14. Hukuk Dairesi 2016/17107 E. , 2020/5624 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 26.02.2016 gününde verilen dilekçe ile beyanlar hanesindeki kaydın düzeltilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 05.04.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ve davalı vekilleri tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, beyanlar hanesindeki ismin düzeltilmesi istemine ilişkindir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davacı ve davalı vekilleri temyiz etmiştir.
1-Davalı vekilinin temyiz itirazları incelendiğinde;
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun “Beyanlar” başlıklı 1012. maddesi; “Bir taşınmazın eklentileri, malikin istemi üzerine kütükteki beyanlar sütununa yazılır. Bu kaydın terkini, kütükte hak sahibi görünen bütün ilgililerin rızasına bağlıdır. Taşınmaz mülkiyetine ilişkin kamu hukuku kısıtlamalarının beyanlar sütununa yazılması ve bu sütuna yazılabilecek diğer hususlar tüzükle belirlenir. Özel kanun hükümleri saklıdır” şeklindedir.
Tapu kütüğünün beyanlar hanesine “beyanda” bulunulabilmesi için ya Türk Medeni Kanununda bir hüküm olması veya özel kanunlarda bu konuda bir hükme yer verilmesi yahut Tapu Sicil Tüzüğünde bir düzenleme yapılmış olması gerekir.
Dava konusu, 122 ada 139 parsel sayılı taşınmaz 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 2 maddesi gereğince ormandan çıkarılarak Hazine adına tescil edilmiş ve beyanlar hanesinde de ... olarak kullandığı yazılmıştır. Davacı, ... adlı bir kişinin bulunmadığı, taşınmazın zilyedinin kendisi olduğunu belirterek ‘...’ isminin ‘...‘ olarak düzeltilmesini istemiştir. Mahkemece yapılan araştırma sonucunda nüfusta ... adlı bir kişinin bulunmadığı tespit edilmiş ise de keşif mahallinde dinlenen mahalli bilirkişiler taşınmazın davacının babası ...’dan kaldığını ve ...’e halk arasında ... dendiğini beyan etmişlerdir. Bu durumda ...’un davacı dışındaki mirasçılarının davaya katılarak yargılamaya devamla sonucuna göre taşınmazın zilyetinin şüpheye yer vermeyecek şekilde tespit edilerek bir karar vermek gerekirken murisin kadastrodan önce ölmüş olmasından bahisle davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2-Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Tapu kaydında düzeltim davalarında davanın niteliği gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılması yerinde görülmüş ise de, dava kabul edildiği halde davalı lehine vekalet ücreti takdiri doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda yazılı nedenlerle davacı ve davalı vekillerinin temyiz itirazlarını kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın davacı tarafa iadesine, 30.09.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.