Abaküs Yazılım
23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/5648
Karar No: 2019/5442
Karar Tarihi: 18.12.2019

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2016/5648 Esas 2019/5442 Karar Sayılı İlamı

23. Hukuk Dairesi         2016/5648 E.  ,  2019/5442 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki alacak davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
    - K A R A R -
    Davacılar vekili, taraflar arasındaki asıl ve ek arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince davalı yüklenicinin edimlerini yerine getirmediğini, eksik ve kusurlu iş yaptığını, ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/72 D.İş sayılı dosyası ile bu hususta tespit yapıldığını, yapılan tespitte bir kısım eksikliklerin maddi değerinin belirtilmediğini, bir kısım taleplerin de tespite konu edilmediğini, bu hususların da müvekkillerin hissesi oranında talebe eklenmesi gerektiğini, sözleşme uyarınca teslim tarihi 26.03.2006 tarihinden itibaren her biri aylık 300,00 TL"den 6 aylık kira bedelinin de ödenmediğini ileri sürerek toplam 60.674,00 TL’nin ticari faizle tahsilini, ıslahla 10.750,00 TL daha eksik iş bedelinin tahsilini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, müvekkilinin yükümlülüklerini yerine getirdiğini, sözleşme dışı fazla imalat yaptığını ve bunun mahsup edilmesi gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemenin 05.10.2010 tarihli ve 2006/535 E. 2010/847 K. sayılı ilamı ile davanın kısmen kabulüne dair kararı taraf vekillerinin temyizi üzerine Yargıtay 15. HD" nin 30.12.2011 tarihli ve 2011/777 E. 2011/8129 K. sayılı ilamı ile bozulmuştur. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucu davanın kısmen kabulüne dair verilen kararı taraf vekillerinin temyizi üzerine Dairemizin, 14.05.2015 tarihli ve 2014/8218 E. 2015/3726 K. sayılı ilamı ile bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucu inşaattaki eksik iş bedelinin 58.449 TL olduğu, davalının fazladan yaptığı iş bedelinin 34.646,60 TL olduğunu, mahsubu sonucu davacıların 23.802,00 TL alacaklı olduğu anlaşılmakla davacı tarafından davalı hakkında açılan alacak davasının kısmen kabulüne, kısmen reddi ile 10.750,00 TL nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, 13.052,00 TL nin dava tarihi olan 12.10.2006 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, karar verilmiştir.
    Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.
    1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davalı vekilinin tüm, davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
    2-HMK 297/2 maddesi gereğince hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin zorunlu olduğu açıklanmıştır. Mahkemenin ilk kararında davacının kira talebine ilişkin hüküm tesis edilmediği, davacıların kararı temyizinde kiraya ilişkin talebini açıkça temyiz konusu yaptığı, Yargıtay 15. HD" nin 30.12.2011 tarihli ve 2011/777 E. 2011/8129 K. sayılı ilamı ile taraf vekillerinin sair temyiz itirazları yerinde görülmemiş ve kira talebi bozma konusu yapılmamış ise de mahkemece kira talebi ile ilgili hiç hüküm kurulmadığından bu husus sair red kapsamında kalmaz, usuli kazanılmış hak oluşturmaz. HMK"nın anılan maddesi uyarınca hakim, tarafların tüm talepleri hakkında bir karar vermek zorundadır. Bu bakımdan Mahkemece davacıların kira talebi ile ilgili olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulması için kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin tüm davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bent uyarınca davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının davacılar yararına BOZULMASINA, davacılardan peşin alınan harcın istek halinde iadesine, aşağıda yazılı harcın temyiz eden davalıdan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.12.2019 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
    MUHALEFET ŞERHİ
    Bir davada mahkemenin veya tarafların yapmış olduğu bir usûl işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakka, usûlî müktesep hak denir. Usûlî müktesep hak ağırlıklı olarak kamu düzeni amacıyla kabul edilmiştir. Bu nedenle bu hakka hem alt derece mahkemesi hem de Yargıtay"ın kendiliğinden uyması zorunludur.
    Usûlî kazanılmış hak, 09.05.1960.T.21/9 sayılı İBK da şöyle ifade edilmiştir. “Bir mahkemenin Temyiz Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince karar verme mükellefiyeti meydana gelir ve bu itibarla mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen esaslara aykırı bulunması, usûle aykırıdır ve bozma sebebidir; meğer ki bu aykırılık sadece bozma kararında gösterilen bir usûl kaidesine ilişkin bulunsun ve son kararın neticesini değiştirecek bir mahiyet arzetsin. Mahkemenin bozma kararına uymasıyla meydana gelen bozma gereğince muamele yapma ve hüküm verme durumu, taraflardan birisi lehine ve diğeri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durumdur ve buna usûlî müktesep hak yahut usûle ait müktesep hak denilmektedir. Usul Kanunumuzda bu şekildeki usule ait müktesep hakka ilişkin açık bir hüküm konulmuş değilse de Temyizin bozma kararının hakka ve usûle uygun karar verilmesini sağlamaktan ibaret olan gayesi ve muhakeme usûlünün hakka varma ve hakkı bulma maksadıyla kabul edilmiş olması yanında hukuki alanda istikrar gayesine dahi ermek üzere kabul edilmiş bulunması bakımından usûle ait müktesep hak müessesesi; usûl kanununun dayandığı ana esaslardandır ve amme intizamıyla da ilgilidir.”
    Usûlî kazanılmış hak alt derece mahkemenin Yargıtay"ın bozma kararına uyması ile doğar. İlk derece mahkemesinin Yargıtay"ın bozma kararına uyması ile bozma kapsamı doğrultusunda inceleme yapma zorunluluğu doğduğu gibi, artık bozma kapsamı dışında kalan hususlar hakkında inceleme yapması da kural olarak mümkün değildir. Bozma kararının kapsamı dışında kalmadan maksat: Açıkça temyiz sebeplerinin kabul edilmemesi veya temyiz sebebi yapılmayan ve bozma nedenleri arasında olmayan (zımni nedenlerin) tamamı, bozma kapsamı dışında kaldığı kabul edilir. Bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararında gösterilen hususlar doğrultusunda işlem yapmak ve karar vermek zorundadır. Uyulan bozma kararında bazı hukukî ve fiilî sebeplerin yanlış olduğu anlaşılsa bile artık bu hususlar yeniden incelenemez. Öte yandan bozmaya uyarak karar veren mahkeme kararının yeniden temyizi üzerine, kararı inceleyen Yargıtay dairesi de önceki bozma kararı dışında kalan hususlar kesinleştiği için usüli kazanılmış hak nedeniyle bozma kararı ile bağlıdır.
    Somut olayda, davacı arsa sahipleri ile davalı yüklenici arasında yapılan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi neticesinde, davacılar yüklenicinin edimini tam olarak yerine getirmediğini bu nedenle eksik ve ayıplı işler ve geç teslim nedeniyle tazminat talep etmişlerdir. Mahkemenin sadece eksik ve ayıplı iş bedeli ile ilgili kısmen kabule dair kararını davacı, “kira talebiyle ilgili karar verilmediği” ve eksik iş bedeli ile ilgili nedenlerle kararı temyiz etmiştir. Öte yandan davalı tarafta kendisi açısından kararı temyiz etmiştir. Yargıtay 15.Hukuk Dairesi, davacı tarafın kiraya hükmedilmemesine dair açık temyiz sebebi olmasına ve bozma ilamında kira talep edildiğini belirtmesine rağmen “sair temyiz itirazlarının reddine” diyerek, sadece eksik ve ayıplı işlerle ilgili bozma yapmıştır. Davacı karar düzeltme talebinde bulunmamıştır. Yerel mahkeme 17.05.2012 tarihinde bozmaya uyma kararı vererek,
    yeniden bilirkişi raporu almak suretiyle kısmen kabul kararı vermiştir. Davacı bu kez de diğer temyiz sebepleri yanında kiraya hükmedilmediğini belirterek kararı temyiz etmiştir. Dairemiz, “ilk bozma kapsamında inceleme yapıldığını” belirterek diğer temyiz sebeplerinin reddine karar verdikten sonra, eksik ve ayıplı iş bedeli ile ilgili bozma kararı vermiştir. Bu karar için de karar düzeltme yoluna gidilmemiştir. Yerel mahkeme ikinci bozmaya da uyarak davanın kısmen kabulüne karar vermiş ve davacı üçüncü kez de kiraya hükmedilmediğini belirterek kararı temyiz etmiştir.
    Yukarıda izah ettiğimiz gibi, ilk derece mahkemesi açıkça temyiz edilmesine rağmen Yargıtay"ın kira ile ilgili açık temyiz sebeplerini reddetmesi halinde bozma dışında kalan hususlar bu dosya üzerinden yeniden yargılamanın konusu olamaz. Yerel mahkeme bozma kararına uymakla bozma kapsamı doğrultusunda inceleme yapma zorunda olduğu gibi, artık bozma kapsamı dışında kalan hususlar hakkında inceleme yapması da kural olarak mümkün değildir. Zira hükmün bozma kapsamı dışında kalan kısımları diğer taraf için usuli kazanılmış hak oluşturur. Bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararında gösterilen hususlar doğrultusunda işlem yapmak ve karar vermek zorundadır. Uyulan bozma kararında bazı hukukî ve fiilî sebeplerin yanlış olduğu anlaşılsa bile artık bu hususlar yeniden incelenemez. Kaldı ki kira ile ilgili usuli kazanılmış hak, bir değil, bu olayda iki kez oluşmuştur.
    Bozmaya uyarak karar veren mahkeme kararının yeniden temyizi üzerine, kararı inceleyen Dairemiz, ikinci bozma kararında “önceki bozma doğrultusunda” inceleme yaptığını belirterek, zımnen “usuli kazanılmış” hakkı dikkate aldığını ifade etmek istemiştir. Usuli kazanılmış hakka sadece alt derece mahkemesi değil Yargıtay’ın da uyması gerekir. Bu nedenle, üçüncü kez temyiz incelemesi yapan Dairemizin Sayın çoğunluğu, ilk iki bozma ile oluşan usuli kazanılmış hakkı göz ardı ederek, yerel mahkeme kararının onanması gerekirken, kiraya da hükmedilmesi gerekir, düşüncesiyle üçüncü kez bozma kararı vermesine muhalifim.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi