23. Ceza Dairesi Esas No: 2015/4862 Karar No: 2016/2440 Karar Tarihi: 07.03.2016
Dolandırıcılık - Yargıtay 23. Ceza Dairesi 2015/4862 Esas 2016/2440 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sanık, kapı kapı dolaşarak parfüm satışı yapıyordu ve aldığı parfüm şişesinden epilasyon cihazı çıktı. Sanık, hediye ve parfümün değerlerinin fazla olduğunu söyleyerek katılandan 50 TL para aldı ve daha sonra yarım saat içinde geri geleceğini söyleyerek katılandan altın yüzüğünü aldı, ancak geri dönmedi. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından dolandırıcılık suçu nedeniyle 10 ay hapis ve 1.000 TL adli para cezası verildi. Mahkeme kararında, sanığın adli sicil kaydında tekerrüre esas sabıkası bulunduğu ancak tekerrür hükümlerinin uygulanmadığı belirtildi. Ancak karara yapılan temyizde, sanık hakkında kısa süreli hapis cezası verilmesine rağmen seçenek yaptırımlarının uygulanmaması, adli para cezasının alt sınırların üzerinde tayin edilmesi ve TCK'nın 53. maddesi ile ilgili uygulamada hatalar olduğu gerekçesiyle hüküm bozuldu. Sanığın cezasının TCK'nın 157, 62, 50/1-a, 52/2 ve 53. maddelerine göre belirlendiği belirtilirken, 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 53/1-c bendindeki “velayet hakkından; vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan\" yoksunluğun sanığın sadece kendi altsoyu yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindekiler yönünden ise hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceği açıklandı.
23. Ceza Dairesi 2015/4862 E. , 2016/2440 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Dolandırıcılık HÜKÜM : TCK"nın 157, 62, 50/1-a, 52/2, 53. maddeleri uyarınca 10 ay hapis ve 1.000 TL adli para cezası
Dosya incelenerek gereği düşünüldü: Suç tarihinde sanığın katılanın kapısına gelerek parfüm satmak istediği, parfüm şişelerinin içinde hediye olduğunu söyleyerek katılanı ikna ettiği, katılanın aldığı parfüm şişesinden epilasyon cihazı çıktığı, sanığın, hediye ve parfümün değerlerinin fazla olduğunu söyleyerek katılandan 50 TL para aldığı, ardından katılana, biz durumu iyi olmayanlara Cumhuriyet altını veriyoruz ancak sizden bir teminat almamız gerekiyor dediği, bunun üzerine katılanın altın yüzüğünü sanığa verdiği, sanığın yarım saat içinde geleceğini söyleyerek katılanın yanından ayrıldığı ve bir daha gelmediği anlaşıldığından, dolandırıcılık suçunun oluştuğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir. Sanığın adli sicil kaydında tekerrüre esas sabıkası bulunduğu halde, sanık hakkında tekerrür hükümlerin uygulanmaması aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak; 1-Mahkeme tarafından kısa süreli hapis cezası verilen sanık hakkında "cezanın cins ve miktarı nazara alınarak hürriyeti bağlayıcı ceza için TCK 50/1 maddesinin tatbikine yer olmadığına" denilerek yanlış gerekçe ile sanık hakkında seçenek yaptırımların uygulanmaması, Kabule göre de; a)Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19.06.2007 tarih ve 2007/10-108 E.,2007/152 K. sayılı ilamında da belirtildiği gibi yasa koyucunun ayrıca adli para cezası öngördüğü suçlarda, hapis cezasının alt sınırdan tayini halinde mutlak surette adli para cezasının da alt sınırdan tayini gerektiği yönünde bir zorunluluk bulunmamakta ise de, yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin adli para cezasının alt sınırın üzerinde 60 gün olarak tayin edilmesi, b)Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 2015/85 sayılı iptal kararı nazara alınarak TCK"nın 53. maddesi ile ilgili uygulamanın yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması ve TCK’nın 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 53/1-c bendindeki “velayet hakkından; vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan" yoksunluğun sanığın sadece kendi altsoyu yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindekiler yönünden ise hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceğinin gözetilmemiş olması, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 07/03/2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.