4. Hukuk Dairesi 2018/4430 E. , 2019/2756 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
Davacı .... Uluslararası Nak. ve Akar. San. Tic. Ltd. Şti. vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 09/05/2016 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 04/05/2018 günlü karara karşı davalı vekilinin istinaf başvurusu üzerine yapılan incelemede; istinaf başvurusunun HMK"nın 353/1-b-3 maddesi gereğince kabulü ile ... 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/162-2018/248 sayılı kararının kaldırılmasına, davanın reddine dair verilen 13/07/2018 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava haksız el koyma nedenine dayalı maddi tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; davalı vekilinin istinaf yoluna başvurması sonucu Bölge adliye Mahkemesince ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine karar verilmiş; karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili; şirkete ait araçlara suçta kullanıldıkları iddiasıyla el konulduğunu ve dava dışı sanıklar hakkında kamu davası açıldığını, yapılan yargılama sonucunda ... 1. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kamu davasının zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasına karar verildiğini, bu aşamada davacı adına kayıtlı bulunan araçların satılarak paraya çevrildiğini, her ne kadar araçların hak sahiplerine iadesine, araçlar tasviye edilmişlerse tasviye bedelinin araç sahiplerine iadesine karar verilmiş ise de, davacının araçlarını uzun süre kullanamadığını belirterek oluşan zararın davalı idareden tazmini isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili; kuruma atfedilecek herhangi bir kusur bulunmadığını, bu nedenle idareye karşı açılan davanın husumet nedeniyle reddi gerektiğini belirterek davanın esastan da reddi gerektiğini savunmuştur.
İlk derece mahkemesince; araçların haksız el koyma nedeniyle kullanılamadığı dönem olan 1999-2003 yılları arasındaki zarara dair alınan bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; karara karşı davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesince; davaya konu araçların diğer davacı şirkete ait olduğu, tasfiye işlemleri sırasında ihale yoluyla yapılan alımlarda tahakkuk edilen vergi ve buna benzer masrafların mevzuat gereği zorunlu olarak yapıldığı gerekçesiyle davalının istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 124. maddesi "Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür. Bu konuda kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır. Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir. Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hâkim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder." hükmünü düzenlemiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu tasarısının Adalet Komisyonunda yapılan görüşmesi sırasında tasarıya eklenen 3 ve 4. fıkralara ilişkin gerekçe incelendiğinde yasa koyucunun temsilde yanılma nedeniyle yapılacak taraf değişikliğini de madde kapsamında kabul ederek düzenleme yaptığı anlaşılmaktadır. Gerekçeye bakılmaksızın dahi; yasa koyucunun daha ağır usul hatası olan tarafın yanlış gösterilmesinde kabul edilebileceğini belirttiği iradi taraf değişikliğinin, diğerine göre daha hafif usul hatası içeren temsilde yanılma halinde de yapılabileceğinin kabulü gerekir. Bu nedenle HMK"nun 124. maddesi temsilcide yanılma suretiyle tarafın hatalı gösterilmesi halinde de uygulanabilecektir.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; davanın Maliye Hazinesine yöneltilmesi gerekirken, Adalet Bakanlığına yöneltilmiş olması temsilcide yanılma olarak kabul edilmelidir. Bu durumda, Bölge Adliye Mahkemesince öncelikle davacıya süre verilerek dava dilekçesinin Maliye Hazinesine tebliği ile taraf teşkili sağlandıktan sonra uyuşmazlığın esası hakkında hüküm kurulması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya uygun düşmediğinden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK 371. maddesi gereğince BOZULMASINA, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 13/05/2019 gününde oy birliği ile karar verildi.