2. Ceza Dairesi 2020/22217 E. , 2020/16083 K.
"İçtihat Metni"
Hırsızlık ve mala zarar verme suçlarından sanık ..."nın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 37. maddesi yollamasıyla aynı Kanun"un 142/1-b ve 151/1. maddeleri gereğince 2 yıl ve 4 ay hapis cezaları ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair.... Asliye Ceza Mahkemesinin 12/11/2008 tarihli ve 2008/166 esas, 2008/1006 sayılı kararının 17/02/2009 tarihinde kesinleşmesini müteakip, sanığın denetim süresi içerisinde 08/01/2014 tarihinde kasten yeni bir suç işlediğinin ihbarı üzerine hükmün açıklanması ile sanığın, 5237 sayılı Kanun"un 142/1-b ve 151/1. maddeleri gereğince 2 yıl ve 4 ay hapis cezaları ile cezalandırılmasına ilişkin .... Asliye Ceza Mahkemesinin 18/09/2018 tarihli ve 2018/402 esas, 2018/840 sayılı kararı aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 22/01/2020 gün ve 20029-2019 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 30/01/2020 gün ve 2020/12603 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Nitelikli hırsızlık ve mala zarar verme suçlarından sanık ..."nın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 37. maddesi yollamasıyla aynı Kanun"un 142/1-b ve 151/1. maddeleri gereğince 2 yıl ve 4 ay hapis cezaları ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair .... Asliye Ceza Mahkemesinin 12/11/2008 tarihli ve 2008/166 esas, 2008/1006 sayılı kararının 17/02/2009 tarihinde kesinleşmesini müteakip, sanığın denetim süresi içerisinde 08/01/2014 tarihinde kasten yeni bir suç işlediğinin ihbarı üzerine hükmün açıklanması ile sanığın, 5237 sayılı Kanun"un 142/1-b ve 151/1. maddeleri gereğince 2 yıl ve 4 ay hapis cezaları ile cezalandırılmasına ilişkin .... Asliye Ceza Mahkemesinin 18/09/2018 tarihli ve 2018/402 Esas, 2018/840 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Sanık hakkında işyeri dokunulmazlığını ihlal suçundan hükmolunan mahkumiyet kararının Cumhuriyet savcısı tarafından istinaf edilmesi üzerine, .... Bölge Adliye Mahkemesi 6. Ceza Dairesinin 05/03/2019 tarihli ve 2018/3006 esas, 2019/524 sayılı kararında "Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir
özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması halinde ortadan kaldırılarak kamu davasının 5271 sayılı CMK’nun 223. maddesi uyarınca düşmesine karar verilecek, denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranılması halinde ise mahkeme hükmü açıklayacaktır.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karar sonrasında denetim süresinin başlayabilmesi için kararın usulüne uygun olarak kesinleşmesi gerekmektedir. Bu kapsamda kararın tarafların huzurunda verilmesi halinde tefhimle; yokluklarında verilmesi durumunda ise 7201 sayılı Tebligat Kanuna uygun olarak tebliği ile kararın içeriğini öğrenmeleri ve bu şekilde yasal yollara başvurma haklarını kullanmalarına imkan sağlanması gerekmektedir. CMK"nın 231/11 maddesi uyarınca sanığın denetim süresi içerisinde yeniden suç işlediğinden veya yükümlülüğe uymadığından bahisle hükmün açıklanması ancak usulüne uygun olarak kesinleşmiş kararlarda söz konusu olabilecektir.
7201 sayılı Tebligat Kanun"un 14. maddesi; “Askeri şahıslara tebligat şekli olarak Astsubaylar hariç olmak üzere erata yapılacak tebliğler, kıta kumandanı ve müessese amiri gibi en yakın üste yapılır. Yukarıdaki fıkrada yazılı olanların haricindeki askeri şahıslara birlik veya müessesede tebligat yapılması icap eden ahvalde, tebliğin yapılmasını nöbetçi amiri veya subayı temin eder. Bunlar tarafından muhatabın derhal bulundurulması veya tebliğin temini mümkün olmazsa tebliğ kendilerine yapılır” şeklindeki yasal düzenleme karşısında,
Dosya kapsamı incelendiğinde; sanığın askerlik adresine yapılan tebliğatın yukarıda belirtilen düzenlemeye aykırı olarak adreste bulunmadığından bahisle bila tebliğ iade edildiği, bunun üzerine mahkemece sanığın "Sağlık mah. 86024 sokak no:14 Merkez/Mersin" adresine doğrudan Tebligat Kanunun 35. maddesi uyarınca tebliğ yapıldığı, 35. Maddeye göre tebligat yapılabilmesi için daha önce aynı adrese yapılmış usulüne uygun bir tebligat bulunması gerektiği oysa ki dosyada böyle bir tebligatın bulunmadığı görülmekle usulüne uygun tebligat yapılmadan kararın kesinleştirilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuş, dolayısıyla ilk hükmün usulüne uygun kesinleşmediği, usulüne uygun kesinleşmeyen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının zamanaşımını durdurmayacağı gibi usulüne uygun kesinleştiği kabul edilerek denetim süresi içerisinde kasıtlı suç işlediğinden bahisle dosya ele alınarak hükmün açıklanmasına ilişkin 18/09/2018 tarihli kararın hukuki değerden yoksun ve yok hükmünde olması sebebiyle hukuken geçerli bir mahkeme hükmü gibi zamanaşımını kesmeyeceği dolayısıyla hesaplanan süreye göre bu süre zarfında dava zamanaşımı süresinin dolduğu tespit edilmiştir.
Bu itibarla; Sanığın eylemine uyan TCK"nın 116/2-4 maddesinde belirtilen suç için öngörülen cezanın üst sınırına göre aynı Kanun"un 66/1-e maddesi uyarınca 8 yıl olağan ve 67/3-4. maddelerinde belirtilen 12 yıl olağanüstü dava zamanaşımı sürelerine tabi olduğu, zamanaşımını en son kesen sebep olan sanığın talimat
mahkemesinde sorgu ve savunmasının tespit edildiği tarih olan 14/10/2008 ile kararın dairemizce inceleme tarihine kadar 8 yıllık olağan zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşılmakla... KALDIRILARAK, CMK"nın 280/1-a maddesi delaleti ile CMK"nın 303/1-a maddesi gereğince; Sanık ... hakkında İş yeri Dokunulmazlığını İhlal suçundan açılan kamu davasının gerçekleşen olağan dava zamanaşımı nedeniyle 5237 sayılı TCK.nun 66/1 ve CMK.nun 223/8, 280/1-a maddeleri gözetilerek DÜŞÜRÜLMESİ"NE..." şeklinde belirtildiği üzere, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının sanığa usulüne uygun tebliğ edilmemesi nedeniyle kesinleşmediği, dolayısıyla deneme süresinin başladığının da kabul edilemeyeceği, 5237 sayılı Kanun"un 142/1-b ve 151/1. maddesinde belirtilen suçlar için öngörülen cezanın üst sınırına göre aynı Kanun"un 66/1-e maddesi uyarınca 8 yıl olağan dava zamanaşımı sürelerine tabi olduğu, zamanaşımını en son kesen sebep olan sanığın talimat mahkemesinde sorgu ve savunmasının tespit edildiği tarih olan 14/10/2008 ile karar tarihi olan 18/09/2018 tarihine kadar 8 yıllık olağan zamanaşımı süresinin dolması nedeniyle davanın düşürülmesine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dosya kapsamına göre, sanık ...’nın yokluğunda verilen ....sliye Ceza Mahkemesinin 12.11.2008 tarihli kararın sanığın askerlik adresine tebligat çıkarıldığı ancak muhatabın adreste olmamasından dolayı iade olduğu, duruşmadaki beyan adresine tebligat çıkarıldığı ancak askere gittiğinden 23/01/2009 tarihinde yine iade olması üzerine bu kez daha önceden usule uygun tebligat yapılması nedeniyle duruşmadaki beyan edilen adrese Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre 09/02/2009 tarihinde tebligat yapıldığı ancak dosya kapsamında yapılan incelemede sanığın muhtemel terhis tarihinin 21/06/2009 olması nedeniyle duruşmada beyan ettiği adresine yapılan tebligat tarihinde asker olması nedeniyle yapılan tebligatın usule uygun olmadığı ve 12.11.2008 tarihinde verilen hükümlerin açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleşmediği, bu şekilde denetim süresinin de işlemeye başlamadığı,denetim süresinde kasıtlı bir suç işlemesi nedeniyle 18/09/2018 tarihli hükümler açıklanmış ise de; bu kararın ve sonrasında yapılan tüm işlemlerin yok hükmünde olduğu belirlenmekle; kesinleşmemiş kararlara karşı kanun yararına bozma isteminde bulunulamayacağından, (MERSİN) 4. Asliye Ceza Mahkemesinin henüz kesinleşmeyen 18.09.2018 tarihli ve 2018/402 Esas, 2018/840 Karar sayılı kararına yönelik kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, 22/12/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.