12. Ceza Dairesi 2014/1739 E. , 2014/13173 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Dava : 466 sayılı Kanun uyarınca tazminat
Hüküm : Davanın reddine
Davacının maddi ve manevi tazminat talebinin reddine ilişkin hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Dava 466 sayılı Kanun hükümlerine dayalı tazminat istemine ilişkin olup, Ceza Genel Kurulunun 23/03/2010 tarih ve 2009/256 esas-2010/57 sayılı kararında 466 sayılı Kanunun 2. maddesindeki üç aylık sürenin başlangıcı için 21/04/1975 tarih ve 3-5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına atıf yapılarak kesinleşen beraat kararından davacının haberdar olmasının arandığı, ancak adı geçen kararda tazminat davasının ne zamana kadar açılması gerektiğine dair bir açıklama bulunmamakla birlikte hiçbir hakkın sonsuza dek dava konusu yapılamayacağı, özel hukuk kapsamında değerlendirilmesi gereken bu talebin ve makul bir süre içinde dava edilmesi gerektiği dava süresi açısından en lehe kabul ile Borçlar Kanununun 60. maddesindeki sürenin kabulü gerektiği ve her koşulda davanın 10 yıllık süre içinde açılması gerektiği kabul edilmekle kanun dışı yakalanan veya tutuklananlar bakımından, beraat hükmünün verilmesinden itibaren 10 yıl dolduktan sonra 466 sayılı Kanuna göre tazminat istenemeyeceği anlaşılmakla ve bu kapsamda tazminat talebinin dayanağı olan ceza dava dosyasında 24.02.1984 tarihinde verilip, 22.07.1986 tarihinde kesinleşen beraat hükmü ile, tazminat davasının açılmış olduğu 24.05.2012 tarihine kadar, 26 yıldan fazla süre geçtiği ve davacının bu uzun süre içerisinde hakkındaki beraat hükmünden haberdar olmadığından söz etmenin yaşamın olağan akışına uymayacağı, davanın süresinde açıldığının kabulünün mümkün olamayacağı gözetilmeden, süresinde açılmayan davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla yapılan incelemede;
01.01.2013 tarihli kısa kararda “davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 2640 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine” şeklinde yazılmış ise de hüküm gerekçesinde ve gerekçeli karara bağlanan hüküm fıkrasında bu husus vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesi şeklinde düzeltilmiş olup hüküm taraflara düzeltilmiş şekliyle tebliğ edilmiş olmakla tebliğnamedeki 1 nolu bozma düşüncesine, hükmün esasını oluşturan kısa kararda yargılama giderinin 21,00 TL olarak belirtilmesi ve yapılan hesaplamada yargılama giderinin hesaplanmasında hata bulunmadığından gerekçeli kararın hüküm fıkrasında yargılama giderinin 1,00 TL olarak gösterilmesi, mahallinde düzeltilmesi mümkün yazım yanlışlığı kabul edildiğinden tebliğnamede ki 2 no"lu bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir. Yapılan incelemeye, toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere, mahkemenin kovuşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, gösterilen gerekçeye ve uygulamaya göre, davacı vekilinin davanın süresinde açıldığından kabulü gerektiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA, 28/05/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.