12. Ceza Dairesi 2013/16224 E. , 2014/13000 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Taksirle öldürme
Hüküm : I- Sanık ... Uzun hakkında beraat,
II- Sanık ... hakkında TCK"nın 37/1, 86/2 delaletiyle 85/1, 62, 53/1. maddeleri gereğince mahkûmiyet
III- Suça sürüklenen çocuk ... hakkında TCK"nın 37/1, 86/2 delaletiyle 85/1, 31/3, 62, 51/1-3. maddeleri gereğince mahkûmiyet, erteleme
Taksirle öldürme suçundan sanık ... ile suça sürüklenen çocuk ..."un mahkumiyetlerine, sanık ... Uzun"un beraatine ilişkin hükümler, suça sürüklenen çocuk ... ve sanık ... müdafii ile katılanlar vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
1-Sanık ......"un beraatine ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde;
Yapılan yargılama sonunda sanığın atılı suçtan mahkumiyetine yeterli, her türlü şüpheden uzak, kesin ve yeterli delil bulunmadığının gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılanlar vekilinin sanığın kusurlu olduğuna ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, beraata ilişkin hükmün isteme aykırı olarak ONANMASINA,
2-Sanık ... ile suça sürüklenen çocuk ..."un mahkumiyetlerine ilişkin hükümlere yönelik temyiz itirazlarının incelemesine gelince; 5237 sayılı TCK’nın 23. maddesinde, kastı aşan suçlarda veya neticesi sebebiyle ağırlaşmış suçlarda cezalandırılabilmek için failin meydana gelen sonuç açısından en azından taksirle hareket etmesi gerektiği belirtilmiş, madde gerekçesinde de, hükmün konuluş amacının, objektif sorumluluk anlayışını terk etmek olduğu, bu tür sorumluluğun, ortaçağ kanonik hukukunun kalıntısı olan “versari in re ilicita” yani hukuka aykırı bir durumda olan bunun bütün neticelerine katlanır anlayışının ürünü olduğu, çağdaş ceza hukukunun bu anlayışı çoktan terk ettiği, düzenlemeyle meydana gelen ağır netice açısından sorumluluk için neticeye ilişkin olarak en azından taksir dolayısıyla kusurlu olunması gerektiği belirtilmiştir. Kanunun 87/4. maddesinde ise, kasten yaralama sonucunda ölümün meydana gelmesi halinde failin nasıl cezalandırılacağı hüküm altına alınmıştır. Ancak maddedeki atfın 86. maddenin 1. ve 3. fıkralarına yapılmış olması nedeniyle, bu hükmün aynı maddenin 2. fıkrasında kalan yaralanma eylemleri açısında uygulanması mümkün değildir.
Basit bir tıbbi müdahaleyle giderilebilir nitelikte yaralanma sonucunda mağdurun ölmesi halinde, 5237 sayılı TCK’nın 23 ve 87/4. maddelerinin uygulanması imkânı bulunmadığından, failin sorumluluğunun genel hükümler kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Meydana gelen sonuç, (ölüm) öngörülebilir ise ve fail bu sonucu öngörmeksizin hareket etmişse, 5237 sayılı TCK’nın 22/2. maddesi uyarınca taksirle öldürme suçunu düzenleyen 85. maddesi uyarınca, öngörülebilir sonuç fail tarafından da öngörülmüş ancak istenmemiş ise fail bilinçli taksirle öldürme suçundan Kanunun 85 ve 22/3. maddeleri uyarınca, fail öngördüğü sonucu kabullenerek fiilini icra etmiş ise bu kez de, olası kastla öldürme suçundan sorumlu tutulmalıdır.
Failin ölüm sonucunu öngörmesi mümkün olmakla birlikte, gerekli özeni göstermeyerek ölüme neden olması halinde faili taksirle öldürmekten sorumlu tutmak mümkün ise de, ölüm sonucunun meydana gelmesinin öngörülmesi mümkün değilse failin taksirle öldürmeden sorumlu tutulması mümkün değildir.
Neticenin öngörülebilir olmaması halinde, faili meydana gelen ağır sonuçtan sorumlu tutmak, yeniden objektif sorumluluğun kabulü anlamına gelecektir ki, böyle bir kabul kusur sorumluluğunu benimseyen ceza kanununun sistematiğine de aykırıdır.
Bu açıklamalar ışığında oluşa ve dosya kapsamına göre; katılan ... ..."e ait evde kiracı olan ve evi boşaltmaları kendilerinden istenilen sanıkların, olay günü ... ile aralarında meydana gelen kavgayı haber alan ölen ..."in kavga mahalline gelip annesini sanıkların elinden kurtarmaya çalışırken yaşanan arbede sırasında, kendisinde daha önceden bulunan kalp rahatsızlığının olayın efor ve stresi ile aktif hale geçmesi sonucu annesine ait evin önünde fenalaşarak bir süre sonra öldüğü olayda; sanık ... ile suça sürüklenen çocuğun üzerine atılı taksirle öldürme suçunun yasal unsurlarlarının somut olayda gerçekleşmediği; gerek sanıkların savunması, gerekse tanık anlatımları birlikte değerlendirildiğinde; olay sırasında sanık ..., suça sürüklenen çocuk ve ölenin karışılıklı olarak birbirilerini darp ettikleri ölendeki travmatik bulguların ve otopside haricen tarif edilen travmatik bulguların ölüm meydana getirecek nitelikte olmayıp, basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte olması karşısında, sanık ... ile suça sürüklenen çocuğun eyleminin 5237 sayılı TCK"nın 86/2. maddesinde tanımlanan kasten yaralama suçunu oluşturacağı gözetilmeden, yasal ve yeterli olmayan gerekçelerle, haklarında taksirle öldürme suçundan mahkumiyet hükmü kurulması,
Kanuna aykırı olup, katılanlar vekili ile suça sürüklenen çocuk ... ve sanık ... müdafilerinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi uyarınca isteme uygun olarak BOZULMASINA, 27.05.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.