Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/4254
Karar No: 2020/3441
Karar Tarihi: 15.06.2020

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2018/4254 Esas 2020/3441 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2018/4254 E.  ,  2020/3441 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde, davacı-karşı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Asıl dosyada, davacı vekili, müvekkiline ait aracın, davalı ..."ın sevk ve idaresinde iken, davalı ..."un sevk ve idaresindeki, davalı ..."ye trafik sigortalı aracın çarpması sonucu hasarlandığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 10.000,00 TL tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Birleştirilen Ankara 12. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2010/272 Esas 2010/253 Karar sayılı dosyasında, aynı kazaya ilişkin olarak davacı vekili, davalıların işleteni, sürücüsü ve trafik sigortacısı olduğu aracın tek taraflı kaza sonucu yol üzerine devrilmesi sonucu müvekkiline ait aracın bu araca çarparak hasarlandığını, müvekkilinin ağır bir şekilde yaralandığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 10.000,00 TL maddi tazminat ile 5.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Birleştirilen Ankara 22. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2012/37 Esas 2012/13 Karar sayılı dosyasında, aynı kazaya ilişkin olarak davacı vekili, asıl davada davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş olması nedeniyle aynı taleple davalılara karşı yeniden dava açmıştır.
    Davalılar davanın reddini talep etmiştir.
    Mahkemece, Dairemizin ilgili bozma ilamına uyulmasına karar verilerek toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, asıl davada davacı tarafça takip edilmediğinden, HMK’nun 150. maddesi gereğince, davanın açılmamış sayılmasına, birleşen Ankara 12. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/272 Esas sayılı davasında:davanın kısmen kabulü ile davacının, dava ve ıslah talebi de dikkate alınarak, 6.375,00 TL maddi tazminatın, davalılar ... ve ...’dan olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte, tahsilde tekerrüre sebebiyet vermemek üzere davalı ... şirketinden dava tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 4.000,00 TL manevi tazminatın, olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılar ... ve ...’dan tahsili ile davacıya ödenmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine, Birleşen Ankara 22. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/37 Esas sayılı davasında davanın kabulü ile davacının, dava ve ıslah talebi de dikkate alınarak 21.431,38 TL’nin davalılar ... ve ...’dan olay tarihinden itibaren, tahsilde tekerrüre sebebiyet vermemek üzere davalı ...Ş.’den dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiş; hüküm, davacı-karşı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-6100 sayılı HMK geçici 3/2 maddesi delaletiyle 1086 sayılı HUMK 427. maddesinde öngörülen kesinlik sınırı 1.1.2016 tarihinden itibaren 2.190,00 TL’ye çıkarılmıştır.
    Davacı-karşı davalı ... dava dilekçesinde 5.000,00 TL manevi tazminat talep etmiş, mahkemece 4.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmiştir.
    Temyize konu manevi tazminatın reddedilen kısmına ilişkin karar anılan yasanın yürürlüğünden sonra verildiğinden davacı bakımından kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 1.6.1990 gün 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay’ca da temyiz isteminin reddine karar verilebilir.
    2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
    Bilindiği üzere Anayasa’nın 141. maddesi gereğince bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması gereklidir. Gerekçenin önemi Anayasal olarak hükme bağlanmakla gösterilmiş olup gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297/1-c. maddesi, bir mahkeme hükmünün kapsamının ne şekilde olması gerektiğini açıklamıştır. Buna göre bir mahkeme hükmünde, tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin birer birer, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde hükümde gösterilmesi gereklidir. Bu kısım, hükmün gerekçe bölümüdür. Gerekçe, hakimin (mahkemenin) tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar.
    Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur. Yargıtay"ın hukuka uygunluk denetimi yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hüküm bulunması gerektiği açıktır.
    Somut olayda; mahkemece kararın gerekçesinde; hem “…Dosya bozma öncesi rapor düzenleyen bilirkişiye tevdi edilerek Karayolları Fen Heyeti tarafından hazırlanan kusur bilirkişi raporu doğrultusunda hesap yönünden ek rapor alınmıştır. Ek raporda, davacı-karşı davalı ..."ın birinci kaza nedeniyle 12.123,43 TL, ikinci kaza nedeniyle 9.287,95 TL, davalı-karşı davacı ..."un ikinci kaza nedeniyle talep edebileceği miktarın 6.375,00 TL olacağı
    belirtilmiştir. İtiraz üzerine alınan ek raporda da bilirkişinin görüşünün değişmediği belirtilmiştir. …" ifadeleri kullanılmış, hem de hemen devamında "… Tarafların alacak ve borç miktarlarının tespiti yönünden sigorta hesap bilirkişisine dosya tevdi edilmiş olup, bilirkişi raporu dosyaya sunulmuştur. Raporda, davacı-karşı davalı ..."ın 1. kaza sebebiyle davalı ..."dan talep edeceği tazminat tutarının, 12.123,43 TL olduğu, 2. kaza sebebiyle davalı ... ve aracın trafik sigortası konumundaki Ak Sigorta A.Ş."den talep edebileceği tazminat tutarının 5.578,71 TL olduğu, davalı ..."dan talep edebileceği tazminat tutarının, 9.297,86 TL olduğu, davalı karşı davacı ..."un 2. kaza sebebiyle araç maliki ..., sürücü ... ve aracın trafik sigortacısı HDİ Sigorta A.Ş."den talep edebileceği tazminatın tutarının 10.625,00 TL olduğu belirtilmiştir..." ifadeleri kullanılmış ve hangi raporun hükme esas alındığı dahi belirtilmeden, hesap yönünden bozma öncesi rapor düzenleyen bilirkişi Makine Mühendisi Kusur ve Hasar Uzmanı ...’den alınan 15.05.2015 tarihli ek raporda belirlenen miktarlar üzerinden,ancak yine bu raporda da davacı-karşı davalı ...’ın aracında ikinci kaza nedeniyle meydana gelen hasardan dolayı 9.287,95 TL alacağı olduğu belirtilmesine rağmen gerekçe ile çelişkili olacak şekilde, “birleşen Ankara 12. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/272 Esas sayılı davasında:davanın kısmen kabulü ile davacının, dava ve ıslah talebi de dikkate alınarak, 6.375,00 TL maddi tazminatın, davalılar ... ve ...’dan olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte, tahsilde tekerrüre sebebiyet vermemek üzere davalı ... şirketinden dava tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine; birleşen Ankara 22. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/37 Esas sayılı davasında:davanın kabulü ile davacının, dava ve ıslah talebi de dikkate alınarak 21.431,38 TL’nin davalılar ... ve ...’dan olay tarihinden itibaren, tahsilde tekerrüre sebebiyet vermemek üzere davalı ...Ş.’den dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacıya ödenmesine...” karar verilmesi isabetli olmamıştır.
    Bu durumda, mahkemece yukarıda açıklanan yasa hükümlerine ve içtihada uygun şekilde tarafların iddia ve savunmaları değerlendirilerek, gerekçe ile hüküm çelişkisi içermeyen, kendi içinde tutarlı, maddi olaya ve talebe uygun, denetime elverişli gerekçeli karar oluşturulmak gerekirken Anayasa ile 6100 sayılı HMK"nın 297 ve 298. maddelerinde
    belirtilen unsurlardan yoksun, çelişkili gerekçe ve gerekçe hüküm çelişkisi içeren karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın öncelikle bu nedenle bozulması gerekmiştir.
    Kabule göre de;mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verildiği halde bozma ilamı doğrultusunda karar verilmemiş, bozma ilamında değinildiği şekilde davacı-karşı davalı ..."ın aracında belirlenen hasar bedelinden davalı-karşı davacı ..."un kusuru oranında sorumluluğuna hükmedilmemiş, zararın tamamından sorumlu tutulmuş, aynı şekilde davacı-karşı davalı ...’un aracında meydana gelen hasar nedeniyle ... ve diğer davalıların da kusurları oranında sorumluluklarına hükmedilmemiştir.
    Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda bozma ilamından sonra Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyeti’nden seçilen 3 kişilik bilirkişi Heyeti’nden alınan 15.09.2014 tarihli raporda; kazanın meydana gelmesinde davacı-karşı davalı ..."ın işleteni olduğu araç sürücüsünün kazanın oluşumunda %62,5 oranında, karşı araç sürücüsü davalı-karşı davacı ..."un ise %37,5 oranında kusurlu olduğu belirlenmiş, hesap yönünden bozma öncesi rapor düzenleyen bilirkişi Makine Mühendisi Kusur ve Hasar Uzmanı ...’den alınan 15.05.2015 tarihli ek rapor alınmış,ek raporda, davacı-karşı davalı ..."ın birinci kaza nedeniyle 12.123,43 TL, ikinci kaza nedeniyle 9.287,95 TL, davalı-karşı davacı ..."un ikinci kaza nedeniyle talep edebileceği miktarın 6.375,00 TL olacağı belirtilmiştir. İtiraz üzerine alınan ek raporda da bilirkişinin görüşünün değişmediği belirtilmiştir.
    Tarafların alacak ve borç miktarlarının tespiti yönünden dosya bu defa sigorta hesap bilirkişisine dosya tevdi edilmiş olup, bilirkişi ... tarafından düzenlenen 07.12.2015 tarihli raporda, davacı-karşı davalı ..."ın 1. kaza sebebiyle Davalı ..."dan talep edeceği tazminat tutarının, 12.123,43 TL olduğu, 2. kaza sebebiyle davalı ... ve aracın trafik sigortası konumundaki Ak Sigorta A.Ş."den talep edebileceği tazminat tutarının 5.578,71 TL olduğu, davalı ..."dan talep edebileceği tazminat tutarının, 9.297,86 TL olduğu, davalı karşı davacı ..."un 2. kaza sebebiyle araç maliki ..., sürücü ... ve aracın trafik sigortacısı HDİ Sigorta A.Ş."den talep edebileceği tazminatın tutarının 10.625,00 TL olduğu belirtilmiştir.
    Mahkemece, hangi raporun hükme esas alındığı dahi belirtilmeden hesap yönünden bozma öncesi rapor düzenleyen bilirkişi Makine Mühendisi Kusur ve Hasar Uzmanı ...’den alınan 15.05.2015 tarihli ek raporda belirlenen miktarlar üzerinden ancak yine bu raporda da davacı-karşı davalı ...’ın aracında ikinci kaza nedeniyle meydana gelen hasardan dolayı 9.287,95 TL alacağı olduğu belirtilmesine rağmen yine bu rapora da aykırı olacak şekilde karar verilmiş ise de hükme esas alınan bu rapor denetime elverişli olmayıp hesap hataları vardır. Eksik inceleme ile karar verilmesi hatalıdır.
    Mahkemece,bozma sonrası Karayolları Fen Heyeti’nden alınan raporda belirtilen kusur oranlarına göre ve denetime elverişli bulunan bilirkişi... tarafından düzenlenen 07.12.2015 tarihli raporda belirtildiği şekilde, usuli kazanılmış haklar da dikkate alınarak davacı-karşı davalı ..."ın aracında belirlenen hasar bedelinden davalı-karşı davacı ..."un kusuru oranında sorumluluğuna ve aynı şekilde davacı-karşı davalı ...’un aracında meydana gelen hasar nedeniyle ... ve diğer davalıların da kusurları oranında sorumluluklarına hükmedilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) no’lu bentte açıklanan nedenlerle davacı-karşı davalı ... vekilinin temyiz dilekçesinin reddedilen manevi tazminat hükmünün kesin olması nedeniyle REDDİNE, (2) no"lu bentte açıklanan nedenlerle davacı-karşı davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı-karşı davalı ..."a geri verilmesine 15/06/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi