20. Hukuk Dairesi 2012/337 E. , 2012/762 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi Hazine vekili ve ihbar edilen Orman Yönetimi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ... köyü 108 ada 1 parsel sayılı 9928,94 m2 yüzölçümlü taşınmaz, çamlık niteliği ile Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı, Ağustos 1929 tarih, 186 sayılı tapu kaydına tutunarak dava açmıştır. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile dava konusu taşınmazın kadastro tesbitinin iptaliyle (A) işaretli 4065,63 m2’lik bölümünün davacı adına, (B), (C), (D) ve (E) işaretli bölümlerinin orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm Hazine vekili ve ihbar edilen Orman Yönetimi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tesbitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1949 yılında 3116 sayılı Yasa gereğince orman tahdidi yapılmıştır.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın (A) işaretli bölümünün davacının dayandığı tapu kaydının kapsamında kaldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Sınırları şarken ..., ...oğlu ..., ..., cenuben mehdi deresi olan tapu kaydının eylemli dört tarafı orman olan dava konusu taşınmaza nasıl uyduğu tartışılmadığı gibi, tapu kaydı ilk oluşumundan itibaren bütün tedavülleri getirtilip kadastro sırasında revizyon görüp görmediği araştırılmamıştır. Tapu kaydına dayanan davacı ile kayıt maliki arasında ırsi veya akdi ilişki olup olmadığı da belirlenmemiştir. Yine yörede 1949 yılında yapılan orman kadastrosunun davalı yere ilişkin çalışma tutanaklarında, taşınmazın içinde bulunduğu 78 nolu ziraat iç parselinin İbrahim Akyaka’ya ait olduğu belirtilmesine rağmen bu kişinin kim olduğu, davacı ya da kayıt maliki ile bir irtibatının bulunup bulunmadığı konularında bir araştırma yapılmamıştır.
Mahkemece, davacının dayandığı Ağustos 1929 tarih 186 sayılı tapu kaydı ilk oluştuğu günden itibaren tüm tedavülleri ile birlikte tapu sicil müdürlüğünden getirtilmeli, bundan sonra tapu kaydına dayanan davacı tarafın kayıt maliki yada malikleri ile akdi, irsi ilişkisi sorulup saptanmalı, bu nedenle kayıt maliki yada maliklerinin tüm mirasçılarını gösterecek şekilde onaylı nüfus aile kayıt örnekleri, ilgili nüfus müdürlüğünden getirtilmeli, yada bu konuda istihsal edilmiş veraset belgesi varsa ibraz ettirilmeli, bu yolla irsi ilişki sağlıklı biçimde duraksamasız belirlenmeli, akdi ilişkiye dayanıldığı takdirde ilgiliden bu konudaki delilleri sorulup saptanmalı, göstereceği deliller toplanmalı ya da bu konuya ilişkin yazılı kayıt ve
belgeleri ibraz ettirilmeli, kayda dayanan tarafın tapu kayıt maliki yada malikleri ile akdi yada irsi ilişkisi saptandığı takdirde tarafların dayandığı tapu kayıtlarının dava dışı başka taşınmaz yada taşınmazlara revizyon görüp görmediği, tapu sicil müdürlüğü ve kadastro müdürlüğünden ayrı ayrı sorulup saptanmalı, revizyon görmüş ise dava konusu taşınmaz yada taşınmazlarla birlikte revizyon gördüğü dava dışı taşınmazları ve bu taşınmazlara dıştan komşu taşınmazları da bir arada gösterecek şekilde geniş kapsamlı birleşik harita kadastro müdürlüğünden getirtilmeli, bundan sonra dıştan komşu taşınmazların tespit tutanakları ve varsa dayanakları kayıtlar davalı iseler dava dosyaları getirtilmeli, daha sonra yöreyi iyi bilen elverdiğince yaşlı, yansız, yerel ve uzman bilirkişi, tutanak bilirkişilerinin tümü, tarafların aynı yöntemle göstereceği tanıklar hazır olduğu halde dava konusu taşınmazlar başında yeniden keşif yapılmalı, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20. maddesi hükmü uyarınca dayanılan tapu kayıtları yerel bilirkişi yardımı, uzman bilirkişi eliyle yerine uygulanmalı, uygulamada kayıtların revizyon gördüğü dava dışı taşınmazlar varsa özellikle gözönünde tutulmalı, kayıtlarda tarif edilen sınır yerlerinden yerel bilirkişice bilinemeyen sınır yerleri bulunduğu takdirde bu konuda taraflara tanık dinletme olanağı sağlanmalı, uzman bilirkişiye kayıtlarda tarif edilen sınır yerleri düzenleyeceği haritada ayrı ayrı işaret ettirilmeli, uygulamaya ilişkin yerel bilirkişi ve tanık sözleri, dıştan komşu taşınmazların tespit tutanağı içeriği ve varsa dayanakları kayıtlarla denetlenmeli, bu yolla dava konusu taşınmazların dayanılan tapu kayıtlarının kapsamında kalıp kalmadığı duraksamasız saptanmalı, yörede 1949 yılında yapılan orman kadastrosunun davalı yere ilişkin çalışma tutanaklarında, taşınmazın içinde bulunduğu 78 nolu ziraat iç parselinin İbrahim Akyaka’ya ait olduğu belirtildiği gözönünde bulundurularak bu kişi ile davacı yada kayıt maliki/malikleri arasında bir irtibat bulunup bulunmadığı araştırılmalı, oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Hazine vekili ve ihbar edilen Orman Yönetimi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde Orman Yönetimine iadesine 01/02/2012 günü oybirliği ile karar verildi.