Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki şikayetçi vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
Şikayetçi borçlu vekili aleyhlerinde ilamlı takip yapılması üzerine, icra mahkemesinde takibin iptalini talep etmiştir. Mahkemece taraf vekilleri huzurunda 25.02.2009 tarihinde tefhim kılınan kısa kararda "davanın kabulüne" karar verilmiş, gerekçeli kararda ise "davanın kabulüne, icra emrinin iptaline, davalı tarafın davanın açılmasında kusuru olmaması nedeniyle yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmamasına" karar verilerek çelişki yaratılmıştır. Bu durumda borçlu vekiline gerekçeli karar tebliğ edilmediğinden vekilin bu karardan 13.04.2010 temyiz dilekçesi tarihinde haberdar olduğunun ve temyiz süresinin bu tarihte başladığının kabulü gerekmektedir. Mahkemece 21.04.2009 tarih ve 2006/58-2009/54 sayılı ek kararla "kararın taraf vekillerinin yüzüne karşı 25.02.2009 tarihinde tefhim olunduğu, temyizin ise 15.04.2009 tarihinde 10 günlük temyiz süresinden sonra yapıldığı, temyizin süresinde olmadığı gerekçesiyle reddine" karar verilmiştir.
Mahkemece yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz talebi, süresinde olduğu halde  reddine karar verilmesi isabetsiz olduğundan, temyiz talebinin reddine ilişkin ek kararın oy birliğiyle kaldırılmasına karar verildi.
İşin esasının incelenmesine geçildi:
İİK.nun 4949 Sayılı Kanunla değiştirilen 363/1.maddesinin son cümlesindeki kesinlik sınırının aynı kanunun ek 1.maddesinin 1.fıkrası uyarınca 01.01.2009 tarihinden itibaren artırılan miktarı dikkate alındığında uyuşmazlık konusu değerin 4.030 TL.yi geçmediği anlaşıldığından mahkeme kararının temyiz kabiliyeti yoktur.
Temyiz dilekçesinin (REDDİNE), 28.09.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.