1. Hukuk Dairesi 2017/1598 E. , 2020/1722 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 10.03.2020 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Avukat ... geldi davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davacılar ... vd.vekili Avukat gelmedi yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis istemine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakan ..."in ... ada ... parsel sayılı taşınmazını oğlu olan davalı ..."e ölünceye kadar bakım akdi ile devrettiğini, mirasbırakanın, davalı ve eşinin, torunlarının yanına getirilmeyeceği, gelininin oğlu davalıdan boşanacağı şeklinde baskı ve tehditleri ile devri gerçekleştirmeye zorlandığını, davalının hukuki anlamda yaptığı ölünceye kadar bakma akdinin geçerli olabilmesi adına kendilerini güvence altına almak içinde mirasbırakanı zorla oturduğu evden alarak kendi yanlarına götürdüğünü, davalının mirasbırakanın ölümüne kadar tüm maaşlarına el koyduğunu ve en kıymetli taşınmazını adına tescilini sağladığını, işlemin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline, olmadığı takdirde tenkise karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, mirasbırakanın temlik tarihinde 95 yaşında ve bakıma muhtaç olduğunu; gerek akit öncesi gerekse akittten sonra mirasbırakanın bakım, tedavi ve her türlü ihtiyacını karşıladığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, mirasbırakanın ölünceye kadar bakma sözleşmesini baskı ve tehdit altında imzaladığı, terekesine oranla makul sayılmayacak bir kısmını davalıya muvazaalı olarak devrettiği, işlemin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1915 doğumlu mirasbırakan ...’in 29.11.2009 tarihinde ölümü ile geride mirasçı olarak davacı kızları ..., ...ye, kendisinden önce ölen ...’den torunu ..., kendisinden önce ölen kızı ...’den torunları ..., ..., ..., ... ile davalı oğlu ...’yi bıraktığı, mirasbırakanın ... ada ... parsel sayılı taşınmazını 14.06.2005 tarihinde ölünceye kadar bakım akdi ile davalıya temlik ettiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir bağıttır. (6098 sayılı Türk Borçlar Yasasının m. 611)). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer. (6098 sayılı Türk Borçlar Yasasının m.614)
Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz. Ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi yaşama süresince bakımı gerektiren ve rastlantıya (tesadüfe) bağlı bir sözleşme türü olup TBK"nun 611 maddesi bakım alacaklısı yönünden gerçek kişi olması dışında özel bir nitelik öngörmemiştir. Bu bakımdan bakım alacaklısının akit anında özel bakıma muhtaç durumda olmasını aramak kanunda bulunmayan bir unsur ilave etmek olur.
Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (6098 sayılı Türk Borçlar Yasasının m.19)). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunu değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu"nun 1.4.1974 gün ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.
Somut olaya gelince, ... Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2005/1054 Esas sayılı vesayet davasında mirasbırakan ile yapılan görüşme sonucu alıanan 31.07.2006 tarihli sosyal hizmet uzmanı raporuna göre, mirasbırakanın yalnız yaşadığı sırada kızı ... ve çocukları .., ... ve ...r (eldeki davacılar) tarafından evinin tahrip edildiğini, bu nedenle büyük korku ve üzüntü yaşadığını, benzer davranışların diğer kızı Güveyriye’nin(eldeki davacı) çocukları tarafından da yapıldığını, bu zamana kadar evli olmalarına karşın çocukları ve torunlarına karşı her türlü sorumluluğunu yerine getirdiğini, şu anda da oğlu ... ile yaşadığını ifade ettiği, ölene kadar da davalı ile yaşayan mirasbırakanın temlikteki gerçek amacının mal kaçırma değil, gerçekten bakılmak olduğu açıktır. Mirasbırakan sağlığında bakılmadığı iddiası ile bir dava açmadığına göre davalının bakım borcunu yerine getirdiğinin kabulü zorunludur.
Öte yandan, temlike konu ölünceye kadar bakım sözleşmesi ivazlı akit olduğundan tenkise de tabi değildir.
Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken delillerin taktirinde yanılgıya düşülerek davanın kabulüne karar verilmiş olması isabetsizdir.
Davalının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.01.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davalı vekili için 2.540.00. TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davacılardan alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,10/03/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.