23. Hukuk Dairesi 2017/2602 E. , 2019/5472 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... 13. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki elatmanın önlenmesi, ecrimisil davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı, davalı vekilince duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı kooperatif vekili Avukat ... gelmiş, tebligata rağmen başka gelen olmadığından onun yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatife üye olduğunu ve katılım payı olarak adına kayıtlı taşınmazın üzerindeki tüm tasarruf haklarını 27.05.1991 tarihli noter belgesi ile davalıya devrettiğini, davalının bu taşınmazı üzerine geçirdiğini, ancak müvekkilinin davalı kooperatif tarafından 12.04.1993 gün 9 sayılı kararla üyelikten çıkarıldığını bu karara karşı açılan davanın reddedilip müvekkilinin üyelik sıfatını kaybettiğini, bu nedenle müvekkilinin katılım payı olarak davalıya verdiği ev nedeniyle davalının haksız zenginleştiğini ve iktisabının sebepsiz kaldığını ileri sürerek, davalı adına olan tescilin terkini ile müvekkili adına tesciline, bunun mümkün olmaması halinde taşınmazın rayiç değerinden fazlaya ilişkin hakkı saklı kalarak üzerine şimdilik 6.001,00 TL"nin faizi ile davalıdan tahsiline, davalının haksız müdahalesinin men"i ile ecrimisil olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 1.001,00 TL"nin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının talebinin zamanaşımına uğradığını, ayrıca dava konusu taşınmazın 1992 yılında müvekkiline satıldığını, katılım bedelinin sözkonusu olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen hüküm, davacı tarafça temyiz edilmiş, Yargıtay Yüksek 11. Hukuk Dairesi"nin 11.02.2008 gün 2006/14211-2008/1459 sayılı kararıyla yerel mahkeme hükmü bozulmuş, mahkemece bozma kararına uyularak bilirkişi kurulundan rapor ve ek raporlar alınmış ve yapılan yargılama sonunda davacının, üyesi olduğu kooperatiften ihraç edildiği, ihraç kararının iptali için açılan davanın mahkemece reddedilip, kararın Yargıtay denetiminden geçip kesinleştiği ve davacının ortaklık hakkını kaybettiği, davacının, üyelik katılım bedeli olarak davalıya verildiğini iddia ettiği taşınmazın bedelinin davalı kooperatif tarafından, banka havalesi ile 13.01.1995 tarihinde davacıya ödediği ve yapılan işlemin satım olduğu ve davacının davalı kooperatiften bir alacağının kalmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine Dairemiz’in 2011/1996 E., 2011/2442 K. sayılı ilamı ile önceki bozma ilamı gereklerinin yerine getirilmediği, taşınmazın davalı kooperatifçe satın alındığı tarih itibari ile bu taşınmazın rayiç bedelinin kooperatif kasasından çıkıp davacının üyelik hesabına geçirilip geçirilmediği veya davacıya ödenip ödenmediği hususlarında araştırma yapılmadığı gibi, davalı kooperatifçe çıkma payının davacının banka hesabına
aktarıldığı savunulmuş ise de bu konuda banka kayıtları üzerinde inceleme yapılıp, paranın yatırılıp yatırılmadığı ve davacıya ödenip ödenmediği de tespit edilmediği, öncelikle üyelik statüsünün ne şekilde kazanıldığının belirlenmesi gerektiği, gerekçesi ile bozulmuştur. Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucu taşınmaz satış bedelinin 12.11.1991 tarihinde kooperatif kasasından çıktığına dair delil olmadığı, 13.01.1995 tarihinde davacı hesabına çıkma payının yatırıldığına dair dekont sunulmuş ise de bu bedelin yatırıldığına ilişkin kayıt olmadığı gibi, para borcunun götürülecek borç olması nedeni ile davacıya götürülmediği, bu ödemenin dikkate alınamayacağı, kooperatifin ayni sermaye kabul etme yetkisi olmadığı, davacının talep edebileceği tazminat miktarının 23.408,00 TL olduğu gerekçesi ile taleple bağlı kalınarak 6.0001,00 TL"nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiştir.
Karar, taraf vekilleri tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
... 2. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 1992/1801 Esas sayılı dosyasındaki ihtarname ile kesinleşen ... 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 1993/726 Esas sayılı ihtarnamelerde belirtilen alacak tutarlarından anlaşıldığı üzere davacının aidat ödeyen bir üye olduğu ilk ihtarnamede aidat borcunun daha yüksek olmasına rağmen yaptığı ödemelerle aidat borcunun azaldığı bir başka deyişle peşin ödemeli bir ortak olmadığı davacının kooperatife 14.06.1982 yılında girmesine karşılık taşınmaz devrini 12.11.1991 tarihinde ve 2.000.000 TL (eski TL) bedelli olarak satış yaptığı dolayısıyla bu taşınmazın gerek bedeli gerekse davacının kooperatife olan borçları gerekse tapuda satış işlemi olarak yapılmış olması dikkate alındığında davacının peşin ödemeli ortak olarak taşınmazını aidat borçlarına karşılık ayni sermaye olarak kooperatife verdiğinin kabulü mümkün değildir.
Kaldı ki, mahkememiz bozma ilamında belirtildiği üzere taşınmaz ayni sermaye olarak konulmuş olsa dahi istifa veya ihraç halinde ortaklıktan kaynaklanan haklar aynen değil 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 17. maddesine göre ""Ayrıldığı yılın bilançosunu takip eden 1 ay içerisinde nakten ödenir. Nitekim Kooperatifler Kanunu"nun 17. maddesi kooperatiften çıkan veya çıkarılan ortakların kendilerinin yahut mirasçılarının kooperatif varlığı üzerinde hakları olup olmadığı ve bu hakların nelerden ibaret bulunduğu ana sözleşmede gösterilir. Bu haklar yedek akçeler hariç olmak üzere ortağın ayrıldığı yıl bilançosuna göre hesaplanır. Çıkan veya çıkarılan ortaklar ile mirasçılarının alacak ve hakları bunları isteyebilecekleri günden başlayarak 5 yıl geçmekle zamanaşımına uğrar."" hükmü yer almaktadır. Dosyada mevcut davalı kooperatife ait ""Toplu İşyeri Yapı Kooperatifi Ana Sözleşmesi"""nin 15. maddesi ""Devir dışında bir nedenle ortaklığı sona erenlerin sermaye ve diğer alacakları, o yılın bilançosuna göre hesaplanarak bilanço tarihinden itibaren 1 ay içerisinde geri verilir. Ortaklığı sona erenlerin alacak ve hakları bunları isteyebilecekleri günden itibaren 5 yıl geçmekle zamanaşımına uğrar"" hükmünü içermektedir.
Gerek 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 17. Maddesi gerekse Kooperatif Anasözleşmesi"nin 15. Maddesi göz önünde bulundurulduğunda hakkında ihraç kararı kesinleşen davacı üyenin alacak hakları ayrıldığı yılı takip eden bilançonun tasdik tarihinden itibaren 1 ay içerisinde muaccel olacaktır. Bu kapsamda davacının ihraç kararı 18.10.1994 tarihinde kesinleşmiş olup 1994 yılı genel kurulu yapılmadan 09.01.1995 tarihinde kooperatif yönetim kurulunca alınan 23. sıra nolu kararda toplam 43.363.000 TL"nin (eski TL) masraflar düşülmeden davacıya ödenmesine karar verilmiştir. Bu şekilde bir karar alınmamış olsa dahi en geç 1995 yılı itibariyle 1994 yılı bilançosu yasa ve anasözleşme gereğince kesinleşeceğinden 15.12.2005 tarihinde açılan dava 5 yıllık zamanaşımı süresi dolduktan sonra açılmıştır. Nitekim davalı kooperatif vekili dava dilekçesinin 13.12.2015 tarihinden tebliğ üzerine 24.01.2006 tarihinde dilekçeler aşamasında verdiği cevap dilekçesinde
süresinde davacının kooperatif ortaklığından ihracı nedeniyle doğan alacaklarının zamanaşımına uğradığını savunma olarak ileri sürerek zamanaşımı itirazında bulunmuştur.
Bu nedenlerle süresinde ileri sürülen zamanaşımı itirazının kabulü ile davanın reddine karar verilmek gerekirken, aksine düşüncelerle davanın kısmen kabulüne ilişkin karar usul ve yasaya aykırı olup bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan davalı yararına takdir olunan 2.037,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 19.12.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.