17. Hukuk Dairesi 2018/245 E. , 2020/3427 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 11.02.2020 Salı günü davacı vekili Av. ... ve davalı ... ve Ark. vekili Av. ... geldiler. Diğer davalılar tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraf vekilleri dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı Şirket vekili, davalı borçlu ...aleyhine icra takibi yaptıklarını, borcu karşılayacak malı bulunamadığını ileri sürerek borçlunun, dava konusu taşınmazlarını davalı ...’ye onun da diğer davalılara satışına ilişkin tasarrufların iptalini talep etmiştir.
Davalı ... vekili, davalı ... ... ve ... vekili ile davalılar ..., ..., ... ve Halaf davanın reddini savunmuşlardır.
Diğer davalılar usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmalara gelmemiş ve davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, Dairemizin 30/03/2015 tarih ve 2013/16194 Esas, 2015/5058 Karar sayılı bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, davacı vekilince Uyap üzerinden sunulan beyan dilekçesi ve 20/12/2016 günlü duruşmadaki beyanları ile davayı tazminat davasına dönüştürmeyeceklerini açıkça beyan ettiği anlaşılmakla davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
Dava İİK"nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
İİK"nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nispi nitelikte, yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
İİK.nun 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir.
İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahsın nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeridir. Bir başka anlatımla dava ve tasarrufa konu malı elinde bulunduran şahsın kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaması halinde dava tümden reddedilmeyip borçlu ile tasarrufta bulunan şahıs tasarrufa konu malı elinden çıkardıkları tarihteki gerçek değeri oranında ve alacak miktarı ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmeleri gerekir.
Somut uyuşmazlıkta; mahkemece Dairemizin 30/03/2015 tarih ve 2013/16194 Esas, 2015/5058 Karar sayılı bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, davacı vekilince ../...
Uyap üzerinden sunulan beyan dilekçesi ve 20/12/2016 günlü duruşmadaki beyanları ile davayı tazminat davasına dönüştürmeyeceklerini açıkça beyan ettiği anlaşılmakla davanın reddine karar verilmişse de varılan sonuç dosya kapsamına ve mevcut delil durumuna uygun düşmemektedir. Dairemiz bozma ilamında; tasarrufun iptali davalarında 3. kişinin borçludan satın aldığı malı elinden çıkarması ve satın alan dördüncü kişinin davaya dahil edilmemesi ya da davaya dahil edilmekle birlikte iyi niyetli olduğunun anlaşılması halinde İİK’nın 283/2 maddesi uyarınca bedele dönüşen davada üçüncü kişinin dava konusu malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında bedelle sorumlu tutulması gerekeceğinden bu ihtimalde dahi borçlunun zaten icra dosyası nedeniyle tüm borçtan mesul olduğu nazara alınmadan davacı tarafa borçlu için tazminat talep edip etmeyeceğinin sorulmamasının doğru olmadığı belirtilmişsede bedele dönüşen davada borçlu değil üçüncü kişi dava konusu malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında bedelle sorumlu olacak olup açıklanan yasa hükmü uyarınca borçlu için tazminat talep edilip edilmeyeceğinin bir önemi olmadığı davacıya borçlu için tazminat talep edip etmeyeceği değil 3.kişi yönünden tazminat talep edip etmeyeceğinin sorulması gereklidir. Dairemiz bozma ilamında davacı tarafa borçlu için tazminat talep edip etmeyeceğinin sorulmasının doğru olmadığı belirtilmek istenirken sehven sorulmaması yazılmıştır. Bu nedenle; diğer davalıların kötü niyeti ispatlanamadığından, davanın diğer davalılar yönünden reddi, İİK"nun 283.maddesi gereğince davalı 3.kişi Hatice’nin, kocası ile ticari ilişki içinde olan borçlunun 7 adet taşınmazını cevap dilekçesinde belirtildiği şekilde alacağa mahsuben almış olduğunu beyan etmesi karşısında davalı ...’nin taşınmazları elinden çıkardığı tarihteki değeri oranında tazminatla sorumlu tutulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetli değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 2.540,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 15/06/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.