
Esas No: 2012/14993
Karar No: 2013/1618
Karar Tarihi: 06.02.2013
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/14993 Esas 2013/1618 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 17.02.2011 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı kurulması istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 22.05.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R
Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, 3 sayılı parsel lehine, 1 sayılı parsel üzerinden geçit irtifakı kurulmasına karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır, Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilmesinin zorunlu olduğu hallerde, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; mahkemece 26.01.2012 tarihli bilirkişi raporunda belirtilen 4. alternatif doğrultusunda kurulan geçit irtifakının davalıya ait 1 sayılı parseli ikiye böldüğü ve böylece taşınmazın kullanım bütünlüğünün bozulduğu anlaşılmaktadır. Aynı raporda 1 ve 2 sayılı parsellerin sınırını takip eder şekilde belirlenecek geçit alternatifinin bu güzergahta çeşitli yaşta ağaçlar, evler ve depolar bulunması nedeniyle ekonomik olmadığından değerlendirilmediği belirtilmiştir. Oysa ki bu alternatifin aleyhine geçit kurulan 1 sayılı parselin 2 sayılı parsel sınırı boyunca devam edeceğinden hem daha kısa olduğu hem de parselin kullanım bütünlüğünü bozmayacağı anlaşılmaktadır. Bu sebeple mahkemece kadastro müdürlüğünden dava konusu parseli ve çevre parseller ile civarındaki kadastrol
yolları da gösteren geniş pafta örneği getirtilerek yeniden keşif yapılması ve alternatiflerin inşaatçı bilirkişi tarafından da değerlendirilerek bunun sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmektedir. Açıklanan husus gözardı edilerek eksik incelemeye dayalı karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Ayrıca, geçit davalarında, geçit kurulan taşınmazda, bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekirken geçit eninin bu miktarı aşar şekilde 4 metre olarak belirlenmesi de isabetli değildir.
Hükmün, açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte yazılı nedenlerle davacının tüm, davalının ise diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte yazılı nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 06.02.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.