Esas No: 2021/16083
Karar No: 2022/2209
Karar Tarihi: 10.03.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/16083 Esas 2022/2209 Karar Sayılı İlamı
8. Hukuk Dairesi 2021/16083 E. , 2022/2209 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Kadastro
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonucunda Mahkemece verilen davanın kısmen kabulüne dair kararın davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 28.09.2020 tarihli ve 2019/4850 Esas, 2020/3509 Karar sayılı ilamı ile kısmen onanmasına ve kısmen bozulmasına karar verilmiştir. Davalı Hazine vekili tarafından süresinde kararın düzeltilmesi istenmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında, ... İli ... İlçesi ... Köyü çalışma alanında bulunan 161 ada 37 parsel sayılı 606,98 metrekare, 161 ada 44 parsel sayılı 1.077,30 metrekare, 162 ada 4 parsel sayılı 9.019,99 metrekare, 162 ada 5 parsel sayılı 3.581,20 metrekare, 162 ada 21 parsel sayılı 8.293,78 metrekare, 163 ada 1 parsel sayılı 13.281,50 metrekare, 167 ada 1 parsel sayılı 183,09 metrekare, 168 ada 39 parsel sayılı 5.162,85 metrekare, 168 ada 72 parsel sayılı 4.035,42 metrekare, 168 ada 117 parsel sayılı 830,35 metrekare, 168 ada 121 parsel sayılı 277,21 metrekare, 168 ada 122 parsel sayılı 5.182,88 metrekare, 168 ada 150 parsel sayılı 1.824,55 metrekare, 170 ada 3 parsel sayılı 15.629,09 metrekare, 171 ada 2 parsel sayılı 1.247,56 metrekare, 171 ada 7 parsel sayılı 3.462,37 metrekare, 172 ada 1 parsel sayılı 9.839,31 metrekare, 233 ada 5 parsel sayılı 6.705,15 metrekare ve 234 ada 1 parsel sayılı 685,66 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, Asliye Hukuk Mahkemesinde dava konusu olduklarından söz edilerek, malik haneleri açık bırakılmak suretiyle tespit edilmişlerdir. Yine aynı çalışma alanında bulunan 168 ada 151 parsel sayılı 166,90 metrekare ve 172 ada 2 parsel sayılı 886,04 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar ise kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... Köyü Tüzel Kişiliği adına tespit edilmiştir. Davacı ... ve arkadaşları tarafından, davalı ... aleyhine, Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan men'i müdahale ve muarazanın önlenmesi davası davaya konu olan parseller hakkında tutanak düzenlenmiş olması nedeniyle görevsizlik kararı verilerek Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır.
Kadastro Mahkemesinde çekişmeli parsel tutanakları ile dava dosyası birleştirilerek yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, dava konusu 161 ada 37, 44; 162 ada 4, 5, 21; 163 ada 1, 33; 167 ada 1; 168 ada 39, 72, 117, 121, 122, 150, 151; 170 ada 3; 171 ada 2, 7; 172 ada 1; 233 ada 5; 234 ada 1 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespitlerinin iptaline, taşınmazların isimleri ve payları açıkça gösterilmek suretiyle ..., ... ve ... mirasçıları adına ayrı ayrı tescillerine, 172 ada 2 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin iptaline, taşınmazın ... Köyü Tüzel Kişiliği adına tesciline karar verilmiştir.
Hükmün, dahili davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesi’nin 28.9.2020 tarihli ve 2019/4850 Esas, 2020/3509 Karar sayılı ilamı ile “1. Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, dava konusu 161 ada 37, 44; 162 ada 4, 5, 21; 163 ada 1; 167 ada 1; 168 ada 39, 72, 117, 121, 122, 150; 170 ada 3; 171 ada 2, 7; 172 ada 1; 233 ada 5; 234 ada 1 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarının reddiyle bu taşınmazlar hakkındaki usul ve yasaya uygun olan hükmün onanmasına,
2. Dava konusu 163 ada 33, 168 ada 151 ve 172 ada 2 parsel sayılı taşınmazlar hakkındaki hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Mahkemece, dava konusu 163 ada 33 ve 168 ada 151 parsel sayılı taşınmazların davacıların murisi olan babaları ... ile amcaları ... ve ... tarafından ortaklaşa satın alındığı, adı geçenlerin mirasçıları tarafından, murislerinin terekelerinin taksim edilmediği, 172 ada 2 parsel sayılı taşınmazın ise köyün ortak malı olduğu kabul edilmek suretiyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm için yeterli bulunmamaktadır. Davacı ... ve arkadaşları, dava dilekçesinde sıra numaralarını belirttikleri tapu kayıtları ile kayıtlı taşınmazların, murisleri olan babaları ...’dan geldiğini ve taşınmazlarda kendilerinin de haklarının bulunduğunu ileri sürerek Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açmışlardır. Asliye Hukuk Mahkemesinde yapılan yargılama sırasında, mahallinde 25.04.2008 gününde yapılan keşif sonrası düzenlenen teknik bilirkişi raporunda, 7 adet taşınmazın dava konusu edildiği belirtilmiş ve taşınmazların krokileri rapora eklenmiştir. Bilahare dava konusu taşınmazların bulunduğu çalışma alanında 2009 yılında kadastro çalışması yapılması nedeniyle, dosya Kadastro Mahkemesine aktarılmış ve Kadastro Mahkemesince mahallinde 18.04.2012 ve 21.12.2012 günlerinde keşif yapılmıştır. Keşif sonrası düzenlenen teknik bilirkişi raporları incelendiğinde; 24.04.2012 düzenleme tarihli teknik bilirkişi raporunda, 168 ada 151 ve 172 ada 2 parsel sayılı taşınmazların da aktarılan davanın kapsamında olduğu belirtilirken; 15.01.2013 düzenleme tarihli teknik bilirkişi raporunda, aynı taşınmazların aktarılan davanın kapsamı içerisinde gösterilmediği anlaşılmıştır. Mahkemece teknik bilirkişi raporları arasındaki sözkonusu çelişkiler giderilmemiş ve 168 ada 151 ve 172 ada 2 parsel sayılı taşınmazların aktarılan davanın kapsamında olup olmadıkları net olarak belirlenmemiştir.
Hal böyle olunca; sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için mahkemece mahallinde, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, aynı yönteme göre tespit edilecek taraf tanıkları, teknik bilirkişi ve ziraat mühendisi bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve yapılacak bu keşifte öncelikle, yerel bilirkişi ve tanıklara aktarılan davanın dayanağı olan dava dilekçesi ve eki belgeler ayrıntılı biçimde okunup anlatılmalı, bundan sonra davaya konu edilen taşınmazların hudutlarının zeminde yerel bilirkişi ve tanıklarca ayrı ayrı gösterilmesi istenilmeli, bu yolla 168 ada 151 ve 172 ada 2 parsel sayılı taşınmazların aktarılan davaya konu edilen taşınmazlardan olup olmadığı duraksamaya meydan vermeyecek biçimde belirlenmeli; sözü edilen taşınmazların malik haneleri yanılgı ile doldurulmuş olsa bile kadastro tespitlerinin kesinleşmeyeceği, malik hanelerinin doldurulmasının hukuksal bir değer taşımayacağı düşünülmeli; söz konusu taşınmazların aktarılan davaya konu edilen taşınmazlardan olduğunun anlaşılması halinde ... Köyü Tüzel Kişiliğinin de bu davada zorunlu olarak taraf olacağı gözetilmeli; yine, dava konusu taşınmazların aktarılan davanın kapsamında olduğunun anlaşılması halinde, yerel bilirkişi ve tanıklardan, taşınmazların geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, kim tarafından, ne zamandan beri, ne suretle kullanıldığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı; mahkemece yapılacak gözlem tutanağa geçirilmeli; bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli; yerel bilirkişi ve tanıkların sözleri arasında doğabilecek çelişkiler, gerektiğinde yüzleştirme yapılarak yöntemince giderilmeli; teknik bilirkişiden keşif ve uygulamayı denetlemeye elverişli, ayrıntılı rapor alınmalı; ziraat mühendisi bilirkişiden, taşınmazların toprak yapısını ve niteliğini, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini belirtir somut verilere ve bilimsel esaslara dayanan, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 30. maddesi gereğince gerçek hak sahipleri belirlenmek suretiyle hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmeli; söz konusu taşınmazların aktarılan davanın kapsamında kalmadığının anlaşılması halinde ise, taşınmazlara ait kadastro tutanak asılları ve eklerinin olağan usullere göre tescil işlemleri yapılmak üzere Kadastro Müdürlüğüne iadesinin gerekeceği düşünülmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek eksik inceleme ile karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi, Dairemizin 16.04.2018 tarihli geri çevirme kararıyla dosyamız arasına alınan Tapu Müdürlüğü'nün 27.06.2018 tarihli yazı cevabıyla, ... Köyü çalışma alanında 163 ada 33 parsel numarasıyla kayıtlı bir taşınmaz bulunmadığı bildirildiği halde, “163 ada 33 parsel sayılı taşınmaz” yönünden de davanın kabulüne dair hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün bozulmasına” karar verilmiş, davalı Hazine vekili tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.
Bölgede 2009 yılında yapılan kadastro çalışmaları sonucunda 168 ada 151; 172 ada 2 parsel sayılı taşınmazlar dışında kalan 161 ada 37-44; 162 ada 4-5-21; 163 ada 1; 167 ada 1; 168 ada 39-72-117-121-122-150; 170 ada 3; 171 ada 2-7; 172 ada 1; 233 ada 5 ve 234 ada 1 parsel sayılı taşınmazların malik haneleri açık bırakılarak haklarında tutanak düzenlenmiş olması nedeniyle genel mahkemede tapu kayıtlarına ve miras yoluyla gelen hakka dayalı olarak paya vaki müdahalenin men’i istemiyle açılan dava, Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır. Haklarında hüküm kurulan 168 ada 151 ve 172 ada 2 parsel sayılı taşınmazların ise malik haneleri köy adına doldurularak tespit edilmiştir. Dava Kadastro Mahkemesine aktarılmadan önce, Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan 25.4.2008 tarihli keşifte taraf vekilleri dava konusu olan yerleri göstermişler ve bu keşif sonucu düzenlenen 06.05.2008 tarihli teknik bilirkişi raporunda dava konusu olan yerler 1 ila 7 nolu taşınmazlar olarak gösterilmiş ve buna ilişkin 7 adet kroki düzenlenmiştir. Dava Kadastro Mahkemesine aktarıldıktan sonra ise davacı ve davalı taraf, ilk celse beyanlarında genel mahkemede keşif yapıldığını ancak bu keşif yeterli görülmez ise yeniden keşif yapılması gerektiğini beyan etmişlerdir. Bu beyanlara göre; gerek Asliye Hukuk Mahkemesinde gerekse Kadastro Mahkemesinde yargılama sırasında; 2008 yılında yapılan keşifte gösterilen yerlerin eksik/yanlış tespit edildiğini öne sürmemişlerdir. Buna göre; aktarılan davanın kapsamının Asliye Hukuk Mahkemesinde yapılan keşif sonucu düzenlenen krokiler esas alınarak belirlenmesi gerektiği kuşkusuzdur. Ancak Kadastro Mahkemesince mahallinde 2 defa keşif yapılmıştır. 2012 yılında yapılan ilk keşif sonucu düzenlenen 24.4.2012 tarihli fen bilirkişi raporuna göre; 2008 tarihli rapor krokisinde “1” nolu krokide gösterilen taşınmazın 168 ada 72; “2” nolu krokide gösterilen taşınmazın 168 ada 121-122; 172 ada 1 ve 172 ada 2; “3” nolu krokide gösterilen taşınmazın 170 ada 3; “4” nolu krokide gösterilen taşınmazın 162 ada 21 ve 163 ada 1; “5” nolu krokide gösterilen taşınmazın 233 ada 5 ve 234 ada 1; “6” nolu krokide gösterilen taşınmazın 161 ada 33; “7” nolu krokide gösterilen taşınmazın ise 168 ada 39-150-151 parseller olduğu bildirilmiş; ancak malik haneleri açık bırakılan 171 ada 2; 162 ada 4-5; 168 ada 117; 167 ada 1 ve 161 ada 44-47 parsellerin gezilmediği (hakkında keşif yapılmadığı) 20.9.2012 tarihli duruşma tutanağına yazılarak 21.12.2012 tarihinde bu parseller üzerinde ikinci bir keşif yapılmış; aktarılan davanın konusu olduğundan bahisle malik hanesi açık bırakılan 171 ada 7 parsel hakkında keşif dahi yapılmadan hüküm kurulmuştur. Öte yandan; aktarılan davanın kapsamının 24.4.2012 tarihli fen bilirkişi raporunda gösterilen parsellerle mi sınırlı olduğu; yoksa 21.12.2012 tarihinde keşif yapılan taşınmazların da aktarılan davanın kapsamına dahil olup olmadığı hususlarında da dursaksama hasıl olduğu halde (zira bir taşınmazın malik hanesinin davalı olduğundan bahisle boş bırakılmış olması tek başına o taşınmazın aktarılan davaya konu olacağı/olduğu anlamına gelmeyeceğinden) bu husus dikkate alınmadan ve aktarılan davanın kapsamı yöntemine uygun şekilde belirlenmeden hüküm kurulmuştur.
Hal böyle olunca; sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için öncelikle aktarılan dava tarihi olan 2005’ten geriye doğru 15-20 ve 25 yıl öncesine ait hava fotoğrafları getirtilerek dosya arasına konulmalı; bundan sonra mahkemece mahallinde, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, aynı yönteme göre tespit edilecek taraf tanıkları, jeodezi ve fotoğrametri mühendisi, teknik bilirkişi ve ziraat mühendisi bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve yapılacak bu keşifte öncelikle, yerel bilirkişi ve tanıklara aktarılan davanın dayanağı olan dava dilekçesi ve eki belgeler ayrıntılı biçimde okunup anlatılmalı, bundan sonra davaya konu edilen taşınmazların hudutlarının zeminde yerel bilirkişi ve tanıklarca ayrı ayrı gösterilmesi istenilmeli, bu yolla hangi taşınmazların aktarılan davaya konu edilen taşınmazlardan olup olmadığı duraksamaya meydan vermeyecek biçimde Asliye Hukuk Mahkemesinde yapılan keşif sonucu düzenlenen 06.05.2008 tarihli rapor ve eki krokiler dikkate alınarak belirlenmeli; bu belirleme yapılırken taşınmazın/taşınmazların salt malik hanesinin açık bırakılmış olmasının tek başına aktarılan davanın konusu olduğu anlamına gelmeyeceğinin dikkate alınarak, aktarılan davanın kapsamı dışında kaldığı belirlenen taşınmazlar olması halinde, bunların tutanakları olağan usullere göre tamamlanmak için kadastro müdürlüğüne iade edilmeli; öte yandan aktarılan davanın konusu olduğu belirlenen taşınmazlar var ise malik haneleri yanılgı ile doldurulmuş olsa bile kadastro tespitlerinin kesinleşmeyeceği, malik hanelerinin doldurulmasının hukuksal bir değer taşımayacağı düşünülmeli ve iş bu davada haklarında hüküm kurulan 168 ada 151 ve 172 ada 2 parsel sayılı taşınmazların da aktarılan davaya konu edilen taşınmazlardan olduğunun anlaşılması halinde ... Köyü Tüzel Kişiliğinin de bu davada zorunlu olarak taraf olacağı gözetilmeli; davacıların dava dilekçesinde dayanmış oldukları tapular tesislerinden itibaren tedavülleri ile getirtilerek uygulanmalı, yerel bilirkişi ve tanıklardan, taşınmazların geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, kim tarafından, ne zamandan beri, ne suretle kullanıldığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı; mahkemece yapılacak gözlem tutanağa geçirilmeli; bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli; yerel bilirkişi ve tanıkların sözleri arasında doğabilecek çelişkiler, gerektiğinde yüzleştirme yapılarak yöntemince giderilmeli; teknik bilirkişiden keşif ve uygulamayı denetlemeye elverişli, ayrıntılı rapor alınmalı; gerek kadastro tespit tutanaklarında geçen ve gerekse dava dilekçesinde bildirilen tapu kayıtları yöntemince uygulanıp kapsamları tayin edilmeli,bilirkişi ve tanık beyanları komşu parsel tutanakları ile denetlenmeli; tapu kayıt kapsamı/kapsamları dışında kalan yerler bakımından ise ziraat mühendisi bilirkişiden, taşınmazların toprak yapısını ve niteliğini, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini belirtir somut verilere ve bilimsel esaslara dayanan, ayrıntılı ve gerekçeli; yine jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişiden belirtilen tarihlerdeki hava fotoğraflarının stereoskop vasıtasıyla üç boyutlu incelemesi yapılarak, taşınmazların niteliği ve kullanım durumu ile tasarruf sınırlarını belirgin olarak görünüp görünmediğini üzerindeki bitki örtüsünün cinsini, yaşını belirten ve imar-ihyaya konu olup olmadığını, olmuş ise imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığını ve imar-ihyanın hangi tarihte tamamlandığını, taşınmazın ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığını belirten raporlar alınmalı ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 30. maddesi gereğince gerçek hak sahipleri belirlenmek suretiyle hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmeli; 168 ada 151 ve 172 ada 2 parsel sayılı taşınmazların aktarılan davanın kapsamında kalmadığının anlaşılması halinde ise, taşınmazlara ait kadastro tutanak asılları ve eklerinin olağan usullere göre tescil işlemleri yapılmak üzere; malik hanesi açık olup aktarılan davanın konusu olmayan taşınmazlar bulunduğunun anlaşılması halinde ise kadastro tespitlerinin olağan usullere göre tamamlanması için Kadastro Müdürlüğüne iadesinin gerekeceği düşünülmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek eksik inceleme ile karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi, Dairenin 16.04.2018 tarihli geri çevirme kararıyla dosyamız arasına alınan Tapu Müdürlüğü'nün 27.06.2018 tarihli yazı cevabıyla, ... Köyü çalışma alanında 163 ada 33 parsel numarasıyla kayıtlı bir taşınmaz bulunmadığı bildirildiği halde, “163 ada 33 parsel sayılı taşınmaz” yönünden de davanın kabulüne dair hüküm kurulması isabetsiz olup hükmün tüm parseller yönünden yukarıda açıklanan tüm bu gerekçelerle bozulması gerekirken, bir kısım parseller yönünden onandığı, bir kısım parseller yönünden bozulduğu bu sefer yapılan incelemede anlaşıldığından, onama-bozma ilamının kaldırılarak, Yerel Mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla uygulanacak olan 1086 sayılı HUMK'un 442/3. maddesi gereğince, dahili davalı Hazine vekilinin karar düzeltme isteğinin yukarıda açıklanan nedenlerle kabulüne; Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 28.09.2020 tarihli ve 2019/4850 Esas, 2020/3509 Karar sayılı onama-bozma ilamının kaldırılmasına, Yerel Mahkeme hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA 10.03.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.