Esas No: 2018/6865
Karar No: 2019/1192
Karar Tarihi: 14.01.2019
Hakaret ve sair tehdit - Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2018/6865 Esas 2019/1192 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sanık hakkında hakaret ve tehdit suçlarından mahkumiyet kararı verilmiş ancak hüküm açıklanmasının geri bırakılması için gerekli objektif koşulların mevcut olduğu halde mahkeme subjektif koşulların değerlendirilmesinde yanlış yaparak hüküm açıklanmasının geri bırakılmamasına karar vermiştir. Kanun yararına yapılan bozma başvurusu ise reddedilmiştir. Kanun maddeleri ise sırasıyla şöyledir: 5237 sayılı TCK’nın 125/1, 106/1-2. cümle, 29, 62/1 ve 52/2. maddeleri, 5271 sayılı CMK'nın231 ve 223. maddeleri.
18. Ceza Dairesi 2018/6865 E. , 2019/1192 K.
"İçtihat Metni"
KARAR
Hakaret ve sair tehdit suçlarından sanık ..."ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125/1, 106/1-2. cümle, 29, 62/1 ve 52/2. maddeleri uyarınca 1.320,00 Türk Lirası ve 360,00 Türk Lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına dair Elbistan 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 20/02/2018 tarihli ve 2017/333 esas, 2018/149 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre; her ne kadar Elbistan 1. Asliye Ceza Mahkemesince sanığın daha önceden kasıtlı bir suçtan dolayı mahkum olduğundan bahisle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmiş ise de, sanığın adli sicil kaydında herhangi bir mahkûmiyet kaydı bulunmadığı gibi, sanığın savunmasında hakkında mahkumiyet hükmü kurulması halinde verilecek olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararını kabul ettiğinin anlaşılması karşısında, sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmemesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
I- Olay:
Sanık hakkında hakaret ve sair tehdit suçlarından yapılan yargılama sonucunda sanığın mahkumiyetine karar verildiği, hükümlerin miktar itibarıyla verildikleri anda kesin olduğu, işbu hükümlerde sanık hakkında şartlarını taşımasına rağmen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmediği gerekçesi ile kanun yararına bozma talebinde bulunulduğu görülmüştür.
II- Hukuksal Değerlendirme:
5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinde düzenlenen “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanabilmesi için öncelikle,
- Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünde, hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasından ibaret olması,
- Suçun CMK’nın 231. maddesinin 14. fıkrasında yazılı suçlardan olmaması,
- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
- Sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına itiraz etmemesi,
- Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesine ilişkin koşulların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.
Anılan bu objektif koşulların gerçekleşmesi ile birlikte ayrıca “Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılmasına” ilişkin takdire dayalı subjektif koşulun da gerçekleşmesi halinde “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanması olanağı bulunmaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 16/02/2010 tarih ve 4/253-28 sayılı kararında da belirtildiği üzere, “sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması halinde, geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının 5271 sayılı CYY’nın 223. maddesi uyarınca düşürülmesi sonucunu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır. Koşullu bir düşme nedeni oluşturan “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesi, objektif koşulların (mahkûmiyet, suç niteliği ve ceza miktarı, daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmama, sanığın kabulü, zararın giderilmesi) varlığı halinde mahkemece, diğer kişiselleştirme hükümlerinden önce ve re’sen değerlendirilerek, uygulanması yönünde kanaate ulaşıldığı takdirde, hiçbir isteme bağlı olmaksızın öncelikle uygulanmalıdır.”
Kanun yararına bozma konusu yapılan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilmesi için, CMK"nın 231. maddesinde sayılan objektif ve subjektif koşulların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir. Objektif koşulların değerlendirilmesindeki hatalar kanun yararına bozma konusu olabilecekken, subjektif koşula yönelik hukuka uygun gerekçeler takdire ilişkin olduğundan, kanun yararına bozma konusu yapılamayacaktır. Bununla birlikte, sanık veya müdafiinin bu kurumun lehlerine uygulanmasına yönelik talepleri bulunması ve objektif koşulların oluşmasına karşın, koşullu bir düşme nedeni olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun tartışılmaması da, yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık kabul edilerek, kanun yararına bozma konusu yapılabilecektir.
İnceleme konusu somut olayda; sanığın suç tarihi itibariyle her ne kadar kasıtlı suçtan mahkumiyeti bulunmayıp hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için gerekli olan objektif koşulların sanık yararına oluştuğu anlaşılmışsa da; Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri de değerlendirilip bu yönde sanık hakkında olumsuz bir kanaat hasıl olması ve bu kanaatin yeterli seviyede gerekçelendirilmesi karşısında; Yerel Mahkemenin kararı yerinde görüldüğünden kanun yararına bozma isteminin reddine karar verilmiştir.
III- Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görülmediğinden, CMK"nın 309. maddesi koşullarını taşımayan KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE, 14/01/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.