12. Ceza Dairesi 2014/6150 E. , 2014/12920 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Dava : Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat
Hüküm : Davanın reddi
Davacı vekilinin 31.03.2010 tarihli dilekçesi ile müvekkili davacının bir suç soruşturması nedeniyle tutuklu kaldığını, yapılan yargılama sonunda üzerine atılı suçtan beraatine hükmedildiğini belirterek CMK’nın 141. ve devamı maddeleri gereğince maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin açılan davanın mahkemece reddine ilişkin hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Davacı vekilinin, tazminat davasından çok önceki bir tarihli ve içeriğinde haksız tutuklamadan kaynaklanan tazminat davası açabileceğine dair özel yetkinin bulunmadığı vekaletnameye dayanarak açtığı tazminat davasında, Bulgaristan vatandaşı olan davacının bildirilen adresine tebligat yapılamaması, yapılan araştırmalarda ise davacının nereye taşındığının belirlenemediği, mahkemece tazminat davası açılması konusunda özel yetki içeren vekaletnamenin sunulması için çıkartılan meşruhatlı davetiyeye rağmen davacı vekilince vekaletname ibraz edilemediğinin anlaşılması karşısında davacının vekili ile arasında tazminat davası açılması yönünde vekalet ilişkisinin bulunmadığı nedeniyle davanın reddine dair verilen kararda isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla,
Bozmaya uyularak, yapılan yargılamaya, toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere, mahkemenin kovuşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, gösterilen gerekçeye ve uygulamaya göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Davalı yararına vekalet ücreti tayin edilirken hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 2013 yılına ait Avukatlık Asgari Ücret Tarifesince belirlenen 2.640 TL’nin maktu vekalet ücreti olarak ödenmesine karar verilmesi gerekirken davalı yararına maktu vekalet ücretinin 2.700 TL olarak tayin edilmesi,
Kanuna aykırı olup, davacı vekilinin eksik incelemeye ilişkin temyiz itirazı bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi uyarınca, isteme aykırı olarak BOZULMASINA, ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden hüküm fıkrasında vekalet ücretine ilişkin 2. paragraftaki “2.700 TL” ibaresinin hükümden çıkartılarak yerine “2.640 TL” ibaresinin eklenmesi suretiyle, sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün, DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 27.05.2014 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
Davacı, 08.03.2007 ile 28.06.2007 tarihleri arasında tutuklu kalmış, tutuklandığı suçtan yapılan yargılama sonunda beraatine karar verilmiştir. Beraat kararı sonrası vekili tarafından açılan tazminat davasında mahalli mahkeme son kararında "Davacı vekilinin CMK"nın 142. maddesi gereğince özel vekâletnamesini dosyaya ibraz etmediği" gerekçesiyle davanın reddine dair karar Dairemizce de onanmıştır. Biz aşağıdaki gerekçelerle hükmün bozulması gerektiğini düşündüğümüzden sayın çoğunluğun onama yönündeki görüşüne katılmıyoruz.
1-Davacının koruma tedbirleri nedeniyle zarar gördüğünde bir tereddüt bulunmamaktadır. Davacı vekili 07.05.2007 tarihli vekâletname ile müvekkilini ceza mahkemesinde savunmuş, davacının beraat etmesinden hemen sonra da tazminat davasını açmıştır. Ceza Muhakemesi Kanunu, koruma tedbirleri nedeniyle açılacak tazminat davaları için özel bir vekaletname ve davacının muvafakatını aramamaktadır. Ceza davasının mağdur ettiği kişilerin zararını gidermeyi amaçlayan bu dava türü için ayrı bir maddi külfet getirecek girişim ve uygulamalardan kaçınmak gerekir.
2-Tazminat davasının kabulüne ilişkin hüküm, Dairemizin 07.05.2013 tarihli 2013/10600 esas, 2013/12560 sayılı kararında bozma sebepleri arasında esasında 466 sayılı Kanuna göre açılan tazminat davalarında beraat kararlarından itibaren 10 yıla yakın uzun bir süre geçen vekaletnamelerde davacı ile vekili arasındaki vekâlet ilişkisinin devam edip etmediği yönündeki araştırma bozmasına dayanan mahalli mahkeme kararı yerinde değildir.
3-Bunun yanında Dairemizin bozma kararında belirtilen Ümraniye 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 2007/623 Esas ve 2010/81 sayılı kararının kesinleşip kesinleşmediği hususunda mahalli mahkemece hiçbir araştırma yapılmamıştır. UYAP üzerinden yapılan sorgulamada Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 2013/2241 Esas ve 2014/8296 sayılı kararı ile “hükmün katılan bankaya usulüne uygun olarak tebliğ edilmediği anlaşıldığından bu noksanlığın giderilmesi için dosya mahalline gönderilmesine” karar verilmiştir. Bu haliyle dayanak ceza davası dosyası kesinleşmediğinden davacının tazminat davası açma hakkı bu aşamada doğmamıştır.
Tüm açıkladığım nedenlerle ceza davası kesinleşmeden açılan davanın beraatle sonuçlanan ceza davasının kesinleşmesinin beklenmesi ve tazminat talebi konusunda işin esasına girilerek karar verilmesi için mahalli mahkeme kararının bozulması gerekirken davanın reddi kararını onaylayan sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyoruz.