6. Ceza Dairesi 2019/1464 E. , 2020/5518 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
I- Mağdur ... vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
05.01.1993 doğumlu olan mağdur ... ve yasal temsilcisi ...’ın 09.11.2007 günlü oturumda, beyanlarında “Sanıktan şikayetçi olmadıklarını” açıkça beyan ettikleri dikkate alındığında; aynı oturumda mağdur ve yasal temsilcisinin beyanlarına karşı duruş sergilemeyen bu sebeple katılan sıfatı bulunmayıp, hükmü temyiz etmeye hakkı olmayan mağdur ... vekilinin vaki temyiz talebinin 1412 sayılı CMUK"un 317. maddesi gereğince REDDİNE,
II- Sanık hakkında yağma suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik sanık müdafiinin temyiz itirazlarının incelenmesinde:
Sanık ... hakkında, Rize Ağır Ceza Mahkemesi’nin 27.02.2008 gün ve 2007/199 Esas, 2008/48 sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK’nin 148/1, 31/2 ve 62. maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis cezası verilip, aynı yasanın 51. maddesi uyarınca ertelenmesine karar verildiği, sanık müdafii tarafından temyiz edilen söz konusu hükmün Yargıtay 6. Ceza Dairesi’nin 08.05.2012 gün, 2008/22501 Esas, 2012/10605 karar sayılı ilamıyla “a) ...sanık hakkında TCK"nin 168/3. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının karar yerinde tartışmasız bırakılması, b) 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 11/1. maddesi gereğince, aynı Yasanın 5. maddesinde öngörülen koruyucu ve destekleyici tedbirlerin suça sürüklenen ve ceza sorumluluğu olmayan çocuklar bakımından uygulanabileceği gözetilmeden; somut olayda ceza sorumluluğu olan ve hakkında mahkumiyet kararı kurulan sanık hakkında anılan Yasanın 5/1- a maddesinde yazılı tedbire hükmedilmesi ” gerekçesiyle bozulduğu,
İlk derece Mahkemesince, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda verilen 05.12.2012 gün ve 2012/141 Esas, 2012/195 sayılı karar ile, sanık hakkında, 148/1, 168/3, 31/2 ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 3 ay hapis cezası verilip, 5395 sayılı Yasanın 23. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın 02.01.2013 tarihinde itiraz edilmeden kesinleştiği,
Rize 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 15/07/2014 tarih ve 2014/251 Esas, 2014/450 Karar sayılı dava dosyasından yapılan ihbar üzerine, sanığın deneme süresi içinde suç işlediği anlaşılıp, Rize Ağır Ceza Mahkemesi tarafından dava dosyasının yeniden ele alındığı, duruşma açılarak yapılan yargılama sonucunda, 02.03.2015 gün ve 2015/2 Esas, 2015/52 sayılı karar ile, açıklanması geri bırakılan 05.12.2012 günlü hükmün açıklandığı, sanık müdafii tarafından temyiz edilen söz konusu hükmün Yargıtay 6. Ceza Dairesi’nin 24.10.2018 gün, 2016/1052 Esas, 2018/6460 Karar sayılı ilamıyla,
“1) Sanık hakkında 27/02/2008 tarih 2007/199 Esas, 2008/48 Karar sayılı dosyada verilen hapis cezasının ertelenmesine karar verildiğinin ve ilgili kararın yalnızca sanık savunmanı tarafından temyiz edildiğinin anlaşılması karşısında; bu hususun sanık hakkında kazanılmış hak teşkil ettiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,
2) Uygulamaya göre de; sanık hakkında hüküm kurulurken, 5237 sayılı TCK"nin 61. maddesine aykırı olarak 168. maddenin, 31/2. maddesinden önce uygulanması,” gerekçesiyle yine bozulduğu,
İlk derece Mahkemesince, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda 21.12.2018 gün ve 2018/503 Esas, 2018/568 sayılı karar ile, sanık hakkında, 148/1, 168/3, 31/2 ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 3 ay hapis cezası verilip, aynı yasanın 51. maddesi uyarınca ertelenmesine karar verildiği, sanık müdafiinin anılan hükme karşı temyiz davası açtığı anlaşılmış olup,
Yargıtay Yüksek Ceza Genel Kurulu"nun 01.03.2016 tarih ve 2015/3-599 Esas, 2016/99 Karar sayılı ilamında; hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin davalarda dava zamanaşımı süresinin ne zaman duracağı ve ne zaman işlemeye başlayacağı tartışılmıştır. Anılan kararda; “Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi durumunda dava zamanaşımı, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleştiği tarihte durmaya başlayıp denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde denetim süresi sonunda, denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranılması halinde ise yeni suçun işlendiği veya denetimli serbestlik tedbiri yükümlülüklerine aykırı davranıldığı tarihte dava zamanaşımı süresi yeniden işlemeye başlar” hükmüne yer verilmiştir.
Suç tarihinde 12-15 yaş aralığında bulunan sanığın eylemine uyan 5237 sayılı TCK"nin 148/1, 31/2, 168/3 ve 62/1. maddelerindeki ceza için, aynı Yasanın 66. maddesinde 15 yıllık süre belirlendiği, TCK"nin 66. maddesinin 2. fıkrası uyarınca ise 12-15 yaş grubunda bulunan sanık için bu sürenin 1/2"sinin geçmesiyle kamu davasının düşeceği öngörülmüştür. Yine aynı yasanın 67. maddesinin son fıkrasında dava zamanaşımının yasada tahdidi olarak öngörülen sebeplerle kesilmesi halinde, zamanaşımı süresi ile ilgili suça ilişkin olarak yasada belirlenen sürenin en fazla yarısına kadar uzayacağı öngörülmüştür. Buna göre sanığın eylemine uyan atılı suçun olağan zamanaşımı süresi 7 yıl 6 ay olup, olağanüstü halde kesintili zamanaşımı süresi 11 yıl 3 ay olacaktır.
Somut olayımızda; yağma suçunun zamanaşımı süresi TCK"nin 66. maddesinde 15 yıl olarak öngörülmüş olup, aynı maddenin 2. fıkrasına göre 12-15 yaş grubunda olan sanık hakkında zamanaşımı süresi, bu sürenin 1/2"si olan 7 yıl 6 ay olup, olağanüstü hallerde yarısına kadar; yani 11 yıl 3 aya kadar uzayacaktır. Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun yukarıda anılan kararı ışığında; sanık hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın kesinleştiği tarih olan 02.01.2013 tarihi ile sanığın 2. suçu işlediği tarih olan
19.04.2014 tarihi arasında dava zamanaşımı süresinin 1 yıl 3 ay 17 gün süreyle durduğunun kabulü gerektiğinden, bu sürenin olağanüstü zamanaşımı süresine eklenmesi halinde, sanık hakkında açılmış bulunan kamu davasında olağanüstü zamanaşımı süresinin 05.04.2020 tarihinde, inceleme tarihinden önce dolmuş olması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ... müdafiinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle isteme aykırı olarak BOZULMASINA, bozma nedenleri yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK"un 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, sanık hakkında açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE, 23/12/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.