16. Hukuk Dairesi 2018/1277 E. , 2020/4670 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
KANUN YOLU: TEMYİZ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu, .... Mahallesi çalışma alanında bulunan 108 ada 18 parsel sayılı 292,86 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun geçici 8. maddesi uyarınca yapılan kadastro çalışmaları sırasında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... adına zeytinlik vasfıyla tespit ve tescil edilmiştir. Davacı Hazine çekişmeli taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu iddiasına dayanarak, taşınmazın tapu kaydının iptali ve adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, dava konusu taşınmaz üzerinde 30 yaşın üstünde zeytin ağaçları bulunduğu, üzerinde yetişen ürün ve ağaçlar itibariyle tarla vasfında olduğu ve davalı tarafından kullanıldığının tespit edildiği hususu ile taşınmazın kültür arazisi olarak ekonomik anlamda davalıya yarar da sağladığı ve taşınmazın kesinleşen orman sınırları içerisinde bulunmadığı ayrıca toprağın orman muhafaza karakteri taşımadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde dava konusu taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Mahkemece taşınmazın evveliyatında hangi nedenle tescil harici bırakıldığı Kadastro Müdürlüğünden sorulup saptanmamış; taşınmazın evveliyatının imar-ihyaya muhtaç yerlerden olup olmadığı, imar ihyaya muhtaç yerlerden ise imar-ihyanın hangi tarihte tamamlanıp tarımsal amaçlı zilyetliğin hangi tarihte başladığı ve geçici 8. madde uyarınca yapılan kadastro çalışmalarına kadar davalı yararına 3402 sayılı Kanun’un 14. ve 17. maddelerinde öngörülen iktisap şartlarının oluşup oluşmadığı üzerinde durulmamış; mahkemece taşınmaz başında beyanına başvurulan yerel bilirkişinin soyut ve uyuşmazlığın çözümüne son derece elverişsiz beyanı ile yetinilmiş; orman yönünden inceleme konusunda uzman olmayan zirai bilirkişi tarafından yapılmış ve zirai bu husustaki zirai bilirkişi raporu mahkemece hüküm gerekçesine esas alınmış; öte yandan davacı Hazine; davalı tarafın çekişmeli taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin asli değil fer’i nitelikte olduğu, zira davalı tarafın ecrimisil ödemek suretiyle taşınmaz üzerinde zilyetliğini sürdürdüğü iddiasında bulunmuş olup, bu hususta da yöntemince araştırma ve inceleme yapılmamış, dosya arasındaki ecrimisil tespit tutanakları ile tahakkuk ve tahsilat belgelerinin davaya konu taşınmaza ait olup olmadığı da araştırılmamıştır. Eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulamaz.
O halde doğru sonuca varılabilmesi için, öncelikle çekişmeli taşınmazın hangi nedenle tespit dışı bırakıldığı Kadastro Müdürlüğü’nden sorulup saptanmalı; yine çekişmeli taşınmazı gösteren ve tespit gününden 15-20-25 yıl öncesine ait yüksek çözünürlüklü uydu fotoğraflarıda dosya arasına konulmalı; bundan sonra çekişmeli taşınmaz başında, orman, fen ve zirai bilirkişiler ile yerel bilirkişi ve taraf tanıkları eşliğinde yeniden keşif yapılmalı; öncelikle, dava konusu sayılı taşınmazla ilgili, davacı Hazine tarafından davalıya ecrimisil tahakkuk ettirilip ettirilmediği ve davalı tarafça ecrimisil ödenip ödenmediği taraf tanıklarından sorulup saptanmalı, dosya arasındaki ecrimisil ihbarnameleri ve muhasebe işlem fişlerinin dava konusu taşınmaza ait olup olmadığı belirlenmeli; çekişmeli taşınmaz için davalı tarafça ecrimisil ödendiğinin ve dosya arasındaki ecrimisil tahakkuk ve tahsilatına ilişkin belgelerin bu taşınmaza ait olduğunun anlaşılması halinde; ecrimisil ödemesinin cebri icra tehdidi altında yapılıp yapılmadığı üzerinde durulmalı; şayet cebri icra tehdidi altında ödendiği kanıtlanamazsa; davalı tarafın bu ödemeleri yaparak Hazine’nin üstün mülkiyetini kabul edip etmediği tartışılmalı; dosyada bulunan ve yukarıda bahsedilen ecrimisile ilişkin bilgi ve belgelerin dava konusu taşınmaza ait olmadığı yahut dava konusu taşınmaza ait olmakla birlikte cebri icra tehdidi altında ödendiğinin anlaşılması halinde ise yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın öncesinin ne olduğu, kimden kime ne şekilde intikal ettiği ve zilyetliğin hangi tasarruflarla sürdürüldüğü sorulup saptanmalı; orman bilirkişiden çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığını bildiren ve kesinleşen orman tahdit haritası ile geçici 8. madde uyarınca yapılan kadastro paftası çakıştırılmak suretiyle orman tahdidine göre konumunu gösteren denetime elverişli rapor alınmalı; fen bilirkişisiden yukarıda belirtilen uydu fotoğrafları ile kadastro paftasını çakıştırır tarzda rapor alınmalı; zirai bilirkişiden çekişmeli taşınmazın tarımsal niteliğini ve üzerindeki ağaçların ve diğer zirai muhdesatların adetlerini, yaşlarını (deliceden aşılanmış ise ayrıca aşı yaşlarını) ve konumlarını bildiren ve denetime elverişli rapor alınmalı; komşu parsellere ait kadastro tespit tutanakları ile varsa dayanağı olan kayıt ve belgeler de getirtilerek çekişmeli taşınmaz yönünü ne okuduğu üzerinde durulmalı ve bu şekilde bilirkişi ve tanık sözleri de denetlenmeli; bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece belirtilen şekilde araştırma ve inceleme yapılmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.10.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.