3. Ceza Dairesi 2019/972 E. , 2019/1898 K.
"İçtihat Metni"Basit kasten yaralama suçundan suça sürüklenen çocuk ..."ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 86/2, 86/3-e, 31/3, 62/1 ve 52/2. maddeleri gereğince 2.000,00 Türk Lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 3 yıl denetim süresi belirlenmesine dair Karayazı Asliye Ceza Mahkemesinin 23.12.2014 tarihli ve 2014/154 Esas, 2014/172 sayılı kararını müteakip, sanığın denetim süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlemesi nedeniyle anılan hükmün açıklanmasına ve sanığın Türk Ceza Kanunu"nun 86/2, 86/3-e, 31/3, 62/1 ve 52/2. maddeleri gereğince 2.000,00 Türk Lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin anılan Mahkemenin 10.10.2017 tarihli ve 2016/137 Esas, 2017/63 sayılı kararına karşı Adalet Bakanlığının 08.11.2018 tarih ve 2018/3097 sayılı yazısıyla kanun yararına bozma isteminde bulunulduğundan bu işe ait dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 21.01.2019 tarih ve 2019/4771 sayılı tebliğnamesi ile Dairemize gönderilmekle incelendi.
Mezkur ihbarnamede;
Dosya kapsamına göre;
1) Uzlaştırmacının suça sürüklenen çocuğa çağrı yapmak amacıyla mernis adresine davetname gönderdiği şahsın adresinin değiştiğinden bahisle davetnamenin teslim edilememesi nedeniyle uzlaştırma sağlanamadığına yönelik düzenlenen rapor nazara alınarak atılı suçlardan sanığın mahkumiyetine karar verilmiş ise de;
Uzlaşma ile ilgili mevzuatımızda yer alan tebligata ilişkin hükümlere bakıldığında, 02.12.2016 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı Kanun’un 253. maddesinin 6. fıkrasında yer alan, “Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye veya bunların kanunî temsilcisine ulaşılamaması halinde, uzlaştırma yoluna gidilmeksizin soruşturma sonuçlandırılır.” şeklindeki,
Ceza Muhakemesinde Uzlaştırma Yönetmeliğinin 7/12. maddesinde yer alan, “Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma veya kovuşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye, sanığa veya kanunî temsilcisine ulaşılamaması hâlinde soruşturma veya kovuşturma konusu suçla ilgili uzlaştırma yoluna gidilmez.” şeklindeki,
Aynı Yönetmeliğin 29/7. maddesinde yer alan, “Uzlaşma teklifinde bulunmak için çağrı; telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi araçlardan yararlanılmak suretiyle de yapılabilir. Ancak, bu çağrı uzlaşma teklifi anlamına gelmez.” şeklindeki,
Anılan Yönetmeliğin 29/6. maddesinde yer alan, “uzlaştırmacının uzlaşma teklifinde bulunacağı şüpheli, sanık, katılan, mağdur veya suçtan zarar gören ya da kanunî temsilcilerine iletişim araçlarıyla ulaşılamaması hâlinde açıklamalı uzlaşma teklifi büro aracılığıyla yapılır.” şeklindeki,
Bahsi geçen Yönetmeliğin 29/5. maddesinde yer alan, “Uzlaştırmacı, uzlaşma teklifini büro aracılığıyla açıklamalı tebligat, istinabe veya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) yoluyla da yapabilir.” şeklindeki,
Aynı yönetmeliğinin 29/1. maddesindeki “Uzlaştırmacı, şüpheli, sanık, katılan, mağdur veya suçtan zarar görene uzlaşma teklifinde bulunur, şüpheli, sanık, katılan, mağdur veya suçtan zarar görenin reşit olmaması ya da kısıtlı olması hali ile mağdur veya suçtan zarar görenin ayırt etme gücü bulunmaması durumunda uzlaşma teklifi kanuni temsilcilerine yapılır” şeklindeki, aynı Yönetmeliğin 31/1. maddesinde de “uzlaşma müzakerelerine şüpheli, sanık, katılan, mağdur, suçtan zarar gören, kanuni temsilci, müdafi ve vekil katılabilir. Şüpheli, sanık, katılan, mağdur veya suçtan zarar görenin kendisi veya kanuni temsilcisi, müdafi ya da vekilinin hakli bir mazereti olmaksızın müzakerelere katılmaktan imtina etmesi halinde ilgili taraf uzlaşmayı kabul etmemiş sayılır” şeklindeki,
7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 10/1. maddesinde yer alan, “Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır.” şeklindeki,
Aynı Kanun"un 21/1-2. maddesinde yer alan, “Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır. Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.” şeklindeki düzenlemeler hep birlikte değerlendirildiğinde;
Kendisine uzlaştırma işlemlerini gerçekleştirmek üzere dosya tevdi edilen uzlaştırmacının öncelikle uzlaştırma teklifi yapılacak ilgililere telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi araçlardan yararlanılmak suretiyle uzlaştırma teklifi yapmak üzere çağrı yapması, şayet belirtilen şekilde çağrı yapılamaz ise bu defa uzlaştırmacının ilgili
savcılık nezdinde kurulmuş uzlaştırma bürosundan uzlaşma teklifi yapılmasını talep etmesi gerektiği, böyle bir taleple karşılaşan büronun da öncelikle 7201 sayılı Kanun"un 10/1. maddesi uyarınca muhatabın bilinen son adresine tebliğ yapması, tebligatın iade gelmesi durumunda bu defa aynı Kanun"un 10/2. maddesi gereğince muhatabın mernis adresinin tespitini yaparak tebligat zarfı üzerine söz konusu adresin mernis adresi olduğunu belirtmeden tebliğ yapması, yine tebligatın iade gelmesi durumunda bu kez tebligat parçası üzerine adresin mernis adresi olduğu ve 7201 sayılı Kanun"un 21/2. maddesi uyarınca işlem yapılması belirterek tebliğ yapması gerektiği;
Somut olayda uzlaştırma bürosu tarafından Ceza Muhakemesi Kanununa Göre Uzlaştırmanın Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğinin 29/1 maddesine göre suça sürüklenen çocuğun kanuni temsilcisine uzlaşma teklifinde bulunulması gerekirken teklifte bulunulmadığı gibi yönetmeliğe aykırı olarak suça sürüklenen çocuğa çıkarılan davetnamenin de gerekçeli kararda belirtilen adresine tebliğe çıkarıldığı, ancak tebliğin suça sürüklenen çocuğun adresinden ayrılmış olması ve yeni adresinin bilinmediği nedeniyle iade edildiği, her ne kadar suça sürüklenen çocuğun bilinen son adresi ile mernis adresi aynı ise de, tebliğ zarfının üzerine bu adresin mernis adresi olduğu belirtilmediği ayrıca suça sürüklenen çocuğun yakalama emrinin infazı sırasında bildirdiği adres yerine mernis adresine yapılan usulsüz tebligatın iade edilmesi üzerine uzlaşma sağlanamadığından bahisle düzenlenen rapora istinaden yazılı şekilde karar verilmesinde,
2) Suça sürüklenen çocuk hakkında hükmün açıklanmasına neden olan kasıtlı suçun, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 86/2, 86/3-e ve 35. maddeleri uyarınca hükmolunan silahla kasten basit yaralamaya teşebbüs suçu olması, 02/12/2016 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun"un 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK"nin 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaşma kapsamına alınmış olduğu gözetilerek, uzlaştırma işlemi uygulanarak sonucuna göre, suça sürüklenen çocuğun hukuki durumunun bu kapsamda tekrar değerlendirilip belirlenmesinde zorunluluk bulunması karşısında, silahla kasten basit yaralamaya teşebbüs suçu yönünden, uyarlama yargılaması yapılıp yapılmadığı araştırılarak, anılan hüküm yönünden uzlaştırma işleminin olumlu sonuçlanmış olması durumunda, suça sürüklenen çocuğun denetim süresinde işlediği başkaca kasıtlı suçlardan mahkum olup olmadığı tespit edilip sonucuna göre, açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanıp açıklanmayacağı değerlendirilmeden yazılı şekilde karar verilmesinde, isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı CMK"nin 309. maddesi gereğince anılan kararın bozulması lüzumunun ihbar olunduğu anlaşıldı.
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma isteyen yazısına dayanan tebliğnamede ileri sürülen düşünce yerinde görüldüğünden; Karayazı Asliye Ceza Mahkemesinin 10.10.2017 tarihli ve 2016/137 Esas, 2017/63 sayılı kararının 5271 sayılı CMK"nin 309/4.maddesi gereğince kanun yararına BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yerine getirilmesine, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 04.02.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.