Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/13331
Karar No: 2022/2127
Karar Tarihi: 09.03.2022

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/13331 Esas 2022/2127 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2021/13331 E.  ,  2022/2127 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Kadastro Tespitine İtiraz

    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün Hazine vekili ve ... tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R
    ... ili ... ilçesi ... köyünde 1988 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında dava konusu; 101 ada 8 parsel mera, 9 parsel mera, 10 parsel mera, 11 parsel mera, 12 parsel mera, 13 parsel mera, 14 parsel mera, 16 parsel mera, 18 parsel mera, 19 parsel mera, 20 parsel mera, 21 parsel mera, 23 parsel mera, 24 parsel mera, 25 parsel mera, 28 parsel mera, 33 parsel mera, 35 parsel tarla olarak ..., 36 parsel mera, 39 parsel tarla olarak ..., 40 parsel mera; 151 ada 1 parsel tarla olarak ..., 2 parsel tarla olarak İsmet Babacan, 7 parsel mera, 12 parsel tarla olarak ..., 13 parsel mera, 19 nolu parsel mera; 152 ada 5 parsel tarla olarak ...; 102 ada 1 parsel tarla olarak ..., 2 parsel tarla olarak ..., 3 parsel tarla olarak ..., 4 parsel tarla olarak ..., 5 parsel tarla olarak ..., 6 parsel tarla olarak Atiye Koç ve müşterekleri, 7 parsel tarla olarak ..., 8 parsel mera olarak (tarlalar senetsizden, meralar ise 16.06.1980 tarihli mera-yaylak defteri kayıtlarına istinaden) tesbitleri yapılmıştır.
    Davacılar ..., ..., ... ve .... tarafından 23.06.1983 tarihli dilekçe ile Asliye Hukuk Mahkemesinde (1983/163 Esas) davalı ... Köy Tüzelkişiliği hakkında zilyetliğe dayalı el atmanın önlemesi davası açılmıştır. Davacı ... Köy Tüzelkişiliği tarafından 29.06.1983 tarihli dilekçe ile Asliye Hukuk Mahkemesinde (1983/173 Esas) gerçek kişilere yönelik meraya el atmanın önlenmesi davası açılmıştır. Davacı ... Köy Tüzelkişiliği tarafından 29.08.1989 tarihli dilekçeyle Kadastro Mahkemesinde (1989/55 Esas) gerçek kişilere yönelik tesbite itiraz ve köy adına tescil davası açılmıştır. Davacı ... tarafından 12.09.1989 tarihli dilekçe ile Kadastro Mahkemesinde (1989/63 Esas) davalı ... Köyü Tüzelkişiliğine ve Hazineye yönelik mera olarak sınırlandırmanın iptali ile vergi kaydı, irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak davacı adına tescil istemiyle dava açılmıştır.
    Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmış olanlar davalar, bölgede 1988 yılında yapılan kadastro çalışmaları ve taşınmazlar hakkındaki tutanaklara istinaden Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır. Ayrı ayrı yargılaması yapılan dava dosyalarından 29/08/1989 tarihinde (1989/55 Esas) ve 12/09/1989 tarihinde (1989/63 Esas) Kadastro Mahkemesine açılan davalar hakkında verilen hükümler Yargıtay incelemesi sonucunda bozulmuştur. Açılan davalar hakkında (bozma sonrası/aktarma sonrası) yapılan yargılamalarda neticeten 2001 yılında dosyaların birleştirmesine karar verildiği ve ... bu temyize esas dosya üzerinden dava konusu taşınmazlar hakkında yargılama yapıldığı anlaşılmaktadır.
    Mahkemece, yapılan yargılama sonunda, davanın kısmen kabul, kısmen reddine; 101 ada 8-9-10-11-12-13-14-16-18-19-20-21-23-24-25-28-33-36-40 parseller ile 151 ada 19 nolu ve 102 ada 8 nolu parsellerin mera vasfında orta malı olarak tapuya kayıt ve tesciline; 101 ada 39 nolu parselin ... oğlu ... adına, 101 ada 35 nolu parselin ... oğlu ... adına, 151 ada 1 nolu parselin ... adına, 151 ada 2 nolu parselin ... adına, 151 ada 7 nolu parselin .... adına, 151 ada 12 nolu parselin ... adına, 151 ada 13 nolu parselin ... adına, 102 ada 1 nolu taşınmazın ... adına, 102 ada 2 nolu taşınmazın ... adına, 102 ada 3 nolu parselin ... adına, 102 ada 4 nolu parselin ... oğlu ... adına, 102 ada 5 nolu parselin Osman oğlu ... adına, 102 ada 6 nolu parselin ... adına, 102 ada 7 nolu parselin ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
    Hüküm, davalı Hazine vekili ve davalılardan ... mirasçısı ... tarafından temyiz edilmiştir.
    1. Davalılardan ... mirasçısı ...'ın temyiz talebi incelendiğinde;
    Mahkeme kararı mirasçı Bekir'e 17.02.2016 günü tebliğ edilmiş olup, davalının temyiz dilekçesi 07.03.2016 tarihinde kaydedilmiştir. Bu durumda 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 432. maddesi hükmünde öngörülen 15 günlük temyiz süresinden sonra temyiz talebinde bulunduğundan 01.06.1990 gün ve 1989/3 Esas 1990/4 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
    2. Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları incelendiğinde;
    3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kadastro hakimi davaya konu edilen parsel ya da parseller hakkında sicil oluşturmak, sicil oluştururken de hangi parselin kim ya da kimler adına hangi paylar oranında tescil edileceğini açıkça göstererek açık ve infazı kabil ve infaz sırasında tereddüt oluşturmayacak şekilde sicil oluşturmakla yükümlüdür. Aynı Kanun'un 30/2. maddesinde de; kadastro mahkemesinin, kadastro komisyonlarından gönderilen tutanaklar ile mahalli mahkemelerden devredilen dosyaların muhtevasından malik tespiti yapılamadığı veya dava açan mirasçının dışında başka mirasçıların da bulunduğunun anlaşılması halinde re'sen görülen lüzum üzerine diğer delilleri de toplayarak, taşınmazların kimin adına tescil edileceğine karar vermekle yükümlü olduğu hükmüne yer verilmiştir.
    Yukarıda izah edilen ilke ve esaslar ışığında dosya kapsamı incelendiğinde Mahkemece, davaların kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş ise de yapılan mera araştırma ve incelemesinin hüküm kurmaya elverişili olmadığı, Dairenin yerleşik ilke-esaslarına dikkat edilmediği, kadastro yargılamasındaki usul ve kurallara uyulmadığı, dava konusu bir kısım taşınmazlar hakkında daha önce verilip kesinleşen ilamlar olduğu halde mükerrer kayda sebep olacak şekilde hüküm verildiği, dava konusu bir kısım taşınmazlar hakkında ise olumlu olumsuz hüküm tesis edilmeden karar verildiği anlaşılmaktadır.
    a. Mahkemenin mera olarak kabul ettiği taşınmazlar yönünden yapılan incelemede;
    Kadastro hakimince hüküm tesis edilirken mera olduğu kabul edilen taşınmazlar yönünden "tesbit gibi mera olarak sınırlandırılmasına ve özel siciline kaydedilmesine" karar verilmelidir. Somut olayda mahkemece "mera vasfında orta malı olarak tapuya kayıt ve tesciline" şeklinde karar verilmesi hatalı olmuştur.
    Bununla birlikte mera olarak kabul edilen dava konusu 101 ada 19 parsel ve 24 parsel yönünden incelemede dosya içinde yer alan (birleşen davalardan olmayan) ... Kadastro Mahkemesinin 27.01.1995 tarihli ve 1989/79 Esas, 1995/2 Karar sayılı ilamıyla taşınmazların mera olarak sınırlandırılmasına karar verildiği ve bu hükmün 29.03.1995 tarihinde kesinleştiği sabittir. Yine mera olarak kabul edilen 101 ada 9 parsel, 28 parsel ve 33 parsel sayılı taşınmazların (birleşen davalardan olan) ... Kadastro Mahkemesinin 1989/63 esas 1999/52 karar sayılı 08.07.1999 tarihli ilamıyla mera olarak sınırlandırılmalarına karar verilmiş, dosya davalısı Hazine tarafından yapılan temyiz itirazı üzerine yapılan incelemede Yargıtay 17. HD 2000/1312 E-1191 K sayılı ilamla hükmün diğer taşınmazlar yönünden bozulmasına karar verilmiş olup, bozma kapsamı dışında kalan 101 ada 9 parsel, 28 parsel ve 33 parsel sayılı taşınmazlar yönünden hüküm kesinleşmiştir. Bu taşınmazlar yönünden mükerrer kayda sebep olacak şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    b. Mahkemenin mera olarak kabul etmediği taşınmazlar yönünden yapılan incelemede;
    Dava konusu 151 ada 7 parsel kadastro sırasında mera olarak tesbiti yapılıp mahkemece yapılan yargılama sonucunda .... adına tesciline karar verilmiş ise de dosya içinde yer alan (birleşen davalardan olmayan) ... Kadastro Mahkemesinin 23.02.1995 tarihli ve 1989/64 Esas, 1995/10 Karar sayılı ilamı incelendiğinde aynı taşınmaz hakkında .... tarafından açılan davanın reddedildiği, taşınmazın mera olarak sınırlandırılmasına karar verildiği ve bu hükmün Yargıtay incelemesinden geçerek 14/03/1996 tarihinde kesinleştiği sabittir. Bu taşınmaz yönünden kesin hüküm dikkate alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur.
    Dava konusu 102 ada 4 parsel kadastro sırasında ... adına tesbiti yapılıp mahkemece yapılan yargılama sonucunda ... adına tesciline karar verilmiş ise de dosya içinde yer alan (birleşen davalardan olan) ... Kadastro Mahkemesinin 18.11.1991 tarihli ve 1989/55 Esas, 1991/264 Karar sayılı ilamı incelendiğinde taşınmaz hakkında Hacılı Köy Tüzelkişiliğinin açmış olduğu tesbite itiraz davası sonucu, diğer taşınmazlar yönünden tefrik kararı verildiği (... bu temyize esas dosyada bu taşınmazlar yönünden devam edildiği) 102 ada 4 parsel hakkında ise ... adına tescile karar verildiği, bu hükmün Yargıtay incelemesinden geçerek 10.12.1995 tarihinde kesinleştiği sabittir. Bu taşınmaz yönünden kesin hüküm dikkate alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur.
    Mera olarak kabul edilmeyen dava konusu diğer taşınmazlar yönünden ise mahkemece, öncelikle taşınmazlar üzerinde usulüne uygun mera araştırması yapılmamış, uzman ziraat mühendislerinden oluşan 3 kişilik bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmamış ve zilyetlik araştırmasında uydu ve hava fotoğraflarından yararlanılmadan tekli ziraatçi bilirkişi raporuna istinaden hüküm tesis edilmiştir. Bu haliyle yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli bulunmadığı gibi, belgesiz araştırması da yapılmamıştır.
    Mahkemece öncelikle, tespit tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait 3 ayrı tarihe ilişkin stereoskopik hava fotoğrafları, bu hava fotoğrafları kullanılarak üretilmiş memleket haritaları ile temin edilebilen en eski ve yeni tarihli uydu fotoğrafları istenilerek dosya arasına konulmalı ve bundan sonra mahallinde, 3 ziraat mühendisi, jeodezi, fotogrametri uzmanı ya da harita mühendisinden oluşacak bilirkişi heyeti ve taşınmazların bulunduğu köy ile komşu köylerden yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen ve davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek 3 yerel bilirkişi ve taraf tanıkları ile tespite aykırı sonuca ulaşılması nedeniyle tespit bilirkişilerinin katılımı ile yeniden keşif yapılmalıdır.
    Yapılacak bu keşifte dava konusu taşınmazların kadim ya da tahsisli mera olup olmadığı hususu üzerinde durulmalı, dinlenilecek tespit bilirkişileri, yerel bilirkişiler ve taraf tanıklarından, taşınmazın ilk maliki, intikali ve tasarrufu hususlarında ve dava konusu taşınmazlar arasında ayırıcı nitelikte doğal ya da yapay sınır olup olmadığı konusunda maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli, ziraat mühendisleri bilirkişi kurulundan, taşınmazın niteliğiyle ilgili ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, dava konusu taşınmazın her yönünden tüm özelliklerini gösterir fotoğrafları çektirilmeli; hava ve uydu fotoğrafları üzerinde bilirkişilere bilimsel yöntemlerle (hava fotoğrafı ve memleketi haritası ile kadastro paftası ölçeği harita çizim programları aracılığıyla eşitlenerek çekişmeli taşınmazların konumunun çevre parsellerle birlikte harita üzerinde gösterilmesi ve hava fotoğrafları ile kadastro paftası çakıştırılıp stereoskop aletiyle incelenmesi suretiyle) inceleme yaptırılarak, çekişme konusu taşınmazların tarım arazisi olarak zilyetliğine ne zaman başlanıldığının ve hava ve uydu fotoğraflarının çekildiği tarihlerde çekişmeli taşınmazlar ile mera parselleri arasındaki ayırıcı unsur bulunup bulunmadığının belirlenilmesine çalışılmalıdır.
    Yine 3402 sayılı Kanun'un 14. maddesinde öngörülen belgesiz zilyetlik yolu ile edinilebilecek taşınmaz miktarının belirlenmesi için yöntemine göre belgesiz araştırması yapılmalıdır.
    Öte yandan çekişmeli taşınmazların öncesinin mera olduğunun anlaşılması halinde meralar üzerinde sürdürülen zilyetliğin hukukça değer taşımayacağı düşünülmelidir.
    c. Mahkemece hakkında karar verilmeyen taşınmaz ile hüküm kurma yöntemi hakkında yapılan incelemede;
    Dava konusu olup, gerçek kişi adına tesbiti yapılan 152 ada 5 parsel yönünden olumlu olumsuz hüküm kurulmaması hatalıdır. Yukarıda izah edilen şekilde araştırma ve inceleme yapıldıktan sonra bu taşınmaz hakkında da bir karar verilmelidir.
    Dava konusu taşınmazlar mera olarak yahut gerçek kişiler adına tesbiti yapılan taşınmazlardan oluşmaktadır. Davanın tesbite itiraz davası olduğundan hüküm tesis edilirken infazda tereddüt yaratılmamalıdır. Araştırma bozması kapsamında olup sonucuna göre mera olduğu kabul edilecek taşınmazlar hakkında kadastro çalışmasında da mera olarak tesbit edilenler yönünden "tesbit gibi" yazılarak mera olarak sınırlandırılmalarına ve özel siciline kaydedilmesine, gerçek kişi adına tesbiti yapılmış taşınmazın mera olduğu kanaatine varıldığı takdirde ise "tesbitin iptaline" ve mera olarak sınırlandırılmalarına ve özel siciline kaydedilmesine karar verilmelidir.
    Araştırma bozması kapsamında olup sonucuna göre gerçek kişiler adına tesbit edilecek taşınmaz var ise yine infazda tereddüt yaratılmamalıdır. Taşınmaz mera olarak tesbit edilmiş iken gerçek şahsa yazılacak ise öncelikle "tesbitin iptali" denilmeli devamında adına tescile karar verilen kişi infazda tereddüt yaratmayacak bilgileriyle hüküm yerinde yazılmalıdır. Taşınmaz gerçek kişi adına tesbit edilmiş ise bu tesbiti yapılan kişi adına tescile karar verilecek ise "tesbit gibi tescile" yazılmalı, tesbitteki gerçek kişiden başka bir gerçek kişi adına yazılacak ise "tesbitin iptali" denilmeli devamında adına tescile karar verilen kişi yine infazda tereddüt yaratmayacak bilgileriyle hüküm yerinde yazılmalıdır.
    Somut olayda hüküm yerinden adına tesciline karar verilen kişilerin tesbitteki kişiler olup olmadığı anlaşılmadığı gibi, hükümde bir kısım gerçek kişilere yönelik açıklayıcı (baba adı, doğum tarihi, tc no vs) bilgi olmadığı ve karar başlığında aynı isim soyisimde birden fazla kişinin varlığı, tesbitte ve karar başlığında ismi geçmeyen kişi adlarına hükümde tescile karar verilmesi açık, infazı kabil ve infaz sırasında tereddüt oluşturmayacak şekilde sicil oluşma yükümlülüğüne aykırıdır.
    Mahkemece, açıklanan eksiklik ve hatalar giderilip, yöntemince mera araştırması ve incelemesi yapıldıktan sonra kesinleşen hükümler dikkate alınıp açıklanan usul kurallarına riayet edilerek karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (2-a), (2-b) ve (2-c) nolu bentte gösterilen nedenlerle davalı Hazine vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... Öcalan'ın temyiz dilekçesinin reddine, 09.03.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi