmenlik, Devletin eğitim, öğretim ve bununla ilgili yönetim görevlerini üzerine alan özel bir ihtisas mesleğidir. Öğretmenler bu görevlerini Türk Milli Eğitiminin amaçlarına ve temel ilkelerine uygun olarak ifa etmekle yükümlüdürler. ... Aday öğretmenliğe atanabilmek için; 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinde sayılan şartlara ek olarak, yönetmelikle belirlenen yükseköğretim kurumlarından mezun olma ve Bakanlıkça ve/veya Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi tarafından yapılacak sınavlarda başarılı olma şartları aranır. ..." hükmüne yer verilmiştir. Ayrıca, 17/04/2015 günlü, 29329 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmen Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği'nin, 5. maddesinde, "(1) Öğretmenlik mesleğine aday öğretmen olarak girilir. (2) Aday öğretmenliğe/öğretmenliğe atanacaklarda, 657 sayılı Kanunun 48 inci maddesinde belirtilen genel şartların yanında aşağıdaki özel şartlar aranır; a) Mezun olunan yükseköğretim programının, Bakanlığın öğretmenliğe atanacakların tespitine ilişkin kararına göre atama yapılacak alana uygun olması, b) Öğretmenliğe kaynak teşkil eden yükseköğretim programlarından mezun olanların ihtiyacı karşılamadığı alanlara atanacaklar hariç olmak üzere, Bakanlıkça uygun görülen pedagojik formasyon eğitiminin başarıyla tamamlanmış olması, c) Yurt dışındaki yükseköğretim kurumlarından mezun olanların, Yükseköğretim Kurulu Başkanlığınca yükseköğrenimlerinin ve/veya pedagojik formasyon belgelerinin yurt içindeki yükseköğretim kurumlarına veya programlarına denkliğinin kabul edilmiş olması, ç) İlk atama kapsamında atanacakların, KPSS’den atanacakları alanlar için belirlenen taban puan ve üzerinde puan almış olmaları, d) Devlet memurluğundan veya öğretmenlik mesleğinden çıkarılmayı gerektiren bir ceza alınmamış olması" şeklinde, öğretmenlik mesleğine atanma şartları belirlenmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Belirli kamu görevlerinde çalıştırılacak personel hakkında uygulanan güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının kanuni dayanağı 4045 sayılı Kanun'dur. 4045 sayılı Kanun'un dava konusu işlem tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan halinde, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının; kamu kurum ve kuruluşlarında yetkili olmayan kişilerin bilgi sahibi olmaları hâlinde devlet güvenliğinin, ulusal varlığın ve bütünlüğün, iç ve dış menfaatlerin zarar görebileceği veya tehlikeye düşebileceği bilgi ve belgelerin bulunduğu gizlilik dereceli birimler ile askerî teşkilatlarda, emniyet ve istihbarat teşkilatlarında çalıştırılacak kamu personeli, ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde çalışacak personel hakkında yapılacağı düzenlenmiştir.
Kamu görevlilerinin sadakat, tarafsızlık ve devlete bağlılık yükümlülüğü çerçevesinde devleti temsil eden ve millî güvenlik bakımından hassasiyet içeren bazı kamu görevlerine atanacak kişiler bakımından daha sıkı nitelikler aranması ve birtakım sınırlamaların getirilmesi doğaldır. Bu şekilde aranan nitelikler ve kanunlarda öngörülen kısıtlamalar, kamu hizmetinin etkin ve sağlıklı bir biçimde yürütülmesi amacına yöneliktir.
Dolayısıyla idarenin millî güvenlik açısından önem arz eden kadrolara atanacak kişilerin tabi olacağı güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması konusunda kanunla temel çerçeveyi ortaya koyan kurallar getirmesi mümkündür.
Ancak, bu alanda yapılan düzenlemelerin diğer kanuni düzenlemelerle çelişmemesi ve diğer düzenlemelerde gözetilen amaçları ortadan kaldırır nitelikte de olmaması gerekmektedir.
Bu bağlamda, 4045 sayılı Kanun'un 1. maddesinin işlem tarihindeki hali incelendiğinde; maddede, kişilerin geçmiş ceza mahkûmiyetlerine ilişkin kayıtlar bakımından hangi suçların kamu görevine girmeye engel olacağı ve on sekiz yaşından küçükken işlenen suçlara dair kayıtların güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlanmasına sebep olup olmayacağı konusunda hiçbir belirleme yapılmadığı, suçlar arasında herhangi bir ayrım ve derecelendirme öngörülmediği, aynı şekilde tecil ya da hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına konu kararların güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlandırılmasının bir sebebi olup olmayacağı hususunda herhangi düzenlemeye yer verilmediği anlaşılmaktadır.
Öte yandan, Anayasa'nın 10., 41., 58., 61. ve 141. maddelerinde; devletin çocukların korunması, topluma kazandırılması ve yargılanmalarının özel kurallara tabi tutulması konularında gerekli tedbirleri alacağı, teşkilat ve tesisleri kuracağı belirtilmek suretiyle bazı pozitif yükümlülükler öngörülmüştür.
Devletin çocukların korunması ile ilgili bahsedilen pozitif yükümlülükleri kapsamında hukukumuzda bazı kanuni düzenlemelere yer verildiği görülmektedir. Bunlardan biri de çocukların işledikleri bir suç nedeniyle kamu görevlerinden sürekli olarak yasaklanamayacaklarını öngören kanuni düzenlemedir. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 53. maddesinde, kasten işlediği bir suçtan dolayı hapis cezasına mahkum olmuş ve fiili işlediği sırada on sekiz yaşını doldurmamış olanların sürekli bir kamu görevini üstlenmekten mahrum bırakılamayacakları ifade edilmiştir.
Aynı şekilde 5352 sayılı Kanun'un 10. maddesinin üçüncü fıkrasında on sekiz yaşından küçüklerle ilgili adli sicil ve arşiv kayıtlarının ancak soruşturma ve kovuşturma kapsamında değerlendirilmek üzere Cumhuriyet başsavcılıkları, hakim veya mahkemelerce istenebileceği düzenlenmiştir. Buna göre on sekiz yaşından küçükken işlenen bir suça ait kayıtların idari makamlara bildirilmesi hukuken mümkün değildir.
Nitekim, Anayasa Mahkemesinin 27/02/2019 günlü, 2014/7256 başvuru numaralı "Fatih Saraman" kararında, on sekiz yaşından küçükken işlenmiş suç hakkında verilen kararın ancak yargı mercilerince istenilebileceği ve başvuru konusu olayda, bu bilgiler, 5352 sayılı Kanun'un 10. maddesinin üçüncü fıkrasına aykırı şekilde idari makamlara verildiğinden özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine karar verilmiştir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay ele alındığında; davacının müşteki olduğu basit yaralama ve hakaret suçlarından … Cumhuriyet Başsavcılığınca kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi; diğer taraftan, davacının on sekiz yaşından küçükken işlediği suça ilişkin kaydın, 5352 sayılı Kanun'un 10. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan hükme aykırı şekilde idari makamlara verilmiş olması karşısında, anılan Kanun hükmüne aykırı şekilde elde edilen bilgi ve belgelere dayalı olarak yapılan güvenlik soruşturması üzerine davacının atama şartlarını taşımadığından bahisle tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu itibarla, davanın reddi yönündeki İdare Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun reddine dair …Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVACININ TEMYİZ İSTEMİNİN KABULÜNE,
2. … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinin 2/b fıkrası uyarınca BOZULMASINA,
3. Aynı Kanun'un 6545 sayılı Kanun'la değişik 50. maddesinin 2. fıkrası uyarınca ve yukarıda belirtilen hususlar da gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın, kararı veren …Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 16/03/2021 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.