Taksirle yaralama suçundan sanık hakkında açılan davanın düşürülmesine ve trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan mahkûmiyetine ilişkin hükümler, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: I-Katılan T.C. İçişleri Bakanlığı vekilinin taksirle yaralama suçundan davanın düşürülmesine ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Sanık hakkında bilinçli taksirle yaralama suçundan açılan davanın CMK’nun 254/2 ve 223/8 maddeleri gereğince düşmesine ilişkin hükme yönelik katılan T.C. İçişleri Bakanlığı vekilinin temyiz isteminin, adı geçen idarenin suçtan doğrudan zarar gören olmaması, bu suç yönünden davaya katılmasına ilişkin kararın hukuki değerden yoksun olup temyiz hakkını doğurmayacağı nedeniyle katılan vekilinin temyiz isteminin 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 317. maddesi uyarınca REDDİNE, II-Katılan T.C. İçişleri Bakanlığı vekilinin trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre katılan vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; 206 promil alkollü oldu tespit edilen sanığın aracı ile otel önünde park halinde bulunan polis araçlarına çarpması sonucu maddi hasara ve aracında bulunan mağdur ...’nun hayat fonksiyonlarını 3. derecece etkileyen kemik kırığı oluşacak şekilde yaralanmasına neden olduğu olayda, suçun bilinçli taksirle işlenmesi nedeniyle mağdur ..."yu yaralama eylemi şikayete tabi olmamakla birlikte, uzlaşmaya tabi olduğu, mağdurun da 09.07.2012 tarihli duruşmada sanıktan şikayetçi olmadığını, zaralarının karşılandığını ve sanık ile uzlaştıklarını bildirdiği, sanığın tek bir eylemi ile taksirle yaralama ve trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçlarının oluştuğu, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun tehlike, taksirle yaralama suçunun zarar suçu olduğu, zarar suçunun oluştuğu durumda artık trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan ceza verilemeyeceği, mahkemece yargılama sonunda uzlaşmanın gerçekleşmesi nedeniyle taksirle yaralama suçundan açılan davanın CMK"nın 254/2. maddesi gereğince düşmesine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Çünkü; uzlaşma ile fail ve mağdur arasında zararın giderilmesi konusunda anlaşma sağlanmış olmakla, yapılan anlaşma gereği zararın kararlaştırılan miktarda ödenmesi veya giderilmesi durumunda ceza davası açılmamakta veya açılan dava düşürülmektedir. Böylece devlet ile fail arasındaki ceza ilişkisi sona ermekte ve fail cezalandırılmaktan kurtulmaktadır. Uzlaşma kurumu uyuşmazlığı hukuki ve cezai tüm sonuçlarıyla ortadan kaldırmaktadır. Uzlaşma nedeniyle düşme kararı verildiğinde CMK"nın 253/19. maddesi gereğince mağdurun artık hukuk mahkemelerinde dava açamayacağı hükmü de gözetildiğinde; taksirle yaralama ve trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçlarının sanığın tek bir eylemi ile meydana geldiği, taksirle yaralama suçundan uzlaşma nedeniyle ceza verilemediği de gözetilerek sanık hakkında trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan hüküm verilmesine yer olmadığı kararı verilmesi yerine yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması, Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince tebliğnamedeki isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 27/05/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.