19. Hukuk Dairesi 2018/4004 E. , 2020/659 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2017/1320-2018/1965
Taraflar arasında görülmekte olan alacak davasının ilk derece mahkemesinde yapılan yargılaması sonunda verilen kararın davacı vekili ve katılma yoluyla da davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi tarafından verilen taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin hükmün davacı vekili tarafından duruşmalı olarak, davalı vekili tarafından duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili Av. ... ile davalı vekilleri Av. ..., Av. ..., Av. ...’nın geldiği görülmüş olmakla duruşmaya başlanarak hazır bulunan taraf vekillerinin sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçelerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, davacının Diyarbakır ilinde, doğalgaz şehir içi dağıtım ve satışı yapmakta olduğu aboneleri için davalıdan 76.050 adet G4 doğalgaz sayaçları satın aldığını, sayaçların montaj ve kullanım kılavuzunda bu sayaçların TSE 5910 EN 1359 standardına uygun olduğunun yazılı olduğunu, bu standarda göre mekanik sayaçların, elektromanyetik parazitlerden etkilenmemesi ve bu sebeple her türlü elektromanyetik ortam için uygun olmasının gerektiğini, ancak bu sayaçların mıknatıs yardımıyla durdurulabildiği ve kaçak gaz kullanımına yol açtığının anlaşıldığını, 06.03.2014 tarihinde davalıya noter vasıtasıyla ayıp ihbarında bulunulduğunu, ayıplı ifa nedeniyle ayıplı sayaçların değiştirilmesini ya da bedellerinin ödenmesini talep edildiğini ancak davalının bu talepleri kabul etmediğini, TBK’nın 227 vd. maddeleri gereğince davacının sözleşmeden döndüğünü ileri sürerek, 76.050 adet G4 doğal gaz sayacının davalıya iadesini, sayaç bedeli olan 4.164.775,93 TL"nin ödeme tarihinden itibaren avans faiziyle tahsilini, ayıplı ürünler kaçak doğal gaz kullanımına sebebiyet verdiği için fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 50.000 TL zararın meydana gelme tarihinden itibaren avans faiziyle tahsilini, her sayaç için sökme takma bedeli ve masraflar için fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 760.500 TL"nin avans faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı ile davalı arasındaki ilk akdi ilişkinin 24/07/2008 tarihli sözleşme ile kurulduğu, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin 2013 yılına kadar devam ettiğini, taraflar arasında imzalanmış hiçbir yazılı metinde ya da teklifte sayaçların TSE standartlarına ya da başka bir standarta uygun olacağının taahhüt edilmediğini, ancak davalının tüm mamüllerini TSE ve diğer uluslararası standartlara uygun üretip sattığını, davalıya sattıkları sayaçların TSE standartlarına uygun olduğunu, sayaçlara kötüniyetli müdahalelerin ise davacının sorumluluğunda olduğunu, 2008 yılından 2014 yılına kadar bu sayaçlar için hiç sorun yaşanmamasına rağmen 2014 yılında böyle bir sorun iddia edilmesinin kötüniyetli talep olduğunu, mekanik sayaçların elektromanyetik parazitlerden etkilenmediğini, elektronik göstergeli sayaçların ise bunlardan etkilenebildiğini, ancak bu yöndeki TSE standart açıklamasının bir not olarak 2008 yılında eklendiğini, elektromanyetik parazitlerden etkilenmemenin bir TSE standardı olmadığını, davacının bu durumu bir standart gibi gösterip haksız kazanç elde etmeye çalıştığını, sözleşme konusu sayaçlar ayıplı dahi olsa talep hakkının zamanaşımına uğradığını belirterek, davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davalı tarafından davacıya satılan dava konusu doğalgaz sayaçlarının standartlara uygun olduğu, ayıplı olmadığı gerekçesiyle kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmiş, hükme karşı davacı vekili ve katılma yoluyla da davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, incelemenin duruşmalı yapıldığı, yerel mahkemece alınan rapor yeterli görülmeyerek yeni bir bilirkişi kurulundan rapor alındığı, yapılan yargılamaya göre TSE uzmanı makine mühendisince hazırlanan raporda belirtildiği üzere, mevcut TSE standartlarında, elektromanyetik testlerin yer almadığını, TSE 5910 EN 1359 : 1999 A1 : 6 Mart 2008 standardında yer alan, "mekanik sayaçlar elektromanyetik parazitlerden etkilenmezler ve bu sebeple her türlü elektromanyetik ortam için uygun "notu ile" bu standart elektronik göstergeli sayaçları kapsamaz" cümlesinin, bilirkişi raporunda belirtildiği gibi mekanik sayaçların elektromanyetik parazitlerden etkilenmediği ve her türlü elektromanyetik ortama uygun olduğu şeklinde yorumlanacağı ve bu standartta her hangi bir elektromanyetik ve manyetik test metoduna yer verilmediği ve başka bir deney metodu standardına da atıf yapılmadığı, böylece dava konusu sayaçların mıknatıs gibi manyetik müdahalelerle 3.kişilerce manipüle edilmesinden dolayı davalının bir sorumluluğunun bulunmadığı, dava konusu ürünlerin standartlara uygun olduğu, vekalet ücretinin toplam tazminat üzerinden hesaplanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, taraf vekillerinin istinaf istemlerinin yerinde olmadığı gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
HMK’nın 353. maddesinin birinci fıkrasının b bendinin 3 nolu alt bendi, “Yargılamada bulunan eksiklikler duruşma yapılmaksızın tamamlanacak nitelikte ise bunların tamamlanmasından sonra yeniden esas hakkında duruşma yapılmadan karar verilir.” düzenlemesini, HMK’nın 356. maddesi ise, “353’üncü maddede belirtilen haller dışında inceleme, duruşmalı olarak yapılır. Bu durumda duruşma günü taraflara tebliğ edilir.” düzenlemesini içermektedir. İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi tarafından, ilk derece mahkemesinin tahkikatında eksiklik saptanmış ve bunun üzerine duruşma açılarak yeni tahkikat işlemleri yapılmış, yeni bir bilirkişi kurulundan rapor alınmıştır. Bu şekilde duruşma açılıp yeni tahkikat işlemleri yapılması sebebiyle istinaf mahkemesinin yukarıda anılan kanun hükümleri uyarınca davanın esası hakkında yeniden bir hüküm kurması gerekmektedir. Ancak eldeki temyize konu istinaf kararında bu yönde bir hüküm kurulmamış, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddi ile yetinilmiştir. Bu husus usul ve yasaya aykırı olduğundan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nin kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nin 2017/1320 esas ve 2018/1965 karar sayılı ve 26.09.2018 tarihli kararının BOZULMASINA, bozma nedenine göre taraf vekillerini sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine, vekilleri Yargıtay duruşmasında hazır bulunan taraflar yararına takdir edilen 2.540,00"ar TL duruşma vekalet ücretinin bir diğerinden alınıp yek diğerine ödenmesine, peşin harçların istek halinde temyiz eden taraflara iadesine, 10.03.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.