15. Hukuk Dairesi 2017/2672 E. , 2018/1584 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi:Asliye Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki asıl ve birleşen dosya davacısı vekili ile asıl dosya davalısı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış, eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmâl edilerek gelmiş
olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Asıl dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan eksik ve ayıplı iş nedeniyle tazminat ve çek nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine, birleşen dava ise çek nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin olup, mahkemece asıl davanın kısmen kabulüne birleşen davanın kabulüne dair verilen karar, asıl ve birleşen dosya davacısı vekili ve asıl dosya davalısı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Asıl davada davacı yüklenici, davalı alt yüklenicidir. Birleşen davada davacı çek keşide eden, davalı ise ciro yolu ile hamildir.
Asıl davada davacı; taraflar arasında mesire yerine ilişkin eser sözleşmesi bulunduğunu, iş bedeli olan 100.000,00 TL"nin ödenmesine rağmen işin bitirilip teslim edilmediğini 25.000,00 TL bedelli çekin iptâli ve mahsubu ile eksik işler bedelinin tahsilini talep etmiştir. Davalı imalâtların bitirildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Birleşen davada davacı 25.000,00 TL bedelli çek nedeniyle borçlu olmadığının tespitini talep etmiş davalıya tebligat yapılmaksızın birleştirme kararı verilmiştir.Adil yargılanma hakkı Anayasamızın 36/1. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin 6. maddesinde düzenlenmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi"nin bazı kararları ile Anayasa Mahkemesi"nin bireysel başvuruya ilişkin bazı kararlarında gerekçeli karar hakkının adil yargılanma hakkının somut görünümlerinden olduğu belirtilmiştir. Anayasa"nın 141/3. maddesine göre bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Adil yargılanma hakkının sağlanması kapsamında kararların gerekçeli olmasıyla ilgili kamu düzenine ilişkin hükümlere 6100 sayılı HMK"da da yer verilmiştir. HMK"nın 297. maddeye göre hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri yer almalı ve sonuç kısmında da taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.HGK"nın 24.02.2010 tarihli 2010/1-86 Esas ve 2010/108 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere; "yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur." Bu unsurları taşımayan bir gerekçe, görünüşte gerekçe olup, yasada belirtilen unsurlara uygun yasayolu denetimini mümkün kılan gerçek anlamda bir gerekçe değildir.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece asıl davanın kısmen kabulü ile 13.500,68 TL"nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, birleşen davanın kabulü ile 25.000,00 TL bedelli çekin iptâline karar verilmiştir. Mahkemece hükme dayanak alınan bilirkişi raporları incelendiğinde hükmedilen 13.500,68 TL"ye nasıl ulaşıldığı anlaşılamamıştır zira bilirkişi raporunda mağduriyet tutarı 14.721,84 TL olarak hesap edilmiştir. Bu durumda verilen karar HMK"nın 297/1-c maddesindeki unsurları içermediğinden verilen karar bu maddenin ihlali niteliğindedir. Gerekçeli kararın kanundaki unsurları içermemesi, adil yargılanma hakkına ve bu kapsamda kalan gerekçeli karar isteme hakkına aykırıdır. Kanun"un emredici düzenlemesine uygun biçimde, yeterli unsurları ve görünürde değil gerçek gerekçe içeren, böylece tarafların adil yargılanma hakkını ihlâl etmeyen, temyiz denetimine elverişli bir karar verilmek üzere, kararın bozulması uygun bulunmuş ve bozma nedenine tarafların göre diğer temyiz itirazları incelenmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, bozma nedenine göre tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, ödedikleri temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz eden asıl ve birleşen dosya davacısı ile asıl dosya davalısına geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 17.04.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.