Esas No: 2020/731
Karar No: 2021/2909
Karar Tarihi: 08.11.2021
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/731 Esas 2021/2909 Karar Sayılı İlamı
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2020/731
KARAR NO: 2021/2909
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/01/2020
NUMARASI: 2018/611 E - 2020/47 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 08/11/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı şirket arasında 22/10/2015 tarihinde, müvekkilinin ortaklığa getirdiği kendi müşterilerine yapılacak ticari satışlardan elde edilecek karın karşılıklı paylaşılması esasına dayalı olarak bir “Adi Ortaklık Sözleşmesi” akdedildiğini, davalı şirkete Gaziosmanpaşa ... Noterliği'nden keşide edilen 07/06/2018 tarihli - ... yevmiye no'lu ihtarname ile ödenmeyen kar payı alacağının ödenmesi hususunun ihtar edildiğini ve keşide edilen ihtarnamede tanınan süre içerisinde davalı tarafça müvekkili davacıya herhangi bir ödeme yapılmadığını, davalının böylelikle temerrüdünün gerçekleştiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, müvekkili davacı ile davalı şirket arasında kurulan “Adi Ortaklık” nedeniyle davalı şirketin müvekkiline ödemesi gereken “ortaklık tasfiye payı” ve “ortaklık hissesine düşen kar payı” olan 10.000,00-TL.'nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıyla ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının müvekkili şirkete bir dönem sigortalı işçi olarak çalıştığını, bu nedenle görevli mahkemenin “İş Mahkemeleri” olduğunu, eğer mahkeme aksi kanaatte ise bu defa davacı tarafın iddia ettiği ve dava konusu yaptığı uyuşmazlık Borçlar Kanunu kapsamında belirlenmiş olduğundan görevli mahkemenin “Asliye Hukuk Mahkemeleri” olacağını, müvekkili şirket ile davacı arasında iddia edildiği gibi herhangi bir adi ortaklık ve/veya başkaca bir ticari ilişki ve herhangi bir akdedilen ticari sözleşme bulunmadığını, davacı taraf ile müvekkili şirket arasındaki ilişkinin yalnızca işçi-işveren ilişkisi olduğunu, bu ilişkinin de SGK kayıtlarında mevcut olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece ; Davaya konu uyuşmazlığın adi ortaklıktan kaynaklanan alacağa ilişkin olması, adi ortaklık sözleşmesinin ise Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenmesi karşısında, uyuşmazlığın görüm ve çözüm yerinin “Asliye Hukuk Mahkemesi” olduğu gerekçesiyle; "HMK 114/1-c bendi gereğince mahkememizin görevsizliği sebebiyle davanın HMK 114/1-c ve 115/2 maddesi gereğince dava şartı noksanlığından usulden reddine, HMK 20. md gereğince süresinde talep halinde dosyanın Nöbetçi İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine " karar verilmiştir. Mahkemece verilen kararı, davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekilince verilen istinaf dilekçesinde özetle; cevap dilekçesindeki hususlar tekrar edilerek, davacı ile müvekkili arasındaki ilişkinin İş Kanunu kapsamında bir ilişki olup( SGK kayıtları ve sair diğer deliller ile bu durumu kanıtlandığı), görevli mahkemenin İş Mahkemeleri kararın bu şekilde düzeltilmesi, istinaf mahkemesinin yeniden karar vermemesi durumunda ilgili kararın bozularak yeniden incelenmek üzere yerel mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi talep edilmiştir. ...nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; Mahkemece ,davaya konu uyuşmazlığın adi ortaklıktan kaynaklanan alacağa ilişkin olması, adi ortaklık sözleşmesinin ise Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenmesi karşısında, uyuşmazlığın görüm ve çözüm yerinin “Asliye Hukuk Mahkemesi” olduğu, dolayısıyla mahkemenin görevsiz olduğu gerekçesiyle usulden red kararı verilmiştir. Davacı tarafça, taraflar arasında kurulan adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi, adi ortaklıktan doğan alacağın tahsili istemi ile dava açılmış olup, dosyaya yazılı bir adi ortaklık sözleşmesi ibraz edilmemiştir. TBK'nun 620. maddesinin birinci fıkrasına göre; adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir. Diğer bir anlatımla, adi ortaklık; birbirini tanıyan, birbirlerinin kabiliyet ve şahsiyetlerine güvenen, eşit ve aynı durumda olan gerçek veya tüzel kişilerin, müşterek amacın gerçekleştirilmesini sağlayacak vasıtaları (sermaye paylarını veya emeklerini) ortaklığa getirme konusunda karşılıklı ve uygun irade beyanlarının birbirine ulaşmasıyla teşkil eden bir kişi topluluğudur. Eldeki dava, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra 10/07/2020 tarihinde açılmıştır. 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4 üncü maddesine göre; bir davanın ticari dava sayılması için, uyuşmazlık konusu işin, taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi'nin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. Yine, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 19 uncu maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir.Adi ortaklık sözleşmesinin ,Türk Borçlar Kanununuda düzenlenmesi ,mahkemenin görevinin tesbitinde esas alınacak kriter değildir. 6335 Sayılı Kanun'un 2. maddesi ile değişik 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 5 inci maddesi uyarınca, ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu'nun 1 inci maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan, mahkemelerce ve istinaf ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca ve BAM tarafından re'sen incelenir.
Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davalı tarafın yasa gereği tacir olduğu açıktır. Davacı gerçek kişinin tacir olup olmadığı yönünde Uyap sisteminden alınan İTO kaydına göre , gerçek kişi tacir kaydı olduğu görülmüştür.Böylece ,davanın taraflarının tacir olduğu,davanın ticari dava niteliğinde bulunduğu ,mahkemenin görevli olmasına rağmen görevsizlik kararı verdiği anlaşılmakla ,davalının istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın, HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla, yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın, HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla, yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine, Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.08/11/2021