Abaküs Yazılım
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/126
Karar No: 2021/1899
Karar Tarihi: 05.11.2021

BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2020/126 Esas 2021/1899 Karar Sayılı İlamı

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/126 Esas
KARAR NO: 2021/1899
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/10/2019
NUMARASI: 2013/17 2019/841
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 05/11/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalılardan ... tarafından sahte şekilde tanzim ve ciro ettiği bir bono sebebiyle müvekkilinin ticari hayatının bitirme noktasına gelindiğini, dava ve takip konusu yapılan bu bononun müvekkili şirketin eski müdürü ...'nun beyaza attığı imzanın sahte bir şekilde senet haline getirilmesi sonucunda ortaya çıktığını ve müvekkili ile hiçbir ticari ilişkisinin bulunmadığını, bononun diğer davalı şirkete kötü niyetle ciro edildiğini, davalı ...'ün tek ticari işinin dava dışı ...AŞ'deki pay sahibi olduğu ve bu sebeple de bu şirket dışında 420.000.USD gibi çok büyük miktardaki bir işlemi olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğundan bahisle, dava konusu senet üzerindeki müvekkilinin ticaret ünvanı gösterilerek sahte kaşe ve sahte imza ile doldurulan ve İstanbul ... İcra Müdürlüğü'nün .. Esas sayılı icra takibine konu edilen 30/08/2012 tarih 420.000.USD bedelli bonodan dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitini, davalı şirketin başlattığı haksız icra takibi nedeniyle %20 kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı ... cevap dilekçesinde; senedin sahte olduğu ve senedin beyaza atılan imzadan sahte olarak meydana getirildiği iddiasının gerçek dışı olduğunu, senet üzerindeki imzanın bizzat o dönemdeki şirket yetkilisi ... tarafından atıldığını, davacı şirketin borcunu ödememek amacıyla iş bu davayı açtığını, dava konusu senedi diğer davalı ... Şirketine olan borcundan dolayı ciro ederek verdiğini, davacı iddialarının asılsız olduğunu beyan ederek; haksız ve mesnetsiz davanın reddine, davacının %20 kötü niyet tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı ... Ltd. Şti vekili cevap dilekçesinde; davacı şirket yetkilisinin beyaza imza attığı ve diğer davalı şahsın belgeyi bonoya dönüştürdüğü iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacı şirket yetkilisinin birçok denizcilik şirketine sahip bir tacir ve gemi inşa mühendisi olarak beyaza imza atarak ortalıkta evrak bırakmasının mantık dışı olduğunu, davacı ile diğer davalı ile arasının açık olması sebebiyle borcu ödememek amacıyla davanın açıldığını, müvekkili şirketin iyi niyetli üçüncü kişi konumunda olup keşideci ile lehtar arasındaki temel borç ilişkisinden kaynaklanan defilerin müvekkili şirkete karşı ileri sürülemeyeceğini beyan ederek; haksız ve mesnetsiz davanın reddine, davacının %20 kötü niyet tazminata hükmedilmesine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 03.10.2019 tarih ve 2013/17 Esas - 2019/841 Karar sayılı kararıyla; "Davacı yan; davalı ... yönünden dava konusu bononun açığa atılan imza kullanılmak suretiyle bono haline dönüştürüldüğünü ve geçersiz olduğunu ileri sürmüş ise de; dava konusu bono şekli anlamda kambiyo senedinin tüm unsurlarını içermekte olup açığa atılan imzanın anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiası yazılı ispat koşuluna tabi olup davacı yan yazılı bu yönde yazılı delil sunamadığı, davalı şirket yönünden diğer davalı ile anlaşmalı olarak zarar vermek kastıyla ağır kusurlu olarak aralarında herhangi bir ticari ilişki olmaksızın senedin ciro alındığını ileri sürülmüş ise de; davacı yan davalı lehtar ...'e karşı borçsuzluk iddiasını kanıtlayamadığı gibi İstanbul C.Başsavcığının konuya ilişkin dosyasının takipsizlikle sonuçlanması da nazara alındığında 6102 Sayılı TTK m, 687 gereğince davalı şirketinde diğer davalı ile işbirliği içinde zarar vermek kastıyla kötüniyetle senedi ciro aldığını ve temel ilişkiden kaynaklı defileri kanıtlayamadığından her iki davalı yönünden kanıtlanamayan ve yerinde görülmeyen davanın reddine, davalı tarafın yerinde görülmeyen ve şartları oluşmayan kötü niyet tazminat talebinin reddine" karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; "Mahkemece aldırılan bilirkişi raporunun yetersiz olmasına rağmen, yeniden rapor aldırılmadan karar verilmesinin hatalı olduğunu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2019/49389 Sor. sayılı soruşturması sonucunda verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın eksik inceleme sonucunda verildiğini, konunun Anayasa Mahkemesi'ne (2019/16789 No) bireysel başvuru yoluyla taşındığını, savcılık kararında TBK m. 74'e göre hukuk hakimini bağlayacak herhangi bir olgunun olmadığını, zaten karar mercinin de bir hakimlik değil savcılık makamı olduğunu, Senede dair araştırılması gerekli temel vakıalar, senedin açığa imzalı bir kâğıttan bilgisayar çıktısı alınarak oluşturulup oluşturulmadığı, yazı ve imza arasındaki öncelik sırası ve zaman farkı, imza üzerinde yazıcı mürekkebi olup olmadığı, yazı ve imza yaşının tespiti ve imza üzerinde ısıl işlem (yazıcıdan geçirme) olup olmadığı olduğunu, ancak bu yönde bir araştırma yapılmadığını, Mahkeme kararında, davalının bonodaki "nakden" kaydını talil etmediği ifade edilse de; beyanlardan görüleceği üzere nakden kaydının talil edildiğini, Ticaret şirketlerinin VUK ve TTK gereğince sebebe bağlılık ilkesi çerçevesinde ticari defter ve kayıtlarda olmayan bir borç gerekçesi ile davalı gerçek kişiden bono ciro almasının mümkün olmadığını, bu kapsamda davalı ...'ün müvekkile borç vermediği ve dolayısıyla müvekkilden alacaklı olmadığı, diğer davalı şirketin iyiniyetli üçüncü şahıs olarak değerlendirilemeyeceğinin açık olduğunu, Davalı şirket ile gerçek kişi arasında senedin verilmesine esas bir ticari ilişkinin olmadığını ve davalı şirket ilgili borç-alacak kaydının ticari defter ve kayıtlarında olmadığını belirtip bu kayıtları sunmayarak açıkça kötüniyetli olduğunu ikrar ettiğini,
Davaya konu bononun sahteliğinin tespiti için açılmış olan İstanbul Anadolu 6.Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2014/544 Esas sayılı dosyasının sonucunun beklenmemesinin hatalı olduğunu," beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: *İstanbul ... İcra Müdürlüğü'nün ... takip sayılı icra dosyası. (Alacaklı davalı ... Ltd. Şti tarafından, borçlular davacı ve diğer davalı aleyhine, 24/08/2009 tanzim, 30/08/2010 vade tarihli, 420.000,00 Euro bedelli bonoya dayalı, kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla yapılan takip.)
GEREKÇE: Dava, İİK'nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı, şirketlerinin eski müdürü ...'nun beyaza attığı imzanın sahte bir şekilde senet haline getirildiğini, lehdar ile hiçbir ticari ilişkilerinin bulunmadığını, bononun diğer davalı şirkete kötü niyetle ciro edildiğini beyanla menfi tespit isteminde bulunmuş; davalılar ise iddiaları kabul etmeyerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. İlk derece mahkemesi tarafından, "...dava konusu bononun açığa atılan imza kullanılmak suretiyle bono haline dönüştürüldüğü ileri sürülmüş ise de dava konusu bono şekli anlamda kambiyo senedinin tüm unsurlarını içermekte olup açığa atılan imzanın anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiası yazılı ispat koşuluna tabi olup davacı yan yazılı bu yönde yazılı delil sunamadığı, savcılık dosyasının takipsizlikle sonuçlanması da nazara alındığında TTK m.687 gereğince davalı şirketin diğer davalı ile işbirliği içinde zarar vermek kastıyla kötüniyetle senedi ciro aldığını ve temel ilişkiden kaynaklı defileri kanıtlayamadığından her iki davalı yönünden kanıtlanamayan davanın reddine, davalı tarafın yerinde görülmeyen kötü niyet tazminat talebinin reddine." karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacının menfi tespit talebi "Davacı şirket yetkilisi tarafından boş belgeye atılı bir imzanın haksız olarak ele geçirilerek, sonradan bono haline getirilmesi" iddiasına dayalı olmasına rağmen, mahkemece bononun sahteliği ile ilgili hiçbir bilirkişi incelemesi yapılmaksızın soruşturma dosyasında alınan ve iddiaları karşılayamayan rapora dayalı olarak karar verilmesi hatalı olmuştur. Mahkemece "Bononun açığa imzalı bir kâğıttan bilgisayar çıktısı alınarak oluşturulup oluşturulmadığı, yazı ve imza arasındaki öncelik sırası ve zaman farkı, imza üzerinde yazıcı mürekkebi olup olmadığı ve imza üzerinde ısıl işlem (yazıcıdan geçirme) olup olmadığı" gibi hususları aydınlığa kavuşturacak nitelikte adli tıp kurumu fizik ihtisas dairesinden rapor aldırılmaksızın veya davacı tarafça davaya konu bononun sahteliği ile ilgili olarak açılmış olan İstanbul Anadolu 6.Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2014/544 Esas sayılı dosyasında bu yönde bir inceleme yapılmış olması halinde dosyanın bütün olarak celbi ile değerlendirme yapılmaksızın davanın reddine karar verilmesi hatalı olduğundan, davacı istinafının kabulü ile gerekli yargısal işlemlerin yapılması için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-İstanbul 16.Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 03/10/2019 tarih, 2013/17 esas, 2019/841 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davacıya iadesine, 5-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 121,30 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 65,90 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 187,20 TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK'nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.05/11/2021

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi