Abaküs Yazılım
6. Daire
Esas No: 2019/21129
Karar No: 2021/4008
Karar Tarihi: 17.03.2021

Danıştay 6. Daire 2019/21129 Esas 2021/4008 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2019/21129
Karar No : 2021/4008

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : 1- …
VEKİLİ : …, … Genel Müdürü
2- … Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …

MÜDAHİLLER
(DAVALILAR YANINDA) : 1- … Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
2- … Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

DAVANIN KONUSU : 24/10/2019 günlü, 30928 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, Ankara İli, Altındağ İlçesi, .. Mahallesi sınırları içerisinde bulunan ve ekli kroki ile listede sınır ve koordinatları gösterilen alanın, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun 2. ve Ek-1. maddeleri uyarınca riskli alan ilan edilmesine ilişkin 23/10/2019 günlü, 1694 sayılı Cumhurbaşkanı Kararının iptali istenilmektedir.

DAVACININ İDDİALARI : Anayasanın 35. maddesinde düzenlenen mülkiyet hakkının ancak kamu yararına uygun olarak kanunla sınırlandırılabileceği, dava konusu işlemde ise herhangi bir gerekçeye yer verilmediği, işlemin tesisinden önce 6360 sayılı Kanun ve Uygulama Yönetmeliğinin 5. maddesi uyarınca, alanın zemin yapısı veya üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybı riski taşıdığının teknik raporla ortaya konulmadığı, bugüne kadar herhangi bir afete maruz kalıp kalmadığının açıklanmadığı, dava konusu işlemde, riskli alan ilan edilen bölgedeki taşınmazların ada ve parsel bilgilerinin bulunmamasının şekil unsuru yönünden işlemi sakatladığı ve hak arama özgürlüğünü kısıtladığı, öte yandan, riskli alan ilan edilen bölgenin kentsel sit alanı olarak belirlenen ve 22/06/2015 tarihli, 2015/7872 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ilan edilen yenileme alanı sınırları içinde kaldığı, yenileme alanı projesi kapsamında bazı parseller için alınan acele kamulaştırma kararlarının Danıştay tarafından iptal edildiği, dava konusu işlemle söz konusu yargı kararlarının bertaraf edildiği belirtilerek, işlemde kamu yararına ve hukuka uyarlık bulunmadığı ileri sürülmüştür.


DAVALILARIN SAVUNMASI: Öncelikle, usule ilişkin olarak; dava açma süresinin resen incelenerek, yasal süre içinde açılmadığının tespiti halinde, davanın süre aşımı nedeniyle reddedilmesi gerektiği ileri sürülmüştür.
Esasa ilişkin olarak ise; Ankara İli, Altındağ İlçesi, … Mahallesi sınırları içerisinde bulunan alanın Toplu Konut İdaresi Başkanlığı tarafından hazırlanan teknik rapor üzerine sunulan teklif dosyasının değerlendirilmesi ve 6306 sayılı Kanunun ile Uygulama Yönetmeliğinin ilgili maddeleri uyarınca Afet Acil Durum Yönetimi Başkanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığının görüşünün alınması sonrasında, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun 2. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendi ile Ek-1. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca riskli alan ilan edildiği, teklife konu alanda 223 adet yapının, 15'inin ruhsatının bulunduğu, alandaki 12 adet yapının taşınmaz kültür varlığı olarak tescilli olduğu ve bu yapıların da ruhsatlı sayıldığı, 196 adet yapının ise ruhsatsız olarak gerekli mühendislik hizmeti alınmadan inşa edildiği ve %87,9'unun imar mevzuatına aykırı olduğu, dolayısıyla, bölgede sağlıksız bir kentleşme süreci yaşandığı, çarpık ve imar mevzuatına aykırı yapılaşma, yetersiz alt yapı nedeniyle alanın can ve mal kaybına yol açma riskinin bulunduğu ileri sürülmüş, dava konusu işlemin, kamu yararı ve hizmet gerekleri dikkate alınarak, ilgili mevzuata uygun olarak tesis edildiği, davanın reddine karar verilmesi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …'NUN DÜŞÜNCESİ: 6306 sayılı Kanunun 2. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendinde; riskli alan, zemin yapısı veya üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıyan, Cumhurbaşkanınca kararlaştırılan alan olarak tanımlanmış, Ek-1. maddesinin 1. fıkrasının b) bendinde; üzerindeki toplam yapı sayısının en az %65’i imar mevzuatına aykırı olan veya yapı ruhsatı alınmaksızın inşa edilmiş olmakla birlikte sonradan yapı ve iskân ruhsatı alan yapılardan oluşan alanların, fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek, sağlık, eğitim ve ulaşım gibi kamu hizmetlerinin düzenli bir şekilde yürütülmesini sağlamak amacıyla, Cumhurbaşkanınca riskli alan olarak kararlaştırılabileceği, riskli alan sınırının uygulama bütünlüğü gözetilerek belirleneceği, kurala bağlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden; dava konusu Cumhurbaşkanı Kararının dayanağının 6306 sayılı Kanunun Ek-1. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi olduğu, bu kapsamda hazırlanan teknik rapor ve gerekçe raporunda, alanda 223 adet yapı, 458 adet bağımsız bölüm bulunduğunun, yapıların 15'inin ruhsatının olduğunun, taşınmaz kültür varlığı olarak tescil edilen 12 adet yapının da ruhsatlı kabul edildiğinin, dolayısıyla alanda 27 adet ruhsatlı, 196 adet ruhsatsız yapı bulunduğunun, mevzuata aykırı yapıların oranının %87,9 olarak tespit edildiğinin, yapıların inşa tarihlerinin 1900-2003 tarihleri ve ruhsat tarihlerinin 1952-1997 tarihleri arasında değiştiğinin, binaların ekonomik ömürlerini tamamladığının, riskli yapı stoğunun ve sağlıksız, çarpık yapılaşmanın bulunduğu, alt ve üst yapı ile sosyal donatı alanlarının yetersiz olduğu alanın, deprem ve sel gibi olası bir afet nedeniyle risk oluşturduğu ve bir bütün olarak afet risklerinden uzak sağlıklı ve güvenli bir kullanım ve yerleşim alanına dönüştürülmesi, fiziki, yapısal ve sosyal koşullar açısından yenileme uygulamalarının gerçekleştirilerek, kent bütünü içinde etkin konuma getirilmesi gerektiğinin belirtildiği anlaşılmıştır.
Uyuşmazlıkta; her ne kadar işlemin dayanağı teknik rapor ve gerekçe raporunda alandaki yapıların %87,9'nun imar mevzuatına aykırı ruhsatsız yapılardan oluştuğu tespit edilmiş ise de, dosyada bulunan ruhsat tablosu ile riskli alan sınır ve krokisinin incelenmesinden, ruhsatlı yapıların riskli alan sınırının batısında ve sınır boyunca (… ada, …,…, …,…,… ve … parsel ile … ada, …,… ve … parsel) yoğunlaştığı ve ruhsatsız yapılarla fiziki bütünlük oluşturmadığı görüldüğünden, 6306 sayılı Kanunun Ek-1. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendindeki, riskli alan sınırının uygulama bütünlüğü gözetilerek tespit edileceği düzenlemesi karşısında, davalı idareler tarafından söz konusu ruhsatlı yapıların riskli alan sınırlarına dahil edilmesinin uygulama bütünlüğü açısından gerekliliğinin ortaya konulamadığı anlaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı ve iptali gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI …'IN DÜŞÜNCESİ : Dava, 24/10/2019 günlü, 30928 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, Ankara İli, Altındağ İlçesi, … Mahallesi sınırları içerisinde bulunan ve ekli kroki ile listede sınır ve koordinatları gösterilen alanın, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun 2. ve Ek-1. maddeleri uyarınca riskli alan ilan edilmesine ilişkin 23/10/2019 günlü, 1694 sayılı Cumhurbaşkanı Kararının davacının taşınmazına yönelik kısmının iptali istemiyle açılmıştır.
Davalı Çevre ve Şehircilik Bakanlığının usule ilişkin itirazları yerinde görülmemiştir.
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının İkinci Kısmında Temel Hak ve Ödevlerin düzenlendiği, Birinci Bölümünde ise Genel Hükümlerin belirlendiği, bu bölümde yer alan "Temel Hak ve Hürriyetlerin Sınırlanması" başlıklı 4709 sayılı Yasa ile değişik 13. maddesinde: "Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.", İkinci Bölümde Kişinin Hakları ve Ödevleri arasında yer verilen "mülkiyet hakkı" 35. maddesinde sayılmış ve bu hak "Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz" şeklinde düzenlenmiştir.
6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun 2. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendinde; Riskli alan: Zemin yapısı veya üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıyan, Cumhurbaşkanınca kararlaştırılan alan olarak tanımlanmıştır.
21.06.2019 tarih ve 30808 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 6306 Sayılı Kanun'un Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına dair Yönetmeliğin 3. Maddesiyle değiştirilen 6306 Sayılı Kanun'un Uygulama Yönetmeliğinin, “Riskli alanın tespiti” başlıklı 5. maddesinin 1. fıkrasında "Riskli alan; a) Alanın, zemin yapısı veya üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıdığına dair teknik raporu,
b) Alan sınırları içerisinde 15/5/1959 tarihli ve 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanuna göre afete maruz bölge olarak kararlaştırılan alan olup olmadığına dair bilgi ve belgeyi,
c) Alanın büyüklüğünü de içeren koordinatlı sınırlandırma haritasını, varsa uygulama imar planını,
ç) Alanda bulunan kamuya ait taşınmazların listesini,
d) Alanın uydu görüntüsünü veya ortofoto haritasını,
e) Zemin yapısı sebebiyle riskli alan olarak tespit edilmek istenilmesi halinde yerbilimsel etüd raporunu,
f) Bu fıkra uyarınca belirlenecek riskli alanlar için Ek-2'de yer alan Riskli Yapıların Tespit Edilmesine İlişkin esasların EK-A bölümüne göre hazırlanan analiz ve raporu,
g) Alanın özelliğine göre Bakanlıkça istenecek sair bilgi ve belgeleri,
ihtiva edecek şekilde hazırlanmış olan dosyaya istinaden Bakanlıkça belirlenir ve karar alınmak üzere Cumhurbaşkanına sunulur." hükümlerine yer verilmiştir.
26/04/2016 günlü, 29695 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6704 sayılı Kanun'un 25. maddesi ile, 6306 sayılı Kanun'a Ek Madde 1 eklenmiş, maddenin 1-b bendinde "Üzerindeki toplam yapı sayısının en az %65’i imar mevzuatına aykırı olan veya yapı ruhsatı alınmaksızın inşa edilmiş olmakla birlikte sonradan yapı ve iskân ruhsatı alan yapılardan oluşan alanlar, fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek, sağlık, eğitim ve ulaşım gibi kamu hizmetlerinin düzenli bir şekilde yürütülmesini sağlamak amacıyla, Cumhurbaşkanınca riskli alan olarak kararlaştırılabilir. Riskli alan sınırı uygulama bütünlüğü gözetilerek belirlenir." hükmü yer almıştır.
6306 sayılı Yasa'nın, riskli alan ilan edilen bölgelerde mülkiyet hakkına sınırlama getirilmesine ilişkin hükümler içermesi nedeniyle, bu hakkın kullanımı sıkı kurallara bağlanmış ve kamu yararını ilgilendiren durumun bulunduğunun hiç bir şüpheye yer vermeyecek şekilde açık ve somut olarak ortaya konulması öngörülmüştür. 6306 sayılı Yasaya 6704 sayılı yasa ile eklenen ek 1. Maddenin 1-b bendinde ifade edilen "üzerindeki toplam yapı sayısının en az %65’i imar mevzuatına aykırı olan veya yapı ruhsatı alınmaksızın inşa edilmiş olmakla birlikte sonradan yapı ve iskân ruhsatı alan yapılardan oluşan alanlar"ın 6306 sayılı Yasaya göre riskli alan ilan edilebilmesi için bu yapıların 6306 sayılı yasanın 2. Maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, 21.01.2010 günlü, 2010/88 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yenileme alanı olarak belirlenen uyuşmazlık konusu taşınmazın da yer aldığı alana ilişkin 15.03.2013 tarihli 1/5000 ölçekli koruma amaçlı nazım imar planının … İdare Mahkemesinin … günlü, E: …, K… sayılı kararıyla iptaline karar verildiği, … günlü, … sayılı Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi kararıyla onaylanan Ulus Tarihi Kent Merkezi 1/5000 ölçekli koruma amaçlı nazım imar planının da … İdare Mahkemesinin … günlü, E: …, K: … sayılı kararıyla iptaline karar verildiği, Bakanlar Kurulunun 22.06.2015 günlü, 2015/7872 sayılı kararı ile, Ankara Ulus Tarihi Kent Merkezi kapsamında bulunan alanın, 5366 sayılı Yıpranan Tarihi ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması ve Yaşatılarak Kullanılması Hakkında Kanunun 2. maddesi uyarınca "yenileme alanı" olarak kabul edildiği, bu karara karşı açılan davanın Danıştay Ondördüncü Dairesinin 18/04/2018 tarih ve E:2015/10124, K:2018/2852 sayılı kararıyla reddedildiği, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 11.03.2020 tarih ve E:2018/3376, K:2020/666 sayılı kararıyla anılan kararın onandığı, Bakanlar Kurulunun 22.06.2015 günlü, 2015/7872 sayılı kararı uyarınca Avan Projesi Kültür ve Turizm Bakanlığı II Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 27.07.2015 tarih ve 1483 sayılı kararıyla kentsel sit alanı içindeki Bakanlar Kurulunun 22.06.2015 günlü, 2015/7872 sayılı kararı ile belirlenen yenilme alanına yönelik Geçiş Dönemi Koruma Esasları ve Kullanma Şartlarının belirlenerek onaylandığı, Ankara II Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun … günlü, … sayılı kararı ile 1 yıl uzatılmasına karar verilen Geçiş Dönemi Koruma Esasları ve Kullanma Şartlarının geçerli olduğu, Hergelen meydan yenileme Avan Projesi Kültür ve Turizm Bakanlığı II Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 06.02.2018 tarih ve 3036 sayılı kararıyla uygun bulunarak Ankara Büyükşehir belediye Meclisinin … tarih ve … sayılı kararıyla onandığı, dava konusu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Ankara İli, Altındağ İlçesi, … Mahallesi sınırları içerisinde bulunan ve ekli kroki ile listede sınır ve koordinatları gösterilen alan, 6306 sayılı Afet Kanun'un 2. ve ek 1. maddelerine göre riskli alan ilan edildiği anlaşılmaktadır.
İncelenen davada, dava konusu işlemin dayanağı olan ve Toplu Konut İdaresi Başkanlığınca hazırlanan teknik raporda, teklif edilen alanın 4 hektar olduğu, teklif edilen riskli içesinde, deprem, su baskını, heyelan, toprak çökmesi gibi herhangi bir afet yaşanmadığı, bu alan ile ilgili herhangi bir jeoljik etüd raporuna rastlanmadığı belirtilmiş; alan sınırları içerisinde 223 adet yapının bulunduğu, bu yapıların %81'inin şahıs mülkiyetinde bulunduğu, 458 adet konut bağımsız birim olduğu, 12 adet tescilli bina, yapı kullanım türünün ticaret, bu alandaki yapıların yapım tekniğinin betonarme-yığma-ahşap-derme çatma olduğu, alandaki yapıların %12,1'inin ruhsatlı, %87,9'unun ruhsatsız olduğu, olduğu, yapıların ekonomik ömrünü tamamlayıp, alt yapı ve üst yapı olmayan yaşanması güç bir alan görünümünde olduğu, alandaki zemin ve bir katlı yapıların oranının %86,9 olup, bu yapıların alan içerisindeki yapıların neredeyse tamamını oluşturduğu, öneri riskli alandaki yapıların nitelik açısından gözlemlere dayalı değerlendirilmesinde, görsel kalitesinin %88,8 kötü olduğu, yapıların nitelik açısından da göreceli olarak kötü halde olduğu, anılan bölgenin Ankara'nın tarihi kent merkezinde ve kentsel sit alanı içinde bulunduğu, yapılan ekonomik ömürlerinin tamamlandığı, statik sakıncalar oluştuğu, belirtilen proje alanındaki kentsel dönüşümün amacının hak sahiplerinin modern ve sağlıklı yapılara ve kentsel çevrelere kavuşturmak, ayrıca bölgenin ihtiyacı olan sosyal ve teknik alt yapı alanlarını sağlamak olduğunun belirtildiği, gerekçe raporunda da, söz konusu alanda yer alan yapı stoğunun ekonomik ömrünü yitirdiği ve alt yapı problemlerinin yaşandığı, toplam yapı sayısının % 87,9 'unun imar mevzuatına aykırı olduğunun tespit edildiği belirtilerek 6306 sayılı Yasa'nın 2 ve ek 1. Maddelerine göre riskli alan ilan edilmesinin mekansal ve yapısal olumsuzlukların giderilerek yapı stokunun güçlendirilmesi ve yaşanabilir mekanların oluşturulması bakımından uygun olacağının ifade edildiği görülmektedir.
Dava konusu işlemle, toplam yapı sayısının % 87,9 'unun imar mevzuatına aykırı olduğu, yapılan ekonomik ömürlerinin tamamlandığı, statik sakıncalar oluştuğu, belirtilen proje alanındaki kentsel dönüşümün amacının hak sahiplerinin modern ve sağlıklı yapılara ve kentsel çevrelere kavuşturmak, ayrıca bölgenin ihtiyacı olan sosyal ve teknik alt yapı alanlarını sağlanmasının amaçlandığı belirtilmiş olup, işleme esas teknik raporda alanda yer alan yapıların %87,9' luk kısmının 6306 Kanun'un ek 1. maddesine göre, imar mevzuatına aykırı olduğu belirlenmiş ve genel olarak bölgenin sağlıksız, alt yapı ve üst yapı olmayan yaşanması güç görünümünde olduğundan bahsedilmişse de, tespitlerin gözlemsel olduğu, genel bilgiler içerdiği, yapıların durumu, imar mevzuatına aykırılıklar, bölgedeki sosyal ve teknik donatı alanlarının yetersizliğine ilişkin somut ve ayrıntılı bir bilgi bulunmamaktadır.
Bu durumda, riskli alan ilan edilen uyuşmazlık konusu yerde riskli alan ilanı için 6306 sayılı Yasanın aradığı gerekli koşulların bulunup bulunmadığı, teknik raporda ekonomik ömürlerinin tamamlanması nedeniyle statik sakıncaları olduğu belirtilen yapıların, durumlarının ve bölgedeki altyapı, sosyal ve teknik donatı alanlarının yetersiz olup olmadığı, zemin yapısı veya üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski bulunup bulunmadığı hususlarının yerinde yaptırılacak keşif ve bilirkişi incelemesi sonucuna göre açıklığa kavuşturulduktan sonra dava konusu işlemin 6306 sayılı Yasa'nın 2 ve ek 1. maddelerine uygun tesis edilip edilmediği hakkında karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu işlem hakkında yerinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırıldıktan sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Altıncı Dairesi'nce keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmasının kabul edilmemesi halinde işin esasına gelince;
İncelenen davada; dava konusu kararın dayanağı Toplu Konut İdaresi Başkanlığınca hazırlanan teknik raporda, büyük ölçüde gözlemsel olduğu ve genel bilgiler içerdiği, yapıların %87,9'unu imar mevzuatına aykırı olduğu belirtilen alanda yapılardan numune alınmak suretiyle teknik bir metot üzerinde çalışılmadığı, yapıların hangi yönlerden can ve mal kaybına yol açma riski taşıdığını kanıtlayıcı yeterli bilgi içermediği, bu konunun açık ve somut bir şekilde ortaya konulmadığı, alanın riskli alan ilan edilebilmesi için Kanunun ve Uygulama Yönetmeliğinin öngördüğü koşulların varlığının detaylı bir teknik raporla ortaya konularak değerlendirilmediği anlaşıldığından, dava konusu işlemde 6306 sayılı Yasa'nın 2 ve ek 1. maddelerine ve hukuka uygunluk görülmemiştir
Açıklanan nedenlerle, yerinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırıldıktan sonra sonucuna göre dava hakkında bir karar verilmesi, bunun kabul edilmemesi halinde ise dava konusu 23/10/2019 günlü, 1694 sayılı Cumhurbaşkanı Kararının dava konusu taşınmaza ilişkin kısmının iptaline karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ :
Ankara İli, Altındağ İlçesi, … Mahallesi sınırları içerisinde bulunan alana ilişkin Toplu Konut İdaresi Başkanlığınca teknik rapor ve gerekçe raporu hazırlanmış, anılan raporlarda; alanın, kentsel sit alanı olarak tescil edilen ve 22/06/2015 tarihli, 2015/7872 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ilan edilen yenileme alanı sınırları içinde kaldığı, Türkiye Deprem Bölgesi Haritasında 4. derece deprem bölgesinde yer aldığı, bölgede can ve mal kaybına neden olmuş bir deprem, su baskını ve heyelan gibi herhangi bir afet yaşanmadığı, alanda 223 adet yapı, 458 adet bağımsız bölüm bulunduğu, yapıların 15'inin ruhsatının olduğu, taşınmaz kültür varlığı olarak tescil edilen 12 adet yapının da ruhsatlı kabul edildiği, dolayısıyla alanda 27 adet ruhsatlı, 196 adet ruhsatsız yapı bulunduğu, mevzuata aykırı yapıların oranının %87,9 olarak belirlendiği, bu alandaki 27 adet yapının betonarme, 46 adet yapının yığma, 41 adet yapının ahşap, 100 adet yapının derme çatma sistemle inşa edildiği, 9 adetinin yapım tekniğinin ise okunamadığı, yapıların nitelik açısından gözlemlere dayalı görsel kalitesinin %88,8 oranında kötü olduğu, yapıların inşa tarihlerinin 1900-2003 tarihleri ve ruhsat tarihlerinin 1952-1997 tarihleri arasında değiştiği, alandaki en yeni ruhsatlı binanın bile 2006 yılında yürürlüğe giren Deprem Yönetmeliğinden önce yapıldığı ve binaların ekonomik ömürlerini tamamladığı, riskli yapı stoğunun ve sağlıksız, çarpık yapılaşmanın bulunduğu, alt ve üst yapı ile sosyal donatı alanlarının yetersiz olduğu alanın, deprem ve sel gibi olası bir afet nedeniyle risk oluşturduğu ve bir bütün olarak afet risklerinden uzak sağlıklı ve güvenli bir kullanım ve yerleşim alanına dönüştürülmesi, fiziki, yapısal ve sosyal koşullar açısından yenileme uygulamalarının gerçekleştirilerek, kent bütünü içinde etkin konuma getirilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Toplu Konut İdaresi Başkanlığı tarafından; …tarih ve … sayı yazı ile hazırlanan teknik rapor doğrultusunda, Ankara İli, Altındağ İlçesi, … Mahallesi sınırları içerisinde bulunan alanın riskli alan olarak ilan edilmesi talep edilmiş ve teklif dosyası Çevre ve Şehircilik Bakanlığına iletilmiştir.
Bu talep doğrultusunda; Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca 6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliğinin 18. maddesinin 5. fıkrası uyarınca … tarih ve … sayılı yazı ile Kültür ve Turizm Bakanlığının görüşünün, 5. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca … tarih ve … tarihli yazı ile Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının görüşünün alınmasından sonra, hazırlanan dosya Çevre ve Şehircilik Bakanlığının … tarih ve … sayılı yazısı ile karar alınmak üzere Cumhurbaşkanlığına sunulmuştur.
Bunun üzerine; Ankara İli, Altındağ İlçesi, … Mahallesi sınırlarıı içerisinde bulunan ve ekli kroki ile listede sınır ve koordinatları gösterilen alanın, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun 2. ve Ek-1. maddesi uyarınca riskli alan ilan edilmesine ilişkin 23/10/2019 tarihli, 1694 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı alınmış ve bu karar 24/10/2019 tarihli, 30928 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.
Bakılan dava; 23/10/2019 tarihli, 1694 sayılı Cumhurbaşkanı Kararının hukuka aykırı olduğu iddialarıyla açılmıştır.

İNCELEME VE GEREKÇE:
USUL YÖNÜNDEN:
Davalı idarelerin süreye yönelik iddiaları yerinde görülmemiştir.

ESAS YÖNÜNDEN:
İLGİLİ MEVZUAT:
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının İkinci Kısmında Temel Hak ve Ödevlerin düzenlendiği, Birinci Bölümünde ise Genel Hükümlerin belirlendiği, bu bölümde yer alan "Temel Hak ve Hürriyetlerin Sınırlanması" başlıklı 4709 sayılı Yasa ile değişik 13. maddesinde: "Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.", İkinci Bölümde Kişinin Hakları ve Ödevleri arasında yer verilen "mülkiyet hakkı" 35.maddesinde sayılmış ve bu hak "Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz" şeklinde düzenlemeye konu edilmiştir.

20/03/1952 tarihinde kabul edilen İnsan Haklarının ve Temel Özgürlüklerinin Korunmasına İlişkin Sözleşmeye Ek-1 Nolu Protokol Türkiye tarafından 19/03/1954 tarihinde onaylanmıştır. Anılan Protokolün "Mülkiyetin Korunması" başlıklı 1. maddesinde: "Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Herhangi bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir. Yukarıdaki hükümler, devletlerin, mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez." kuralı yer almıştır.
6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun "Amaç" başlıklı 1. maddesinde; "Bu Kanunun amacı; afet riski altındaki alanlar ile bu alanlar dışındaki riskli yapıların bulunduğu arsa ve arazilerde, fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek üzere iyileştirme, tasfiye ve yenilemelere dair usul ve esasları belirlemektir.
" düzenlemesine yer verilmiş, 2. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendinde; Riskli alan: Zemin yapısı veya üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıyan, Cumhurbaşkanınca kararlaştırılan alan olarak tanımlanmış, 26/04/2016 tarihinde yürürlüğe giren Ek-1. maddesinde "(1) a) Kamu düzeni veya güvenliğinin olağan hayatı durduracak veya kesintiye uğratacak şekilde bozulduğu yerlerde; planlama ya da altyapı hizmetleri yetersiz olan veya imar mevzuatına aykırı yapılaşma bulunan yahut yapı ya da altyapısı hasarlı olan alanlar, b) Üzerindeki toplam yapı sayısının en az %65’i imar mevzuatına aykırı olan veya yapı ruhsatı alınmaksızın inşa edilmiş olmakla birlikte sonradan yapı ve iskân ruhsatı alan yapılardan oluşan alanlar, fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek, sağlık, eğitim ve ulaşım gibi kamu hizmetlerinin düzenli bir şekilde yürütülmesini sağlamak amacıyla, Cumhurbaşkanınca riskli alan olarak kararlaştırılabilir. Riskli alan sınırı uygulama bütünlüğü gözetilerek belirlenir." hükmü yer almıştır.
Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun Uygulama Yönetmeliğinin Riskli alanın tespiti başlıklı 5. maddesinin 1. fıkrasında; "Riskli alan; a) Alanın, zemin yapısı veya üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıdığına dair teknik raporu, b) Alan sınırları içerisinde 15/5/1959 tarihli ve 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısiyle Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanuna göre afete maruz bölge olarak kararlaştırılan alan olup olmadığına dair bilgi ve belgeyi, c) Alanın büyüklüğünü de içeren koordinatlı sınırlandırma haritasını, varsa uygulama imar planını, ç) Alanda bulunan kamuya ait taşınmazların listesini, d) Alanın uydu görüntüsünü veya ortofoto haritasını, e) Zemin yapısı sebebiyle riskli alan olarak tespit edilmek istenilmesi halinde yerbilimsel etüd raporunu, f) Bu fıkra uyarınca belirlenecek riskli alanlar için Ek-2’de yer alan Riskli Yapıların Tespit Edilmesine İlişkin Esasların EK-A bölümüne göre hazırlanan analiz ve raporu, g) Alanın özelliğine göre Bakanlıkça istenecek sair bilgi ve belgeleri, ihtiva edecek şekilde hazırlanmış olan dosyaya istinaden Bakanlıkça belirlenir ve karar alınmak üzere Cumhurbaşkanına sunulur." düzenlemesine, 2. fıkrasında; "Bakanlıkça; a) Kamu düzeni veya güvenliğinin olağan hayatı durduracak veya kesintiye uğratacak şekilde bozulduğu yerlerde; 1) Planlama veya altyapı hizmetlerinin yetersiz olması, 2) İmar mevzuatına aykırı yapılaşmanın bulunması, 3) Altyapı veya üstyapıda hasar meydana gelmiş olması, sebeplerinden birinin veya bir kaçının bir arada bulunması halinde, b) Üzerindeki toplam yapı sayısının en az % 65’i imar mevzuatına aykırı olan veya yapı ruhsatı alınmaksızın inşa edilmiş olmakla birlikte sonradan yapı ve iskân ruhsatı alan yapılardan oluşan alanlarda, uygulama bütünlüğü gözetilerek belirlenen alanlar, riskli alan olarak belirlenmek üzere Cumhurbaşkanına sunulur." düzenlemesine, üçüncü fıkrasında ise; "TOKİ veya İdare, riskli alan belirlenmesine ilişkin bilgi ve belgeleri ihtiva eden dosyaya istinaden Bakanlıktan riskli alan tespit talebinde bulunabilir. Bakanlıkça, uygun görülen talepler, Cumhurbaşkanına sunulur. " düzenlemesine yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Mülkiyet hakkı, Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile güvence altına alınmış olup, anılan düzenlemeler uyarınca bu hak, sadece kamu yararının mevcut olduğu durumlarda kanunla sınırlanabilir. 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun, mülkiyet hakkına sınırlama getirilmesine ilişkin hükümler içermekle birlikte, sınırlama yetkisinin kullanımını oldukça sıkı kurallara bağlamış ve kamu yararını ilgilendiren durumun bulunduğunun hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde açık ve somut olarak ortaya konulması gerekliliğini öngörmüştür.
6306 sayılı Kanunun 2. maddesi gereğince, bir alanın zemin yapısı ya da üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıdığının, 6306 sayılı Kanunun yukarıda yer verilen 5. maddesinin 1. fıkrası uyarınca; zemin yapısı sebebiyle riskli alan olarak tespit edilmek istenilmesi halinde yerbilimsel etüd raporu ile birlikte Yönetmeliğin Ek-2’sinde yer alan "Riskli Yapıların Tespit Edilmesine İlişkin Esasların" Ek-A bölümüne göre hazırlanan analiz ve rapor ile tespit edilmesi gerekmektedir.
Yukarıda yer verilen 6306 sayılı Kanunun Ek-1. maddesi hükmü ile, aynı Kanunun 2. maddesinde hükme bağlanan düzenlemeden farklı olarak, kamu düzeni veya güvenliğinin olağan hayatı durduracak veya kesintiye uğratacak şekilde bozulduğu yerlerde; planlama ya da altyapı hizmetleri yetersiz olan veya imar mevzuatına aykırı yapılaşma bulunan yahut yapı ya da altyapısı hasarlı olan alanlar ile üzerindeki toplam yapı sayısının en az %65’i imar mevzuatına aykırı olan veya yapı ruhsatı alınmaksızın inşa edilmiş olmakla birlikte sonradan yapı ve iskân ruhsatı alan yapılardan oluşan alanlara ilişkin olarak, fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek, sağlık, eğitim ve ulaşım gibi kamu hizmetlerinin düzenli bir şekilde yürütülmesini sağlamak amacıyla da riskli alan kararı verilebileceği hükmüne yer verilmiştir.
Dava konusu Cumhurbaşkanı Kararı 6306 sayılı Kanunun Ek-1. maddesinde öngörülen koşullar yönünden incelendiğinde;
Dosyanın incelenmesinden; 6306 sayılı Kanun ve anılan Kanunun Uygulama Yönetmeliği uyarınca hazırlanan ve dava konusu işlemin dayanağını oluşturan teknik rapor ile gerekçe raporunda, alanın, kentsel sit alanı olarak tescil edilen ve 22/06/2015 tarihli, 2015/7872 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ilan edilen yenileme alanı sınırları içinde kaldığının, Türkiye Deprem Bölgesi Haritasında 4. derece deprem bölgesinde yer aldığının, alanda 223 adet yapı, 458 adet bağımsız bölüm bulunduğunun, yapıların 15'inin ruhsatının olduğunun, taşınmaz kültür varlığı olarak tescil edilen 12 adet yapının da ruhsatlı kabul edildiğinin, dolayısıyla alanda 27 adet ruhsatlı, 196 adet ruhsatsız yapı bulunduğunun, mevzuata aykırı yapıların oranının %87,9 olarak belirlendiğinin, bu alandaki 27 adet yapının betonarme, 46 adet yapının yığma, 41 adet yapının ahşap, 100 adet yapının derme çatma sistemle inşa edildiğinin, 9 adetinin yapım tekniğinin ise okunamadığının, yapıların nitelik açısından gözlemlere dayalı kalitesinin %88,8 oranında kötü olduğunun, yapıların inşa tarihlerinin 1900-2003 tarihleri ve ruhsat tarihlerinin1952-1997 tarihleri arasında değiştiğinin, alandaki en yeni ruhsatlı binanın bile 2006 yılında yürürlüğe giren Deprem Yönetmeliğinden önce yapıldığının ve binaların ekonomik ömürlerini tamamladığının, riskli yapı stoğunun ve sağlıksız, çarpık yapılaşmanın bulunduğu, alt ve üst yapı ile sosyal donatı alanlarının yetersiz olduğu alanın, deprem ve sel gibi olası bir afet nedeniyle risk oluşturduğunun ve bir bütün olarak afet risklerinden uzak sağlıklı ve güvenli bir kullanım ve yerleşim alanına dönüştürülmesi, fiziki, yapısal ve sosyal koşullar açısından yenileme uygulamalarının gerçekleştirilerek, kent bütünü içinde etkin konuma getirilmesi gerektiğinin belirtildiği, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı tarafından, … tarih ve … sayı yazı ile hazırlanan teknik rapor doğrultusunda, Ankara İli, Altındağ İlçesi, … Mahallesi sınırları içerisinde bulunan alanın riskli alan olarak ilan edilmesi talep edildiği ve teklif dosyasının Çevre ve Şehircilik Bakanlığına iletildiği, bu talep doğrultusunda, Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca 6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliğinin 18. maddesinin 5. fıkrası uyarınca … tarih ve … sayılı yazı ile Kültür ve Turizm Bakanlığının görüşünün, 5. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca … tarih ve … tarihli yazı ile Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının görüşünün alınmasından sonra, hazırlanan dosyanın … tarih ve … sayılı yazı ile karar alınmak üzere Cumhurbaşkanlığına sunulduğu ve alanın 6306 sayılı Kanunun 2. ve Ek-1. maddesi uyarınca 23/10/2019 tarihli, 1694 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı riskli alan ilan edildiği anlaşılmıştır.

Bu durumda; yukarıda içeriğine yer verilen teknik rapor ve gerekçe raporu ile dosyada bulunan yapı ruhsat bilgilerini içeren tablodan, üzerindeki toplam yapı sayısının %87,9'u imar mevzuatına aykırı ve yapı ruhsatı alınmaksızın inşa edilmiş yapılardan oluştuğu anlaşılan alanın riskli alan ilan edilmesine ilişkin dava konusu Cumhurbaşkanı Kararında 6306 sayılı Kanunun Ek-1. maddesi yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Dava konusu Cumhurbaşkanı Kararının gerekçe ve dayanağı olarak gösterilen diğer bir madde olan 6306 sayılı Kanunun 2. maddesi yönünden incelenmesinden;
6306 sayılı Kanunun 2. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendinde; "Riskli alan" zemin yapısı veya üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıyan, Bakanlık veya İdare tarafından Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının görüşü de alınarak belirlenen ve Bakanlığın teklifi üzerine Cumhurbaşkanınca kararlaştırılan alan olarak tanımlanmıştır.
Tanımdan da anlaşılacağı üzere, bir alanın Kanunun 2. maddesi gereğince riskli alan olarak ilan edilebilmesi için alanın, ya zemin yapısı bakımından risk teşkil etmesi ya da üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıması gerekmektedir.
Riskli alan ilanına ilişkin dava konusu Cumhurbaşkanı Kararının dayanak ve gerekçesi arasında 6306 sayılı Kanunun 2. maddesinin de gösterilmiş olması nedeniyle, alandaki yapılardan, zemin yapısı bakımından risk teşkil eden yapılar ile üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıyan ruhsatlı ve iskânlı yapıların da riskli alan sınırı içerisine alınmasına hukuken herhangi bir engel bulunmamaktadır.
Ancak; anılan ruhsatlı ve iskânlı yapıların riskli alan sınırı kapsamına alınabilmesi için bu yapılara ilişkin 6306 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliğinin 5. maddesi uyarınca, Yönetmeliğin Ek-2'sinde yer alan "Riskli Yapıların Tespit Edilmesine İlişkin Esasların" Ek-A bölümü uyarınca; binalara ilişkin parametrelerin (yapısal sistem türü, kat adedi, görünen kalite, yumuşak kat, düşeyde düzensizlik, ağır çıkma, planda düzensizlik/burulma etkisi, kısa kolon etkisi, yapı nizamı/bitişik binalarla döşeme seviyeleri yapı nizamı, tabii zemin eğimi vb.) dikkate alınarak, yapıların bulunduğu yerdeki deprem tehlikesi ve yapının deprem performansını etkileyen yapısal özelliklerin saha çalışmaları sonucunda elde edilmesi ve yapısal sistem özelliklerine göre sınıflandırılmış tip binalar seçilerek bunların analizlerinin yapılması sonucunda bir korelasyon çıkarılıp genel yapı stoğunun riskinin belirlenmesi gerekmektedir.
Öte yandan; 6306 sayılı Kanunun 3. maddesinin 7. fıkrasında yer alan, "6306 sayılı Kanunun uygulanması için belirlenen alanların sınırları içinde olup riskli yapılar dışında kalan yapılardan uygulama bütünlüğü bakımından Bakanlıkça gerekli görülenlerin de 6306 sayılı Kanun hükümlerine tabi olacağı..." yönündeki düzenleme, Anayasa Mahkemesinin 27/02/2014 tarih ve E:2012/87, K:2014/41 sayılı kararıyla, "6306 sayılı Kanun’un riskli yapıların dönüşümüyle ilgili kurallar içerdiği, riskli olmayan yapılar hakkında yapılacak uygulamalara ilişkin özel bir düzenleme öngörülmeyerek riskli yapılara ilişkin kurallara atıf yapıldığı ancak anılan kuralların yapıların riskli olması dikkate alınarak düzenlendiği, kamu yararı ile bireylerin hakları arasındaki dengenin de tamamen riskli yapılara uygun şekilde oluşturulmaya çalışıldığı, menfaatler dengesi bu şekilde oluşturulan kuralların riskli olmayan yapılara uygulanmasının ölçülülük ilkesine aykırılık oluşturduğu ve kamu yararı ile riskli olmayan yapı sahiplerinin hakları arasında kurulması gereken dengeyi bozduğu..." gerekçesiyle iptal edilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra anılan fıkra; "6306 sayılı Kanunun uygulanması için belirlenen alanların sınırları içinde olup riskli yapılar dışında kalan yapılardan uygulama bütünlüğü bakımından Bakanlıkça gerekli görülenlerin yine 6306 sayılı Kanun’a tâbi olacağı, ancak, riskli olmayan yapılara ilişkin değerleme çalışmalarında yapının riskli olmadığının da gözetileceği..." şeklinde yeniden düzenlenmiş, bu yeni düzenleme de, Anayasa Mahkemesinin 15/11/2017 tarih ve E:2016/133, K:2017/155 sayılı kararıyla "Herhangi bir riski bulunmayan sağlam yapılar için uygulama bütünlüğü bakımından Bakanlıkça gerekli görülmesi halinde 6306 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması durumunda bu yapıların maliklerinin uğradığı zararların tamamının karşılanması sorumluluk hukukunun gereğidir. Uygulama alanındaki sağlam yapılara yönelik değer tespitinde yapının riskli olmadığının gözetilmesi de esasında bu amaca hizmet etmektedir. Bu itibarla Kanunun uygulanması için belirlenen alanların sınırları içinde olup riskli yapılar dışında kalan yapılar hakkında 6306 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması nedeniyle maliklerin mülkiyet hakkına yönelik kısıtlamaların, taşınmazın değer tespitinde yapının riskli olmadığının gözetilmesi suretiyle dengelendiği söylenemez..." gerekçesiyle iptal edilmiştir.
6306 sayılı Kanunun 2. maddesi gereğince riskli alan ilan edilen bölgede bulunan ve zemin yapısı ya da üzerindeki yapılaşma bakımından bir risk teşkil edip etmediği hususunda yukarıda açıklandığı şekilde bir incelemeye tabi tutulmayan yapıların, sırf uygulama bütünlüğü sağlamak adına riskli yapılarla bir arada değerlendirilmesinin hukuka, hakkaniyete ve ölçülülük ilkesine uygun olmadığı Anayasa Mahkemesince ortaya konulmuştur.
Uyuşmazlıkta; dosyada bulunan ruhsat tablosu ile riskli alan sınır ve krokisinin incelenmesinden, ruhsatlı yapıların riskli alan sınırının batısında ve sınır boyunca (… ada, …,…, …,…,… ve … parsel ile … ada, …,… ve … parsel) yoğunlaştığı ve ruhsatsız yapılarla fiziki bütünlük oluşturmadığı görüldüğünden, uygulama bütünlüğünü sağlamak adına belirtilen ruhsatlı yapıların ruhsatsız yapılarla bir arada değerlendirilmesinde, hukuka, hakkaniyete ve ölçülülük ilkesine uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Öte yandan; alanda bulunan ruhsatlı yapıların, 6306 sayılı Kanunun 2. maddesi gereğince riskli alan sınırı içerisine dahil edilirken, anılan Kanunun Uygulama Yönetmeliğinin 5. maddesi uyarınca, Yönetmeliğin Ek-2'sinde yer alan "Riskli Yapıların Tespit Edilmesine İlişkin Esasların" Ek-A bölümü uyarınca; binalara ilişkin parametrelerin (yapısal sistem türü, kat adedi, görünen kalite, yumuşak kat, düşeyde düzensizlik, ağır çıkma, planda düzensizlik/burulma etkisi, kısa kolon etkisi, yapı nizamı/bitişik binalarla döşeme seviyeleri yapı nizamı, tabii zemin eğimi vb.) dikkate alınarak, yapıların bulunduğu yerdeki deprem tehlikesi ve yapının deprem performansını etkileyen yapısal özelliklerin saha çalışmaları sonucunda elde edilmesi ve yapısal sistem özelliklerine göre sınıflandırılmış tip binalar seçilerek bunların analizlerinin yapılması sonucunda bir korelasyon çıkarılıp genel yapı stoğunun riskinin belirlenmesi gerekirken, söz konusu araştırma ve incelemeler yapılmadan dava konusu riskli alan kararının verildiği anlaşılmıştır.
Bu itibarla; dava konusu 23/10/2019 tarihli, 1694 sayılı Cumhurbaşkanı Kararında hukuka uyarlık bulunmadığı sonucunda varılmıştır.
Nitekim; Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 30/11/2020 tarih ve E:2020/1246, K:2020/2756 sayılı kararı da bu yöndedir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Dava konusu, 23/10/2019 tarihli, 1694 sayılı Cumhurbaşkanı Kararının İPTALİNE,
2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen ve davacı tarafından yapılan toplam …-TL yargılama giderinin davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine,
3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen …-TL vekâlet ücretinin davalı idarelerden alınarak vekille temsil edilen davacıya verilmesine,
4. Davalı idareler yanında müdahiller tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5. Varsa posta giderleri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra taraflara ve müdahillere iadesine,
6. 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 20/A-2-(g) maddesi uyarınca, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 17/03/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY (X) :
Ankara İli, Altındağ İlçesi, … Mahallesi sınırları içerisinde bulunan ve ekli kroki ile listede sınır ve koordinatları gösterilen alanın, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunun 2. ve Ek-1. maddeleri uyarınca riskli alan ilan edilmesine ilişkin 23/10/2019 tarihli, 1694 sayılı Cumhurbaşkanı Kararının, riskli alan sınırları içinde yapısı bulunan davacı tarafından iptali istemiyle açılmıştır.
Dosyanın incelenmesinden; dava konusu Cumhurbaşkanı Kararının dayanağının 6306 sayılı Kanunun Ek-1. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi olduğu, bu kapsamda hazırlanan teknik rapor ve gerekçe raporunda, alanda 223 adet yapı, 458 adet bağımsız bölüm bulunduğunun, yapıların 15'inin ruhsatının olduğunun, taşınmaz kültür varlığı olarak tescil edilen 12 adet yapının da ruhsatlı kabul edildiğinin, dolayısıyla alanda 27 adet ruhsatlı, 196 adet ruhsatsız yapı bulunduğunun, mevzuata aykırı yapıların oranının %87,9 olarak tespit edildiğinin, yapıların inşa tarihlerinin 1900-2003 tarihleri ve ruhsat tarihlerinin 1952-1997 tarihleri arasında değiştiğinin, binaların ekonomik ömürlerini tamamladığının, riskli yapı stoğunun ve sağlıksız, çarpık yapılaşmanın bulunduğu, alt ve üst yapı ile sosyal donatı alanlarının yetersiz olduğu alanın, deprem ve sel gibi olası bir afet nedeniyle risk oluşturduğu ve bir bütün olarak afet risklerinden uzak sağlıklı ve güvenli bir kullanım ve yerleşim alanına dönüştürülmesi, fiziki, yapısal ve sosyal koşullar açısından yenileme uygulamalarının gerçekleştirilerek, kent bütünü içinde etkin konuma getirilmesi gerektiğinin belirtildiği anlaşılmıştır.
Uyuşmazlıkta; alandaki diğer hak sahiplerinin haklı beklentileri, kamu yararı ve hizmet gerekleri dikkate alındığında, davacının dava konusu işlemin tamamının iptalini istemekte kişisel, güncel ve meşru bir menfaati bulunmadığından, davanın davacının parseline yönelik olarak incelenmesi ve hukuka uygunluk denetiminin yapılması gerekmektedir.
Öte yandan; dava konusu işlemin dayanağı teknik rapor ve gerekçe raporu değerlendirildiğinde, alandaki yapıların %87,9'nun imar mevzuatına aykırı ruhsatsız yapılardan oluştuğu tespit edilmiş ise de işlemin dayanağı olan 6306 sayılı Kanunun Ek-1. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca, riskli alan sınırının uygulama bütünlüğü gözetilerek belirleneceği düzenlemesi karşısında, davacının maliki olduğu parseldeki yapının, ruhsatlı olup olmadığı, can ve mal kaybına yol açma riski taşıyıp taşımadığı ve uygulama bütünlüğü açısından riskli alan sınırlarına dahil edilmesinin uygun olup olmadığının açıklığa kavuşturulması için mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılarak, düzenlenecek rapor doğrultusunda bir karar verilmesi gerektiği görüşü ile aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmıyorum.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi