Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/5906
Karar No: 2019/3284
Karar Tarihi: 14.02.2019

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2016/5906 Esas 2019/3284 Karar Sayılı İlamı

22. Hukuk Dairesi         2016/5906 E.  ,  2019/3284 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : ALACAK

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı isteminin özeti:
    Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının işi sebebi ile yakalandığı meslek hastalığı bahane edilerek iş aktine haksız olarak son verildiğini belirterek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, ücret alacağı, ödenmeyen asgari geçim indirimi, fazla mesai ücreti, hafta tatili alacağı, ulusal bayram ve genel tatil alacağı ve kötü niyet tazminatı talebinde bulunmuştur.
    Davalınım cevabının özeti:
    Davalı vekili davanın reddini talep etmiştir.
    Mahkeme kararının özeti:
    Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Temyiz:
    Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Gerekçe:
    1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
    2-Taraflar arasında davacının talep edebileceği kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı miktarı uyuşmazlık konusudur.
    4857 sayılı İş Kanunu"nun 120. maddesi uyarınca halen yürürlüğü devam eden mülga 1475 sayılı İş Kanunu"nun 14/2. maddesi, işçinin aynı işverene bağlı olarak bir ya da değişik işyerlerinde çalıştığı sürelerin kıdem hesabı yönünden birleştirileceğini hükme bağlamıştır. O halde kıdem tazminatına hak kazanmaya dair bir yıllık sürenin hesabında, işçinin daha önceki fasılalı çalışmaları dikkate alınır. Bununla birlikte, her bir fesih şeklinin kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde gerçekleşmesi, hizmet birleştirmesi için şarttır. İşçinin önceki çalışmaları sebebiyle kıdem tazminatı ödenmişse, aynı dönem için iki defa kıdem tazminatı ödenemeyeceğinden, tasfiye edilen dönemin kıdem tazminatı hesabında dikkate alınması mümkün olmaz. Yine, istifa etmek suretiyle işyerinden ayrılan işçi kıdem tazminatına hak kazanmayacağından, istifa yoluyla sona eren önceki dönem çalışmaları kıdem tazminatı hesabında dikkate alınmaz. Ancak aynı işverene ait bir ya da değişik işyerlerinde çalışılan süre için kıdem tazminatı ödenmemişse, bu süre aynı işverende geçen sonraki hizmet süresine eklenerek son ücret üzerinden kıdem tazminatı hesaplanmalıdır. Zamanaşımı def"inin ileri sürülmesi halinde, önceki çalışma sonrasında ara verilen dönem on yılı aşmışsa önceki hizmet bakımından kıdem tazminatı hesaplanması mümkün olmaz.
    İşçinin iş sözleşmesi feshedilmediği halde çeşitli sebeplerle kıdem tazminatı adı altında yapılan ödemeler avans niteliğinde sayılmalıdır. İşçinin iş sözleşmesinin feshinde kıdem tazminatına hak kazanılması durumunda, işyeri ya da işyerlerinde geçen tüm hizmet sürelerine göre kıdem tazminatı hesaplanmalı, daha önce avans olarak ödenen miktar kanuni faiziyle birlikte mahsup edilmelidir.
    İşçinin imzasını taşıyan, fesihten sonra düzenlenen ve savunma ile çelişmeyen, davaya konu hakların sayıldığı ibranamelere değer verilmeli, salt miktar içermemiş oluşu ibranamenin geçersizliği sonucunu doğurmamalıdır. Miktar içeren ibranameler ise makbuz olarak değerlendirilmelidir.
    Davacının aralıklı çalışmalarının her birinin iş sözleşmesinin feshi ile sonlanıp sonlanmadığı belirlenmeli ve bu feshe göre işçiye kanuni haklarının ödenip ödenmediği tespit olunmalıdır. Feshe göre işçilik haklarının ödendiği belirlendiğinde, önceki çalışmalarının tasfiye edildiği kabul edilmeli ve tazminat hesabı açısından daha sonraki çalışma süresine eklenmemelidir. Ancak yapılan ödemelerin yasal hakların altında kaldığının anlaşılması halinde yine tasfiye esası benimsenmekle birlikte zamanaşımı def"i sebebiyle zamanaşımına uğramamış dönem için belirlenen fark alacaklar, her bir dönem ücretine göre belirlenmeli ve istekler yönünden karar verilmelidir.
    İşçinin iş sözleşmesinin feshinde işçilik alacaklarının hiç ödenmediği anlaşıldığında bu defa aralıklı çalışma süreleri birleştirilmeli ve en son tazminata hak kazanacak şekilde gerçekleşen feshe göre son ücret üzerinden hesaplama yapılarak sonuca gidilmelidir.
    Somut olayda; dosya içerisinde bulunan kıdem tazminatı bordrolarında 31.08.2008 tarihinde 6.047.84 TL ve 19.03.2014 tarihinde 15.295,09 TL kıdem tazminatı alacağının bulunduğuna ilişkin bordroların düzenlendiği, davcı ise dava dilekçesinde ve duruşmadaki beyanlarında 2008 yılında ve 2014 yılında kıdem tazminatına mahsuben davalı tarafından kıdem tazminatı ödemesi yapıldığını kabul etmiştir. Bu durumda yapılması gereken davacının da kabulünde olan söz konusu bu miktarların ödendiği tarihten dava tarihine kadar işleyecek yasal faizi ile hesaplanan toplam miktardan mahsubudur. Karara esas alınan bilirkişi raporunda her ne kadar 2014 yılında yapılan ödeme toplam alacaktan mahsup edilmiş ise de bu miktarın içerisinde dosya kapsamından davacıya ihbar tazminatı ödemesi olarak yapılan 4.069,31 TL ihbar tazminatının da bulunduğu ,ödeme tarihinden dava tarihine kadar işleyecek yasal faizin toplam alacaktan mahsup edilmediği anlaşılmış olup ,davacının da kabulünde olan ve 2008 yılına yapıldığı anlaşılan kıdem tazminatı ödemesi ve ödendiği tarihten dava tarihine kadar işleyecek yasal faizinin ise hiç dikkate alınmadan hesaplandığı anlaşılmaktadır. Bahsi geçen hususun gözetilmemesi bozma sebebidir.
    3-Dosya kapsamından Mart /2014 tarihli bordroda davalı tarafından davacıya ödenmesi gereken ihbar tazminatı bordrosunda davacının ihbar tazminatı 4.069,31 TL olarak hesaplandığı, davacının beyanından bu miktarında kendisine ödendiği anlaşılmaktadır. Bu durumda davacıya 2014 tarihinde yapılan toplam ödeme içerisindeki 4.069,31 TL nin ihbar tazminatı ödemesi olduğu arlaşıldığından bu miktarın da ilgili alacak kaleminden mahsubu ile sonuca gidilmelidir.
    4-Taraflar arasında bir diğer itilaflı hususta davacının ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışıp çalışmadığı hususudur.
    Ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını iddia eden işçi, bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda yer alan bayram ve genel tatil ücreti ödemesinin yapıldığı varsayılır. Bordroda ilgili bölümünün boş olması ya da bordronun imza taşımaması halinde işçi, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını her türlü delille ispat edebilir.
    Ulusal bayram ve genel tatillerde çalışıldığının ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, yazılı delil niteliğindedir. Ancak, sözü edilen çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda, tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir.
    İmzalı ücret bordrolarında ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinin ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından daha fazla çalışıldığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin alacağının bordroda görünenden daha fazla olduğu yönünde bir ihtirazi kaydının bulunması halinde, ulusal bayram ve genel tatil çalışmalarının ispatı her türlü delille yapılabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olanın dışında ulusal bayram ve genel tatil çalışmalarının yazılı delille kanıtlaması gerekir.
    Ulusal bayram ve genel tatil çalışmalarının yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
    Somut olayda; dosya içerisine sunulan bordrolarda ulusal bayram ve genel tatil alacağı tahakkuku bulunmamakta olup davacı ulusal bayram ve genel tatil çalışmasının ispatında tanık deliline başvurmuştur. Dosya kapsamında dinlenen tanık beyanları bir brütün olarak incelendiğinde davacı tanığı ... beyanında dini bayramlara genellikle çalışmadığını beyan ettiği ancak diğer ulusal bayram ve resmi tatil günleri hakkında beyanda bulunmadığı diğer davacı tanığı ...’in ise dini bayramlar ile ilgili beyanda bulunmadığı , resmi bayramlarda ise iş verenin isteğine bağlı olarak çalıştıklarını beyan ettikleri, dosya kapsamından da davacının hangi ulusal bayram ve resmi tatillerde çalıştığı hususunun tespit edilemediği anlaşılmaktadır. Bu durumda davacının ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını ispat edemediği anlaşılmakta olup bu alacak kalemine ilişkin talebin reddi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmesi de bozma sebebidir.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 14.02.2019 gününde oybirliği ile karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi