11. Hukuk Dairesi 2017/4155 E. , 2019/3962 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
(TİCARET MAHKEMESİ SIFATIYLA)
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada ... Asliye Hukuk Mahkemesi"nce verilen 29/09/2015 gün ve 2012/207-2015/130 sayılı kararı düzeltilerek onayan Daire"nin 08/05/2017 gün ve 2015/15030-2017/2681 sayılı kararı aleyhinde taraf vekilleri tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği de anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, davacının eczacılık yaptığı eczaneye gelen paralarını 1997 yılından bu yana davalının ... Şubesinde bulunan 1139308 ve 11406871 no"lu hesaplarına yatırdığını, ancak banka çalışanı olan Remzi Yavuz’un 190 adet sahte işlem yaparak zimmetine geçirdiğini, daha önce ... Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2009/26 Esas sayılı dosyasında bu işlemlerden kaynaklı bir kısım alacağın tahsilinin dava edildiğini, yapılan yargılama sonunda 200.000.00 TL’nin davalı bankadan tahsiline karar verildiğini, bu dosyada alınan bilirkişi raporlarına göre alacağın 542.105.57 TL olarak hesaplandığını ileri sürerek bakiye 327.200.00 TL’nin 14.11.2008 tarihinden itibaren faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş; 17.06.2005 günlü ıslah dilekçesiyle 342.102.57 TL’nin dava tarihi olan 04.02.2009 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, on yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı, 2009/26 E.- 2012/102 K. sayılı dosyada, davacı tarafından davalı banka aleyhine 200.000.00 TL’nin tahsili için dava açıldığı, Ziraat Bankası ... Şubesi’nde 2008 yılında banka teftiş kurulunca yürütülen idari soruşturma neticesinde servis yetkilisi Remzi Yavuz’un davacıya ait hesaplarda usulsüz işlemler yaptığının tespit edildiği, bankanın 139.200.00 TL’lik usulsüzlüğü kabul ettiği, yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporlarına göre davacının toplam alacağının 542.105.57 TL olarak tespit edildiği, mahkemece talebe göre 200.000.00 TL üzerinden davanın kabulüne karar verildiği, kararın davalı tarafından temyizi üzerine 17.07.2014 tarih, 2013/17380 E. -2014/13130 K. sayılı ilam ile hükmün düzeltilerek onandığı, tashihi karar talebinin reddedildiği ve kararın 26.03.2015 tarihinde kesinleştiği gerekçesiyle, 342.102,57 TL’nin ilk dava tarihi olan 04.02.2009 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsiline dair verilen kararın davalı vekili tarafından temyizi üzerine karar Dairemizce düzeltilerek onanmıştır.
Taraf vekilleri, bu kez karar düzeltme isteminde bulunmuştur. Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, taraf vekillerinin HUMK 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddi gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, taraf vekillerinin karar düzeltme isteğinin HUMK 442. maddesi gereğince REDDİNE, aşağıda yazılı bakiye 27,10 TL karar düzeltme harcının ve 3506 sayılı Yasa ile değiştirilen HUMK 442/3. maddesi hükmü uyarınca takdiren 389,49 TL para cezasının karar düzeltilmesini isteyen taraflardan ayrı ayrı alınarak Hazine"ye gelir kaydedilmesine, 21/05/2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Dava davacının, davalı banka nezdindeki mevduat hesabında bulunan parasının, banka çalışanı Remzi Yavuz tarafından zimmetine geçirilmesi nedeniyle, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/26 esas, 2012/102 karar sayı ve 06/09/2012 tarihli kesinleşmiş kararına konu kısmından bakiyesinin, 11.11.2008 ihtar tarihinden itibaren avans faizi ile davalı bankadan tahsili istemine ilişkindir.
2009/26 esas sayılı dosyada, davacı tarafından fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması kaydı ile 200.000.00 TL"nin ihtar tarihinden itibaren avans faizi ile tahsili istenmiş,
Bilirkişiler kurulunca yapılan inceleme sonucu davacı alacağının 542.105.57 TL olduğu mütalaa edilmiş,
Mahkemece kısmi davanın kabulüne ilişkin 06.09.2012 tarihli kararın faiz başlangıç tarihinin dava tarihi olması gerektiğine ilişkin Dairenin düzelterek onama kararı ile kesinleşmesi üzerine, kalan kısım için eldeki dava açılmıştır.
Eldeki davada da davacı, bakiye alacağın yine ihtar tarihinden itibaren avans faizi ile tahsilinin talep etmiş olup, mahkemenin ilk dava tarihinden itibaren avans faizi ile alacağın tahsiline ilişkin 2012/207 esas, 2015/130 karar sayı ve 29.09.2015 tarihli kararı, Dairece faizin eldeki dava tarihinden itibaren işletilmesi gerektiği gerekçesi ile düzeltilerek onanmıştır.
Davacı vekilinin faizin başlangıç tarihine yönelik karar düzeltme istemi sayın çoğunluk görüşü doğrultusunda red edilmiş olup, çoğunluk görüşüne katılmak mümkün değildir.
5411 sayılı Bankacılık Kanunu"nun 3. maddesinde mevduat "yazılı ya da sözlü olarak veya herhangi bir şekilde halka duyurulmak suretiyle ivazsız veya bir ivaz karşılığında istenildiğinde ya da belli bir vadede geri ödenmek üzere kabul edilen para" olarak tanımlanmış, Yasa"nın 60/1 maddesinde de " kredi kuruluşları ile özel kanunlarına göre yetkili olanlar" dışında hiçbir gerçek veya tüzel kişinin mevduat kabul edemeyeceği düzenlenmiştir.
Mevduatın hukuki niteliğinin usulsüz tevdii mi yoksa ödünç mü olduğu konusu doktrinde tartışmalı olup, Yargıtay uygulamasına göre mevduat sözleşmesi, ödünç ve usulsüz tevdii akdinin unsurlarını içinde barındıran karma ve sui generis bir sözleşme olup niteliğine uygun düştüğü ölçüde Türk Borçlar Kanunu"nu 570 ve 386 maddesi hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. Gerek usulsüz tevdii, gerekse ödünç sözleşmesinin konusu, önceden verilen para veya misli eşyanın bir müddet saklandıktan sonra geri verilmesidir. Her ikisinin konusu, aynen iade yerine misli iade borcu doğuran para, misli eşya vb. oluşturmaktadır. Her iki sözleşme türünde de mülkiyet, ödünç alana geçmektedir.Somut uyuşmazlığa dönüldüğünde, davacının, davalı banka nezdindeki mevduat hesabından, 10.03.2005-15.08.2008 tarihleri arasında, banke personeli Remzi Yavuz tarafından yapılan işlemlerle bilirkişi raporunda belirlendiği ve mahkemecede benimsendiği üzere 542.105.57 TL zimmete geçirilmiştir. Aralarındaki mevduat sözleşmesi nedeniyle, davalı banka bu parayı istenildiğinde davacıya iade etmek zorundadır. Davacı miktar bildirmemekle birlikte ... Noterliğinin 11.11.2008 tarih ve 5053 Y no"lu ihtarnamesi ile parasının hesaplanarak iade edilmesini istemiştir.
Asıl davada zimmete geçirilen miktar saptanmış olup, davalı bankanın, davanın reddini istemesi suretiyle mevduat sözleşmesine göre davacıya ait olan bu para miktarınca davalı banka sebebsiz zenginleşmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Yasası"nın 117/2 maddesinde ".... Sebebsiz zenginleşmede, zenginleşmenin gerçekleştiği" tarihte borçlunun temerrüdü gerçekleşeceği"nden, davalı bankanın ayrıca usulüne uygun bir ihtarname ile temerrüde düşürülmesine gerek bulunmamaktadır.
Davacının, ... Noterliğinin 11.11.2008 tarihli bildiriminin tebliğ tarihi itibariyle, davacının parasını iade etmeyen davalı banka sebebsiz zenginleşmiş olup bu tarih itibariyle temerrüde düşmüştür, faiz sorumluluğu doğmuştur.
Davacıya karşı davalı bankanın, TBK 117/2-son maddesinde düzenlenen iyi niyetinden söz edilmesi de mümkün değildir.
Tüm bu açıklamalar karşısında 11.11.2008 tarihli ... Noterliğinin bildirimine rağmen, aralarındaki mevduat ilişkisi nedeniyle davacının parasını iade etmeyen davalı bankanın haksız zenginleştiği, bu tarih itibariyle temerrüdü gerçekleştiğinden, kazanılmış haklar dikkate alınmak suretiyle faize ilk dava tarihinden itibaren karar veren yerel mahkeme kararının onanması gerekirken, vaki temyiz üzerine yazılı şekilde faizin başlangıç tarihi yönünden düzeltilerek onanması isabetli bulunmamaktadır. Davacının karar düzeltme isteminin kabulü yerine yazılı şekilde reddine ilişkin çoğunluk görüşüne karşıyım.