Esas No: 2021/8418
Karar No: 2022/2358
Karar Tarihi: 15.03.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/8418 Esas 2022/2358 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Mahkeme, bir tapu iptali ve tescil davasında, davacının dava konusu taşınmazı iradi olarak terk ettiği kanısına vararak zilyetlik ile kazanım koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiş. Ancak davacının dava değerini belirlemesi ve tamamlama harcını yatırması konusunda yaşanan sorunlar sebebiyle kararın bir kısmı bozulmuş. Yapılan yargılamada, taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı ve eski tapu kayıtlarının dava konusu taşınmaza uymadığı sonucuna varılmış. Ancak harcın tamamlanması için tanınan süre yetersiz kalmış ve doğrudan esasa ilişkin karar verilmiş. Bu nedenle, mahkemece bozma öncesinde belirlenerek harcı tamamlanan ve davacı vekiline bozma öncesinde verilen vekalet ücreti için esas alınan miktar üzerinden davalı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği belirtilmiş. Sonuç olarak, karar düzeltilerek onanmıştır.
Kanun Maddeleri:
- 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 20/B ve 20/C maddeleri
- 7139 sayılı Harçlar Kanunu'nun 33. maddesi
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili ile davalı ... İdaresi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, ... İlçesi ... köyünde yapılan kadastro tespitleri sırasında 195 ada 1 parsel taşınmazın orman vasfıyla Hazine adına tescil edildiğini, dava konusu taşınmazın tapuda cilt 351, syf 89 ve sıra no: 11 de kayıtlı tapu kapsamında olduğunu, taşınmazda davacı dışında başka kişilerin de hak sahibi olduğunu, taşınmazın mevcut haliyle çaylık ve fındıklık olarak kullanıldığını, taşınmazın davacının satın almasından çok önceden beri ziraat arazisi olarak kullanıldığını orman amenajman planı ve hava fotoğraflarının çekildiği dönemde de taşınmaz ve çevresinin tarım arazisi olarak kullanıldığını, ancak sık sık göç olması nedeniyle taşınmazların kısmen kullanılmaz hale geldiğini, doğal yapısının da değişiklik gösterdiğini, bu durumun taşınmazın orman olduğunu göstermediğini ileri sürerek davacıya ait kısmın tapusunun iptali ile davacı adına tescilini talep etmiştir.
Mahkemece verilen davanın kabulüne dair ilk karar ... tarafından bozulmuş olup bozma ilamında özetle "yapılan inceleme ve araştırmanın hüküm kurmaya yeterli olmadığı, keşifte ziraat bilirkişisi götürülmediği, orman bilirkişi raporunda 1959 tarihli hava fotografında taşınmazın ziraat alanı olduğu bildirilmiş ise de bilirkişi raporuna ekli hava fotoğrafında taşınmazın koyu renkli alanda yer aldığının görüldüğü, bu durumda, hükme dayanak alınan orman bilirkişi raporunun taşınmazın öncesinin hukukî durumu hakkında kanaat verici olmadığı, rapordaki beyan ile aplikeli gösterimin çelişkili olduğu ve Mahkemece bu çelişkinin giderilmediği, ayrıca, davacı tarafından sunulan tapu kayıtlarının usûlünce keşifte uygulanmadığı belirtilerek dayanılan tapu kayıtlarının ilk oluşumundan itibaren tüm gittileri ve krokileri, dayanak tapu kaydının revizyon gördüğü tüm parsel tutanakları, komşu parsel ve dayanakları, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı marifetiyle yöntemine uygun inceleme yapılması, tapu kayıtlarının yöntemince yerel bilirkişi ve fen bilirkişi aracılığı ile zemine uygulanması, hudutlarının yerel bilirkişiden sorulup irdelenmesi, tapu kayıtları uyuyor ise tapu kayıtlarına 3402 sayılı Kanun'un 20/B maddesi bağlamında öncelikle kapsam tayin edilmesi, tapu kaydı değişebilir sınırları içerdiği kabul edildiği takdirde ise yöntemince zemine uygulanıp 3402 sayılı Yasa'nın 20/C ve 32/3. maddeleri gereğince yüzölçümüne değer verilerek sabit ve kesinleşmiş sınırdan başlamak koşulu ile kapsamının belirlenmesi; asıl taşınmazın kapsamı orman veya ormandan açma değilse miktar fazlasının sınırda bulunan eylemli ormandan açma yapılarak kazanıldığının kabul edilmesi, araştırma sonucu, taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı ve davacının dayandığı tapu kaydı kapsamı dışında kaldığı anlaşıldığı takdirde ise davacının zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması" gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; dava konusu taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı ve eski tapu kayıtlarının dava konusu taşınmaza uymadığı, mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarından davacının başka şehirde yaşaması nedeni ile dava konusu taşınmazı 30-40 yıldır kullanmadığının belirtildiği, dolayısıyla davacının dava konusu taşınmazı iradi olarak terk ettiği kanısına varıldığından zilyetlik ile kazanım koşullarının oluşmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili ve davalı ... İdaresi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
1. Dosya muhtevası, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve uyulan bozma ilamında açıklandığı üzere işlem yapılıp sonucu dairesinde hüküm tesis edildiğine göre davalı ... vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davacı vekili 23.09.2009 tarihli dava dilekçesinde dava değerini 8.000 TL olarak göstermiş olup bu değer üzerinden harç yatırmıştır. 20.12.2012 tarihinde yapılan keşif sonrasında ise davacı vekili 22.03.2013 tarihinde 6.015 TL tamamlama harcı yatırmıştır. Mahkemece 05.06.2013 tarihinde davanın kabulü kararı üzerine davacı vekili lehine 25.188 TL vekalet ücretine hükmedilmiştir. Karar tarihi olan 2013 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 25.188 TL vekalet ücretinin 3.584,50 TL üzerinden alındığı tespit edilmiştir. Davalı ... İdaresinin temyizi üzerine karar ... (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 27.05.2014 tarihli 2014/2470 Esas ve 2014/5749 Karar sayılı ilamı ile bozulmuştur. Bozma üzerine yapılan yargılamada alınan 06.02.2018 tarihli ziraat bilirkişi raporunda dava tarihi 2009 olmasına rağmen 2014 yılı itibariyle dava konusu taşınmazın değeri 982.691,49 TL olarak belirlenmiştir. Mahkemece 07.02.2018 tarihli celsede eksik harcın tamamlanması için kesin süre verilmiş, davacı vekili ise 07.02.2018 tarihli dilekçesi ile bozma öncesinde dava tarihi itibariyle belirlenen dava değeri üzerinden harcın tamamlandığını, bilirkişi raporunda dava tarihi 2009 olmasına rağmen 2014 yılı için dava değeri belirlendiğini belirterek ara kararına itiraz etmiştir. Bunun üzerine mahkemece ziraat bilirkişisinden ek rapor aldırılmış, 09.04.2018 tarihli ek raporda 2009 yılı için dava değeri 592.890,53 TL olarak belirlenmiştir. 11.04.2018 tarihli celse de bu ek rapor taraflara elden bir suret halinde verilmiş, aynı celse harcın bu miktar üzerinden tamamlanması için davacı vekiline süre ve imkan verilmeksizin davanın reddine hükmedilerek davalı taraf lehine ziraat bilirkişisinin ek raporunda belirlediği 592.890,53 TL üzerinden karar tarihi olan 2018 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 37.665,62 TL vekalet ücretine hükmedilmiştir.
Buna göre davacı vekili tarafından bozma öncesi harç tamamlanmış olup 3.584,50 TL üzerinden davacı lehine vekalet ücretine hükmedilirken bozma sonrası taşınmazın değeri 09.04.2018 tarihinde ziraat bilirkişisince 592.890,53 TL olarak belirlenmişse de Mahkemece davacı vekiline harcın tamamlanması için ek rapordan sonra süre ve imkan tanınmadan doğrudan esasa ilişkin karar verilmesi hakkaniyete uygun görülmemiştir. O halde mahkemece bozma öncesinde belirlenerek harcı tamamlanan ve davacı vekiline bozma öncesinde verilen vekalet ücreti için esas alınan miktar olan 3.584,50 TL üzerinden şimdiki karar tarihi olan 2018 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uygulanarak davalı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmelidir. Dolayısıyla hükmün 4. fıkrasında yer alan “37.665,62 TL”ibaresinin hükümden çıkarılarak yerine “27.457 TL” ibaresinin eklenmesi gerekmektedir.
Ne var ki bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden temyiz edilen hükmün HUMK'un 438/7 maddesi uyarınca düzeltilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 2. bentte açıklanan nedenlerle hükmün 4. fıkrasında yer alan “37.665,62 TL”ibaresinin hükümden çıkarılarak yerine “27.457 TL” ibaresinin eklenmesine yerel Mahkeme hükmünün 1086 sayılı HUMK'un 438/7. fıkrası gereğince DÜZELTİLMİŞ BU ŞEKLİ İLE ONANMASINA, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle reddine, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince ... ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 7139 sayılı Kanun'un 33. maddesi uyarınca Orman İdaresinden harç alınmasına yer olmadığına, peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 15.03.2022 tarihinde oy birliği ile karar verilmiştir.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.