10. Hukuk Dairesi 2020/12005 E. , 2021/11034 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
No : 2020/1842-2020/2342
İlk Derece
Mahkemesi : Antalya 2. İş Mahkemesi
Dava, hizmet ve prime esas kazancın tespiti istemine ilişkindir
İlk Derece Mahkemesince, davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesince davacı vekilinin, davalı ... vekilinin ve feri müdahil Kurum vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi kararının taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili, davacının davalı işverene ait işyerinde 01/04/2006-20/03/2014 tarihleri arasında en son aylık 1.350-TL net maaşla aralıksız çalıştığını, Kurum"a bildirilmeyen sürelerin tespiti ve prime esas kazanç tutarlarının tespitini istemiştir.
II-CEVAP:
Davalı vekili, davacının, ..."e ait işyerinde 04/01/2006-29/05/2012 tarihleri arasında kesintili olarak çalıştığını, sonrasında ise, 26/04/2013 tarihinden itibaren, davalı ile ilgisi olmayan ayrı bir işletmede çalışmaya başladığını, çalıştığı işyerinden kendi isteği ile 20/03/2014 tarihinde ayrıldığını, davalı ... ile dava dışı "...-... Ortaklığı "na ait her iki işyerinin sicil numaraları, vergi numaraları ve adresleri, banka hesapları ve muhasebecileri, alacakları ve borçlarının farklı olduğunu, bu iki işyeri aralarında hukuki ve organik bağ bulunmadığını, bu bağlamda davacının isteği üzerine dava dışı "... Ortaklığı" tarafından düzenlenen ve davacıya verilen aylık 1.300,- TL ücret aldığına ilişkin belgede davalı ..."ün herhangi bir kabulü ve imzası bulunmadığını, ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
Feri müdahil Kurum vekili, davanın hak düşürücü sürenin aşıldığını, iddia edilen sigortalılığın oluşumu yönünden çalışma olgusunun varlığı yöntemince araştırılarak saptanması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
III-MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE
MAHKEME KARARI
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, davacının davalıya ait işyerin geçen çalışmalarına ilişkin hizmetlerin tespitine yönelik talebinin reddine, davacı için davaya konu işyerinden kuruma bildirilmiş olan hizmet süresine ilişkin olarak prime esas kazanç durumu itibari ile asgari ücretin 1,75 katı ücret ile çalıştığının tespitine karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesi, dosya kapsamı, delil durumu itibariyle, Antalya 2. İş Mahkemesi 2017/193 Esas 2020/75 Karar sayılı kararında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin, davalı ... vekilinin ve feri müdahil Kurum vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Mahkemeleri Kanununun 353/1-b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine, karar vermiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı vekili, davalı işyerinde çalışmış çalışanların tamamının kamu tanığı olarak dinlenmediğini, eksik araştırma sonucu karar verildiğini, davacının davalıya ait işyerinde çalışmaya başlamış olduğu tarihin 04/01/2006 olup, davacının belgeleri işten çıkarılma korkusuyla imzaladığını, bir an için bu hususun ispat edilememiş olduğu düşünülse dahi, söz konusu belgelerin gerçeği yansıtmadıklarını, toplam 969 günlük hizmeti kuruma eksik bildirilmiş olan davacının hizmet tespiti isteminin reddine karar verilmiş olmasının hatalı olduğunu belirterek temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili, davacıya ait maaş bordroları ile Börekçiler Odası ve ATSO’nun emsal ücret araştırma yazılarına ilişkin cevaplarında asgari ücret karşılığında çalıştığı belirtildiğini, 26.04.2013 tarihinde düzenlenen belge doğrultusunda geriye dönük hesaplama yapılması ve davacının ilk işe başladığı 04.01.2006 tarihinden itibaren asgari ücretin 1,75 katı maaş aldığının kabul edilmesinin olağan ve yasal olmadığını belirterek temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
Feri müdahil Kurum vekili, davanın hak düşürücü süre yönünden reddi gerektiğini, eksik incelemeye dayanılarak karar verildiğini, davada alınan tanık ifadelerinde; tanıkların, davacı ile aynı işyerinde çalışan ve kuruma intikal ettirilen 4 aylık prim bordrolarından adı görünen şahıslardan olmasına özen gösterilip, gerektiğinde komşu işyeri çalışanlarının bilgi ve görgülerine başvurularak çalışma olgusu hiçbir kuşkuya yol açmayacak şekilde somut ve inandırıcı delillerle ispatlanması gerektiğini, dosyadaki tanıkların bu koşulları sağlamadığını belirterek temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
1-Prime esas kazanç yönünden:
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297/son maddesindeki: “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” hükmü uyarınca hüküm fıkrasının infaza elverişli ve açık olması gerekmektedir.
Mahkemece, davacı için davaya konu işyerinden kuruma bildirilmiş olan hizmet süresine ilişkin olarak prime esas kazanç durumu itibari ile asgari ücretin 1,75 katı ücret ile çalıştığının tespitine karar verilmiş ise de, hükümde davacının hangi aylarda ne kadar prime esas kazançla çalıştığının kabul edildiği belirtilmediğinden infaza elverişli olmayan şekilde hüküm kurulması hatalı olup, bozma nedenidir.
2-Hizmet tespiti yönünden:
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. ve 5510 sayılı Kanunun 86/9. maddeleri olup anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin bu tür davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip gerek görüldüğünde kendiliğinden araştırma yapılarak delil toplanabileceği açıktır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının 04.01.2006-29.05.2012 tarihleri arasında 1031602 sicil numaralı davalı ... adına “yufka imalatı işyeri” nden bildirimleri olduğu, davalı işyerinin 28.04.1997 tarihinden itibaren 506 sayılı kanun kapsamına alındığı ve halen faaliyetine devam ettiği, davacının talep konusu dönemde, 26.04.2013-20.03.2014 tarihleri arasında 1149174 sicil numaralı dava dışı ... ve ... ortaklığı işyerinde bildirimleri bulunduğu, 2008/1- 12.ay arası aylara ait ve 2009/1- 9. arası aylara ait imzalı ücret bordroları ile puantaj kayıtlarının dosyaya sunulduğu, davalı tarafından işçilik alacakları davasına sunulan cevap dilekçesinde, “davacının kendisine ait çalıştığı işyerinde çalıştığı son günlerde oğlu Ömer Ali Öncül’e ait telefonun davacının oğlu tarafından hırsızlandığı tespit edilince davacının işyerinden ayrılmak zorunda kaldığını” beyan ettiği, davalı işyerinden bildirimi bulunan bordro tanıklarının dinlendiği, ancak dinlenen tanıkların ihtilaf konusu dönemin tamamında çalışması bulunan tanıklar olmadığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece, davacının tespiti istenen dönemde dava dışı ... ve ... ortaklığı işyerinden sigortalı bildirimleri bulunması karşısında, söz konusu bildirimlerin dava dışı işverenin hak alanını ilgilendirdiği gözetilerek dava dışı işverenlere HMK m. 124 gereğince usulüne uygun bir biçimde husumet yöneltmesi için davacıya mehil verilip, dahil edilen işverenin göstereceği bütün deliller toplanmalı, davalıların işverenlik sıfatı irdelenmeli, ihtilaf konusu dönemde davacı ile birlikte çalışan ve işverenlerin bordrolarında kayıtlı davacının işe başlama, işten ayrılma, ara verme ve çalışma sürelerine ilişkin bilgi sahibi bodro tanıkları ile komşu işverenler ve bu işverenlerin çalıştırdığı bordrolara geçmiş kişiler saptanarak somut bilgi ve görgülerine başvurulmalı, deliller toplandıktan sonra, ücret bordroları, puantaj kayıtları, ceza dosyası, tanık beyanları ve tüm deliller hep birlikte değerlendirilmek suretiyle varılacak sonuca göre infaza elverişli bir karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi kararının HMK"nın 373/1. maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı ve davacıya iadesine dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 27.09.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.