4. Ceza Dairesi 2018/7273 E. , 2018/20252 K.
"İçtihat Metni"
Şantaj, hakaret ve tehdit suçlarından şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 28/02/2018 tarihli ve 2017/111273 soruşturma, 2018/19541 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin mercii İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliğinin 26/03/2018 tarihli ve 2018/1705 değişik iş sayılı kararı, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü"nün 15/10/2018 gün ve 94660652-105-34-12378-2018-Kyb sayılı istemleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 19/10/2018 gün ve 2018/84513 sayılı bozma düşüncesini içeren ihbarnamesiyle Daireye gönderilmiş olduğu görülmekle, dosya incelendi:
Kanun yararına bozma isteyen ihbarnamede;
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 160. maddesinde yer alan “Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.” şeklindeki düzenleme karşısında, Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmak zorunda olduğu,
Somut dosya kapsamına göre, şüphelinin suçlamaları kabul etmediği de dikkate alındığında, mesajların gönderildiği iddia edilen şüpheliye ait GSM hattının iletişim tespit kaydı alınarak iddiaların doğruluğu ile başka bir suç unsuru içerip içermediği değerlendirilmeden, olayan tanığı olduğu iddia edilen şüphelinin kızı dinlenilmeden, eksik soruşturmaya dayalı olarak kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, ortada 5271 sayılı Kanun’a uygun bir soruşturmanın bulunmadığı bir durumda, anılan Kanun’un 160. maddesi ve diğer maddeleri uyarınca soruşturma yapılmasını sağlamak maksadıyla merciince itirazın kabul edilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu anlaşılmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Şantaj, hakaret ve tehdit suçlarından şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 28/02/2018 tarihli ve 2017/111273 soruşturma, 2018/19541 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin mercii İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliğinin 26/03/2018 tarihli ve 2018/1705 değişik iş sayılı kararının, mesajların gönderildiği iddia edilen şüpheliye ait GSM hattının iletişim tespit kaydı alınarak iddiaların doğruluğu ile başka bir suç unsuru içerip içermediği değerlendirilmeden, olayan tanığı olduğu iddia edilen şüphelinin kızı dinlenilmeden, eksik soruşturmaya dayalı olarak kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, ortada 5271 sayılı Kanun’a uygun bir soruşturmanın bulunmadığı bir durumda, anılan Kanun’un 160. maddesi ve diğer maddeleri uyarınca soruşturma yapılmasını sağlamak maksadıyla merciince itirazın kabul edilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle kanun yararına bozmaya konu edildiği anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 28/02/2018 tarihli ve 2017/111273 soruşturma, 2018/19541 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda ve bu karara yönelik itirazın reddine ilişkin mercii İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliğinin 26/03/2018 tarihli ve 2018/1705 değişik iş sayılı kararında isabet bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 160. maddesinin 1. fıkrasında, "Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar." 2. fıkrasında, "Cumhuriyet savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür." 170. maddesinin 2. fıkrasında, “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler." 172. maddesinin 1. fıkrasında, “Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir.” hükümleri düzenlenmiştir.
CMK"nın 173. maddesi; "(1) Suçtan zarar gören, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde, bu kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine itiraz edebilir.
(2) İtiraz dilekçesinde, kamu davasının açılmasını gerektirebilecek olaylar ve deliller belirtilir.
(3) (Değişik fıkra: 18/06/2014-6545 S.K./71. md) Sulh ceza hâkimliği, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek suretiyle, o yer Cumhuriyet başsavcılığından talepte bulunabilir; kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder; itiraz edeni giderlere mahkûm eder ve dosyayı Cumhuriyet savcısına gönderir. Cumhuriyet savcısı, kararı itiraz edene ve şüpheliye bildirir.
(4) (Değişik fıkra: 25/05/2005-5353 S.K./26.mad) Sulh ceza hâkimliği istemi yerinde bulursa, Cumhuriyet savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye verir.
(5) Cumhuriyet savcısının kamu davasının açılmaması hususunda takdir yetkisini kullandığı hâllerde bu Madde hükmü uygulanmaz.
(6) (Değişik fıkra: 2/1/2017 - 680 S.K.H.K./11. md) İtirazın reddedilmesi halinde aynı fiilden dolayı kamu davası açılabilmesi için 172 nci maddenin ikinci fıkrası uygulanır." biçimindedir.
Yukarıda yer verilen düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere, Ceza Muhakemesi Kanununun “soruşturma” başlıklı 2. kitabında, Cumhuriyet savcısının suç soruşturmasına ilişkin süreci nasıl yürüteceği ve kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi durumunda, itirazı incelemekle görevli hakimliğin görevleri açık bir şekilde düzenlenmiş bulunmaktadır.
Bu çerçevede, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı itiraz üzerine inceleyen hakimlik, kamu davası açılması için yeterli delil bulunmaması durumunda itirazın reddine, yeterli delil bulunması durumunda itirazın kabulüne veya dosyada yer alan delillerin itirazla ilgili olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi için yeterli olmadığı durumlarda soruşturmanın genişletilmesine karar verebilecektir.
CMK’nın 170/2. maddesine göre kamu davası açılabilmesi için soruşturma aşamasında toplanan delillere göre suçun işlendiğine dair yeterli şüphe bulunması gerekir. Suç ihbar veya şikayeti yoluyla soruşturma yaparak maddi gerçeğe ulaşma yükümlülüğü ve yetkisi bulunan Cumhuriyet savcısı, soruşturma sonucunda elde edilen delilleri değerlendirerek kamu davası açmayı gerektirir nitelikte yeterli şüphe olup olmadığını takdir edecektir. Ancak soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısının delil değerlendirmesiyle, kovuşturma aşamasında hakimin delilleri değerlendirmesi birbirinden farklı özelliklere sahiptir. CMK’nın 170/2. maddesine göre soruşturma aşamasında toplanan deliller kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturup oluşturmadıkları çerçevesinde incelemeye tabi tutulurken, kovuşturma aşamasında, isnad edilen suçun işlenip işlenmediği hususunda mahkumiyete yeter olup olmadığı ve tam bir vicdani kanaat oluşturup oluşturmadığı çerçevesinde değerlendirilmektedir.
İncelenen dosyada;
Şikayetçi Şefika Ayben Erdoğan vekilinin şüpheli ... hakkında, şikayetçiye ve şikayetçinin çalıştığı işyerindeki üst amiri konumundaki kişilere "büyük sırrını ailen öğrenince çok üzülür mü? devamını bekle...", "çok yakında bankadaki herkes senin gerçek yüzünü görecek", "Latif beyin büyük sırrı? devamı gelecek... " şeklinde mesaj ve e mail gönderdiğinden bahisle şikayette bulunduğu, şüphelinin atılı suçlamayı kabul etmediğini, eşiyle şikayetçi arasında gönül ilişkisi olduğunu öğrendiğini, boşanma davası açtığını, mesaj ya da e mail göndermediğini beyan ettiği, yapılan soruşturma sonucunda şüpheli hakkında şantaj, hakaret ve tehdit suçlarından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 28/02/2018 tarihli ve 2017/111273 soruşturma, 2018/19541 sayılı kararıyla " Yukarıda açıklandığı üzere; müşteki vekilinin şikayet dilekçesi ve şüpheli ifadesi ve boşanma davası evrak suretlerine ve mesaj içeriklerine göre söz konusu olayda atılı suçların yasal unsurlarının oluşmadığı..." şeklindeki gerekçeyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, anılan karara yönelik şikayetçi vekili tarafından süresinde itiraz edildiği, mercii İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliğinin 26/03/2018 tarihli ve 2018/1705 değişik iş sayılı kesin kararıyla itirazın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamı, kanun yararına bozma istemi ve tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde;
Ceza Muhakemesi Kanununun “soruşturma” başlıklı 2. kitabında, Cumhuriyet savcısının suç soruşturmasına ilişkin süreci nasıl yürüteceği ve kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi durumunda, itirazı incelemekle görevli hakimliğin görevleri açık bir şekilde düzenlenmiş bulunmaktadır. Bu çerçevede, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı itiraz üzerine inceleyen hakimlik, kamu davası açılması için yeterli delil bulunmaması durumunda itirazın reddine, yeterli delil bulunması durumunda itirazın kabulüne veya dosyada yer alan delillerin itirazla ilgili olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi için yeterli olmadığı durumlarda soruşturmanın genişletilmesine karar verebilecektir. Bu açıklamalar karşısında; şüphelinin suçlamaları kabul etmediği de dikkate alındığında, mesajların gönderildiği iddia edilen GSM hatlarının iletişim tespit kaydı alınarak iddiaların doğruluğunun araştırılması, sanığın kendisi adına kayıtlı olmadığını iddia ettiği 0 505 ... .. 22 numaralı telefonun kim tarafından kullandığının araştırılması ve tespiti halinde beyanına başvurulması, şüphelinin ifadesinde ismi geçen ve olaya tanık olduğu iddia edilen şüphelinin kızının dinlenilmesi sonucuna göre şüphelinin hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi gerekirken, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu ve itirazın bu yönden kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet bulunmadığı anlaşılmıştır.
IV-Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle,
Kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden, mercii İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliğinin 26/03/2018 tarihli ve 2018/1705 Değişik İş sayılı kesinleşen kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre sonraki işlemlerin, CMK"nın 309/4 maddesi gereğince mahallinde merci mahkemesince yerine getirilmesine, 22/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.