14. Hukuk Dairesi 2012/14699 E. , 2013/1275 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 23.10.2003 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil ıslah yolu ile rayiç bedelin tahsili istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 16.06.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, tahsise dayalı tapu iptali ve tescil, ıslah ile tazminat isteğine ilişkindir.
Davalı ..., davacının 13 ada 2 sayılı parsel dışındaki taşınmazları adına tescil ettirdiğini, bu parselin de tapuda üçüncü kişilere devredildiğini, davacının herhangi bir hakkı kalmadığını, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, 15 ada 1 parsel sayılı taşınmazla ilgili talebin kesin hüküm nedeniyle reddine, 13 ada 2 ile 13 ada 5 (7) sayılı parsellerin tapuda üçüncü kişilere devredildiği gerekçesiyle bu parseller hakkındaki tescil talebinin reddine, anılan taşınmazların bedelinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı ve davalı vekilleri temyiz etmiştir.
Hukuk düzeninde istikrar sağlama amacı taşıyan kesin hüküm, hükme karşı yasa yollarının tükenmesi (şekli anlamda kesin hüküm) ve taraflar arasındaki hukuki ilişkinin bir daha dava konusu yapılmaması (maddi anlamda kesin hüküm) şeklinde hukuk yargılama sistemimizde yer almaktadır.
Şekli anlamda kesinleşmeyi zorunlu kılan, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin yeniden dava konusu yapılamaması amacını güden maddi anlamda kesin hüküm 6100 sayılı HMK’nun 303. maddesinde düzenlenmiştir. Anılan maddeye göre bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın; taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir.
Dava konusu 15 ada 1 parsel sayılı taşınmazla ilgili olarak davacı kooperatif tarafından ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1997/336 Esas sayılı dosyasında davalı ... aleyhine açılan davada söz konusu parselin 72000 m2’lik kısmının tapu kaydının iptali ile davacı adına tescili talep edilmiş, yargılama sonucunda B+C=68342 m2 kısmının tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiş, kararın temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiği görülmüştür. Bu davada ise 15 ada 1 sayılı parselin (A) ile gösterilen 161.378 m2 yüzölçümündeki kalan kısmının tapu kaydının iptali ile davacı adına tescili talep edilmiş ise de mahkemece 1997/336 Esasta açılan davanın taraflar arasında düzenlenen aynı protokole dayanılarak davacı tarafından açılıp sonuçlandırıldığı ve kesin hüküm teşkil ettiği gerekçesiyle reddedildiği anlaşılmıştır.
Davacı kooperatife protokol ile 15 ada 1 parsel sayılı taşınmazda 230.080 m2 yer tahsis edildiği, 1997/336 esas sayılı davada (B+C) harfleri ile gösterilen 68.342m2 yerin davacı adına hükmen tesciline karar verildiği ve bu davada (A) ile işaretli yere ilişkin istemde bulunulmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle davacı kooperatifin 15 ada 1 sayılı parselle ilgili davasının kesin hüküm nedeniyle reddi doğru görülmemiştir.
Yargılama sırasında davacı kooperatif 17.03.2010 tarihli ıslah dilekçesi ile kendisine yapılan tahsis ve ödemeye rağmen devredilmeyen ve davalı ... adına tapuda kayıtlı olan taşınmazların rayiç bedelinin ödenmesini talep etmiştir. Davacı ile davalı arasında 03,09,1999 tarihli 514.043,14 m2 yerin davacıya devrine ilişkin olarak düzenlenmiş geçerli bir sözleşme mevcuttur. Ancak davalı tarafından sözleşme ifa edilmediğinden Borçlar Kanununun 96. maddesinin "Borç hiç veya gereği gibi ifa edilmezse borçlu, kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alacaklının bundan doğan zararını gidermekle yükümlüdür"" hükmü uyarınca zararın tazmini gerekir. Ödenmesi gereken tazminatın nedeni borçlunun taahhüdünü ihlal etmesidir. Davalılar tarafından sözleşmedeki edim ifa edilmediğinden devri talep edilen taşınmazların dava tarihindeki rayiç değerinin denetime elverişli bilirkişi raporu ile tespit ettirilerek tahsiline karar verilmelidir.
Açıklanan nedenlerle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatıranlara iadesine 28.01.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.