17. Hukuk Dairesi 2014/4987 E. , 2015/12300 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki maddi ve manevi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı maddi tazminat davasının kabulüne, manevi tazminat davasının kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; davalıların işleteni ve sürücüsü oldukları aracın müvekkilinin kullandığı araca çarpması sonucu müvekkilinin yaralandığını ve geçici iş gücü kaybı oluştuğunu, aracının hasar gördüğünü, kazada davalının tamamen kusurlu olduğunu belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, araç hasarı nedeniyle 9.016 TL maddi tazminatın kaza, 3.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili, vekaletname ibraz etmiş ancak davaya cevap vermemiştir.
Davalı ..., davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece; bilirkişi raporu benimsenerek, maddi tazminat davasının kabulü ile, araç hasarı için 9.016 TL maddi tazminatın kaza, 2.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş, karar davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına, özellikle, manevi tazminatın takdirinde BK."nun 47. maddesindeki (6098 s. TBK. md. 56) özel haller dikkate alınarak hak ve nesafet kuralları çerçevesinde hüküm kurulmuş olmasına göre, davalı ... vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan araç hasarı nedeniyle maddi ve yaralanma nedeniyle manevi tazminat istemine yöneliktir.
Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı HMK.’nın 297. maddesinde belirtilmiştir. Hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait her hangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Aynı Kanunun 294. maddesinde hükmün tefhiminin, her hâlde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olacağı, 298. maddesinde de gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı belirtilmiştir.
Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Hatta giderek denebilir ki, dava içinde davalar doğar. Hükmün hedefine ulaşmasını engeller, kamu düzeni ve barış oluşturulamaz.
Diğer taraftan, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlerle ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.
Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirilebilmeleri ve Yargıtay"ın hukuka uygunluk denetiminin yapılabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması, zorunludur.
Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiğini öngören Anayasa"nın 141/3. Maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren HMK.’nın 297. maddesi, işte bu amacı gerçekleştirmeye yöneliktir.
Somut olayda, hükmün gerekçesinde; eldeki davada alınan Adli Tıp Kurumu raporuna göre karar verilmesi gerekirken sehven maddi tazminattan %10 oranında indirim yapılmaksızın
tam kusura göre karar verildiği, maddi tazminat talebinden %10 oranında yani 901,60 TL"nin mahsubu ile kalan 8.114,40 TL"ye hükmedilmesi gerekirken 901,60 TL fazla maddi tazminata hükmedildiği belirtilmiştir.
Bu şekilde mahkemece kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki oluşturulmuştur. 10.04.1992 tarih ve 7/4 Sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararında kısa karar ile gerekçeli kararın çelişkili olması mutlak bozma sebebi olduğundan, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ..."a geri verilmesine, 17.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.